başka bir seviye, başka bir mücadele... akıl başka, klas başka, maç başka!
uefa şampiyonlar ligi'nde sanki sılaya dönüşü yaşadı galatasaray. uzun bir aradan sonra alışık olduğu ortama yakışan bir oyun oynadı. önce golle coştu, sonra rakibinin peşinden koştu. hatalar yaptı, yüksek tempoya, rakip baskısına karşı zor durumlara düştü... yine de dayandı.
evet, gerçek bir savaş stratejisi uyguladı. kazanmak için çıktı. önde basarak başladı oyuna. çabuk, etkili kanat ataklarıyla rakibini sarstı, şaşırttı. öyle canlı ve heyecanlı bir başlangıçtı ki bu, taraftarı da aşka getirdi. ön sağda emre akbaba, solda garry rodrigues ve ortada eren'le anormal etkili pozisyonlar yarattılar. hem ortada, hem de savunmada "büyük takım" efekti yarattı. dokuzuncu dakikada emre'nin sağdan sol kanattaki arkadaşı rodrigues'e attığı top, gecenin asisti olarak alkışlandı.
nordin amrabat, alex telles, armindo bruma ve gary rodrigues... hatırlarsanız, dördü de galatasaray'ın sol kanadında görev almış oyuncular ... galiba en iyisi, saydıklarımın en sonuncusu... bugünün galatasaraylısı, "yeşilburunlu" çocuk. rodrigues çok hızlı, iki ayağıyla çok becerikli... kazandığı topla soldan çaprazlama öyle çabuk iniyor ki kaleye, rakip savunmaların hem dengesini, hem de yerleşimini bozuyor. dün sağıyla attığı golde kaleci guilherme topa yetişemedi. parmak ucuyla ancak dokunabildi.
peki ya sonrası... lokomotiv, çuf çuf galatasaray yarı alanına yerleşti, oradan ceza alanına akıllı toplarla indi. miranda, farfan ve ille de eski göz aşinamız fernandes... yüksek tempoda daha devre bitmeden yorulmaya başlamıştı galatasaray. o nedenle fernando ve ndiaye'nin kimyası bozuldu. savunmaya yardım ederken, takımın ofansif oyununu unuttular. neyse ki zar-zor anlardan sonra devre bitti.
galatasaray'ın ikinci yarıdaki oyunu daha da usta işiydi. adamlar sanki doping almış gibi yorgunluklarını filan unutarak lokomotiv'i yoldan çıkardı. duran toptan yakaladıkları iki gol hayallerinin ötesinde bir skor oluşturdu.
bu oyunda elbette terim'in de liderliği var. donk'u stoperde oynatarak her türlü riski göze aldı. takımın uyumunu ve oyunun akıcılığını bozmamak için 73'e kadar oyuncu değişikliğine gitmedi. eren'in serbest vuruştan attığı gol, sonrasında selçuk'un penaltısı neşenin ve coşkunun şarkısı oldu.
bu arada... takıma son katılan oyuncu emre akbaba'nın dünkü performansına da dikkatinizi çekerim. her iki ayağını da ustaca kullanıyor. ilk golün asisti, son golde penaltıyı alması, onu yıllarca unutulmayacak bir yıldız parlaklığına taşıyor. belki de hagi gibi!
evet, galatasaray çok iyi bir av yakaladı. aslanlar gibi...
attila gökçe(bkz:
18 eylül 2018 galatasaray lokomotiv moskova maçı)