resim
Massimiliano Allegri
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:57
Uyruk:İtalya
  • 34
    2003–2004 aglianese
    2004–2005 real spal
    2005–2006 grosseto
    2007–2008 sassuolo
    2008–2010 cagliari
    2010–2014 milan
    2014– juventus

    en alt seviyeden juventus seviyesine tırnaklarıyla gelmiştir.

    guardiola gibi meşhur bir futbolcu da değildi , evlat kontenjanından kariyerine roma , juventus , milan gibi takımlarla da başlamadı.

    alt liglerde yaşadığı başarılar , ligden yükselmeler , serie c şampiyonluğu , cagliari'ye oynattığı akıcı futbol ile italya'da ''yılın teknik direktörü'' ödülü aldı. yetmedi ölü milan'ı diriltti şampiyon yaptı. juventus'la şampiyonlar ligi finalinde barcelona'ya yenildi.

    şu sıralar 16 mart 2016 bayern münih juventus maçı'nda guardiola'yı tokatlamakla meşgul.

    edit: tokatlayamadı :(
  • 39
    berlusconi ve kirvesi galliani, son on senede milan'ın geleceğini karartacak çok şey yaptı ama allegri'yi önce takımın başına getirmeleri sonra da takımdan kovmaları eksi hanelerine yazılabilecek icraatler değil bence. bu kulağa biraz saçma geliyor ama açayım.

    allegri'nin şaşaalı bir futbolculuk mazisi yok. oynadığı takımlar hep ufak tefek, çıtır çerez takımlar ki onlarda da hep bir iki sezon oynayıp atını başka diyarlara sürmüş. kısacası italyan ceyhun eriş'i gibi biri. futbolculuğu bırakıp da teknik direktör olmaya karar verince bu sönük kariyeri karşısına duvar gibi çıkmış tabii. yani hocalığa zidane ya da guardiola gibi ağzında altın kaşıkla başlayanlardan değil. dile kolay, 2004'te hocalık kariyerine bir 4. lig takımını çalıştırarak başlayabilmiş. kah başarılı olmuş kah başarısız, kah kovulmuş kah yardımcı antrenörlük yapmış ama en sonunda kapağı o zamanlar serie c'de oynayan sassuolo'ya atabilmiş, sene 2007. o sezon kulübe bir ilk yaşatmış ve serie b'ye yükseltmiş. zaten ondan sonrası arzular şelale... bu başarısı serie a'nın vitaminsiz takımlarından cagliari'nin dikkatini celbediyor ve bizim allegri, serie a'yla işte o sezon (2008-2009) tanışıyor. allegri'nin bir özelliği var: uyum sorunu yaşamayan biri. yani "bu benim ilk sezonum, takımı tanıyayım..." filan demiyor, çatır çutur top oynatıyor takımlarına. cagliari, kıytırık bir takım. ta fi tarihinde, efsanevi luigi riva zamanında kazandıkları scudetto dışında hiçbir başarıları yok cv'lerinde. zaten ben bildim bileli küme düşmemeye oynarlar, ilk 10'a girmek onlar için büyük başarıdır. işte allegri, daha ilk sezonunda bu cagliari'yi ligde 9. yapıp neredeyse uefa avrupa ligi potasına sokacaktı. takımda da hiç kimseler yoktu ha. marifet iltifata tabidir, demişler; o sezon serie a'nın en iyi hocası seçilmeyi başardı bizimki, hem de inter'i şampiyon yapan mourinho'nun önünde. ertesi sezon takımın golcüsünün de satılmasıyla 12. yaptı cagliari'yi ki zaten kulübün standartı da budur. lakin ilginç bir şekilde takımdan kovuldu. leonardo dangozunun inter'e bırakıp gitmesiyle hocasız kalan milan'ın canına minnet bir aymazlık oldu bu tabii. hemen takımın başına getirdiler herifi. daha 6 sezon önce 4. lig takımlarında gezinen allegri için rüya gibi bir şey olmuştur bu ama iş bununla da kalmayacaktı. mourinho sonrası götü başı dağıtan inter'in zaafiyetinden de yararlanarak milan'a 2004'ten sonraki ilk scudetto'sunu kazandırmayı başardı. iki sezon önce serie a'nın en iyi hocası seçilmesinin haybeye olmadığını cümle aleme ispat etti. ancelotti sonrası dönemde durumlar ilk kez sütlimandı milan'da. ya da sadece görüntüde öyleydi diyeyim.

