• 26
    ben dolandırıcılık olaylarında suçun çift taraflı olduğunu düşünüyorum. yani dolandırıcının planının işlemesi için mağdurun da dolandırıcı kadar açgözlü olması lazım, yoksa kimse tuzağa falan düşmez. ancak kendisi ile ilgili olayda sürekli papağan gibi "bu kadar faiz vereceğine nasıl inanmışlar" diye sorulmasından gına geldi.

    böyle durumlarda burada adı geçen hanım gibi kişiler gelip size direkt 3 haftada %250 faiz vereceğini söylemiyor. şöyle yatırım yapacağız, parayı şurada değerlendireceğiz, şu hisseden alacağız, yatırım fonu hesabı açacağız vs. gibi uzun uzun konuşup karşısındakini kandırıyor. benim babam aynı şekilde dolandırıldı, parasını yatırım şirketinde değerlendirileceğini zannediyordu. parası gidince uyandı olaya.

    "3 haftada %250 faize nasıl inanmışlar?" diye sormak gereksiz, iş sadece o cümleyle olsa kimse bu numaraları yemez zaten.
  • 28
    https://www.youtube.com/watch?v=crAeoXjcfHg

    fatih terim dolandırmış. bu adamın düğününü de fulya terim yapmak için söz vermiş. ses kayıtlarında bunlar var.

    hatta inanmazsanız, terim çok korkmuş var olan soruşturmalardan, ondan dolayı yunanistan'a kaçmış. baksanıza ses kaydına, tam bir fatih terim fonu.

    yine bazı çomarlar yaprağı yerken kıtır kıtır yemiş, köküne gelince 'me' demiş. işte fatih terim'in gerçek yüzü.

    edit: yahu çok üzüldüm ses kaydındaki adama da, eşine de. inanmıyor aslında, ama... ah amcam ah. aslında seçil'in konuşmasında 50 tane falso var... amcam da çok boş değil ama. eşi de sakinleştirmeye çalışıyor. haksız kazanç ve cahilce bir davranış belki ama... üzülüyor insan.

    edit2: kinayeyi bırakırsak, kısaca konuşmada geçen kısım şöyle. konuşmadaki kişiler iş adamı bülent çeviker, eşi inci çeviker, ve seçil erzan. tahminen bir telefon konuşması değil, beraber oldukları bir yerde kaydetmişler.

    özetle seçil erzan önce 2 milyon dolar alıyor, ve karşılığında bir ısın kodu veriyor bu kişilere. bülent bey, ısın kodunu araştırınca, böyle bir fon olmadığını görüyor. doğal olarak da bunu sorguladığında, seçil erzan 'fatih terim gizli fonu' diyor. neyse bu 2 milyon doların bir hafta önce tahaddütü doluyor, ancak parayı çekmek için bu insanlar hamle yapmadan önce seçil bir numara daha yapıyor. '3 milyon dolarınızı 1 ayda 5 milyon yapmak ister misiniz?'

    tabii bu aralıkta, öncesinde paranızın valörü dolmadı, yarın gelecek, öteki gün gelecek gibi muhabbetler dönmüş olabilir. bu gecikmeleri de fonun bir bütün olduğundan ve bozulamadığından dem vurarak açıklıyor seçil hanım. aslında bülent bey de söylediği çoğu şeyin saçma olduğunu anlıyor, ancak bir yanda kendisine saçma sapan bir şeyler söyleyerek güven telkin etmeye çalışan biri, diğer tarafta yanan paraları.

    neyse, anlaşılan inci hanım, bir anda gerçekleşen bu olayda panik de yaparak vadeyi uzatıyor. malum düşünün uzun süre gelmeyen bir para var ortada, ve karşınızdaki 'sürpriz bugün geldi, ancak acele edin bir şey yapmalıyız, 3'ü 5'leyebiliriz veya paranızı almak istiyorsanız, saat 5'e kadar gelin.' unutmayın, dolandırıcıların en adi numarası budur. karşı tarafa süre vermemek. o yüzden atalarımız, sabah ola hayrola demişler. acele işe şeytan karışır.

    neyse inci hanım da, aslında o gün alabileceği parayı(büyük ihtimal arda'nın parası o gelen) elinin tersiyle itip, hamdi beyin 3 milyon dolarlık teklifini reddedip, kutusundaki 5 milyona gitmeye çalışıyor. bülent ise azıcık çakal olduğu için kurt döküyor.

