ağır bir avrupa basketbolu sevici olarak ifade ediyorum ki, nba'in euroleague'i döveceği versus. he ama ben yine de euroleague'i seçerim ayrı. :(
işin pazarlama, reklamcılık, ticaret vb. kısımlarına
* hiç girmiyorum zira nba organizasyonu bu kulvarlarda sporun en üst noktalarından biri, haliyle euroleague bu alanlarda nba'in yanına bile yaklaşamaz. şu da var yalnız; euroleague pazarı düşünüldüğü, gömüldüğü kadar kötü bir pazar değil, uefa avrupa ligi pazarından daha güçlü bir ekonomiye sahip, yani en azından covid-19 öncesi durum buydu, (bkz:
euroleague/#2699496).
euroleague'in normal sezon rekabeti nba'in normal sezonundaki çekişmeyi -çoğu maçtaki sirk ortamını- tokatlar. nba'in anasını ağlatmaya başlayan ve ameno buna devam edecek olan luka doncic'ten gelsin:
---
alıntı ---
it's easier to score in the nba than in europe.
---
alıntı ---
https://www.eurohoops.net/...-nba-than-in-europe/kabul etmemiz gerekir ki (kıps levo tüzemen reyiz) nba'deki 30 takımdan 9-10 tanesi sezonun en azından yarısını tanking'le yiyip bitiriyor. takımların bu çabası -ya da çabasızlığı- da rekabetin köküne kibrit suyu döküyor. örneğin, tanking mekanizmasının olmadığı euroleague'in bilhassa bu sezon
* sahip olduğu rekabet ciddi anlamda iç ferahlatıcı, khimki dışındaki 17 takımın da çeyrek final yapabilme ihtimali mevcut.
geçtiğimiz sezonun
* anadolu efes'i nba'deki 9-10 takımı altına alırdı. "nba'in en kötüsü euroleague'in en iyisini zikertir" teması gerçekçiliği olmayan bir kahvehane goygoyu kısacası. elbette bu farazi bir tartışma konusu, aynı potada olmadıklarından dolayı rasyonel bir yorumda bulunabilmek mümkansız (say hi to barney stinson); ancak şu detayı eklemek aydınlatıcı olabilir; son yıllarda nba europe live tour kapsamında oynanan birçok karşılaşmada euroleague takımları nba takımlarını mağlup etti ki söz konusu mücadelelerde nba takımları bayağı bayağı ana rotasyonla da oynamış idi. bilenmişlik, motivasyon gibi faktörler muhakkak farklıdır lakin istatistik bu.
diğer bir konu; nikola mirotic, shane larkin gibi isimler avrupa'ya şutlanan isimler değil. misal mirotic'in olayı alenen tercih, herif ciddili şekilde euroleague'i tercih etti. larkin konusu ise çok bariz, berrak, net; adamı bu sezon
* başında 6-7 nba takımı istedi, hatta bizzat kendi söylemine göre gidiyormuş da ama covid-19 sebebiyle bazı şeyler rötar yapmış. yine larkin'in bizzat ifadesine göre adam kendisine gelen "takımın 2., 3. guard'ı olacaksın" ana fikirli teklifleri reddetmiş, "ya orta ve alt sıra takımlarda 1. guard olurum ya da hedefi olan takımlarda en kötü 2. guard olurum" diyor, olayı bu. lütfen "larkin'i bile istemiyorlar arkadaş"çılıktan kurtulalım artık zira yanlış bir şeyin, olmayan bir durumun hatalı yorumu.
ekol olmak müessesesi euroleague, daha doğrusu avrupa basketbolu ortamında daha baskındır esasen. nba'deki hiyerarşi, işleyiş farklı.
açıkçası ikisinden de büyük keyif alıyorum ama avrupa basketbolunun yeri özellikle manevi açıdan farklı bende. euroleague izlerken basketbolda olan her şeyi görebiliyorum, yakalayabiliyorum. mesela nba'de tarihe karışan post up oyunları avrupa basketbolunda bolca mevcut, old school pivotların gözünü seveyim. <3 öte yandan canım atletizm çekiyorsa patlatıyorum bi' nba maç özeti mlg highlights'tan, mis. internetin de gözünü seveyim bu noktada, eskiden skip to my lou vcd'si bulacağız diye canımız çıkıyordu icabında.
son olarak, nba'de maçlar 48 dk, euroleague'de maçlar 40 dk; tabii ki daha çok sayı olacak nba'de, yüce yaradanın emri gibi bi' şey bu yani, kafadan.
dehlizlerde, dipsiz kuyularda kaybolmadan yatalım bence yoksa tweet savaşları benzeri nur topu gibi bir kavgamız olacak, hiç gerek yok. :(