• 1402
    içinde yetiştiğim ortam itibariyle "kör kemal ile sağır ismet" ikilisinin 'kör kemal'iydi. başımıza gelen her kötü şeyin, manevi ve ahlaki değerlerimizden uzaklaşmamızın sebebiydi. okul başladığında, hakkında evde söylenenleri unutmam ve rol yapmam gereken adamdı. andımız okunurken "and içerim" kısmında sadece dudak kıpırdatarak 'tehlikeli' yolundan uzak durmayı her sabah kendime öğütlediğim adamdı. deccaldi, çakmak çakmak gözlerinden şeytani bir şeyler çıktığı için bir alimin kendisiyle karşı karşıyayken iki parmağıyla gözlerinden çıkan ışın silahını engellediği mitolojik bir karakterdi.

    bugün düşününce bir mahcubiyet hissetmiyorum. çocuk yaştaki o fikir ve duygulardan ötürü bir sorumluluk da hissetmiyorum. yıllar geçti, doğuştan gelenlerden sıyrılıp kendi tercihlerimizi yapabildiğimiz vakitler gelince kendisi hakkındaki bilgilerimin değişmesiyle tabii ki fikirlerim de değişti. ateş çemberinin içinden, sancılı geçen türk modernleşmesi zincirinin son ve en kritik halkası olarak genç bir cumhuriyet çıkartabilmesi hikayesini hala hayranlıkla ve şaşkınlıkla öğrenmeye çalışıyorum.

    en anlamadığım yönü ise, yaptıklarını yapabilmesi için kendisine güç veren o 'memleket sevgisi'nin kaynağı. 101 yıl önce bugün, devrin en büyük emperyalistlerine, onların beslediği hormonlu işgalcilere ve dahili işbirlikçilere, teslimiyetçilere karşı bir avuç türk generaliyle birlikte meydan okumayı planlayacak kadar, hayatını kazım karabekir'in vereceği bir selam ile tutuklama emri arasındaki fark kadar ince bir pamuk ipliğine bağlayacak kadar, en yakınındakilerden bile zaman zaman "az biraz amerikan mandasını mı düşünsek, güçlendikten sonra çıkarız" telkinleri almasına rağmen 'ütopik' denebilecek bir bağımsızlık rüyasının peşine düşecek kadar nasıl ve neden sevdi acaba bu memleketi?

    neden ve nasıl sevdi bilmiyorum ama iyi ki sevmiş.
  • 1404
    geçtiğimiz 23 nisan ulusal egemenlik bayramının çok renkli geçmesinden ürken ve kendisine saldıran bir grup vatan haini sebebiyle beni düşünmeye sevk eden mavi gözlü, ulusal mücadelemizin komutanı, demokrasimizin ve cumhuriyetimizin kurucusu, bizleri g.tü boklu bir sarıklının tebası olmaktan kurtarıp düşenen, araştırabilen, hayatın gerçeklerinin farkında bir dünya vatandaşı olmamız sağlayan asker, siyasetçi, devrimci.

    şu an tevellüt itibariyle 30 yaşındayım. gazi paşam 30 yaşında muhtemelen trablusgarp'ta olmayan bir orduyu var etti, olmayan silahı buldu ve italyanlara karşı osmanlı'nın son demlerinde çok güzel kaybetti. sonra balkan savaşlarına katıldı, sonra 1. dünya savaşı, sonra kurtuluş savaşı. 1909'dan-1922'ye kadar 13 yıl arada 2-3 aylık küçük aralar sayılmaksızın bir fiil savaştı. şimdi ise "bedelli askerlik gelsin" diye ağlaşan tipler gelmiş askerliğine laf ediyor. sonra da bizi neden sürekli eziyorsunuz oluyor bunun adı :). askerliğini ordu seviyesinde bir birlikte yapanlar iyi bilir, orgeneral rütbesi hayal gibidir. olduğuna dair söylentiler vardır, sağda solda karşılaşıldığında insanda hayal etkisi yaratır. acaba gördüğüm gerçek miydi dedirtir. kendisi onun bir üstü olan mareşal rütbesiyle savaşa katılmış, ordusunu cephe karargahından yönetmiş az sayıda mareşalden birisidir. ordusuyla aynı cephe hattında savaşmış tam bir başkomutandır. şimdi kendisine başkomutan diyenler gibi en ufak sıkıntıda sarayına kapanıp, korumalarının ardına saklanmaz :).

