resim
Roberto Mancini
Görev:Teknik Direktör
Takım:Suudi Arabistan
Yaş:59
Uyruk:İtalya
  • 2476
    ne demek istediğini 2 sene sonra david moyes'li manchester united şampiyon olduğunda daha iyi anlayacaksınız. ben demiyorum ki bu adam doğru yapıyor herşeyi. ama dün doğru konuştu. dün göte göt dedi. kafaların değişmesi gerektiğini söyledi. ama burası türkiye onu unuttu. türkiye'de insanlar pek düşünmez,sabretmez. türkiye'de insanlar düşünce yapısını biraz daha genişleteceğine ölmeyi tercih eder. veya sağa sola salyalar akıtarak istifa çığlıkları atar.

    tekrar söylüyorum bu adam başarılı olur mu olmaz mı bilemem - ki muhtemelen olamayacak ben de inancımı yitirdim. ama kafa değişmedikçe istikrarlı başarı olmayacak
  • 2479
    vay arkadaş ne sistem goygoyuymuş 6 yıldır bitmedi. skibbe bir geldi mantar gibi bu felsefe ortaya çıktı. yok sabretmezsen fener gibi olursun her yıl td değiştirirsin ...vs.

    e abiciğim real madrid de nerdeyse her sene ya da 2 senede bir hoca değiştirdi ama hala madrid. hep de başarılılar;

    [biçim]
    carlos queiroz portekiz 25 haziran 2003 31 mayıs 2004
    josé antonio camacho ispanya 1 haziran 2004 1 temmuz 2004
    mariano garcía remón ispanya 1 temmuz 2004 30 aralık 2004
    vanderlei luxemburgo brezilya 30 aralık 2004 3 aralık 2005
    juan ramón lópez caro ispanya 3 aralık 2005 5 temmuz 2006
    fabio capello italya 5 temmuz 2006 28 haziran 2007
    bernd schuster almanya 9 temmuz 2007 9 aralık 2008
    juande ramos ispanya 9 aralık 2008 30 haziran 2009
    manuel pellegrini şili 1 haziran 2009 26 mayıs 2010
    josé mourinho portekiz 28 mayıs 2010 20 mayıs 2013
    [/biçim]

    kupa alamasan da ikinci olmak, şampiyon olamasan da ikinci olmak, avrupa'da çeyrek, yarı finale çıkmak da başarıdır.

    sabır sabır e bir yere kadar. 14 sene sabrettik geyiği. e tamam bir kereliğine sabrettik 14 sene. daha niye sabrediyoruz. kimse sana şampiyon ol da demiyor takım adam gibi top oynasın. ''bu maçtan bir bok olmaz'' lafı artık bu hükümetten bir bok olmaz lafından revaçta. sonra çık demeç ver. biz de hep destek verelim öyle mi?

    nasıl ki gelen her teknik direktör başarılı olmuyorsa, ben de gelen herkese destek vermek zorunda değilim. anlaştık mı?

    resmin bütününe bakıyorsun teknik direktörü, futbolcusu, yönetimi camdan fanusta yaşıyor. taraftara bakıyorsun bir kaç tane ibibik ''taraftarlık sabır ister bla bla'' siktir git lan. yönetim sabretsin bana, futbolcu bana sabretsin. ben ıslıklayacağım o sabredecek. senelerdir tek taraflı e yeter biraz da onlar sıkıntı çekecek.

    soktuğumun maçına evden gidiş 2 saat, dönüş 4 saat. metroda yerlere çöküyor millet. trafikten hareket edemiyor millet ama sabret.

    yok babacığım ben ıslıklayacağım sen sabredeceksin!
  • 2480
    kendisinin önümüzde ki sezonu görmesini çok istiyordum son açıklamasına kadar.büyük hayal kırıklığına uğradım.resmen gelmeseydim şampiyonlar liginde rezilleri oynardınız dedi.peki gerçekten kazın ayağı öyle mi?

    sezon başına gidelim.sezon öncesi hazırlık turnuvalarının en prestijlisi olan emirates cup'la açtık sezonu.hem de finalde arsenal'e karşı sahasında geriden gelerek.daha sonra şu an ligde lider fenerbahçe karşısında maçı domine ederek süper kupayı müzemize götürdük.lige istediğimiz gibi giremedik.seri beraberlikler aldık fakat rakip kaleye kabus gibi çöken bir galatasaray vardı.üretkenlik konusunda zerre sıkıntı yoktu.bir de bruma vardı.sol kanatta 1-2 maçta hepimizi mest etmeyi başarmıştı.yarınlar güneşli görünüyordu.ardından 6-1'lik real madrid hezimeti.maçı izlemeyen yazıklar olsun der, sanırım mancini'de izlemeyenlerden.ama golleri çıkart izle maçı galatasaray kazanır dersin.benzema-ronaldo bitirdi.burak bitiremedi.üstüne dany ve chedjou'nun tüm sezon boyunca yapmaları gereken hatayı bir maçta yapınca, sonuç kaçınılmaz oldu.anlatmak istediğim bu mağlubiyet kişisel zaaflardan meydana gelmişti, o kötü güne özeldi.yoksa takımın oyununda, felsefesinde bir problem yoktu.hemen arkasından sezona fırtına gibi girmiş beşiktaş'ı bilmem kaç bin kişi önünde geriden gelerek mağlup etmeyi başardık.daha sonra olmaz olası mağlum süreç yaşandı ve mancini göreve geldi.

    geldiği günden beri savunmadan dert yanan mancini takımı devraldığında ligde 5 maçta 3 gol yemiştik.liderle puan farkı 3'tü.beşiktaş, bursa, eskişehir deplasmanları atlatılmıştı.namağluptuk.kendisiyle ilgili özellikle ilk devre için ağır eleştiri yapmak haksızlık olur.takımı tanıması, ülkeye adaptasyonu tabi ki zaman alacaktı.kaldı ki aynı şey oyuncular içinde geçerli.ama takımın mevcut standartının altında verim aldığını söylemek yanlış olmaz.mesela geldiğinde ilk yaptığı işlerden biri bruma'yı sağ kanada almak oldu.onu birtakım defansif görevlerle donattı.bruma soldan içe kat etmeye bayılan bir oyuncu.kanadı değiştirilip üstüne özgürlüğü kısıtlanınca, kafası bir hayli karıştı, performansı düştü.takımda yaptığı en radikal değişiklik "ceyhun gülselam" oldu.mancini geldiğinden beri sahada görmediğimiz çok nadirdir.takımın gol aradığı birçok maçta dahi oyuna gol umudu olarak diyemeyeceğim ama şahsen taktik dehası olmadığım için anlayamadığım sebepten dahil olmuştur.defansı 3'lediği de çok olmuştu, işe yaramadığından pek ısrarcı olmadı.yekta'yı savunmanın önüne çekip melo'yu hücumda daha etkin kullanması takıma birkaç maç olumlu etki yaptı.nedense bunda da pek ısrar etmedi.

