resim
Metin Oktay
Mevki:Santrfor
Doğum:02.02.1936
Ölüm:13.09.1991 (55)
Uyruk:Türkiye
  • 276
    ben onun futbolunu görmedim gözlerimle, benim ona olan sevgim gollerinden de değildir. bir sevgi düşünün ki hiç tanımadığınız, izlemediğiniz birine besteler yazıp, adını yeni doğan çocuklarımıza veriyoruz. bunun sebebi efsane yaratmak değil ruhumuzu temsil eden bir bayrak adamın izinden gitmektir. ona olan sevgimizi başkalarının ve hatta içimizdeki bazı insanların anlamasını beklemiyorum. uğruna hayatını değiştirdiği, parayı elinin tersiyle ittiği ve hatta karısından boşandığı renkler bizim renklerimiz. onun sarı kırmızı'ya olan sevgisi de izinden gidilmesi gereken yoldur benim için.

    http://www.youtube.com/watch?v=S0NiQK9Szt8
  • 279
    öyle büyük bir insan ve futbolcudur ki değil kendisi bir nesli, kendisini izleyenler bile bir neslin futbol sevgisini etkilemiştir. oturdum düşündüm, dedim ki neden metin oktay'ı idol olarak aldım ben? yaşım dolayısıyla hiç izleyemediğim bir insanı idol olarak almamın amacı ne? yaşlı bir insan gördüğümde önce atatürk'ü sonra metin oktay'ı sormamın sebebi ne? çünkü sevdim. keşke onu canlı görebilseydim de keşke onun gözlerine bir bakabilseydim de bu soruların cevabını bir göz ışıltısından, bir yüz ifadesinden çıkarabilseydim. sonra benim gibi metin oktay'ı izlememiş olmasına rağmen kendisine idol olarak almış galatasaraylı arkadaşlarımı gördükçe aklıma şöyle bir şey geldi;

    bazı durumlar bazı olaylar vardır güzelliğin en büyüğü ona ulaşmaya çalışmaktır. elinizde olmadığından gözünüzde öyle bir büyütürsünüz ki onu aklınızın bir köşesinde hep o olur. her anınızda onunla olursunuz. sanırım örneklersem daha rahat anlaşılacak yazım. erkek bünyeler için söylüyorum mesela bir kıza platonik bir aşk besliyorsunuz. kızın henüz bundan haberi yok. siz attığınız her adımda ayaklarınız önünde onun silüetini görmeye başlarsınız. yemek yerken çorbanın içinde gülümsemesi çıkar karşınıza. bu kız için herşeyi yaparım, öl dese ölürüm, onu hiç üzmem, başka kızlara hayatta bakmam falan diye aklınızdan geçirirsiniz hep. yok abi o kesin dünyanın en güzeli, ondan güzeli olamaz, o saçlar o gülümseme kimde olabilir gibi düşüncelere dalarsınız. her gece yatarken onun saçlarını koklayarak uyuduğunuzu hayal edip dalarsınız düşler alemine. tüm güzellik anlayışınız o kız endeksli olur falan filan. sonra kıza açılırsınız, birlikte zaman geçirmeye başlarsınız, ileriyi düşünür evlenirsiniz falan ama bir türlü ona platonik aşıkken aldığınız hazzı alamazsınız. çünkü o çok farklı bir duygudur. gözünüzde bir kızın yükselebileceği en yüksek mertebeye çıkarırsınız çünkü o zaman. çünkü seversiniz.

    benim gibi metin oktay'ı izleyememiş, onun galatasaraylılığını büyüklerinden duyduklarıyla öğrenmiş insanlar için durum buna benzer kanımca. onun kadar olmamız imkansızdır. onun mertebesine ulaşamayacağımız için aşık olduğumuz kızı gözümüzde en tepeye koyduğumuz gibi metin oktay'ın galatasaraylılığını da en tepeye yerleştirdik. ona ulaşmaya çabalarkenki aldığımız haz bize mutluluk verdi. ona ulaşamayacağımız için hayatımız boyunca onun galatasaraylılığını en tepeye koyacağız. ne mutlu ki bize galatasaraylılık deyince kafamızı kaldırdığımızda örnek alabileceğimiz bir idolümüz var. kafamızı kaldırıp gökyüzüne baktığımızda sağa çevirdiğimizde centilmenlik, sola çevirdiğimizde aşk, ileriye çevirdiğimizde taraftar sevgisi gibi daha nice nice örnek davranışa rastlayabiliriz onun dünyasında. işte bana bu satırları yazdırabilecek o ismi bu yüzden idol olarak aldık. bu sebeplerledir ki cefa çekmeye razı geldik. çünkü sevdik.

