135
normal şartlarda herhangi bir yazar ceza aldığında ya da pilot olduğunda bildirimlerini mail yoluyla yapıyoruz. aynı şekilde talepleri doğrultusunda yazarlara tüm entry'lerini de mail yoluyla gönderiyoruz. burada bir sıkıntı yok. bizim gibi herhangi bir kâr elde etme amacı gütmeyen amatör oluşumlarda ne yazık bu işlem bu şekilde oluyor.
şimdi bu arkadaşın pilot olması hem özel mesaj yoluyla hem de başlığına yazılan entry'lerle çok fazla sual edildiği için gerekli açıklamaları başlığı altında yapıyorum.
öncelikle yazdıklarım iki bölümden oluşacak. ilk bölümde tamamen bir galatasaray sözlük yazarı olarak bu arkadaşla ilgili düşüncelerimi, ikinci bölümde ise bir moderatör olarak galatasaray sözlük'te neden pilot olduğunu dile getireceğim. umarım bu notum yazdıklarım okunurken akılda tutulur. zaten benim kişisel düşüncelerimle bu arkadaşın pilot olması arasında bir alaka yok. olamaz da.
ilk bölümümüze başlayalım;
bu arkadaş takıntı haline getirdiği bir kaç konu üzerinde sürekli aynı şeyleri amansızca savunan, bunun dışında ise takımımızın maç içerisindeki oyununa ve maçın skoruna göre tamamen fevri yazılar yazan bir arkadaşımız. içini ve altını dolduramadığı eleştirilerini ise hep düşünce özgürlü kisvesi altında sunuyor.
arda turan için söylediği "ölse üzülmem"den başlayayım diyeceğim ama kendi düşüncesidir diyorum es geçiyorum. herhangi birinin bir kimsenin ölümüne üzülüp üzülmemesi beni ilgilendirmiyor. bu tamamen kendisiyle alakalı.
mesela, sadece bir resimden yola çıkarak emmanuel culio için yaptığı amele benzetmesi. yine aynı şekilde kendisi için kullandığı "küçük -rumen- dünyası" söylemi düşünce özgürlüğünde çığır açıyor. galatasaray futbolcusuna herhangi bir hakaret yok. onu da geçtim bir insanı küçümseme yok.
dany'e gelelim. bu sene -bana göre- beklentilerin çok üzerinde oynamasına reğmen, dany ne zaman bir hata yapsa bu arkadaş dany başlığında dakikasında bitti. örneğin ona göre dany'nin "gökhan zan'ın sol omzu kadar değeri yoktur". "çok çekmiş belli ki aç kalmış sokakta yatmış dışlanmış çalışmış çabalamış galatasaray'a gelmiş" söyleminin ise buram buram ne koktuğunu siz söyleyin. örneğin 28 nisan 2013 gaziantepspor galatasaray maçı'nda dany'i aşağılamak için dany'nin iq'sundan dem vurması ise yakışık alır.
işte bunlar hep düşünce özgürlüğü.
fatih terim meselesi var mesela ki, ben fatih terim'le ilgili yazdıklarını okudukça utandım. örneğin, 12 mayıs gecesi kadıköy'de kupayı kaldırdığımızda fatih terim öl dese ölür. (o gece fatih terim başlığına yazdığı entry: öl de ölelim. saniyesinde.)
yine onun için fatih terim "her hareketine her davranışına her söylediğine hayran olduğum, bizimle olduğu için allah'a şükrettiğim büyük insan, imparator, grande." kişisidir. hatta fatih terim'i babası gibi sever: "an itibariyle gs tv'de bayramımızı kutluyor. bu adamı görünce babamı görmüş gibi oluyorum , hatta daha çok etkiliyor beni... senin de bayramın kutlu olsun baba..."
ama ne hikmetse bu sezonun başında ligte kötü sonuçların üstüne şampiyonlar ligi'ndeki kötü başlangıçtan sonra kendisindeki fatih terim imajı bir anda terse döner. baros'u oynatmadığı için "ondaki ego öyle bir egodur ki tarif edilemez işte öyle bişey" yorumunu yapar mesela. hatta bir entry'sinde "samed* aybaba ile fatih terim'in mantalitelerinin ne kadar da benzediğini"nden dem vurur. hatta sonlara doğru "terim'in adaleti yok söyleminden yola çıkarak göte göt dediği uğur meleke'yi tebrik eder. evet göte göt denir söylemini de kullanan kendisi.
