mikasa

• 26

  soğuk havada kafaya, bilhassa kulağa geldiğinde bela siken top.
• 27

  bir kames değildir.
• 28

  6. sınıfa giderken beden eğitimi dersinde klasik futbol maçımızı yapardık. faul yaptı bizim takımdan biri, rakipten sınıf arkadaşım, herifin ayağına nasıl oturduysa bende kale çizgisindeydim o top kaçırmama rağmen baş parmağımda patladı. 1 hafta parmağımda şişlik kaldı, zor geçti.
• 29

  fatih'in, istanbul'un fethi için döktürdüğü topların markası.
• 30

  iyi toptu. hakkını vermek için topuktan hafif yontulmuş* mekap giymek icap ederdi. top diz altındayken, yerden henüz sekmişken füzeyi gönderir ve çaktırmadan kızları kesersin.*
  
  sen mekap ne muhteşem bir futbol ayakkabısıdır bilir misin dostum?
• 31

  zamanında öğretmen evinin camını çerçevesini indirdiğim topun markası. neyse ki sadece cam ile kurtardık. o topla bırak camı öğretmen evini komple indirebilirdin.
• 32

  90'lı yılların en değerli futbol toplarındandı. mahallelerde bu topu kaldırabilenlerin, kafa vurabilenlerin sözü geçti o zalım yıllarda. ama çok can yaktı gavur..
  
  2000'li yılların başında fevernovanın çıkışı ile bir nebze yıldızı sönmüş olsa da yaşattığı beyin travmalarıyla hala hafızalarımızda.
• 33

  arkadaş: olum bende bi top var, yok böyle bişey ya, markası ne biliyon mu,mikasa olum mikasa, mikasayı biliyon mu sen ?
  ben : yo, hani nerde top ? göstersene.
  arkadaş: evde, abim vermiyor topu
  
  ulan yalanına tüküreyim o top yoktu hiç bir zaman, çocukluk yıllarımda ne inanırdım böyle şeylere, saftım ben :(
• 34

  halısaha maçlarında hala daha bu top kullanılıyor, birisinin yüzüne gelince acayip acıtır. kafa vurmak imkansızdır, kaldırmak imkansızdır. gerçekten çok acayip bir top.
• 35

  (bkz: taşşakpatlatan)
• 36

  çocukluğumla ilgili kötü anılarımda iz bırakmış toptur kendileri. şöyle anlatayım.
  
  3 mahalle aşağıda bir kız vardı adı ezgi. o kadar güzel bi kızdı ki sormayın gitsin. futbolu da çok severdi. sırf ezgi gelsin izlesin diye 3 mahalle aşağıyla belki bin tane mahalle maçı yapmışızdır. her neyse yine o maçlardan biri, ama bu sefer bi fark var. arkadaşın abisi mikasa almış arkadaşa doğum günü hediyesi olarak. 2 hafta kimse dokunmadı o topa. maç günü mahalleye ezgi gelince meşin top başka bir yere gönderildi, mikasa top geldi. her neyse maç başladı ezgi var diye herkes beckham herkes ronaldinho herkes zidane, top bana geldi baya uzak bi mesafeden. burada bi parantez açalım, ezgiyle benim aram da iyiydi. her golden sonra koşar ezgiye sarılırdım. parantezi kapat. kaleci de ayakkabısını bağlıyordu sanırım içimden dedim oğlum sen bu golü at ezgiyi banko öpersin. bi abandım topa son gücümle, resmen takla attım. top 2 santim bile ilerlemedi ben topun ağırlığından takla attım. ve ondan da kötüsü pantolonum açıldı don frikiği verdim :) ezgiyi o gün kaybetmiştim işte. bu da böyle bi anımdır.
• 37

  ben bunu en kalite top markası diye hatırlıyorum.
  heralde maçın bi anında top kafama denk geldi.
  bilinç kaybı veya stockholm sendromu yaşamış olmalıyım
  yoksa insanlar bu kadar yanılıyor olamaz.
  yahu şahane bi top değil miydi bu?
  yanlış mı hatırlıyorum?
• 38

  mahallenin abisi olduğum ilk yıllarda mahalle macı yapan cocuklardan birinin r.carlos vari hayvani sutu mactan ayrı arkadaslarla sohbet ederken yüzümde patlamıstı. top gelirken yandan yaprak düşüyor zannetmistim bir an. yarım gün gecmemisti yüzümdeki kızarıklık ve acı. topa vuran cocuk da cok korkmustu bir sey yaparım kendisine diye kac kere özür diledi yavrum...topun markası ise tabiki mikasa...
• 39

  bu top ile tanışmam ilk olarak kuzenim sayesinde oldu. 6-7 yaşlarındayım yaz tatilinde amcamlara gelmiştim birkaç hafta kalmak için. neyse kuzenim top getirdi. '' kuzi bizim okulun spor malzemelerinin olduğu odadan kaçırdım. evin karşısındaki sahada oynarız diye'' diyerek önüme yuvarladı topu. evin içindeyiz dedim geç şu kanepenin önüne bir anda kanepe kaleye dönüştü tabi. gerildim bir vurdum top 1 metre gitmedi ben yere yapıştım. ayak parmaklarım sızlıyor falan. ertesi gün plastik top aldık...
• 40

  mahalle arasında ayak kıran olarak bilinen top markası.
• 41

  kulakta yarattığı çınlama ile meşhur top markası.
• 42

  yıllarca mahallede en büyük rakibim olan cihat'ta vardı bu lanet top. bildiğin rakiptik kendisiyle ve hasta fenerliydi. onun topu vardı benim forma ve kramponum. mahallemize yeni taşınan aslıyı tavlama yarışı zamanlarında mikasasını getirir maçlar yapardık. tabi bendeniz yepyeni bir mitre alıp okları kendi tarafıma çekince aslının da bir şekilde gönlüne girmeye başarmıştım. çocukluk aşkıydı tabi. yıllar sonra cihatla nişanlanmıştı kendisi o da ayrı mevzu.
  