    gelelim şampiyonlar ligi'ne.sinyor gibi gayet realist yaklaşacağım.kabul ediyorum man. utd.-braga-cluj grubundan çıkması çok daha zor bir gruptu.ama geçen sezonda grupta bir kopenhag yoktu ve takımda bir çok oyuncu bu arenada artık belli bir tecrübeye sahipti.deplasmanda ki juventus maçına çıktığımızda mancini geleli 1 hafta falan olmuştu heralde.hadi yine taktik dehası sayesinde altın değerinde bir puanı koparttık diyelim.ardından içerde gayet tatmin edici bir oyunla 4. torba müdavimi kopenhag'ı evine eli boş yolladık.parken'de ise değeri 5'te 1'imiz olan kopenhag'a yenildik.ardından xabi alonso ve ronaldo'suz, maçın ilk yarısında 10 kişi kalmış real karşısında varlık gösteremeyip 4 gol yedik.juventus maçı finaldi.pirlo'suz juventus'u unutulmayacak bir maçla yoksa iki mi demeliyim yenip gruptan çıktık.rakip chelsea idi.istanbul'da 2. yarı fena değildik.londra'da ki maç ise çeyrek finale çıkmak isteyen iki takımın maçı gibi değilde, teraziye koysan biri ötekini uzaya fırlatacakmış gibi bir maç oldu.chelsea'ye elenirsin, ama böyle olmaz.bu galatasarayca değil.geçen yıl real madrid'e öyle bir elendik ki o ivme bizi şampiyon yaptı.

    devre arası transfere doyduk diyebiliriz.şimdi dönüp baktığımızda gönderilen riera performansını verebilen bir transfer var mı?bence yok.belki telles diyenler olabilir, saygı duyarım.geldiğinden beri performansını arttıran oyuncu var mı?bence yok.wesley diyenler olabilir, bence performans en başta istikrar gerektirir.ali sami yen'de 6'lık maçları değilde, anadolu'da bir deplasman kazandırsaydı bende katılırdım wesley konusuna.yarının oyuncularıymış bu hatrı sayılır maliyetleri olan transferler.yarının takımı tokat maçında kurulmaz.sen veysel-semih-koray-telles 4'lüsünü kurup ısrar etsen, en azından denesen, hajrovic'i takıma monte etmeye çalışsan, umut gündoğan'ı kadroya alsan ne bileyim ontivero'ya bir iki maç yarım saat süre versen tamam.ağzımızı açmayalım.yarışıyoruz kuzuları kurtların önüne mi atacaktı diyenler olabilir.e biz 1905'ten beri yarışıyoruz futbol var olduğu sürece yarışacağız.kaldı ki koray ve lucas dışında bu oyuncular genç oyuncu sınıfında değil.

    son olarak ben şimdi mancini'ye desem ki milan'sız, juventus'suz seria a'da şampiyon oldun.son maçta qpr saçmalamasaydı premier lig'de şampiyon olamazdın.milyar euroluk takımı şampiyonlar liginde gruptan çıkaramadın.bana büyük ihtimalle haksızlık ediyorsun der.haksızlık ediyorsun mancini.söylediğine kendin inanıyor musun?sanmıyorum.çünkü şampiyonlar liginde rezil olacak bir takımı devralıp kariyerini riske etmeyeceğini biliyorum.
  • 2482
    hala "seneye damgasını vuracak" hayalleriyle yaşayan taraftarlarımız olduğunu bize göstermiş teknik direktör. resmen rijkaard döneminin dejavusunu yaşıyoruz sözlükte. rijkaard faciası geçti başımızdan daha 3-5 sene önce ama bu taraftar hala akıllanamadı. canım kardeşlerim bir insanda birazcık ışık olsa şimdiden kendini göstermişti. azıcık mantıklı düşünün allah aşkına.

    önümüzde ki sezon bu adam kalırsa, şampiyonluğu falan unutun şimdiden, benden söylemesi.
  • 2483
    son derece kotu bir hoca oldugunu zaten soylemistik ilk geldiginde. 8 hafta lazim bana demisti, 6 ay verdik. takim iyiye gidecekken tepetakla dibe surukleniyor.

    hala kendi kadro kursun deniyor. onu en son besiktas yapmisti tigana ve del bosque zamaninda, borc 250 milyon euro olmustu. bu sene bittiginde mancini'ye istedigi transferleri yapmasi icin cek verirseniz kulup batar. burasi manchester city degil, arkamizda petrol seyhleri yok. unal aysal verir parayi, o harcar. isler hala kotu giderse mancini'de aysal'da ceketini alir ve gider geride dag gibi borc birakarak. cok da umrunda aysal'in.
  • 2488
    geldiği gün "iyi ki geldi" demiştim.
    ki hakikaten iyi ki geldi.

    dün türk futboluna bok atması ve "yarın da giderim, bu akşam da gidebilirim" tavrı hiç doğru değil bi kere bu bi kenarda dursun.

    başarısız da olsa bi teknik direktör en az iki sene kalmalı diye düşünen birisi olarak şampiyon olamasak da gitmesini istemem.

    ama ceyhun ne allah aşkına ya...

    adamın prensi ya.

    bizim ceyhun gülselam ya.
    mancini gelene kadar 1 maç oynamayan ceyhun, mancini geldikten sonra drogba'dan çok forma şansı buldu lan.

    "ben geleceğin takımını kuruyom, ne var yani bi sene de şampiyon olamasak" dersin, ben de sana saygı gösteririm.
    ama sen bu takımda vazgeçilmez olarak ceyhun'u görüyorsan zaten senle ayrı dünyaların insanıyız kanka.

    hayır mancini biraz yaşlı olsa diyecem ki "kızıyla evlendirecek heralde" ama o da olmaz. yemin ediyorum yemiyor içmiyor bunu düşünüyorum.
  • 2489
    - wesley sneijder'i sol açıkta* oynatıyor, çünkü takımda 10 numara pozisyonunda birisi oynayabilecek kadar merkezi kuvvetli değil.* * **

    -ceyhun gülselam'ı oynatıyor, çünkü savunma güvenliği açısından arkada çapa bekletmek istiyor. bu a takım savunmasındaki yetersizlikten dolayı. bu takıma sezon ortasında geldi ve elindekilerle birşey yapmaya çalışıyor. * ayrıca, ligdeki ezeli rakibinin de ortasaha dizilişi de buna yakın. mehmet topal, ortasahada çapa görevini üstleniyor.

    - ayrıca, mancini bilmiyor mu sanki; avrupa'nın en iyi 10 numaralarından wesley sneijder'i!
  • 2490
    mancini eleştirisi yapılırken '2 sene şampiyon olmuş çeyrek finale çıkmış takım aldı' eleştirisine de bitiyorum. geçen yıldan beri kimyası bozulmuş, herhangi bi teknik taktik disipline çerçevesine uymaya zorlanan, futbolcuların bireysel yada maçlık performanslarıyla maç kazanan bir galatasaray vardı zaten. geçen yıl oynadığımız deplasman maçlarının bu yılkinden bir fazlası yok oyun anlamında. 2011-2012'deki güzel takımı, yanlış yönetim ve yanlış planlamayla ekseni kaymış yarım yamalak bir takıma dönüştürüp mancini'ye sundu bu 2 senelik süreç. mancini'nin elindeki takım elbet kötü değildi, ancak ne yabancı kısıtlamasına ne takımın eksikliklerine düzgün cevap verecek şekilde dizayn edilmemişti. orası çok net. o yüzden kimse mancini'nin takımı 6. lıktan aldım laflarına tatava yapmasın.
  • 2491
    kendisine yapılan eleştirilerin çoğunu haketmeyen hoca. geldiğindeki kadro şampiyon olmuş kadroydu ama çok hatalarla kurulmuş bir kadroydu.

    bir tarafta sneijder var. o varsa tek forvet oynamak zorundasın. kanatlarda oynatamazsın. tek forvet oynarsan drogba oynar diyorsun ama drogba fiziken her maçı kaldıracak durumda değil. diğer tarafta 2 yıldır gol kralı olan burak var. onun da oynaması lazım. adam atıyor sonuçta. en geriye baktığımızda umut da var. hadi şimdilik onu es geçelim. sneijder+drogba güzel ikili olur kanatların birine hajrovic'i koyarız diyorsun ama bu sefer yabancı sınırına takılıyorsun.

    kadrodaki futbolculara tek tek bakıldığında hepsi iyiler ama takım olmada yabancı sınırı yüzünden birbirlerini tamamlayamıyorlar. drogba+sneijder'i kadroya ilk başta yazıyorsak o zaman burak'ı satmalıydık ve yerine kanat almalıydık. üstüne defansa bir tane yerli almalıydık.

    bu sene bizi şampiyon yapmasını beklemiyordum zaten. ilk geldiğinde takımın morali sıfırdı. bırakın takımı ne yönetimin ne taraftarın ne de camianın morali düzgündü. yönetim iyice çuvallamış ve paniklemiş, camia şaşkın, taraftar ise ne yapacağını bilemez haldeydi ama kızgın ve öfkeliydi. futbolcuların hali nasıl olsun.

    böyle bir ortamda zaman zaman çok iyi işler çıkardı. gelecek sezonda takımda görmek isterim.
  • 2492
    kendisini eleştirenlerin temel noktası 2 senedir şampiyon olmuş çeyrek final oynamış takım argümanı olan teknik direktör. bir kere kendisi babamın oğlu değil , hoş olsa da sorun olmaz, babamın oğlu değil babamda olsa sorun olmaz ben hayatta her zaman g.te g.t demiş bir insanımdır. o yüzden çok rahat eleştirebilirim. ne diyorduk 2 senedir şampiyon olmuş takım. geçen sene şimdi tarihi tam hatırlamıyorum ama babamla hayatımızda ilk defa bir galatasaray maçını tribünden izleme kararı aldık. gaziantep ile 1-1 berabere kaldığımız ligin ilk maçı. şunu söyleyebilirim babamla okadar sıkıldık ki oynadığımız futboldan tribünde sevgilisiyle gelmiş bir arkadaşın tartışmasına kulak misafiri olduk. sahadaki futbol o kadar fenaydı. sonra ne oldu drogba, sniejder geldi. takıma bir hava geldi. bireysel performanslarla bir kaç maç kazandık sonra fatih hoca ceza aldı onun gazıyla futbolcular asıldı ve şampiyon oldu. eğer geçen seneye şöyle tarafsız gözle bakarsanız geriye yaslanıp ahanda çatır çatır futbol oynuyor bu takım dediğiniz maç sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecektir. yani birbirimizi kandırmayalım bu takım 2 senedir futbol oynamıyor. bunda kimin yanlışı vardır bu ayrı bir tartışma konusu ama kalkıp 2 senenin şampiyonunu aldı bu senede şampiyonlar liginde final oynamazsa ayıp olacak tarzı bir eleştiri getirilmesi kendisine haksızlık oğlu haksızlıktır. kendisi hakkında naçizhane görüşüm ise 1 yaz kampı geçirip kendi kurduğu takımla ilerlemesi yönündedir. eğer ki bu sene içerdeki 6 gollü galibiyetlerde ki futbolu bir sezonda 6-7 maça yayar ve deplasmanda 10 galibiyet alırsa seneye şampiyon bile olabilir. o yüzden biraz daha sabır gerekiyor kendisine.
  • 2493
    taraftarımızın hemen ipini çekmeye çalıştığı teknik direktörümüz.galatasaray geçen sene aynı dönemde 50 puandaydı.şimdi 49puandayız.geçen seneden daha fazla gol atmışız.geçen senenin 3 katı zor grupta çıkmışız schalkenin 3 gömlek üstü olan chealseaye elenmişiz.her konuşulduğunda geçen sene şunu yaptık deniyor ama geçen seneyle tek farkımız 2.turda zor rakip çektik kolay rakip yoktu.oynanan futbol eleştirilir, ancak şuda var terim baştayken ilk 6 haftada 4 beraberlik 2 galibiyet aldı bu takım.yani terim varken 10puan aldık en kötü 18 puan almak gerekirken ekstra 8 puanda uçtu.bu takım gerçekten terimin takımı nedenleri ortada devre arası nasıl bir transfer yapıcan yabancı alsan oynatamıyorsun yerli zaten topçu yok olanlar uçuk fiyat.adam geleceğe yatırım yaptı aldı oyuncuları bekliyor seneye daha iyi olmak adına.maalesef bizim kültürümüzde 1 sene kötü olunca kovulma geleneği olduğu için proje yapmak geleceğe yönelmek mucizevi görülüyor.

    bir teknik direktörü hatasıyla eleştirin ancak yaptıklarına saygı duyun.şampiyonlar liginde geçen sene ne haldeydik braga,cluj'a karşı ne durumlara düştük iyi düşünün.bu seneki grupta ilk maçta evinde 6 tane yiyorsun 2.maça gidicen psikoloji nasıl ama adam geldi gazla değil rakibi tanıyarak şu gruptan çıkardı.terim olsaydı deplasmanda juve maçınıda kaybedicektik.objektif bakalım bu sene hepimiz fener şampiyon biz 2.olurduk diyorduk zaten ilk 10 haftada şimdi nolduysa hepimiz birden şampiyon olamadı diye giydiriyoruz.zaten 2. olup direk gidiyorsun sene başındada bunu istedik.herkes döndü birden mancini kötü oldu.körü körüne desteklemeyin yada eleştirmeyin iyi kötü yönlerini ölçerek eleştirin.
  • 2494
    kendisi gayet iyi hocadır. alışkanlıklar ve algılar bunu değiştirmez, değiştiremez.

    sen kenarda sürekli hoplayıp zıplayan, habire oyuncularına bağıran bir adama alıştın. ben de öyle. onu çok sevdin ve benimsedin, ben de öyle. belki artık "devre arası fırçayı yerler, ikinci yarı alırız maçı" demiyorsun, ben de öyle. lâkin "iyi hoca olma kriteri" bunlar değil, sen de biliyorsun. geçmişe geçmiş ola, artık öyle bir düzen yok.

    roberto mancini'nin kariyerine söz söylemek haddimize değil. kimseyi durduk yere inter ve city'nin başına geçirmezler. kimse de durduk yere o takımları şampiyon yapamaz. buraya kadar her şey çok net...

    yolları galatasaray'la kesişince bir kaç kelam etmek adettendir. kendisi hakkında daha önce de entryler girdim, bu da onlar gibi ancak biraz daha uzunu olacak. alıştığımızdan bambaşka bir portre bu adam. film artisti gibi, jantilikte dünya markası olan bir adam. dünya'daki en büyük sükseye sahip hocalardan. çok sancılı bir süreç geçirmekte olan bir kulübe, yaşaması çok zor olan bir ülkeye, gelebileceği en zor zamanda geldi. ilk maçına çıkabileceği en zor yerde; juventus deplasmanında çıktı.

    "galatasaray genleri" denilen olguya aykırı olarak, "önce defans" dedi bu adam. "çok pozisyon veriyoruz, çok gol yiyoruz. bunu aşmamız şart" dedi. ilk amacını koydu. başarılı da oldu. şampiyonlar ligi'nde ilk maçında evinde 1-6 kaybetmiş takımı juventus'u geçirterek gruplardan çıkardı, son 16'daki ilk maçta evinde premier lig liderini müthiş bir oyunla elinden kaçırdı. zaten zurnanın zırt dediği yer de chelsea maçının rövanş karşılaşmasıydı. takımın deplasman karnesi hali hazırda tartışma konusuyken, öyle rezalet bir top oynandı ki, bütün her şeyi bir kenara bıraktırdı ve bardağı taşırdı. taraftarın tahammül edemediği kadar tatsız futbol oynandı ve takım isabetli şut atamadan maçı bitirdi. üstüne içerde lig sonuncusu kayserispor'a son saniyede verilen 3 puan, bu da yetmezmiş gibi türkiye kupası maçı'nda bursaspor'a 2-0'dan verilen 2-2'lik avantaj tuz-biber oldu.

    takımda bir şeyler ters gidiyor. burası gün gibi aşikâr. "sinyor roberto bunun neresinde? ne kadarında sorumlu?" bunun cevabını vermek zor. geldiğinden beri takımı tanıma süreci, lige adaptasyon falan derken ilk yarı zaten bitmişti. takım da iyi kötü idare ediyordu ancak lastik bir yerde patlayacaktı, bunu belli ediyordu ve nitekim o lastik patladı da. hem de öyle bir patladı ki; felaket senaryoları, komplo teorileri havada uçuşuyor.

    şahsi kanaatimce lastiği patlatan olay, berbatlığın doruklarında dolaşan futbolcu performansları. hepsi değil tabii. en kilit oyuncuların bir türlü bitmek bilmeyen istikrarsızlıkları ve bilhassa dışarıda oynadıkları korkunç derecedeki kötü oyunları, mancini hoca'yı bugüne getirdi. "onları oynatmasın, devre arası bir ton adamı boşuna mı aldı?" falan denecek. evet, içten öyle söylemek geliyor ancak adım gibi eminim ki onun yerinde hangimiz olsak, yaptığının aynını yapardık. düzelmesini umarak, oynatarak kazanmaya çalıştı, olduramadı. böylelikle de tamamen futbolcuya dayalı futbol sistemimizi nahoş şekilde deneyimlemiş oldu. nitekim 2 gün önceki basın toplantısında 6 aylık birikimini boşalttı. "istenmediğim yerde zaten kalmam, bana güvenmiyorsanız hemen bu akşam giderim" dedi. haklıydı. kendisinin ilk gününden beri müthiş bir önyargı ve köstek olma durumu vardı. hala da öyle. başka şeylere olan kızgınlık sanki ondan çıkartılmaya çalışılıyormuş gibi. zira sonunda canına tak etti, isyanını gösterdi. bir kere daha söylüyorum, haklıydı.

    artık hoca'nın da dediği gibi bir karar verme zamanı. bu kararı hem yönetim hem taraftar verecek. onun arkasında mı duracağız, yoksa zaten zor olan işini daha da mı zorlaştıracağız? ben hoca'nın arkasında durma taraftarıyım. bu sürecin başında kendisine herkes gibi ben de soğuk bakmıştım ama o, bu algıyı kırmak için çok çalıştı ve benim nazarımda başardı. bence bu işi kotarabileceğini, galatasaray ile olabileceğini gösterdi. halâ deplasman maçlarıyla ilgili soru işareti olanlar vardır. bu çok normal ancak bu kadar kötü oynayan topçularla dışarıda maç kazanman zaten çok zor. her şeyi hoca yapamaz. hem taktiği-tekniği hoca versin, hem futbolcuların idman raporlarını tutsun, hem saha dışı ve sosyal yaşamlarını kontrol etsin falan, yok öyle bir şey. onların bu hâllerini roberto hoca da görüp, ilgilenmiştir elbette ki. kayıtsız kalması gibi bir durum akla mantığa uygun değil. lâkin bazen olmayınca olmuyor işte...

    madem roberto mancini dedik, kapanışı da hoca'nın anlayacağı dilden yapalım: "roma die uno non aedificata est" yani, "roma bir günde kurulmadı."
  • 2495
    four four two'ya chelsea ve kayserispor maçlarından önce bir röportaj vermiştir:

    --- alıntı ---

    four four two dergisinden ahmet yavuz'un yaptığı ve barış tekin'in görüntülediği randevu sırasında henüz chelsea maçı oynanmamış, galatasaray evinde ligin son sırasında bulunan kayserispor’a kaybetmemişti.

    haliyle futbol kamuoyunda da mancini’ye karşı bir infial yaratılmamıştı. o bir hafta içinde italyan hocaya duyulan güven önemli bir yara aldı ve ortam bir anda gerildi. ancak mancini, röportajda verdiği cevaplarda başarının zaman isteyen bir hedef olduğu vurgusunu yapmıştı.

    “daha gidecek çok yolumuz var” diyor italyan hoca. sezon başı kampında takımın başında olmamasını, takımı kendisinin kurmamış olmamasını handikap olarak yorumluyor.

    mancini, 2006-07 sezonunda inter’i ikinci kez şampiyon yaparken kulüpte üçüncü sezonunu tamamlamıştı. o sezon inter sadece bir maç kaybetmiş ve tam 97 puan toplamıştı. 2011-12’de manchester city’yi 44 yıl aradan sonra şampiyon yaparken de takımdaki üçüncü sezonuydu. her iki takımı da kendisi inşa etmiş ve tarihe iz bırakacak şekilde zirveye taşımıştı. bu örnekler ve mancini’nin verdiği cevapların satır arasındakiler, başarı için galatasaraylıları sabır ve sükunete davet ediyor.

    galatasaray sizi buraya gelme konusunda nasıl `ikna etti? neden türkiye’yi tercih ettiniz?`
    manchester city’den ayrıldıktan sonra bir yıl kulüp çalıştırmamaya karar vermiştim. çünkü 36 yıldır ara vermeden çalışıyordum! dinlenmeye ihtiyacım vardı. city’de geçirdiğim dört yıl da beni yıpratmıştı. ekim ayında galatasaray aradığında biraz düşündüm ve buraya gelmeye karar verdim. çünkü bu benim için yeni bir deneyim demekti. türkiye büyük bir ülke, galatasaray da büyük bir kulüp... avrupa’nın en iyilerinden biri. bu yüzden buradayım.

    beklentilerinizi ve burada bulduklarınızı`karşılaştırdığınızda mutlu musunuz?`
    mutluyum... burada çok iyi bir ekiple çalışıyorum. oyun formatımızı değiştirme konusunda çok çalıştık ve bence şimdiye kadar iyi iş çıkardık. elbette hâlâ almamız gereken çok yol var.

    buraya geleli yaklaşık altı ay oldu. bu süre içinde sizce takımı tam olarak `kontrolünüz altına alabildiniz mi?`
    elbette her şeyi kontrol eden biri olmak istemiyorum. benim görevim takımı yönetmek. ama her teknik direktör gibi ben de kendi takımımı kurmak isterdim. tabii ki başka bir teknik direktörün kurduğu takımı devralmak zordur. üstelik başka bir ülkeden geldiyseniz... ülkenin kültürünü tanımanız, kulübü, oyuncuları anlamanız gerekir. çok fazla problem var ve bunlarla kısa zamanda başa çıkmak kolay değil.

    futbolcuyken de sisteme yönelik düşünceleriniz `var mıydı?mesela "david platt şurada,veron burada oynamalı"der miydiniz?`
    kariyerim boyunca çok büyük oyuncularla oynadım. david platt, ruud gullit, juan sebastian veron, dejan stankovic, sinisa mihajlovic, diego simeone, alessandro nesta... bu futbolcularla oynarken işler kolaydı. onlara nerede oynamaları gerektiğini söylemenize gerek yoktu. ama ben sahada bir teknik direktör gibi görev yapıyordum. tabii bazı kötü huylarım da vardı. gergin olduğumda takıma zarar verebiliyordum. beni şimdi galatasaray’da yardımcılığımı yapan atillo’ya (lombardo) sorun. o, italya’nın en iyi kanat oyuncularından biriydi. ama sürekli ondan şikayet ederdim. aslında bunu pek hak etmezdi (gülüyor).

    juan sebastian veron da futbolculuk günleriniz `hakkında fourfourtwo'ya "topu sürekli onavermezseniz çok kızardı"demişti. bu doğru mu?`
    evet doğru. çünkü ben takımdaki en iyi oyuncuydum! çok normal. kaptandım ve en iyisiydim (gülüyor). veron’u sampdoria’ya getiren kişi de bendim. çok gençti. başkana “onu alın, çünkü çok iyi bir oyuncu olma potansiyeli var” dedim. ki bana göre dünyanın en iyi oyuncularından biri oldu. ben kaptandım. kaptanın çok fazla sorumluluğu var. her şeyi kontrol etmesi gerekir.

    bugünlerde aktif futbolcular arasında `mancini stili bir oyuncu var mı?`
    bir tane yeter (gülüyor). vusolin boskov, müthiş bir teknik direktördü. samporia’da, real madrid’de çalıştı. bir gün çok kötü durumdaydım, sahadaki arkadaşlarımla da sorunlarım vardı. bana takım arkadaşlarımın önünde “soyunma odasının teröristisin” dedi (gülüyor). o yüzden bir mancini yeter...

    bir teknik direktör olarak efsane bir `futbolcu olmanın avantajları ya da dezavantajları neler? `
    bazen çok zor. çünkü bir takımın birinci sınıf oyunculardan oluşması genellikle mümkün olmaz. ortalama yetenekteki oyunculardan da verim almasını bilmeniz gerekir. bazı futbolcular, çok çalışarak bir şeyleri başarırlar. özellikle kariyerimin başlarında bu konuda çok zorlandım. bazı futbolculardan kolayca umudu kesiyordum. ama deneyim kazandıkça bu konuda mesafe kat ettim.

    peki fiziksel ve mental olarak bir `futbolcudan ne gibi beklentileriniz var? `
    futbolcular, futbol oynayabildikleri için çok şanslılar. üstelik bunun için para kazanıyorlar! tüm futbolcuların özel hayatlarına dikkat etmeleri gerekir. çünkü bu işi en çok 20 yıl yapabilirler. bu süre için ellerinden gelenin en iyisini yapmalılar. ciddi olmalılar ve antrenmanda çok çalışmalılar. her gün kendilerini geliştirmeye odaklanmalılar. 30 yaşında olsanız da öğrenecek bir şey vardır. eğer kariyerinizin sonuna geldiyseniz artık geri dönüş yoktur.

    `sizce galatasaraylı oyuncular bunun farkında mı?`
    ben polis değilim. geceleri onları kontrol etmek için peşlerine düşmüyorum. onları özgür bırakıyorum. ama eğer ciddi olmazlarsa ve özel hayatlarına dikkat etmezlerse iyi oynamayacaklarını anlamalılar. çünkü sahada her şey ortaya dökülür.

    bugüne kadar galatasaray'da çok sayıda taktik diziliş denediniz ve bununla ilgili sorulan sorulara da her seferinde`"önemli olan diziliş değil, mantalite"şeklinde cevap veriyorsunuz.bununla tam olarak kastettiğiniz şey ne?`
    sahada her zaman 11 oyuncu vardır. buna bir oyuncu daha ekleyemezsiniz. oyuncuların pozisyonları belki ileri ya da geri 10- 15 metre değişebilir. ancak sahada bir top var ve karşınızda da 11 oyuncu vardır. 4-3-3 ya da 3-5-2 oynayabilirsiniz. bu çok önemli değil. eğer maça iyi hazırlanmadıysanız, eğer takım arkadaşınıza yardım etmiyorsanız, eğer yüzde 100’ünüzü ortaya koymuyorsanız taktiği ne kadar değiştirirseniz değiştirin başarılı olamazsınız. diğer taraftan bana göre her oyuncu farklı pozisyonlarda oynayabilmeli. örneğin burak’tan sağ kanatta, sağ forvet ya da sol forvet olarak oynamasını istiyorum. çünkü barcelona, bayern münih ya da real madrid gibi büyük kulüplerde her pozisyonda oynayabiliyor olmanız gerekir. ayrıca bir oyuncu bencil olmamalı, önce takımını düşünmeli.

    `city’de çalışırken "1-0'lık skorları severim.gol yemediğiniz zaman, hele elinizde dzeko, agüero,tevez ve silva gibi oyuncular varsayüzde 90 oranında o maçıkazanırsınız demiştiniz.galatasaray'da daelinizde sneijder, drogba, burak gibi oyuncular var.yine aynı şekilde mi düşünüyorsunuz?`
    her teknik direktörün ilk hedefi takımı defansif anlamda geliştirmek olur. çünkü savunma tarafınız güçlüyse pozisyon da vermezsiniz. bu durumda kötü bir hücuma sahip olsanız da her zaman gol atma şansınız vardır. eğer hücum oyuncularınız da iyiyse o zaman kazanmaya yakın olan taraf siz olursunuz. bu yüzden takımı inşa etmeye önce savunmayı öğretmekle başlamak gerekir. ardından hücum yönünüzü geliştirirsiniz. elbette takımda ikisi arasında bir denge kurmalısınız. evet, 1-0 kazanmak istediğimi söyledim, çünkü gol yememek ve pozisyon vermemek benim için çok önemli. tabii ki ben de 5-0, 6-0 kazanmayı isterim ama bu her zaman mümkün olmaz.

    `takım savunmasının geldiği noktadan memnun musunuz?`
    hayır, daha çok çalışmamız gerekiyor. inter’de üç yıl boyunca en iyi savunmayı yapan takım bizdik. hücumcularımız da aynı şekilde en iyilerden biriydi. manchester city’de de durum böyleydi. çok iyi savunma yapıyorduk ve hücumda iyiydik. tabii ki galatasaray’da daha fazla gelişmeliyiz. bu açıdan sezon öncesi hazırlıklar kritik önemdedir. orada futbolcular teknik direktörün istediklerini daha iyi anlar. bu benim için mümkün olmadı, ama buna rağmen oyuncularım bugüne kadar iyi çalıştı ve önemli aşama kaydettik.

    manchester city'de dört yıl geçirdikten sonra `orada ne öğrendiniz?`
    kimseye güvenemeyeceğimi öğrendim. aralık 2009’da göreve geldiğimde takım yedinci sıradaydı. bana gelişmek istediklerini söylediler. o sezonu beşinci sırada bitirip avrupa ligi’ne katılmaya hak kazandık. hatta şampiyonlar ligi’ne katılmayı son maçla kaçırdık. ertesi sezon yönetim bana şampiyonlar ligi’ne gitmek istediğini söyledi. o sezon da ikinci chelsea’nin averajla arkasında üçüncü olduk, üstelik fa cup’ı kazandık. göreve geldiğimde dört yıl içinde premier lig’i kazanmak istiyorlardı. bunu üçüncü sezon gerçekleştirdik. dördüncü sezon ligi ikinci bitirdik ve beni kovdular. ama neden kovduklarını bilmiyorum.

    görevinize son verdiklerini duyurdukları açıklamada `"bütünleştirici tutumun geliştirilmesigerektiğinden"bahsettiler. bu ne demekti?`
    kafaları pek iyi çalışmıyor! beni gönderirken basına nasıl bir açıklama yapacaklarını bilmiyorlardı. mesela italya’da her kulüp her teknik direktörü her an kovabilir. fakat ingiltere’de işler böyle yürümez. kağıt üstünde city sürekli savaştı, üç buçuk yılda gelişti. her şeyi kazandık, sadece şampiyonlar ligi’nde başarılı olamadık. ama o ligde de sadece iki yıl oynadık. daha öncesinde hiç deneyimimiz yoktu. bu hiç kolay değil. eğer şampiyonlar ligi’ni kazanabileceklerini düşündülerse söyleyecek bir şey yok (gülüyor).

    `bu sezonki city hakkında ne düşünüyorsunuz?`
    bu sezon premier lig’in en iyi takım onlar. bir 100 milyon pound daha harcadılar. iyi oyuncular aldılar. bence ligi kazanırlar. eğer kazanamazlarsa kötü bir iş çıkarmış olurlar.

    balotelli geçen ay fourfourtwo'ya `"mancini'yle yeniden çalışmak isterim" dedi.`
    (gülerek araya giriyor) ben mario’yla beş yıl çalıştım. mario’yu seviyorum. inter’de daha 17 yaşındayken a takımda ona ilk kez şans veren teknik direktör benim. bu yüzden onu çok iyi tanıyorum. umarım zamanın çok hızlı geçtiğini anlar. çünkü o dünyanın en iyi futbolcularından biri olmak için her şeye sahip.

    `sizce balotelli türkiye’ye gelse başarılı olur mu?`
    mario’nun türkiye’ye gelmesi çok tehlikeli (gülüyor). şaka bir tarafa, galiba milan’da kalacak. milan onun için çok önemli bir kulüp. orada kendini daha da geliştirebilir.

    city döneminde ayrıca soyunma odasıyla aranızdaki bağın da zayıfladığı, ilişkinizin kötü olduğu söylenmişti. `bu doğru muydu?`
    bu çok bilindik bir hikâye... manchester city basınının taraftarlara neden gönderildiğimi açıklaması gerekiyordu. o yüzden böyle aptalca şeyler söylediler. ben de tıpkı diğer teknik direktörler gibi bazı futbolcularla problemler yaşadım. çünkü ben de çok para kazanıp yüzde 30’la oynayan oyuncuları sevmem. eğer futbolcu sahaya takımı ve takım arkadaşları için her şeyini koymuyorsa bundan hoşlanmam. zaman zaman bu tip oyuncuları dışarıda bıraktım. tabii ki oynamayan oyuncular mutsuz oldu. ama benim görevim en iyi, en hazır oyuncuları, en çok hak eden oyuncuları sahaya sürmek. tüm bunlar bir yana, city’de tüm oyunculara eşit mesafedeydim, hepsini severdim, çünkü onları o takıma ben getirdim.

    galatasaray'a geldiğinizde `takımın fiziksel durumunu nasıl buldunuz?`
    tabii ki her teknik direktörün farklı metotları vardır. ben buraya geldiğimde kendi metodumla çalışmaya karar verdim. benim doğrum buydu. o yüzden hızla adapte olmaya çalıştık.

    takımın koşu mesafesinin son haftalarda 110 km'lere çıktığını görüyoruz` bundan memnun musunuz?`
    hiçbir zaman yetmez. benim için “yeterli” diye bir şey yoktur. 110 km güzel bir rakam. ama tabii bunu artırabilirseniz daha iyi. mesela bazen yüzde 70 oranında topa sahip oluyorsunuz ama gol atamıyorsunuz. gol atamayınca kazanamazsınız! elbette koşmamız gerekir ama gol de atmamız gerekir. akhisar, bursaspor ve eskişehirspor karşısında olduğu gibi... bu maçları 6-1, 6-0, 4-0 kazandık ama tüm bunlar zor maçlardı. bu takımlar iyi takımlar. ancak iş deplasmanda değişiyor. o zaman ne kadar koşarsak koşalım anlamı kalmıyor.

    kış transfer döneminde dokuz transfer yaptınız. `bu transferlerden memnun musunuz?`
    ocak ayı transfer için zor bir dönem. elbette tüm takımı değiştiremezsiniz. beş altı genç oyuncu aldık. bazıları doğrudan oynamak için hazır değiller. önümüzdeki sezon daha hazır olacaklar. telles’i aldık ve bu çok önemli bir transferdi. hajrovic keza öyle... burdisso transferin son günü geldi, bildiğiniz gibi son gün transferleri zordur.

    takımı daha da gençleştirme konusunda `çalışma yapacak mısınız?`
    bilmiyorum. elbette eğer geleceği düşünerek bir takım inşa ediyorsanız genç oyunculara ihtiyacınız vardır. üstelik bu genç oyuncular drogba gibi, burak gibi, muslera gibi sneijder gibi oynayabilmeliler. eğer genç oyuncularınız varsa gelişime daha açık bir takım olursunuz.

    `sizce drogba kaç yaşına kadar futbol oynayabilir?`
    didier kariyeri boyunca çok fazla enerji harcadı. çok koşuyor, savaşıyor. bunun ne kadar sürdüreceği ona bağlı. eğer oyundan zevk alıyorsa, eğer yorulmuyorsa o zaman oynamaya devam etmesi gerekir. çünkü belli bir yaştan sonra her gün antrenmana gitmek zor, maçtan önce kampa girmek insana zor geliyor. gün geliyor artık tüm bunlardan yoruluyorsunuz. mesela 20 yıl oynadıktan sonra öyle bir gün geldi ki, artık çok yorgunum dedim.

    `bu yaz için bir transfer listesi oluşturdunuz mu?italya'da bir maç izledinizve basında çeşitli dedikodular çıktı.`
    italya’ya bazı maçları takip etmeye gittim. bu işimin bir parçası. ama önce seneye kaç yabancının oynayacağını kesin olarak bilmemiz lazım (gülüyor).