bu arkadaş öylesine fevri yazar ki, braga'ya yenildiğimiz gece fatih terim başlığına "bir jose peseiro değil" entry'sini girer. jose peseiro'ya dediği kişi de o gece galatasaray'ı yenen braga'nın hocası. adını daha önce duyduğuna bile inanmıyorum. ama işte meselesi o değil ki. ince çalışır.
daha bir çok örnekle çoğaltılabilecek gram kadar içini doldurmadığı, yer yer hakarete varan sözümona eleştirileri ona göre ve buradaki bir kısım yazara göre düşünce özgürlüğüdür.
bu arkadaş galatasaray ne zaman kötü oynasa içindeki tüm sinir ve nefretini sözlüğe kanalize eden, örneklerini bolca gördüğümüz arkadaşlarımızdan biri.
basit bir örnekle de konumuzu kapatalım. 28 nisan 2013 gaziantepspor galatasaray maçı. galatasaray kazandığı takdirde yüzde 90 şampiyon olacak ve 2 sezon önce tamamen dibe vurmuş, rakiplerinin "kümede kal" diye tezahürat yaptığı takım o sezondan sonra üst üstte ikinci kez şampiyon olacak. 6 yıl sonra gelen şampiyonlar ligi macerasını ise çeyrek final'le taçlandırmış bir galatasaray var... ama işte galatasaray kötü gününde ya, ona gün doğuyor. galatasaraylı oyuncular "adeta götlerini yerden kaldıramıyorlar. tek tek saymaya gerek yok. melo bişeyler yapmaya çalışıyor gerisi hazırlık maçı edasında" sonuna da okkalı bir "yazıklar olsun"u yapıştırıyor. yazıklar olsun söylemini kendi takımı için bu kadar kolay kullanabiliyor. yorum yapamıyorum, yazarken ben utanıyorum. bir de maç 1-0 olduktan sonra bir temennisi var arkadaşın: "oynanan oyundan yapılan değişikliklerden, özellikle bazı oyuncuların hal ve hareketlerinden resmen utandım. 2 gol yememiz gerçekten bizim için daha iyi."
şimdi bunları niçin yazdım?. "adamı sözlükten uçurduk bunları yazayım da, moderasyonun eylemini destekleyeyim" diye mi?
hayır.
düşünce özgürlüğü kisvesi altına -bana göre- ne kadar boş ve ne kadar mesnetsiz şeyler yazdıldığını örneklemek için sundum bunları.
daha yazılacak onlarca şey var ama uzatmakta hiçbir mana görmüyorum.
en başında da belirttiğim gibi bunlar tamamen benim kişisel görüşlerimdir ve moderasyonu etkilemez. dileyen hak verir, dileyen hak vermez.
gelelim ikinci bölümümüze; yani bu arkadaşın neden pilot olduğuna.
daha önce çeşitli sebeplerle 3 kez sözlükte ceza alan bu arkadaşımız ne yazık ki sözlük kurallarına aykırı olarak davranmaya devam etti. 28 nisan 2013 gaziantepspor galatasaray maçı esnasında galatasaray sporcusuna hakaret etmesi aynı şekilde bir ceza sebebiydi, daha önce de aynı olayı tekrarladığı için.
ayrıca yaptığımız incelemede -askerde olduğum için ne yazık ki sözlükle çok fazla ilgilenemiyorum, biraz geç bir inceleme oldu bu- bu arkadaşın başka bir hesapla da sözlükte yazdığını tespit ettik. o hesabı da zaten bir süre önce başka bir sebeple uçurulmuştu.
sözlük kurallarında pilot olmasının sebepleri çok açık şekilde yazılmış bulunmakta.
(bkz: üyelik ve yazar olma koşullari)
e) her ne sebeple olursa olsun birden fazla hesap açtığı tespit edilen kişilerin hesapları silinir.
(bkz: pilot olma sebepleri)
d) birden fazla sözlük hesabı olduğu tespit edilen kişilerin tüm hesapları kapatılır.