    sevmeyi görücü usulu evliliklerde değil, aşkım canım cicimli sevdalarda değil, 7 yaşımda galatasaray ile öğrendim. bu sebepledir ki 21 yıllık hayatımda kız arkadaşlarımla olan ilişkilerimde hep cefakar taraf oldum. hep sevginin kolay birşey olmadığına inanan taraf oldum. onunla ve galatasaray ile başlayan sevda mecaralarımda işte bu yüzden hep uçurumlar yaşamadım. çünkü bana sevmeyi öğretti metin oktay. oturup karşıma anlatmadı, benim gördüğüm bir şey yapmadı belki ama dedelerimin avuçlarıma akan gözyaşlarında öğrendim ondan sevgiyi. ''o çok büyük insandı. '' diyen iki dudak arasında öğrendim sevgiyi. işte bu yüzden sevmek ne demek biliyorum. işte bu sebeplerle idol olarak aldım metin oktay'ı.

    umarım ne demek istediğimi anlatabilmişimdir, teşekkürler.
  • 283
    5-0 kazanılan bir fenerbahçe maçı sonrası soyunma odasında bir yakını ölmüşçesine üzüntülü oturan kral yanına yaklaşıp halinin neden böyle olduğunu soran hıncal uluç'a

    ''şimdi ben bugün bu kadar güzel oynadım goller attım takım 5-0 kazandı kimbilir yarın basın hakkımda neler yazacak.allah yardımcı olsun şımarmayayım kendime yakışmayan şeyler yapmayayım istiyorum hıncal'' diyecek kadar asil bir beyefendidir.

    günümüzde geldiğimiz noktada son dakika da takımı 1-0 öndeyken her türlü değerden yoksun sporcumsular topları kalçalarıyla kontrol etmektedir.
  • 285
    çok ama çok şassızım dedirten adam, "metin oktay sahaya bi çıkardııı" diye başlayan büyüklerime imrenerek bakmama sebep olan kişi. aklımda kalan son görüntüsü numaralıdan galatasaray maçını izlediği bir tv görüntüsü. iyiki galatasaraylıyım dememe sebep kişilerin başındaki kişi. keşke onunla ilgili düzgün bir belgesel olsa, izlediklerim beni tatmin etmedi.
  • 287
    --- galatasaray org ---

    metin oktay heykeli galatasaray üniversitesi kültür ve sanat merkezi’nde

    galatasaray üniversitesi kültür ve sanat merkezi, sergilediği objelerine bir yenisini daha ekledi. geçtiğimiz aralık ayında ziyarete açılan merkezin, galatasaray spor tarihinin anlatıldığı sergi katına ‘taçsız kral’ lakaplı; türk futbolunun en büyük golcülerinden biri olarak kabul edilen metin oktay’ın balmumu heykeli koyuldu. metin oktay’ın arşivlerde yer alan fotoğraf ve videolarından yola çıkılarak hazırlanan heykel, merkezdeki metin oktay köşesinde sergileniyor. heykelin ilk sergilendiği 27 mart cumartesi günü merkez, 1065 kişi tarafından ziyaret edildi.

    ziyaret saatleri
    pazartesi günleri hariç her gün 10:00-19:00
    galatasaray üniversitesi kültür ve sanat merkezi
    istiklal caddesi no: 90 beyoğlu-istanbul
    tel: 0212 293 49 86;
    e-posta: gsmuze@galatasaray.org

    metin oktay
    2 şubat 1936'da izmir'de doğdu. 15 yaşında damlacık kulübü'nde futbola başladı. adnan suvari'nin futbolcu-antrenör olarak görev yaptığı yün mensucat'a transfer oldu ve yeni forması altında 14 gol attı ve genç milli takım aday kadrosuna çağrıldı. 11 nisan 1954'te belçika maçında ilk kez milli oldu ve 4-0 kazanılan maçın 2 golünü o attı. aynı yıl izmirspor'a transfer oldu ve bu forma altında 17 gol atarak gol kralı oldu. izmirspor’da mahalli lig'i şampiyon bitirdi. 1955'te 19 yaşında galatasaray'a transfer oldu. 10 haziran 1959'da fenerbahçe ile oynanan türkiye ligi finalinin ilk maçının 37. dakikasında rakip kaleye ünlü ‘ağları yırtan gol’ünü attı. temmuz 1961'de italya’nın palermo kulübü'ne transfer oldu. haziran 1962'de yeniden galatasaray'a döndü. 1965'te ‘taçsız kral’ filminde başrol oynadı. 1969'da galatasaray şampiyon, kendisi de gol kralı olduktan sonra, istanbul ve izmir'de yapılan jübilelerle futbolu bıraktı. 13 eylül 1991 'de bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrıldı

    --- galatasaray org ---
  • 290
    kesinlikle pankart olayını savunacak değilim lakin bugün* oyunculara "gerçek galatasaraylı gibi oynayın" duygusunu aşılamak için metin oktay tezahüratı yapıldı maçtan önce falan...

    pankartın ters asılmasının büyük bir dikkatsizlik örneği olduğunu düşünüyorum. kimse metin oktay'a laf edecek değil o stadda...

    edit: ultraslan üyesi falan ol-madığım anlaşılmıştır umarım.
  • 294
    galatasaray'a bir daha gelmeyecek "ruh"a sahip adam.

    "bizi sevenleri üzmeyelim baba" bu lafı her duyduğumda ürperiyorum. içindeki aşkı, heyecanı, inancı duyabiliyorum, görebiliyorum. her şart altında o inancı koruyan bir kalp ve takımı için her şeyi yapabilecek bir adam, sanırım şu günlerde beklediğimiz galatasaray ruhu bu.

    seni sevenleri üzdüler metin abi, kaybedilen şampiyonluklar veya puanlarla değil. senin içindeki aşka ihanet ederek, senin içindeki ruhu yok ederek. senin sevdiğin, ailenden biri gibi gördüğün taraftarın karşısında oynadıkları ruhsuz, inançsız, heyecansız ve galatasaray adına yakışmayacak oyunlarıyla üzdüler. biz puan için sevmedik ki galatasaray'ı, kaybedilen puanlar için üzülelim. biz sarı-kırmızıyı sevdik, doğduğumuzdan beri gördüğümüz dünyanın rengiydi onlar. biz armayı sevdik, sokaktaki her maçta, kız-erkek giydiğimiz formanın üstündeki galatasaray armasıydı içimizdeki heyecanın sebebi. biz prekazi'li, metin oktay'lı efsane zamanları dinleyerek büyüdük, masal gibi ezberledik, ezberlettik...

    şimdiyse senin yerine koyduğumuz insanlar bile, yeteneğinin hakkını vermeyerek bize, sana ihanet ediyor. evet ihanetten başka söz söyleyemeyiz arda turan için. sezon başından beri, her hafta bir öncekinden de kötü oynayarak hem bize, hem de sana ihanet ediyor. sebebini az-çok biliyoruz, bazen hak veriyoruz ama hayatını ve işini birbirinden ayırmayı öğrenmeli. neyse...

    özledik seni metin abi. keşke gitmeseydin böyle erkenden. daha güzel günler görecektik ama kader işte. her şey olması gereken zamanda olurmuş, demek ki gitmen gerekiyordu. dualarımız seninle, inşallah huzurlusundur oralarda. seviyoruz, er ya da geç birlikte olacağız, peşindeyiz!
  • 295
    metin oktay'a;

    protokollerin putlaştırıldığı, şampanyaların havalarda tokuşturulduğu, şampiyonluk törenlerin çılgınca kutlandığı anlarda rastladım sana galatasaraylı olmayanların bile seninle aynı fotoğarta yer almayı şeref bildiği bir insandın. belki de rakiplerinin içinde protokollerde, cemiyetlerde senin farklılığını ortaya koyan en büyük özelliğin; hiç bir ortamın senin mütevazilğini değiştirmemesiydi. rakiplerini futbolundan çok efendiliğinle mağlup ettin. biliyorum ki; şu an yaşayıp da, galatasarayın şampiyon kulüpler kupasını kaldırsan aynı mütevaziliğini yine gösteriridin. sen taraftarlarının her maç öncesi ve sonrasında anılma şerefine unutulmama payesine ulaşmış özel bir insansın.yönetimler adaleti ile kişiler efendiliği ile değer kazanır. ve sen efendilğin ve mütevazilğin ile var olup yaşayacaksın. sen tüm nesillere hem futbolcu hem insan hem de bir beyefendi nasıl olunurun dersini vereceksin.

    ---------bu entry babam tarafından yazılmıştır----------

    ben bu yazıyı editlerken bir de özet istedim kendisinden; şu yolda 3 kişi kavga etse, metin oktay oradan geçse tek bir bakışıyla hepsi kavgayı keser, önünü iliklerdi.

    bu entry iki işaret parmağıyla klavye kullanabilen, bilgisayardan ve teknolojiden uzak olan ama galatasaraylı bir metin i görmüş tarafından girilmiştir.*
  • 296
    yatmak üzereydim ki farkettim, üzerimde t-shirt'ü yatağımın başında forması...kendisini ne canlı gördüm, ne de izledim..ama yine de bağlıyım kendisine bu kadar...metin oktay böyle bir insandır işte...onu hiç izlememiş,görmemiş olsanız bile, kendinize ona yakın hissedersiniz,bir bağ kurarsınız arada...o bağdır ki nesilden nesile devam eder...galatasaraylılık bağıdır o işte...
  • 297
    izmir'de neredeyse her akşam, bir iki bir şeyler içip, aynı zamanda da dertleştiği bir dostu varmış vaktiyle... geçen gün çok değerli, saygıdeğer bir arkadaşım söyledi; '' tanıyorum kendisini. yakınımdır...'' diye ekleyiverdi.

    öncelikli olarak şunu bilmenizi isterim. bunu öğrendikten sonra yakın gelecekteki planlarımı değiştirdim. yani önceliği izmir'e gelip ( tabii ki gerekli ortamı oluşturabilirsem görüşme için) bu büyüğümüz ile ufak meselelerden konu açıp konuşmak istiyorum.
    hatta bana söylenilene göre metin oktay'ın ( rahmetle anıyoruz) yakın dostu olan bu aziz abimiz tam bir hikaye adamı imiş. yani etrafına toplar gençleri ve tüm babacanlığı ile anlatırmış kendisine sorulanları.

    sanırım izmir'de ikamet eden birçok yazar dostumuza da bu ortamdan faydalanması için teklifte bulunacağım. oraya geldiğim vakit toplanalım, gidelim yanınına bu abimizin. anlatsın bize. çok duygulanırız gibime geliyor...
  • 299
    kendisinin kim olduğunu öğrenmek çıplak gözle izlemiş tek akrabam olan babamdan nasip oldu. kendisini canlı izlemek için defalarca izmir-istanbul yolunu tepen babam son 15 senedir maçları köşeden* takip eder ve ben zorlayıp gaza getirmedikçe maç izlemez. her seferinde eskisi kadar keyif almadığından dem vurur, endüstriyel futbola olan tepkisini dile getirir. bu bağlamda çocukluk idolü olan metin oktay'ın da büyük etkisi vardır. hagi'lerle taffarel'lerle büyümüş olsam da gözümdeki ilk galatasaraylı metin oktay'dır. babam bol bol anlattı kendisini, tabii tribünden gördüğü kadarıyla, saha içindeki duruşunu, takımı yönlendirişini, attığı gollerden sonraki coşkulu ama bir o kadar da asil sevinçleri vs. babamın yerinde olmak isterdim şahsen, bizim içimizden yetişmiş ve hayatını* sarı-kırmızı formayla geçirmiş bu futbol efsanesini ben de canlı canlı izlemek isterdim...

    metin oktay dedim de aklıma babamın anlattığı bir tane hikaye geldi; fi tarihinde galatasaray göztepe ile izmir atatürk stadında oynamaktadır. maçtan önce ısınma esnasında metin oktay göztepe kalecisine penaltı çekmek ister. göztepe kalecisi de genç ve heyecanlı biri olsa gerek; karşısında koskoca metin oktay var, arkasını döner ve öylece beklemeye başlar penaltıyı. metin oktay gerilir ve vurur, top direkten içeri sekip kalecinin tam kucağına gider ve kaleci topu kurtarmış olur. kaç kere sordum "olur mu öyle şey baba beni keklemiyorsun değil mi?" diye sahiden gözleriyle görmüş...

    bir de kafa vuruşlarını elinden geldiğince gözleri açık yapmaya çalışırmış, daha isabetli kafa şutları çıkartabilmek için. her defasında anlatır babam metin oktay'ın kafa vuruşlarında ne kadar usta olduğunu. iki tane kafa golü attığı bir maçta sahaya daha yakın bir yerden izlemiş maçı ve iki golü de atarken gözlerinin açık olduğuna bizzat şahit olmuş.

    vay be... gel de etkilenme...
App Store'dan indirin Google Play'den alın