    telefon konuşması ise, 'bu belgeleri istiyoruz seçil hanım', 'bu sefer vade günü geldiğinde yeni bir bahane söylemeyeceksiniz değil mi?' diyerek bülent bey tarafında sorgu gibi geçiyor. inci hanımsa, 'ya bülo, az sakin olsana, seçil gibi biri bizi niye kandırsın?' şeklinde geçiyor. iyi polis, kötü polis gibi.

    bülo'nun bir kızgınlığı da, fonun görünmemesine. aslında fonu bir görebilse, fatih terim fonunu rahat edecek ama. neyse bir ara kendini kaptırıp, 'bu fondan çıkalım, bülent fonu kuralım' diyor. seçil ise bunun için minimum tutar 10 milyon dolar deyince üzülüyor bülo. bu arada fonun adı fatih terim ama içeriğini fatih terim bile bilmiyormuş, kimseyle paylaşılmıyormuş seçil'in ifadesine göre. yersenkirşen.

    sonunda, seçil'in 'bülom ben seni üzer miyim? ay bülo, alem adamsın, parayı alınca ben de seni darlayacağım.' kısmıyla bitiyor. inci hanım da 'he valla bülent, ya bi sakin ol.' diye destek çıkıyor. ah bülo, vah bülo.

    yani ez cümle: seçil gayet net bir yalancı. antetli kağıtla milleti geçiştiriyor. fona güven sağlamak için fatih terim fonu diyor. ama ifadesine göre, terim'in de fonun içinde ne olduğunu bilmediğini, ve bunun banka tarafından yaratılan gizli bir fon olduğunu söylüyor. banka güya bu fonu oluşturmuş, giriş bireysel, ancak grup halinde çıkılıyormuş. öyle kafana göre çıkamıyorsun. gecikmelerle ilgili de, fonun devam ettiğini, geçmişte tahsil edilecek tutarlardan güvenmeyerek çıkanlar olduğunu, o yüzden böyle büyük miktarlar kazandırdığını söylüyor.

    aslında kafasındaki fikirler de net değil seçil'in. güya bu bir fon ama ısın kodu gizli. sonunda kazanacağı hakkında, bir yerde 'kesin eline 5 milyon dolar geçecek perşembe' diyor, birinde '5 olmaz da 3 olur, 3.5 olur, 4 olur ne olacak ki?' diyor. yani tamamen nabza göre şerbet, ve karşı tarafta sürekli bir dolandırılıyorum hissini de veriyor. ama o zaman da kendi mevkisini ve tanıdık isimleri kullanıyor. yani dolandırıldığını bilsen de bana güvenmek zorundasını hissettiriyor. hatta bunu çoğu yerde alay ederek yapıyor.

    mesela perşembe günü, haber alamayınca paranı yine fona soktum dememesi için, hesabıma swiftle diyor bülent. ıban kodu isteyince de, doğal olarak neden banka'nın, bankada var olan ibanını istediğini anlayamıyor. 'tamam ben söyleyeyim de, ya yanlış yatırırsan' diyor. aslında bülent'in kafada bu bahanenin kendisine karşı kullanılmasının önünü kesmek var. o zaman da seçil, 'ya bülo, kendi ibanını mı bana yanlış vereceksin?' diyor. yani kendi kendini mi dolandıracaksın gibi? seçil ve inci'nin kahkahalar havada uçuşurken, bülo kara kara düşünüyor.
  • 31
    malum fon-dolandırıcılık davasında tek suçlunun kendisi olmadığı ortaya çıkan başarısız bankacı. elini yüzüne bulaştırdığı gibi arda, semih, mert çetin, nur erkasap, kendisi sevgilisi candaş gürol gibi insanları da suç ortağı yapmıştır. fatih hoca ile ilgili ise konuyla alakalı bir sorun gözükmese de nur erkasap- seçil erzan görüşmesinde f.t'de de yok, olsa o bulurdu gibisinden iki mesaj can sıkıcı. o kısaltma ya hoca ya da eşi ile alakalı ama tam olarak ne noktadalar bilmiyorum. bir fon olduğundan haberleri var ama bu bataktan haberleri olduğunu sanmıyorum. onun için de hocanın kabahati yok çünkü yıllardır beraber çalıştığı bankacısı paranızı değerlendireceğiz diyor. içeriği bilmesine de gerek yok.
  • 36
    şu ana kadarki mesajlardan anladığımız kadarıyla candaş gürol, nuri köşdere ve atilla baltaş'ı aynı anda idare ettiği ortaya çıkan kadın.**

    nuri köşdere şu ana kadar karartmada, ama asıl bomba oradan da çıkabilir. malum davada hapsedilen ikinci isim ali yörük, nuri'nin galerisinde satış temsilcisi ve seçil'le mesajlaşmalarında aracı olduğu iddia edilen şahıs.