şimdi biz bu yazarı pilot yaptığımız için, düşünce özgürlüğüne ket vurduk, (bkz: pfdk), (bkz: tahkim kurulu) filan olduk değil mi?
peki öyle olsun.
şimdi bu arkadaşın pilot olması hem özel mesaj yoluyla hem de başlığına yazılan entry'lerle çok fazla sual edildiği için gerekli açıklamaları başlığı altında yapıyorum.
öncelikle yazdıklarım iki bölümden oluşacak. ilk bölümde tamamen bir galatasaray sözlük yazarı olarak bu arkadaşla ilgili düşüncelerimi, ikinci bölümde ise bir moderatör olarak galatasaray sözlük'te neden pilot olduğunu dile getireceğim. umarım bu notum yazdıklarım okunurken akılda tutulur. zaten benim kişisel düşüncelerimle bu arkadaşın pilot olması arasında bir alaka yok. olamaz da.
ilk bölümümüze başlayalım;
bu arkadaş takıntı haline getirdiği bir kaç konu üzerinde sürekli aynı şeyleri amansızca savunan, bunun dışında ise takımımızın maç içerisindeki oyununa ve maçın skoruna göre tamamen fevri yazılar yazan bir arkadaşımız. içini ve altını dolduramadığı eleştirilerini ise hep düşünce özgürlü kisvesi altında sunuyor.
arda turan için söylediği "ölse üzülmem"den başlayayım diyeceğim ama kendi düşüncesidir diyorum es geçiyorum. herhangi birinin bir kimsenin ölümüne üzülüp üzülmemesi beni ilgilendirmiyor. bu tamamen kendisiyle alakalı.
mesela, sadece bir resimden yola çıkarak emmanuel culio için yaptığı amele benzetmesi. yine aynı şekilde kendisi için kullandığı "küçük -rumen- dünyası" söylemi düşünce özgürlüğünde çığır açıyor. galatasaray futbolcusuna herhangi bir hakaret yok. onu da geçtim bir insanı küçümseme yok.
dany'e gelelim. bu sene -bana göre- beklentilerin çok üzerinde oynamasına reğmen, dany ne zaman bir hata yapsa bu arkadaş dany başlığında dakikasında bitti. örneğin ona göre dany'nin "gökhan zan'ın sol omzu kadar değeri yoktur". "çok çekmiş belli ki aç kalmış sokakta yatmış dışlanmış çalışmış çabalamış galatasaray'a gelmiş" söyleminin ise buram buram ne koktuğunu siz söyleyin. örneğin 28 nisan 2013 gaziantepspor galatasaray maçı'nda dany'i aşağılamak için dany'nin iq'sundan dem vurması ise yakışık alır.
işte bunlar hep düşünce özgürlüğü.
fatih terim meselesi var mesela ki, ben fatih terim'le ilgili yazdıklarını okudukça utandım. örneğin, 12 mayıs gecesi kadıköy'de kupayı kaldırdığımızda fatih terim öl dese ölür. (o gece fatih terim başlığına yazdığı entry: öl de ölelim. saniyesinde.)
yine onun için fatih terim "her hareketine her davranışına her söylediğine hayran olduğum, bizimle olduğu için allah'a şükrettiğim büyük insan, imparator, grande." kişisidir. hatta fatih terim'i babası gibi sever: "an itibariyle gs tv'de bayramımızı kutluyor. bu adamı görünce babamı görmüş gibi oluyorum , hatta daha çok etkiliyor beni... senin de bayramın kutlu olsun baba..."
ama ne hikmetse bu sezonun başında ligte kötü sonuçların üstüne şampiyonlar ligi'ndeki kötü başlangıçtan sonra kendisindeki fatih terim imajı bir anda terse döner. baros'u oynatmadığı için "ondaki ego öyle bir egodur ki tarif edilemez işte öyle bişey" yorumunu yapar mesela. hatta bir entry'sinde "samed* aybaba ile fatih terim'in mantalitelerinin ne kadar da benzediğini"nden dem vurur. hatta sonlara doğru "terim'in adaleti yok söyleminden yola çıkarak göte göt dediği uğur meleke'yi tebrik eder. evet göte göt denir söylemini de kullanan kendisi.