    allegri, o sezon milan'ı şampiyon yapmıştı ama takımın ikonik futbolcusu pirlo'yla da papaz olmuştu. çünkü allegri; yıllardır regista görevinde şanına şan, namına nam katan pirlo'yu sol iç orta saha rolüne çekmek istiyordu. ona göre rakipler, pirlo'nun defans önünden oyun kurmasına alışmışlardı ve pres yaparak bu yaratıcılığını sınırlandırmayı akıl etmeye başlamışlardı. ve fakat pirlo bu fikri hiç beğenmemişti. hatta biyografisinde "bir balık; denizin derinlerinde rahat nefes alır, yüzeyde değil." diye bu düşünceyi eleştirmişliği de vardır. yönetime gelince onlar da pirlo'dan hoşnut değillerdi. berlusconi'nin siyaset hayatı sarpa sarmış, bu ekonomik gücüne sirayet etmiş ve en nihayetinde fininvest milan'a yeterince para akıtamaz olmuştu. pirlo da az buz değil, senelik tam 6 milyon avro kazanıyordu. üstüne üstlük pirlo'nun kariyerinde sakatlıklardan en fazla muzdarip olduğu dönem de o sezona tekabül eder. yokluğunda mark van bommel'i kullanan allegri'nin de verdiği "olur"la pirlo gözden tamamen çıkarıldı ve bonservissiz bir şekilde; yapılanmasını tamamlayan, yeni stadını açan, agnelli'lerin para akıtmaya yeniden başladığı juventus'a gitti.

    11-12 sezonuna italya süper kupasını kazanarak başlamıştı allegri'nin milan'ı ama ligde bu defa o kadar rahat at koşturamayacaklardı zira yukarıda bahsettiğim gibi ortada bir juventus gerçeği vardı ve conte'nin öğrencileri ligi domine etmeye başlamışlardı bile. bu arada takımın süper starı ibrahimoviç de arıza çıkarmaya başlamasın mı? kaybedilen arsenal maçından sonra allegri'ye kameraların önünde çemkirmişti ve ikili arasındaki zincirler tuzla buz olmuştu. zlatan'ın çemkirdiği kadar vardı çünkü kariyerinde ilk defa o sezon, oynadığı bir takım şampiyon olamayacaktı. zaten sezon bitimiyle beraber thiago silva'yla beraber paris'in yolunu tuttu.

    ikincilik milan için sıkıntı değildi çünkü kulüp büyük bir küçülmeye gidiyordu. 2012 yazında sadece zlatan ve thiago silva değil; nesta, inzaghi, gattuso, van bommel, seedorf ve pato da kulüpten ayrıldı. artık milan'ı milan yapan oyunculardan kimsecikler kalmamıştı. yine de 2012-2013 sezonunu iyi kötü 3. olarak tamamlayabildiler.

    13-14 sezonu ise dananın kuyruğunun koptuğu sezon oldu. leş ötesi bir kadroyla başlanan sezonda takım yenilgi üzerine yenilgi aldı, allegri'nin elinden hiçbir şey gelmiyordu ama son yediği darbe çok epik oldu. zamanında ikinci lige çıkarttığı sassuolo artık serie a'daydı ve allegri'nin milan'ını konuk edeceklerdi. bu esnada ellerinde juve'den kiraladıkları bir wonderkid vardı: domenico berardi. işte 19'luk bu bebe, o gece milan'a tam 4 tane sapladı:

    https://www.youtube.com/watch?v=uvLxucicD_o

    bu mağlubiyetle lider juve'nin 30 puan gerisini düşmüşler, ligde ise 11.'liğe gerilemişlerdi. işte bu noktada yolların ayrılması gerekiyordu, öyle de oldu. ilk sezonunda milan'ı şampiyon yapan allegri, 4 sezonunu bitiremeden takımdan kovuldu. bu kötü gidişatın sorumluluğunu tamamen ona yüklemek elbette yanlış, hele de eline verilen kadrolara bakınca, lakin artık takım üzerinde bir hükmü de kalmamıştı.