    ilişkilerini* de ali'nin telefonu üzerinden yürüttüklerine dair ifadesi var ali yörük isimli şahsın.

    aynı zamanda nuri köşdere'nin kısa bir süre önceye kadar çorlu akp meclis üyesi olduğunu da hatırlatalım.

    hikayede o kadar fazla bu oyunun kurucusu olan adam olma ihtimali var ki! bankacı seçil mi, avukat candaş mı, siyasi nuri mi, yoksa iş adamı atilla mı? hangisi olduğuna parmaktan sonra karar vereceğiz.*

    ben hirbo, seda sayan'dan aldığım yoğunlaştırılmış medya dedikocusu büyüsünü aktive ettim.
  • 37
    kadın banka müdürü. müdür olarak portföy yönetmesine izin verilmiş midir bilmem ama verilmiştir diye tahmin ediyorum. portföy yöneticisinin işi de senin paranı en kısa sürede resmi kanaldan üçe beşe ona katlamaktır. öyle çok paraya da gerek yok, varsa bankada 1 milyonun, hatta daha az, sana da bir portföy yöneticisi atanır. telefonla emir verebilirsin, onu al bunu sat diyebilirsin, işin güzel tarafı budur. sabahtan akşama o fon ne oldu bu kağıt ne alemde uğraşmazsın.

    bu kadın da muhtemelen kazandığı güvenle bir fon kurduk paralarınızı yatırın dedi, herkes de getirdi. kimse ne fonu nasıl bir şey sormadı. ben olsam ben de 13 sene çalıştığım banka müdürüne sormayabilirdim yatırım planını. muhtemelen ikna eden aracıya da komisyon verdi. paraları nereye yatırdıysa batırdı. herkes olan biteni anladığında çok geç oldu. yazışmalardan anladığım bu. suç unsuru oluşturan kendisi dışında, yalnızca eğer elden komisyon alıyorsa mert çetin gibi görünüyor. o da şaibeli.
  • 39
    eski bir bankacı şimdinin avukatı olarak ortaya saçılan mesajlaşmalarından net bir şekilde fatih hoca ile bankacılık jargonunda çokça kullanılan "butik müşteri" ilişkisinden öteye gitmediği bariz anlaşılıyor. bizim bankada da "açık kasa" müşterilere görece teknoloji geride olmasına rağmen dönemin yaygın iletişim araçlarıyla "private banking" hizmeti sunulurdu özellikle 50+ müşterilere. en baştan yetki alınır daha sonrasında "alo ben emre abin" şeklinde işlemlere devam edilirdi.

    türk borçlar kanunu 66. madde "adam çalıştıranın sorumluluğu" kapsamında ilgili banka mağdurların paralarını da er ya da geç öder. herkes parasını eksik/fazla bir şekilde alır kenarıya çekilir.

    tüm bu dalgada benim en çok canımı sıkan aynı anda idare edilen elemanlar. en çok onlara üzüldüm. para pul bir şekilde yerine gelir de kalp malp gelmez. bypass da yapamazsın.

    ne demiş azeri şarkıcı eyyüp yakubov: "kim bilir, qəlbimin ağrısını kim bilir, yamanca yorulmuşam mən"
  • 40
    https://twitter.com/...QbaW5qXMl4Q&s=19
    ben sıkıldım bu iftiralardan. kişisel davalar açılmadıkça susmayacaklar. bu kadınım arsızlığı, bankasının başındaki adamlarım kendilerini koruma içgüdüsü kulübün ve çalışanlarının itibarını zedeliyor.

    kollektif bir karşılık verilmeli, özellikle bu hakan denen işgüzarlara. spor yasasından değil, ecnebilerim defamation dediği türden bir dava dosyası açarak üstlerine gitmek daha iyi olabilir. böylelikle yüklü tazminat ödemek zorunda da kalabilirler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın