dün itibariyle
* 33 yaşına basmış futbolcu. ajax'tan hamburg'a gittiğinde infial olmuştu, "hamburg ne amk :(" kabilinden. çünkü herkes daha büyük bir kulübün kapmasını bekliyordu. herif hayvanlar gibi oynayıp takımın kaptanlığına bile yükseldi. ve beklenen geç de olsa gerçekleşerek bayağı büyük bir kulübe kapağı attı bizimki: real madrid. o sıralar real madrid de vakti zamanında
* barça'nın yaşadığı hollandalı istilalarından birini yaşıyordu. kimler yoktu ki kadroda: canımız ciğerimiz wesley, sakatlıklardan doğru dürüst oynayamayan robben, 2000'lerin en ikonik forvetlerinden van nistelrooy, geçen sene pastırmayla tanışma şerefine nail olan drenthe, yazın kapısında yattığımız dişlek huntelaar ve adamımız van der vaart. hiçbiri de doğru dürüst başarılı olamadı bu portakalların. bir iki sezon içinde hepsi bir yerlere dağıldı. wes, mourinho'lu inter'e gidip ortalığı dağıttı; robben bayern'e... van der vaart ise yelkenleri adaya açtı bu sefer. londra'nın şimal ekiplerinden tottenham için ter dökecekti. haddizatında güzel de performans sergiledi. lakin her tilki gibi kürkçü dükkanının yolunu tuttu. zira zevcesi acı vatan almanya'da ünlü bir tv yıldızıydı. şimdiki aklı olsa tottenham'ı bırakıp da o leş ötesi hamburg'a gider miydi acep? mukadderat... zamanında real'e giderken güzeller güzeli karısı
* hakkında "sen git, karın kalsın" diye pankartlar açıp, dövizler taşıyan
* kavvat hamburg'luların kucağına geri döndü. tabii ki aynı nehirde iki kez yıkanılmayacağı gerçeği en kadim düsturlardan biridir. ne o eski hamburg vardı artık ne de o eski rafael... özel hayatı da bu dönemde arap saçına döndü. karısı 2009'da göğüs kanseri denen illete yakalanmıştı. bizim oğlansa hiç yalnız bırakmadı bir tanesini, canısını... hatta real, rafael'i ilk sezonun sonunda postalamak istemiş ama o, yedek kalacağını bile bile, karısının tedavi olduğu klinik ispanya'da olduğu için ayrılmayı reddetmişti. ikisi birlikte bu zıkkımdan negzel kurtuldu derken alamanya'nın tüm junkerlerinin ve jet-sosyetesinin tanınmış simalarının katıldığı bir parti esnasında zevcesine şamarı yapıştırmasın mı? meğer yıllardır kadınceğizi zaten dövmüyor muymuş? anam, anam, anam... ortalık bir toz, bir duman. nihayetinde boşandılar tabii. amma skandallar bitti mi? daha en bombasına gelmedik. milli takımdan takım arkadaşı khalid boulahrouz'un eski karısı ve kendisinin eski karısı olan sylvie'nin en yakın arkadaşı sabia boulahrouz'la birlikte olmaya başlamasın mı bizim rafael? tabii bu deyyusluğu medyada da genişçe yer bulunca sylvie'nin de kendisini evlilerken bir pilotla aldattığını, yazışmalarını yakaladığını filan tüm basına afişe etti, suç bastırdı. sen 8 sene iyi kötü evli kal, yeni beckham çifti olarak lanse edil, sonra da böyle malamat ol. neyse efem, rafael bey hamburg'ta da üç sezon daha takıldıktan sonra bu sezon real betis'le anlaştı. havasından mı suyundan mı gene ağır sıçışlarda. ha, kaç maçını seyrettin bu sezon?, derseniz real betis'i takip edecek kadar işsiz değilim elbette ama transfermakt sağ olsun. neredeyse sezon bitecek, adam lig ve kupada hepi topu 300 dakika oynayabilmiş, o müthiş sol ayağıyla ne gol atabilmiş ne de asist kasabilmiş. işte böyle...
ayrıca derdimi sikeyim. sol frame'de khalid boulahrouz başlığını görüp iki kelam edeyim diye girdim bir saattir hayatımda bir daha belki hiç kimseyle konuşmayacağım, nöronlarımı boş yere işgal eden bilgileri yazıyorum.
bir rafael uğruna ya rab, ne yazarlar uykusuz kalıyor!