  (bkz: mitre)
  
  ekleme : nişanlandıktan sonra aslı cihatı terketti. biz de cihatla bu muhabbetleri yapıp gülmüştük gençliğimizin en güzel yıllarına..
  ama konudan sapmayalım mikasa hami mandıralı ise, mitre tugay kerimoğludur.
• 43

  sert gelen şut göt kızartırdı. ağırlığından dolayı güçsüzler bu topla oynamak istemezdi. piyasada hala satılıyor.
• 44

  çocukluktan akılda kalan top markası. ancak günümüzde mikasa denince shingeki no kyojin * manga-anime serisindeki karakter geliyor gençlerin aklına.
• 45

  nice çocuğun genç yaşta hayatı sorgulamasına neden olan darbelerin öznesi. kafaya sert gelen anda zihinde oluşan ' zbaaaavnnn ' sesi ve sonrası... sonrası yalnızlık, sonrası karanlık...
  ya arkadaş bu topu üretirken hiç mi test etmediniz, insan evladı değil anunnaki oynayacak sanki bu topla.
• 46

  90 ların zenginlik göstergesi. diğer toplara nazaran çok pahalıydı. her çocukta bulunmazdı yani.
• 47

  topa vurdugumuzda yerden kalkmazdi. bi de ne kadar guc uygularsak uygulayalim vucudumuz geriye dogru bi sekerdi. hata kaza kafa vurcam diye hamle yaptiginda topu yuzune oturtamayip burnuna falan yersen uzaklarda aglardin. bir şutun yuzunde patlamasi durumuna ise hic girmek istemiyorum. yazarken bile yuzumde acisini hissettim.
• 48

  orta okulda beden derslerinden hatırlıyorum bu belayı. hoca deponun anahtarını verirdi, gidin beğendiğiniz topu alın derdi.
  
  bir kere bundan almıştık. adını duymuşuz ya: mikasa! bunu alalım dedik, b*k var her duyduğuna özeniyorsun. bir heyecanla koştuk bahçeye, başladık maça. ulan zaten sırt çantası takınca devrilme riski taşıyan bir boyuttayım, topa vuruyorum ağır da vicdansız, gitmiyor ki adam gibi. gitmez tabi! ne diyor newton'un 2. hareket yasası; f=m×a. yani uygulanan kuvvet eşittir cismin kütlesi çarpı cismin ivmesi. ulan benim kuvvetim ne ki topun ivmesi olsun. 1000 kilo lan o top; kimse beni aksine ikna edemez. her vuruşum rakibin bacak seviyesinde, yukarı çıkmıyor. anla değil mi sana göre değil bu top, gülle gibi. topu zaten adam akıllı yükseltebilince kendimi seyit onbaşı gibi hissediyorum.
  
  daha sonra hayattan sıkılmış olacağım ki mermiye kafa atmaya karar verdim, topu kafayla uzaklaştırayım dedim. ama top değil ruhum uzaklaştı. vurmamla hanyayı konya'yı gördüm, semazenler gibi sağ elimi daldırdım sol elimi kaldırdım, mevlana gibi dönerken yere kapaklandım. ruhum gökyüzüne yükselirken bedenimse pamela şarkısı gibi yerçekimine yenik düştü. newton'un formülüne uygun olarak topun bana uyguladığı kuvvetin ivmesiyle berzah alemine şaak diye ulaştım.
  
  ciddi ciddi kendime gelemedim. leyla ile mecnun finalinde diyor ya ilkokulda bir kaza geçiriyor mecnun, yatağa bağlı kalıyor diye. heh az kalsın mecnun oluyordum işte. mecnun'un balığa baktığı gibi bakıyorum. neyse babamı çağırdılar; aynı okuldayız, öğretmen kendisi. korktu tabi. herkes korktu, nasıl korkmasın tek topla allah'ıma kavuşuyordum. acile gittik falan filan feşmekan; beyin sarsıntısı imiş. kandilli rasathanesi de duyurmuş bilmekisteyenadam merkezli 7.3 diye.
  
  bir süre sonra kendime geldim, çok şükür. mala bağladığım için her detayı çok iyi hatırlamıyorum zaten. babamın korkusunun nimeti olarak da eve dönerken bakkala uğradık, ne istersem aldık. herhalde hala dışarıdan kötü görünüyordum ki normalde asla cips seçtirmeyen bakkal bile sevabına tasolu cips aramama ses etmedi.
  
  o gün bugündür ben kafa topuna çıkmam. hala halı sahada korkarım, asla müdahale etmem. öyle işte, entry bitti.
• 49

  adını görünce çoktan yüzüm acıdı bile.
  acıdı dedim değil mi? pardon yüzüm yok oldu bile.
• 50

  kafa vuruşları için bir şey diyemiyorum ama ayak vuruşları için ön yargıların aksine dünyanın en güzel futbol topunu üreten markadır. ayağınız topa alıştığı, ilk vuruştaki yanmayı hissetmemeye başladığınız zaman bu topun keyfi çok başkadır. kalçadan salladığınız şutlarda kalenin istediğiniz yerine gönderirsiniz bu topu. ayrıca top kontrolünü de çok kolaylaştırır. nike, adidas, puma gibi markaların özellikle halı saha olmak üzere çoğu modeli gibi kaygan ve gereğinden fazla hafif değildir. son yıllarda amatör küme maçlarında kullanılan nike'ın beyaz ağırlıklı, yeşil/sarı-siyah çizgili topu eski mikasa topların kavramasına çok yakın.