    `eğer tff 5+3 kuralıyla devam etme kararı alırsa nolur?`
    bana göre çok kötü bir karar. bunun milli takıma yardım ettiğini düşünen varsa gerçekten yanılıyor. italya’da da yıllarca aynı düşünceyi savunduk. 1982’den sonra yabancılar ülkeye gelmeye başlayınca homurtular oldu. ondan sonra iki dünya kupası kazandık, iki kez de finale kaldık. bence federasyon öncelikli olarak ligimiz nasıl gelişir, avrupa’da sesimizi nasıl duyurabiliriz, teknik direktörlerimizi ve futbolcularımızı avrupa’ya nasıl gönderebiliriz; bunları düşünmeli. avrupa’da kimse türkiye’de oynayan futbolcuları ve takım çalıştıran hocaları tanımıyor. çünkü kimse bu ligi izlemiyor! tff’nin esas problemi bu olmalı. genç oyuncular burada didier, wesley gibi oyuncularla ya da fenerbahçe’de kuyt’la çalışma fırsatına sahipler. bu, dolaylı olarak milli takımınıza da katkı yapar. bu yüzden bence 5+3 tam bir felaket olur.

    `peki bu karar sizin motivasyonunuzu da düşürür mü? `
    bu benim için çok zor olur. türkiye’deki takımların avrupa’da kupa kazanma konusunda hiçbir şansı kalmaz.

    galatasaray'la şampiyonlar ligi'ni `kazanmak gibi bir hayaliniz var mı?`
    futbolda her şey mümkün tabii. eğer galatasaray’la bu kupayı kazanırsak benim bir heykelimi galatasaray adası’nın yanına boğaz’ın ortasına dikebilirler (gülüyor). tıpkı metin oktay gibi. ama istanbul boğazı’na! (gülüyor)

    eğer bir gün yeniden avrupa'da çalışacak olsanız `yanınızda götüreceğiniz türk oyuncular olur muydu?`
    semih, selçuk ve burak... arda turan (gülüyor). türk futbolcular bence çok yetenekli. ama bazen “tamam bu kadar yeter” diyebiliyorlar. eğer bu mantaliteyi değiştirirlerse çok daha fazla gelişirler. fenerbahçe’de, beşiktaş’ta, bursa’da, eskişehir’de de iyi futbolcular var.

    6 nisan'da fenerbahçe karşısında çok kritik bir maça çıkacaksınız. `bu maçla ilgili beklentileriniz neler?`
    ilk fenerbahçe maçı 0-0 bitebilirdi. onlara hediye gibi bir penaltı verdik. penaltıya kadar pozisyon vermedik. ikinci yarıda bazı kontrataklar verdik ama bu da normaldi. berabere bitebilirdi. ama futbol böyle. bizi yendiler. fenerbahçe iyi takım. deneyimli oyuncuları var. ikinci maç da elbette kolay olmayacak. yenip, puan farkını azaltmak için elimizden geleni yapacağız.

    şampiyonlar ligi'nde çeyrek finale kalmak mı, `ligde şampiyon olmak mı daha önemli?`
    hayatımda hiçbir zaman karşılaştırma yapmadım. her maçı kazanmak istiyorum. herkesi yenmek istiyorum!

    basında hakkınızda yapılan yorumları `takip ediyor musunuz?`
    sanırım yaklaşık 10 yıldır gazete okumuyorum. türkiye’de de italya’da da hep aynı şeyler.

    italya milli takımı’nın dünya kupası'ndaki `şansını nasıl görüyorsunuz?`
    belki hazırlık maçlarında ya da eleme maçlarında zaman zaman kötü performans sergilemiş olabilirler. ama dünya kupalarında veya avrupa şampiyonalarında her zaman kazanmak için hazır olurlar. brezilya, arjantin daha şanslı olarak görünebilirler ama italya’yı da hesaba katmak gerekir.

    `milli takımı çalıştırma gibi bir tutkunuz var mı?`
    türk milli takımı’nı mı? (gülüyor)

    türk milli takımı'nı ya da italya milli takımını...
    her şey mümkün. burada mutluyum. gelecekte ne olacağı belli olmaz.
    --- alıntı ---
  • 2497
    gazeteler tarafından hergün gönderilen teknik adamdır. %80'i fenerli olan basın bu adamın gitmesini bu kadar istiyorsa hemen başını yememek gerekli, fenerbahçe maçı bu durumda kendisi için önemli. olası bir kötü sonuç kendisi için felaket olabilir ve bu maçta hiçbir şey kendi elinde olmayacak. futbolcular hırslı oynamaz ise kim oynarsa oynasın, hangi taktik olursa olsun bu maçta başarılı olamayız.
  • 2500
    "galatasaray ile şampiyonlar ligini kazanırsam heykelimi galatasaray adasına boğazın tam ortasına dikerler" demiş. ne zannediyorsun lan sen galatasaray taraftarını? biz teknik direktörsüz kaldık cevat güler ile şampiyonluk yaşadık. onu unuttuk mu? hayır. kim ya bu? bizi başarı taraftarı belliyor. şu lafı taraftara resmen bok atmak, araya kaynadı ama resmen "siz başarı taraftarısınız ondan fatih terimi destekliyorsunuz, ben başarılı olsam beni de baştacı edersiniz çünkü başarı budalası skor taraftarı aptallarsınız" demek bu.

    bu taraftar fatih terimi başarı taraftarı olduğu için mi seviyor? hayır. galatasaraya verdiği ve aşıladığı bir ruh var, ondan başkası yapamadı, yapamıyor. ondan seviyor ve baştacı yapıyor bana göre.

    taraftarla daha fazla inatlaşırsa suyu ısınır, kulüpte muhalefet çok güçlendi bence artık. bu sezonun sonucu önemli değil, galatasaray uzun vadede hedefinde sapma var mı yok mu bu önemli. o zaman şampiyonlar ligine önümüzdeki yıl da gitmek istememiz de mi başarı taraftarlığı? galatasarayın bi hedefi var kardeşim, mümkün olduğunda o arenada yer almak.

    bu adam yüzünden seneye şampiyonlar ligine gidemezsek kredisi falan kalmaz mancini'nin. uefa avrupa ligine gidersek, uzun vadede kayıp olacaktır. seneye şampiyonlar liginde oynasın, gerekirse uefada devam etsin.

    tugay hocam sen gör bunları.
App Store'dan indirin Google Play'den alın