muzunu yerken bir taraftan da samba yapmaktadır, an itibari ile içeri elinde devasa yelpazesi ile daum girer. ve...
679
"bu yelpaze senin mi?" diye sorar ajdar'a. ajdar tam benim diyecekken, yelpazenin köşesinde yazan yazıyı okur...
680
tam dışarı çıkarken kapıda birinin gölgesini görür ve ayakları geriler.
681
gölge zannetikleri aslında nonda ve anelka'dır.
682
yanlarında da fırat vardır. fırat, nonda'nın köpeğini işaret eder ve ekler:
- beslenir ki bu.
683
o esnada bir hayli eski bir dostu* ile karşılaşan ismail güldüren der ki; yahu bir sarı kırmızı roman vardı ne oldu ona?
684
o da şöyle cevap verir:
-sercan yıldırım rafa kaldırdı.
685
o anda haldun üstünel gelir ve ''romanı tekrar çıkarmanın vaktidir. sercan al bakayım kitabımızı şu raftan.'' der.
686
sercan raftan tozlu romanı alır, şöyle bir üfler üstünü. sonra her taraf toz olur, tozlar hep gözüne falan kaçar sercan'ın. haldun üstünel söze girer:
687
ve der ki: "üzülme sercan kirlenmek güzeldir."
688
sözüne şöyle devam eder:
bak sercan kirlenmek güzel olsa bile galatasaraya gelmezsen yıllar içinde böyle tozlu ve kirli kalırsın kimse seni hatırlamaz ama gelirsen seni anlatmaya kitaplar yetmez.
sercan bir anda irkilir gözlerinin içindeki sarı kırmızı alev odayı aydınlatır ve sercan bir anda şöyle haykırır:
689
"bana atımı getirin!"
690
birden üstünde mor formayla aziz yıldırım içeri girer.**
691
ve "pimi çekilmiş saatli bomba gibiyim" der adnan polat'a...*