    o sezon italya'nın kuzeyinde de ilginç bir gelişme yaşandı. antonio conte; futbolcuyken 13 yıl top koşturup kaptanlığa kadar yükseldiği, hocayken arka arkaya 3 kez şampiyon yaptığı juventus'tan istifa etti. yazılanlara göre juve yönetimi, conte'nin istediği oyuncuları transfer etmemiş ve halihazırda kadroda barındırılan yıldızların (pogba, vidal) geleceğiyle ilgili garanti de vermemişti. conte de istifayı basıp milli takımın başına geçmişti ama juve'nin bir hocaya ihtiyacı vardı şimdi. ben de dahil birçok futbolseveri dumura uğratarak allegri'yi teknik direktörlük koltuğuna oturttular. biz "allegri kim amk?" diye küçümseyeduralım, o allegri -zamanında milan'dan firar etmesine sebep olduğu pirlo'yu kilit oyuncu olacak şekilde kullanarak- daha ilk sezonunda takımı hem şampiyon yaptı hem de şl'de final oynattı. biz de bir güzel göt olduk ama dediğim gibi, bu adam ilk sezonlarında harbiden kurt adama dönüşüyor, olmaz denileni gerçekleştiriyor. 10 sene içerisinde 4. lig takımı hocalığından şl finaline takım taşıyacak düzeyde bir hocalığa terfi etmek her babayiğidin harcı değildir.

    geçen sezon ise hem ligi hem italya kupasını kazandılar. şl'de yedikleri son dakika golüyle bayern'e elendiler, zaten bunlara herkes vakıf.

    gelelim bu hafta sonu başlayacak olan 2016-2017 sezonuna ve allegri'nin elindekilere.

    kaleci konusunda sırtı sağlam. dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden biri, yaşayan efsane gigi buffon var elinde. onun yedeği ise neto: hazırlık maçlarında hiç fena değildi ama elbet "bir buffon değil".

    defans hattı dünyanın en iyisi olabilir. bbc diye anılan üç adet muhteşem stoperi var: bonucci-barzagli-chiellini. bonucci, yapılan onca pornografik teklife rağmen takımı bırakmadı; chiellini zaten juve'nin öz evladı; barzagli, uzatmaları oynayan bir yorgun savaşçı. allegri, genelde 3-5-2 oynatacaktır ve bu üçlüyü kullanacaktır. bu üç cengaveri yedeklemek üzere elinde iki stoperi daha var. birisi hakkındaki beklentilerin çoook yüksek olduğu 22'lik rugani, öteki de bayern'den satın alma hakkıyla beraber kiraladıkları benatia. rugani'ye de birçok teklif geldi ama yönetim, bunları kale bile almadı. benatia, geçen sezon sakatlıktan çok çekti bayern'de ama roma dönemindeki gibi oynarsa barzagli'den boşalacak koltuğu kapacaktır. sağ bekte iki kişilik süper bir rotasyon var: lichtsteiner ve dani alves. lich; adamın dibidir, disiplinden bir an olsun ödün vermez. dani alves; yaz başında bonservissiz bir şekilde takıma katıldı, tanıtmaya gerek yok kendisini. yalnız bu ikilinin de yaşları kemale ermek üzere. ama sıkıntı yok çünkü juve'nin hayvani bir oyuncu portföyü var ve bu sezon sassuolo'ya kiralanan 19'luk lirola seneye bu rotasyona dahil olur ve muhtemelen lichtsteiner takıma veda eder. sol bek rotasyonu da çok sağlam. evra ve alex sandro ikilisi var orada da. evra yaşını başını almasına rağmen halen daha fransa milli takımında filan oynayabiliyor ama zaman zaman çok ağır hatalar yapmaya da müsait. alex sandro, geçen sezon porto'dan iyi paraya transfer edilmişti ve şunu söyleyebilirim ki tam bir ciğersiz. zaten geçen sezon allegri'nin onu sol kanat oynattığı da vaki.

