nedendir bilmem, çocukluğumdan itibaren takımımda bulunan yetenek abidesi/özel/karizma futbolcular hiçbir zaman ''en sevdiğim adam'' olmadı bir türlü.
prekazi beni galatasaraylı yapan adam oldu, ben uğur'a
* hasta oldum.
simoviç dillerde dolaşırken ben hayrettin'in
* kaleye geçmesini bekledim.
hagi gibi bir usta hep gönüllerdeydi ama benim gözlerim kadroda hep bülent'i
* aradı.
elbette
kubi'ye
* hepimiz tav olduk ama ben arif
* başka bir takıma gitmesin istedim.
vedat* sessiz sedasız gittiğinde üzüldüğüm kadar herhangi bir olaya üzüldüğümü ise hiç hatırlamam.
mondi'ye bayıldınız hepiniz, ben aykut giysin istedim 1 numarayı.
şimdi de durum bir türlü değişmiyor.
arda'ya, yukarda allah var hep birlikte ayılıyoruz bayılıyoruz sonra tekrar ayılıyoruz. fakat ben
sabri'yi kaptan göreyim istiyorum ne yalan söyliyeyim.
tarihinin en parıltılı kadrosu kuruldu:
kewell,
keita,
baros,
arda,
giovanni,
jo,
elano...
takımda yıldız gani, istemediğin kadar maşallah.
ama şimdi de
sarp kesik mi yedi lan yoksa diye oturuyorum maçımızı izlemeye, iyi mi ? vallahi bende bilmiyorum birader, sorma manyak mısın diye.
ne bileyim işte, adamın yüzündeki hırs benim hırsım sanki. ağzını okuyorum ekrana geldiğinde, küfür ediyor kaçan pozisyondan sonra. o etmiyor aslında ben ediyorum. gol atınca içindeki sevinci bir türlü tam olarak yaşayamıyor. nerden mi biliyorum? kendimden işte.
şimdi önümüzde çok zorlu bir maç
* var. en çok iş ona düşecek gibi kanımca. geldiği ilk haftalardaki performansını bu maçta da göstermeli. aslında ben performansından gayet memnunum, son antalya maçı
*dahil olmak üzere. yine de onu harcamak için hazır kıta bekleyenler var neme lazım, iyi oynamalı.
bu a.madrid enteresan bir takım. bir pozisyon içerisinde 3-4 pozisyon tekrarı yapmadan gol atamıyor. yani gole bizim gibi çok çabuk ulaşamıyor. başlattıkları hücum organizasyonunda top rakip savunmadan dönüyor, ceza sahası etrafında yuvalanıp topun tekrar sahibi oluyorlar. sonra tekrar deniyorlar gol atmayı. bir, iki, üç bu böyle gidiyor. pozisyonlarının iki, bilemedin üçüncü varyasyonunu yaptırtmayacak bir adam var kadromuzda neyseki:
sarp. dönen topları madridli oyuncular değil,
sarp almalı. bize yeni geldiğinde oynadığı ilk maçlarda yaptığı gibi. bunu yapmalıki madridin hevesi kursağında kalsın.
oynanacağı zamandan dolayı, ''adamı rezil de eder, vezirde'' cinsinden bir maç bu. bu durum hem takım için geçerli hem mustafa için. benim için ise takım ve teknik heyet hakkındaki fikirlerimi zerre değiştirmeyecek bir karşılaşma. bana sorarsanız bu maça dair en ufak bir korku hissetmiyorum, sizde çok endişe duymayın bence. oradan gülerek döneceğimize adım gibi eminim.
bu aslan mı? e
*maçın adamı olur artık bu kadar övgüden sonra.
not: aslında yabancı-yerli ayrımı yapmadan her futbolcumu ayrı severim. fakat yüzünde hırs olan adamların yeri de ayrı oluyor işte.