bu arkadaş öylesine fevri yazar ki, braga'ya yenildiğimiz gece fatih terim başlığına "bir jose peseiro değil" entry'sini girer. jose peseiro'ya dediği kişi de o gece galatasaray'ı yenen braga'nın hocası. adını daha önce duyduğuna bile inanmıyorum. ama işte meselesi o değil ki. ince çalışır.
daha bir çok örnekle çoğaltılabilecek gram kadar içini doldurmadığı, yer yer hakarete varan sözümona eleştirileri ona göre ve buradaki bir kısım yazara göre düşünce özgürlüğüdür.
bu arkadaş galatasaray ne zaman kötü oynasa içindeki tüm sinir ve nefretini sözlüğe kanalize eden, örneklerini bolca gördüğümüz arkadaşlarımızdan biri.
basit bir örnekle de konumuzu kapatalım. 28 nisan 2013 gaziantepspor galatasaray maçı. galatasaray kazandığı takdirde yüzde 90 şampiyon olacak ve 2 sezon önce tamamen dibe vurmuş, rakiplerinin "kümede kal" diye tezahürat yaptığı takım o sezondan sonra üst üstte ikinci kez şampiyon olacak. 6 yıl sonra gelen şampiyonlar ligi macerasını ise çeyrek final'le taçlandırmış bir galatasaray var... ama işte galatasaray kötü gününde ya, ona gün doğuyor. galatasaraylı oyuncular "adeta götlerini yerden kaldıramıyorlar. tek tek saymaya gerek yok. melo bişeyler yapmaya çalışıyor gerisi hazırlık maçı edasında" sonuna da okkalı bir "yazıklar olsun"u yapıştırıyor. yazıklar olsun söylemini kendi takımı için bu kadar kolay kullanabiliyor. yorum yapamıyorum, yazarken ben utanıyorum. bir de maç 1-0 olduktan sonra bir temennisi var arkadaşın: "oynanan oyundan yapılan değişikliklerden, özellikle bazı oyuncuların hal ve hareketlerinden resmen utandım. 2 gol yememiz gerçekten bizim için daha iyi."
şimdi bunları niçin yazdım?. "adamı sözlükten uçurduk bunları yazayım da, moderasyonun eylemini destekleyeyim" diye mi?
hayır.
düşünce özgürlüğü kisvesi altına -bana göre- ne kadar boş ve ne kadar mesnetsiz şeyler yazdıldığını örneklemek için sundum bunları.
daha yazılacak onlarca şey var ama uzatmakta hiçbir mana görmüyorum.
en başında da belirttiğim gibi bunlar tamamen benim kişisel görüşlerimdir ve moderasyonu etkilemez. dileyen hak verir, dileyen hak vermez.
gelelim ikinci bölümümüze; yani bu arkadaşın neden pilot olduğuna.
daha önce çeşitli sebeplerle 3 kez sözlükte ceza alan bu arkadaşımız ne yazık ki sözlük kurallarına aykırı olarak davranmaya devam etti. 28 nisan 2013 gaziantepspor galatasaray maçı esnasında galatasaray sporcusuna hakaret etmesi aynı şekilde bir ceza sebebiydi, daha önce de aynı olayı tekrarladığı için.
ayrıca yaptığımız incelemede -askerde olduğum için ne yazık ki sözlükle çok fazla ilgilenemiyorum, biraz geç bir inceleme oldu bu- bu arkadaşın başka bir hesapla da sözlükte yazdığını tespit ettik. o hesabı da zaten bir süre önce başka bir sebeple uçurulmuştu.
sözlük kurallarında pilot olmasının sebepleri çok açık şekilde yazılmış bulunmakta.
(bkz: üyelik ve yazar olma koşullari)
e) her ne sebeple olursa olsun birden fazla hesap açtığı tespit edilen kişilerin hesapları silinir.
(bkz: pilot olma sebepleri)
d) birden fazla sözlük hesabı olduğu tespit edilen kişilerin tüm hesapları kapatılır.
şimdi biz bu yazarı pilot yaptığımız için, düşünce özgürlüğüne ket vurduk, (bkz: pfdk), (bkz: tahkim kurulu) filan olduk değil mi?
peki öyle olsun.