    orta sahada büyük bir bolluk var ama en az bir transfer daha yapılacak buraya. tabii gidenler de olacak. marchisio; takımın göz bebeği, taraftarın küçük prensi*. yalnız çok ağır bir sakatlık geçirdi, hatta euro 2016'yı da kaçırdı maalesef ve dönüş kasıma sarkacak gibi. pjanic, roma'dan bu yaz başı getirildi ve yeri banko. allegri, onu trequartista rolünde oynatmayı düşünüyordu ama şu sıralar fikir değişmiş ve hazırlık maçlarında hep merkez orta sahada oynattı. ayrıyeten takımın pirlo sonrası noksanlığını yaşadığı duran top ustası rolüne de fit uydu. khedira'yı ben real'de oynarken hiç sevmezdim ama juve'de gerçekten de çok iyi oynadı geçen sezon. lakin tam bir müzmin sakat. hani kapıcılar kralı'nda kemal sunal, "üstüne ceket atsak hamile kalıyor." diye kızıyor ya karısına; khedira'nın ki de o hesap, en ufak zorlanma da en az iki haftalık sakatlık geçiriyor. kısacası çok iyi bir oyuncu ama bel bağlanacak bir sağlamlığı da yok. normal şartlar altında yukarıda saydığım şu üçlü juve'nin orta sahasını oluşturacak üçlüdür ama sakatlıklar, cezalar ne gösterir bilemem. geçen sezon marsilya'dan kiralanan lemina'nın bonservisi bu sezon başı alınmıştı. gerek sakatlıklardan gerek oyuncu bolluğundan çok fazla gösterememişti kendini 15-16 sezonunda ama bu yazki hazırlık maçlarında döktürdü. birkaç sezon içinde hayvani bir ön libero olması hiç de şaşırtıcı olmayacaktır ve allegri, bu sezon bol bol şans da verecektir ona. acayip goller atarsa da kimse şaşırmasın. takımın bir diğer müzmin sakatı da asamoah. conte, zamanında iyi para verdirerek aldırmıştı ama sakatlıklar onun da belini büktü ve bir türlü gereken patlamayı gerçekleştiremedi. sol bek ve sol kanatta da oynayabiliyor ve hazırlık maçlarında fena değildi. sturaro, geçen sezon epey şans buldu ve tam bir box to box orta saha. yaşı daha 23 ve iyi yerlere gelecek kapasitesi var ama şimdilik juve seviyesinde değil. hernanes; geçen sezon transferin bitmesine ramak kala, tamamen yokluktan transfer edilmişti takıma. orta sahanın her yerinde oynayabiliyor, iki ayağını da mükemmel kullanıyor ama şu an satılacaklar listesinin en tepesinde yer alıyor. çinliler o kadar istedi gitmedi, bakalım kime yar olacak. mandragora, kadronun wonderkid'i. kendisi hakkında çok büyük beklentiler var. pescara'da geçen sezon efsanevi işler yaptığı anlatılıyor ama dünya gözüyle izlemek henüz nasip olmadı. uzun sürede olmayacak gibi çünkü o da sakatlık kurbanı oldu, 5 ay boyunca sahalardan uzak kalacak. roberto pereyra, yüzde doksan satılacak. bir türlü patlayamayangillerden. watford, yaz başından beri alabilmek için uğraşıyor.

    forvet hattı tamam gibi ama bir değişiklik gerçekleşebilir. zaza, geçen sezon takımın 4. forvetiydi. bu sezon da öyle olacak gibi. o da daha fazla oynamak istiyor tabii ve piyasası olan bir oyuncu. wolfsburg kapısında yatıyor. 25 milyon avro teklif etmişler juve'ye ki koy amına sat gitsin. bu transfer gerçekleşirse bir forvet transferi gelir. bunun da brazilya'nın son wonderkid'lerinden gabigol olacağı söyleniyor. gelelim esas oğlanlara. higuain, 90 milyon avro gibi harbiden uçuk bir paraya transfer edildi. benim aklıma hiç yatmadı ama marotta-paratici-allegri üçlüsünün elbet vardır bir bildiği diye kendimi teskin ediyorum. takıma ayı gibi döndüğü de bir gerçek, en az 5 kilo fazlası var. geçen sezon 35 maçta 36 gol atarak napoli'yi uçurmuştu ama juve'deyken 50 tane gol de atsa kimsenin sikinde olmaz. ondan beklenti şl'de iş yapması. bekleyip göreceğiz. dybala, şu an takımın en değerli oyuncusu. messi az daha ihtiyarlasın, dünya futbol sahnesinde at koşturacaktır. acayip bir sol ayağı var, dripling yeteneği insanüstü. allegri'nin trequartista rolünde oynatma ihtimalinin yüksek olduğu da konuşuluyor ki son hazırlık maçında higuain-mandzukiç ikilisinin arkasında oynadı. gelelim mandzukiç'e. harika bir forvet olduğu kesin; öküz gibi pres yapıp rakip defansı paçavra ediyor, her hava topunda söz sahibi... lakin net bir golcü değil. bu sebepten higuain'in arkasında kalacaktır. pjaca, ortamlarda epeydir konuşulan bir wonderkid idi ve euro 2016'da da gördük ki boş bir çocuk değil. asli mevkisi sol açık olsa da dybala'yı yedeklemede kullanılacaktır. allegri "korkunç bir potansiyeli var..." demişti geçen gün, bekleyip göreceğiz.

    allegri'nin elindeki kadro gerçekten geniş ve dediğim gibi orta sahaya bir transfer daha yapılacak. tottenham'da kazan kaldıran eriksen şu an için en büyük aday ama çok sürpriz biri de gelebilir.

    yine de muhtemelen şu formasyonları şu futbolcularla kullanacaktır:

    3-5-2:

    .........barzagli - bonucci - chiellini...................

    .alves - khedira - pjanic - marchisio - sandro...

    .....................dybala - higuain........................

    4-3-1-2:

    .dani alves - bonucci - chiellini - evra....

    ......khedira - marchisio - lemina..........

    ................pjanic (pjaca).......................

    ..............dybala - higuain....................

    4-3-2-1:

    .alves - bonucci - chiellini - sandro..

    .....khedira - marchisio - lemina......

    ................dybala - pjanic................

    ....................mandzukic..................

    4-3-3:

    .alves - bonucci - chiellini - evra...

    ....khedira - pjanic - marchisio.......

    .......dybala - higuain - pjaca.........

    4-4-2:

    .....licht - barzagli - bonucci - evra.....

    ..alves - marchisio - khedira - sandro..

    ............higuain - mandzukiç..............

    görüldüğü üzere dünya kadar formatı deneyebileyeceği bir kadrosu var allegri'nin şu anda bile. tabii gelen transferle bunlar çok daha değişecektir.

    buffon, futbolu 2018'de bırakacağını açıklamıştı ve koleksiyonunda büyük bir gedik var: şampiyonlar ligi şampiyonluğu. şu an tüm camia ona bu zevki tattırabilmek için seferber olmuş durumda. allegri, bu işi başarabilir mi? bekleyip göreceğiz.

    son sözüm de lig tv'ye: serie a'yı da yayınlayın lan allahsızlar!
  • 43
    büyük adamsın allegri. ilk geldiğinde bundan olmaz, oturmuş sistemi bozar falan demiştim ama adam 3 defans oynayan takımı aldı 4'e dönüştürdü. koskoca mandzukici sol açığa attı. higuain ve dybala'yı birlikte oynatmayı başardı ve bi türlü kendisini kimseye kanıtlayamayan cuadrado'yu bambaşka bir seviyeye getirdi. bunların hepsi takdir edilecek şeyler. ve an itibariyle şampiyonlar liginde yarı finale doğru adım adım gidiyor.
  • 44
    conte sonrası apar topar anlaşılan isim olarak adı duyurulduğunda herkes çılgına dönmüştü. hatta vinovo'da ilk antrenmanına çıkacakken bazı taraftarlar yumurta bile atmıştı herife. o sezon kalktı şampiyon oldu ki zaten juve için serie a'yı kazanmak çocuk oyuncağıydı, üstüne bir de takımı şl finaline çıkardı. ona rağmen kendisini beğenmeyenler, bu başarıyı conte'nin kurduğu takıma borçlu olduğunu düşünenler vardı, ben de onlardandım. lakin bu sezon gerçekten büyük iş başardı, başarıyor. barcelona'yı elemesinden mütevellit söylemiyorum bunu. sezon ortasında acayip bir sistem değişikliğine gitti ve bunu müthiş tutturdu. 2016-2017'ye 3-5-2'yle başlayan takım hem serie a'da hem de şl'de zorlanınca sistemi 4-2-3-1'e çevirdi. bunda ne var ki, denilerek küçümsenecek bir değişiklik değil bu çünkü elindeki kadronun 4-2-3-1'le alakası yok aslında. takımda sol açık yok, aslında pjaca var ama hem daha çok tecrübesiz hem de bu sezon iki büyük sakatlık geçirdi ve sezonu kapatmış vaziyette. allegri gitti sola mandzukiç'i koydu, müthiş tuttu. göbekte bok gibi oynayan asamoah'ı da yedeği yaptı. sağa cuadrado'yu koydu ama onun da yedeği yok. son bir aydır da cuadrado'yu çıkardığında lemina'yı oraya monte etmeye başladı. takımda tam anlamıyla trequartista yok, oraya da dybala'yı çekti. ona bir şey olursa da pjanic'i orta sahadan trequartista rolüne kaydırıp orta sahaya marchisio'yu alabilir. demişken, allegri'nin bu 4-2-3-1'e geçmesinin en büyük müsebbiplerinden birinin de marhisio'nun bir türlü iyileşmeyen ağır sakatlığı olduğunu söylemek de fayda var. zira marchisio sağlam olsa orta sahayı khedira-pjanic-marhisio diye kurar, 4-2-3-1'e hiç geçmeyebilir, takımın üretkenliğini sıfıra indiren 4-3-1-2 oynatabilirdi.

    gelelim 19 nisan 2017 barcelona juventus maçındaki taktiğine. juve'ye futbol katili diyen arkadaşlar, sizin kafanız mı iyi? futbola zevk katmak için juventus'un messi-neymar-suarez üçlüsüne bacaklarını ayırıp beklemesi mi gerekiyor? sırf şu turu geçtiği için bile 20 milyon avroya yakın para kazanacak takım. marka bilinirliğine, kazandığı sükseye, sosyal medya hesaplarındaki üye artışına filan hiç girmiyorum. eşleşmenin ilk ayağında 3 tane iteleyen ve en güçlü yanı savunması olan takımdan yılmaz vural takımı performansı bekleyen arkadaşlar var. "yenilirsen de güzel yenileceksin" gibi beylik laflarla mantığa oturtmaya çalışıyorlar bu arzularını ama osasuna'dan değil juventus'tan bahsettiklerini unutuyorlar. ayrıca deliler gibi hücum yapan iki takımın maçında zerre zevk almayan insanlar da var bu dünyada. misal: ben. şahsım adına son on, on beş senenin en güzel eşleşmeleri hangisiydi diye soran olsa barça-chelsea eşleşmelerini, barça-inter eşleşmesini filan söylerim. bu juve-barça eşleşmeleri de benim için onlardan biri oldu. ki dediğim gibi sezon ortasında çok büyük bir sistem değişikliğine giden juventus'un hücum futbolu oynayabilecek kadrosu da yok elinde. ilk maçta 3 tane atan takımdan bahsediyorum bu arada.

    18 nisan real bayern maçındaki hakem faciasının da büyük yardımı dokundu bu arada juve'ye. dünkü rezaletten sonra gözlerin üzerinde olacağını bilen hakem barça lehine neredeyse tek bir karar bile vermedi ki barcelona; takımıyla, yedek kulübesiyle, taraftarıyla çok değişik bir güruha evrilmiş. sürekli kendini yere atmalar, hayali dirsek yemeler, taraftarın aleyhteki her karara "auvvvvvvv" diye çemkirmeler vs. futbol takımından çok tiyatro kumpanyasına benziyorlar. old trafford'a "düşler tiyatrosu" deniliyorsa camp nou'ya "düşüşler tiyatrosu" filan demek gerekiyor herhalde.
  • 48
    3 haziran 2017 juventus real madrid maçının ikinci yarısında takımın neden o kadar geri çektiğini anlamadığım teknik direktör. usta ilk yarıda ne güzel önde basmışsın, yediğin gol dışında rakip kalene neredeyse hiç gelmemiş. neden bu kadar çekildin. böyle takımları geride beklersen juventus bile olsan her türlü o golü yersin.

    higuain veya barzagli'den birini ya da ikisini birden çıkarıp oyunu orta sahada tutmaya devam etsen maç juve'ye daha yakındı zaten. yazık oldu...
App Store'dan indirin Google Play'den alın