    velhasıl kelam, bugün iyi kötü bir "birey" isek; eksikleri, gedikleri çoğalsada bir ülkemiz varsa bunu gazi paşam ve kahraman silah arkadaşlarına borçluyuz. ulusal kurtuluşumuzu kutlarken, ulusal kahramanlarımızı da analım. biz, onun bunun değil, bu vatanın evlatları olarak onlara çok şey borçluyuz. hepsinden allah razı olsun. mezarlarında rahat uyusunlar.
  • 1406
    101 yıl önce bugün, samsun'a çıkan ve kurtuluş savaşını başlatan yüce önder.
    birbirinden kıymetli pek çok sözü olan yüce atatürk, elbette gençlik ve spor için de öğretici sözler söylemiştir.
    benim de içinde bulunduğum türk gençleri için söylediği sözlerden bazıları:
    "gençler, cesaretimizi takviye ve idâme eden sizsiniz. siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetlerinin, vatan muhabbetinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsâli olacaksınız."
    "genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir."
    "vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır."
    "gençler! benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum. buna gerçekten sevinmekteyim. fakat beraber yaşadığımız sürece benim hedefime yürümenizi hepinizden istemek, geçerli bir hakkım."
    "milletin bağrından temiz bir kuşak yetişiyor. bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkamda kalmayacak!"
    "gençliği yetiştiriniz. onlara bilim ve kültürün olumlu fikirlerini veriniz. geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. özgür fikirler uygulamaya geçtiği zaman, türk milleti yükselecektir."
    gençler ve spor için söylediği sözlerden bir demet:
    "ben sporcunun çevik ve namuslusunu severim."
    "spor, ahlaktır."
    "türk gençliği, sağlıklı yetişip spor yaparsa ulusumuzun geleceği güvence altındadır."
    "sporda başarılı olmak için bütün milletçe sporun niteliği ve değeri anlaşılmış olmak ve ona kalpten sevgiyle bağlanmak ve onu vatani görev saymak gerekir."
    "ben türk gençliğinin spor yaparak güçlü olmasını isterim."
    "dünya spor hayatı ve spor dünyası çok mühimdir. bu kadar mühim olan spor hayatı, bizim için daha mühimdir. çünkü ırk meselesidir, ırkın ıslahı ve kişayişi
    meselesidir ve hatta biraz da medeniyet meselesidir."
    "cumhuriyet, fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seviyeli muhafızlar ister."
    "yurt savunması bakımından bu derece ehemmiyetli olan izcilik, ferdi ve milli eğitim bakımından da o nisbette önemlidir."
    "müsbet ilimlerin temeline dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan bahtiyar,
    kuvvetli bir nesil yetiştirmek siyasetimizin açık gayesidir."
    "her ulus çocuklarının sıhhatli ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sıhhi şartlarını temin etmek, devlet halinde bulunan siyasi teşekküllerin en birinci ödevidir."
    "türk çocuklarına sporun bugünkü tekniğini öğretmek ve bunlardan bir kısmını bazı törenlerde ve bayramlarda dekor olarak koymak gerekir."
    "muhterem gençler, hayat mücadeleden ibarettir. bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır: galip gelmek ve mağlup olmak. size türk gençliğine tevdi ettiğimiz
    vicdan emaneti, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız."
    "spordan yoksun olan bir gençlik nasıl ki vatan müdafaası sırasında etkili olamıyorsa, insan denen varlığın kafa yapısı da ne derece tekamül ederse etsin, bedeni inkişafı noksan ve yetersiz olursa, o kafayı ileriye götüremez, taşıyamaz."
    "türk çocuğu! her işte olduğu gibi, havacılıkta da, en yüksek düzeyde, gökte, seni bekleyen yerini, az zamanda dolduracaksın. bundan, gerçek dostlarımız sevinecek, türk ulusu mutlu olacaktır."
    "bir insan hayatında büyük bir muvaffakiyet kazanabilir. fakat, yalnız onunla övünerek kalmak isterse, o muvaffakiyet de unutulmaya mahkumdur. onun için çalışmak ve daima muvaffakiyet aramak, herkes için esas olmalıdır."
    "denizciliği türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve onu en kısa zamanda başarmalıyız."
    "bütün millet ve memleket evlatlarını sportmen yapabilmek için sarfedilen çalışmanın ehemmiyet ve kudsiyeti aynı derecede kıymetli ve mühimdir."
    "zafer, zafer benimdir diyebilenin; başarı, başaracağım diye başlayanın ve başardım diyebilenindir."
    "spor, yalnız beden kabiliyetinin bir üstünlüğü sayılmaz. idrak ve ahlak da bu işe yardım eder. zeka ve kavrayışı kısa olan kuvvetliler, zeka kavrayışı yerinde olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
    "açık ve kat’i olarak söyleyeyim ki, sporda muvaffak olabilmek için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletce sporun mahiyetinin ve değerinin anlaşılmış olması gerekmekte, onu kalpte muhabbet ve vatani bir vazife olarak telakki eylemek lazımdır."
    "sizler, yani yeni türkiye’nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar;
    türk gençliği, gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir."
    "yorgunluk her insan, her mahluk için tabii bir haldir. fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür."
    "en güzel coğrafi vaziyette ve üç tarafı denizlerle çevrili olan türkiye endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci millet yetiştirme kabiliyetindedir.
    bu kabiliyetten istifade etmeyi bilmeliyiz."
    "dünyada yenilmez kimse, yenilmeyen takım, yenilmeyen ordu, yenilmeyen kumandan yoktur. yenilgilerden sonra üzülmek de tabiidir. ancak bu üzüntü insanın maneviyatını yok edecek, onu çökertecek seviyeye varmamalıdır. yenilen, toparlanarak kendini yeneni yenmek için olanca gücü ile, azimle daha çok çalışmalıdır."
    sana olan sevgim ve bağlılığım herhangi bir sözcükle tarif edilemez atatürk'üm.
    her senin adını duyduğumda, her "atatürk" dendiğinde kalbim hız alıyor, çarpıntım tutuyor.
    iyi ki güzel samsun'umuza gelmişsin ve bağımsızlık mücadelemizi başlatmışsın.
  • 1407
    benim de içinde yetiştiğim ortam itibariyle "tehlikeli" birisi olarak çocukluğumda bana tanıtılan kişidir. onu okumaya başladıkça, fikirlerini ve düşüncelerini akıl süzgecinden geçirince ona hayran olmamak mümkün değil. başardıklarını, bizlere verdiği en büyük eseri olan cumhuriyeti yaşadıkça ise sevmemek mümkün değil.
    eğer ülkem için tek bir dilek hakkım olsaydı, herkesin onu anlayabilmesini isterdim.
    fikirlerinin izindeyiz ata'm
  • 1408
    insanlara fakirlik satıp kendi kral olan yobazlara sadece ve sadece anladıkları dilden konuşan, yok olmanın eşiğine gelmiş bir ülkeyi sıfırdan tırnaklarıyla kazıyarak kurmuş büyük insan, büyük lider. kurduğu devlet, temellerine 20 yıldır balyozla vurulmasına rağmen hala ayaktaysa bu onun yarattığı eserin ihtişamını gösterir. şimdilerde ismi sansürlenebilir, fotoğrafları duvardan sırıta sırıta indirilebilir, hatta kendisine ve aziz hatırasına ağız ishaliyle küfredilebilir. ama bunların hepsi geçecek ve bugün sana sövenler yarın kurtulmak için yine sana sığınacak. memleketin çıkışı yine ve yeniden sendendir, senin yolundandır.
  • 1413
    türkiye cumhuriyeti'nin kurucusu olan kahraman.

    8 temmuz 1919'da osmanlı yönetimi tarafından devlete başkaldırdığı gerekçesiyle ölüme mahkum edildiğinde, o zaman küçük bir anadolu kenti olan erzurum'da bulunan general mustafa kemal'in istanbul'daki sultanla arasında binlerce kilometre mesafe vardır. bu uzaklığa ve özellikle itilaf devletlerinin, birinci dünya savaşı sırasında bölmeye çalıştıkları osmanlı devleti'nin durumuna rağmen mustafa kemal'in başarısı bir cesaret örneğidir. bu başkaldırı sonucu osmanlı devleti sona erecek ve islam dünyasında ilk kez laik bir devlet kurulacaktır.

    kırk yaşlarında, çanakkale'yi başarıyla savunduğundan büyük ün yapmış asi mustafa kemal, ülkelerine ve yaşadıkları çağa damgalarını vuran insanlar arasındadır.

    bozguna uğrayan, yıkılan, işgal edilen ve karmakarışık hale gelen ülkesi, mustafa kemal'i nasıl olağanüstü bir kişilik yaptıysa, yirmi iki yıl sonra da aynı koşullardaki fransa da general de gaulle'ü o şekilde tarihe geçirmiştir. bununla birlikte ittifak devletleriyle ateşkes imzalandıktan sonra, 1918 yılının son aylarında istanbul'a gelen mustafa kemal, bazı duraksamalar yaşamıştır. sonuçta padişah, anadolu'yu işgal eden güçlerin çıkarlarını tatmin etmesi amacıyla onu anadolu'ya gönderince başkaldırı bayrağını açmış, hükümdara karşı vatanını tercih etmiştir. ulusal direniş yolunda kendisinden önce harekete geçmiş başka türk yurtseverleri olmuşsa da bağımsızlık savaşında türk zaferinin tek mimarı mustafa kemal'dir.

    kaderin ve itilaf devletlerinin müthiş gücüne karşı ayaklanan kemal, direniş hareketlerini koordine etmek ve güçlendirmekle yetinmez. bugün çok basit gözüken ama yüz yıl önce yepyeni olan eylem biçimleri getirmiştir. moskova'nın desteğini sağlayabilmek ve kapitalist hasımlarını korkutmak için bolşevik düşüncelere eğilimli olduğu imajını verir çevresine. dahası emperyalist ve bu bağlamda müslümanları sömürgeleştiren güçler olan paris ve londra'yı endişelendirmek için fas'tan kalküta'ya kadar her yana yayılan islami bir söylem kullanır. nihayet düşman orduları yenilgiye uğratmadan önce, dünya kamuoyunu ikna etmek amacıyla askeri kimliğini bırakıp güçlü bir hatip olur ve kendisine gelen bütün gazetecilerle görüşür. tek kelimeyle başkaldıran general, ülkesi için projeler geliştiren gerçek bir devlet adamı olmuştur; geriye, her şeyin, galiplerin (ingiltere-fransa-italya) iradesinin ve hilafetçi geleneğin kendisine düşman olduğu bir dünyada bu projeyi hayata geçirmek kalmıştır.

    türkiye, 24 temmuz 1923'te imzalanan lozan antlaşmasıyla yeniden doğacaktır. figaro gazetesi manşetini şöyle atar: "dünya tarihinde önemli bir gün. çünkü türkiye ilk kez batılı bir güç gibi görülmüştür." erzurum'da başkaldıran asinin siyasi zekası, onu temel bir sonuca götürmüştür: imparatorluğun son yıllarında yaşananlar, türkleri kaçınılmaz bir biçimde tarihsel bir ölüme doğru sürüklemekteydi ve dolayısıyla türk ulusu, tarihiyle bu göbek bağlarını keserek, sınırları tartışılmaz bir bölgede ve etnik açıdan türdeş bir yaşam sürerek hayatta kalabilecekti.

    imparatorluk sarhoşluğu terk edildikten ve bütün türklerin birleşmesi fantasmalarını da geçmişteki en büyük rakibi enver paşa'ya bıraktıktan sonra mustafa kemal, 1919'a oranla daha köklü bir başkaldırı başlatır. bir fransız ateşe'nin söylediği gibi bu macera türkiye'nin ve halkının "kabuğunu" değiştirecektir. osmanlı hantallığına alışmış yabancı gözlemcilerin şaşkınlığı içinde, on yıl bile sürmeyen müthiş bir yeniden yaratılış sürecinde, önce saltanat, daha sonra dört yüzyıl boyunca osmanlı hükümdarına müslüman dünyasının önderi sıfatını veren halifelik kalktı. bunların yerini, dinsel geçmişle tüm bağlarını koparan ve özel yaşamdaki dinsel uygulamaları (mahkemelerde kadın ve erkeklerin sunması gereken şahit sayısının eşitlenmesi, resmi nikah vs.) sınırlayan laik cumhuriyet doldurdu.

    devrimci uygulamalar sınır tanımaz adeta; sırasıyla kıyafet, özellikle yerini batı modeli başlıkların aldığı fes, hukuk normları, dil ve alfabe tek bir yasayla yeniden yaratılmıştır. bu bağlamda türkiye'nin modern, yani kemal paşa'nın kafasındaki avrupai dünyaya girebilmesi için, arap kültürünü anımsatan her şeyin bırakılması söz konusudur. ve bu büyük reform sürecinde kıyafet modaları, medeni kanun ve kadına oy hakkı tanıyan yeni seçim yasası sayesinde, türk kadınına özel bir yer ayrılmıştır. otuzlu yılların ilk yarısından başlayarak türkler, fransız kadınlarına göre on yıl önce oy kullanabilmişlerdir! ve o dönemden kalan bir anı, 1932'de bir türk kızının dünya güzeli seçilmesidir.

    tarihe, kültüre ve eskinin arabesk zihniyetine karşı bu çılgın yarışta, mustafa kemal hep en ön saflarda yer almıştır. asker olmasa mutlaka iyi bir eğitimci olabilecek mustafa kemal, ömürlerinde padişahları hiç görmemiş anadolu'nun yitik kentlerinde, kara tahta önünde, elinde tebeşirle yeni latin alfabesini kendisi öğretir.

    atatürk, lozan antlaşmasından sadece 15 yıl sonra, 10 kasım 1938'de ölmüştür. yurttaşlarını eylemleriyle şaşırttığı gibi, ölümüyle de allak bullak etmiştir. türkiye cumhuriyeti'nin kurucusunun, olağanüstü yapıtlar bırakmasına karşın, tüm amaçlarını gerçekleştiremediği bilinen bir gerçektir.

    onun eserlerinin türkiye'de yeni bir birey kavramı yarattığını kimse inkar edemez. birçok islam ülkesinde iran şahı, afganistan kralı veya tunus'un burgiba'sı gibi gibi onunla aynı dönemlerde yaşamış yöneticiler, yollarını kemalist başkaldırıda aramıştır. bugün, başkent ankara'ya hakim bir mozolede ebedi istirahatini sürdüren atatürk'ün ölümünden 80 küsür yıl geçmiştir ama fikirleri hiç eskimemiştir. asla onun düzeyine erişmeleri beklenmeyen geçmişten bugüne kadar gelen bütün ardılları ise, mustafa kemal'in her şeyden önce kadere, emperyalizme, yoksulluğa ve cehalete başkaldıran bir insan olduğunu çoktan unutmuşlardır.
  • 1414
    atesler icerisinden kurtardigi topraklarin ve cagdas bir duzen oturttugu ulkenin cok daha iyi yerlere gelmesini isteyen ve bunun icin ilk adimlari atan bir liderdi. kurtardigi memleketin yeni nesilleri, her sabah andimizi okusa da, yuce ataturk'un fotografina sinifta hep baksa da, genclige hitabeyi ezberlese de bunlari ozumsemeyerek memleketi gunumuzdeki vaziyete getirmislerdir. bunda kimlerin emegi varsa, hepsine selam soyluyorum.
  • 1416
    inanılmaz güzel bir coğrafyada istendiği taktirde dünyadaki cennet olabilecek bir ülkeyi resmen soyguncu ülkelerin elinden kurtarmış, büyük dede ve büyük büyükannelerimize emanet etmiş, 57 yaşında hayattan göçmüş eşsiz bir lider, dahi ve örnek insan. başka bir ülkede yaşasaydı bugünlerde dillendirilen utanç verici cümleler kimsenin aklından bile geçemezdi. insan dediğimiz bu kadar nankör, çirkef, değer bilmez ve pislik olmamalı.
  • 1417
    ideolojilerin bağnazlığından uzak akılla hareket etmiş lider. önce kendi kurduğu parti ideolojinin bağnazlığına kapıldı ve ona ihanet etmiş oldu. sonra da sağ bağnazlık gelip onu da geçti tabii.

    ne zaman ki sağ veya sol ideolojilerin mutlaka bağnazlık yarattığını ve aklı öldürdüğünü anlarsak ve her işe kendi ideolojilerimiz, kendi güruhumuz ne diyor diye bakmadan akılla hareket edersek onun yolundan gideriz.

    şu partili bu partili diye ayrılmak yerine halk ve politikacılar diye ayrılmaya başlasak en azından ilk adımı atmış oluruz. çünkü politikacıların yaptığı eylemler çevrelerindeki yiyici tayfayı saymıyorum tüm halkı etkiliyor. şu partili falan diye ayırmıyor. halkın çıkarı birbiriyle ortak, politikacının çıkarı birbiriyle ortak.
  • 1420
    bugün 26 ağustos 1922

    --- yaşa mustafa kemal paşa yaşa ---

    mustafa kemal paşa komutasındaki türk ordusu 98 yıl önce bugün dünyanın en büyük kahramanlık destanlarından birinin yazıldığı büyük taarruz'u başlattı. büyük önder mustafa kemal atatürk komutasındaki türk ordusunun 26 ağustos'ta başlayıp 30 ağustos'ta zaferiyle sonuçlanan büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biridir.

    --- yaşa mustafa kemal paşa yaşa ---

    emperyalist güçlerin ve onların maşalarının korkulu rüyası. dünyanın gördüğü en büyük lider!
  • 1422
    sayesinde kutlayabildiğimiz ulusal bayramların uzun süredir çeşitli sebeplerle içinin boşaltılmaya çalışıldığı, türkiye cumhuriyeti'nin ölümsüz kurucusu, dahi komutan, devlet adamı ve devrimci. insanlık tarihi boyunca bu üç özelliğin tek kişide toplandığı (asker-devlet adamı-devrimci) başka bir örnek bulmak neredeyse imkansızdır. gazi mustafa kemal bu ülkenin ve hatta sömürge ülkelerin en büyük yol göstericisi ve şansıdır.

    ayrıca sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını sever. eskiden başarı için her yol mubahtır zihniyetindekiler, çevik ve iyi sporcuların ahlak seviyelerini pek umursamazdı. şu an ise ahlaklarından binlerce sual olunacak, yıllarca spor yapmamış (sözde) sporcular bile, çevikliğine bakılmadan baş tacı ediliyor, 30 ağustos zafer bayramı kutlanmıyor vs. canım ülkem.
  • 1425
    ''uçurum kenarında yıkık bir ülke… türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… yıllarca süren savaş… ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler… işte türk genel devriminin bir kısa deyimi…''

    her şey için teşekkürler atam. bugün kurduğun devlet adını anmaktan, devrimlerinden korksa da biz inandığımız yoldan dönmeyeceğiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın