• 89
    yeteneksiz yöneticiler, plansiz programsiz yönetimler, menejer zengin eden transferler, yillik borç faizinin kulup gelirinin yarisina denk geldiğı bütçeler, altyapıya gösterilen ilgisizlik, hirsız yada popülist yöneticiler ve onlarin kötü niyetle yaptığı transferler...vs...... bu makası açan unsurlardır.
    iddia ediyorum bu sözlükten alanında uzman 10 kisilik yonetim çikararım kulübü 5 senede b.dortmund, s.donesk, benfica, lyon tarzı takimlar haline getiririz.
    galatasarayimizi yönetenlere bakarsak ahbab, çavuş iliskisini net olarak görürüz. bu çarkin içinde albayrak ta var, terim de var. hatir transferleri, menejer zenginlestirmeler, kulube alinan profesyonerler vs. hiçbiri liyakat esaslı yapılmiyor.
    gerci turkiyede de bircok kurum ve kuruluşta liyakat esas degil.
    üstelik yoneticinin yada t.direktörün yaptikları onu maddi olarak bağlamıyor.
    isterse kulubu 100milyon zarara soksun, ceketini alir gider.
    örnekler d.özbek, f. orman , a. yıldırım.
    kulubumuzde yönetimi seçenler ise 18 yasinda ( once egitim, sonra iş kaygisı olan, maddi ve manevi verme yasinda degil alma yasinda olan ) gençler. bu gençler de abilerinin isaret ettigi adaya sorgusuz oy atiyorlar.
    kulube maddi ve manevi cok seyler verecek insanlar seçme ve secilme hakkından mahrum.
    kısaca balık baştan kokmuş.
    bu düzen değişmedikçe bu devran boyle gider renktaşlar.
  • 320
    sheriff'in real madrid'i yenmesi ile alakası olmayan önerme. uzun vaadede sheriff real madrid'le baş edemeyeceği için aynı kulvarda değil. 100 maç yapılsa belki 1ini kazanacak. 1den fazla kazansa bile sürdürülebilir değil çünkü bütçeler, gelirler arasında uçurum var. bu sebeple makas 20 sene öncesine göre çok daha açık. bir türk takımı ya da doğu avrupa takımı hiçbir zaman real madrid olamayacak. bu takımların hedefi ajaxi club brugge gibi takımlar olmalıdır. ajax olmak bile çok büyük bir altyapı yatırımı gerektiriyor.
  • 67
    makas açık ona bi itirazım yok. mesela geçen yılki şampiyonlar ligi grubunda aldığımız sonuçlara hiç üzülmedim. 5 yedik, 6 yedik , daha da fazla yiyebilirdik falan bunlar olası durumlar. lakin bi zahmet portolu schalkeli dinamo moskovalı gruptan da çıkmalıyız. çıkamıyorsak bir dahaki sefere çıkmak için planlar yapmalıyız. avrupada öyle ya da böyle her kademesinde boy gösterip eksikliklerimizi görmeliyiz. ben mesela takımın eksikliklerini, sıradan ama organize bir avrupa takımıyla oynarken şıp diye görebiliyorum. bunu süper ligde görmem imkansız çünkü tamamen puan alma kültürü ve buna paralel olarak kaos oyunu hakim. bu sene misal uefaya gitmemizi istemeyen arkadaşlarımız oldu. kesinlikle katılmıyorum. böyle ortamlarda boy göstereceksin ki hem tecrübe kazanacaksın, hem oyuncunun değerini yükselteceksin hem de eksikliklerini göreceksin takımın.

    elinde marcao ve luyindama gibi 10 yıla etki edebilecek stoper rotasyonu, jesse, muhammed kerem, atalay, abdussamed, ali yavuz kol, bartuğ, yunus gibi genç oyuncuların varsa gerekirse bunlarla çıkıp oynayacaksın bi partizan deplasmanında. ztk falan bu oyuncuların kendilerini gösterebilecekleri bir platform değil. maç ritmi olarak tamam ama zorluk seviyesi beginner tamamen. allahtan uefaya katıldık da bu oyuncuların potansiyellerini uefada oynarlarsa görebilme şansımız var. makas hep açık. 30 senedir açıktı, bazen gücün yetmeyebilir ama sen de bir şeyler yap kapatmak için. illa drogba ve sneijder ile kapatman gerekmiyor üstelik. cl'de çeyrek final oynadığımız sezon stoperde dany ve semih ile oynadık. şu an bu oyuncular bize gelse ülkede iç savaş çıkar. bir de öyle bakmak lazım.
  • 92
    “makasın açıldığı bir gerçek“ diyenlerin de “makas açıldı argümanının arkasına saklanmayın” diyenlerin de haksız olmadığı tartışma konusu.

    avrupa kulüpleri ile aramızdaki ekonomik uzaklık giderek büyüyor. bir tarafta ülke ekonomisinin giderek kötüye gitmesi ve bu çerçevede liranın euro karşısında son 8 yılda neredeyse 4 kat değer kaybetmesi sonucunda gelirleri lira giderleri euro olan türk kulüpleri çok olumsuz etkilendiler. ülkedeki ekonomik bozulmanın bir başka etkisi de insanların futbol gibi zorunlu olmayan alanlarda giderek daha az para harcıyor olması. ayrıca uefa organizasyonlarının merkez futbol ülkelerinin takımlarını kayıran bir yapısı var. bu da belli ülkelerin kulüplerinin sürekli güçlenmeye devam etmesine yol açıyor. buna karşı türkiye gibi zayıf çevre ülkelerinin takımları uefa'nın dağıttığı paradan çok daha az alabildikleri için zayıf kalıyor. böylece aradaki ekonomik uçurum daha da büyüyor. bunlar yadsınamaz gerçekler.

    diğer taraftan, giderek büyüyen ekonomik fark son yıllardaki avrupa'daki başarısızlığımızın tek başına sorumlusu olarak göstermek idari ve teknik yönetim tarafından yapılan yanlışları göz ardı etmek anlamına gelir. biz yerimizde sayar veya kötüye giderken bazı bizim gibi zayıf çevre ülkelerinin takımları bu dönemde ileri gittiler: sıkça verilen shakhtar (ukrayna), slavia prag (çekya) örneklerini tekrar ederim.

    bizim sorunumuzun temelinde ilkelere göre yönetilmemek var. idari ve teknik iki tarafta da zihnimizde bize yol gösterecek bir haritamız, ve bu harita çerçevesinde belirlenmiş yönetim ilkelerimiz yok. galatasarayın net olarak ifade edilmiş orta ve uzun vadeli hedefleri; bu hedefler ve dış koşullarla ilgili öngörüler çerçevesinde belirlenmiş planları olmalı. bu planlara göre transfer bütçeleri, maaş skalaları, alt yapıdan a takıma aktarılacak oyuncu sayıları vb. net olmalı. bunlar ne yazık ki bizde yok; ya da sadece lafta var ama uygulamada yok.

    bizim tüm aksiyonlarımız günübirlik ve keyfi, hem idari hem teknik yönlerde. 13 milyon verip djagne alıyoruz, sonra hiç paramız olmadığı için kimseyi alamıyoruz. djagne'yi satarız böylece transfer bütçesini sonraki döneme aktarırız gibi tamamen öngörüsüz kumar mantığıyla işler yapıyoruz. şampiyonlar ligi gelirken paraları saça saça sözleşmeler yapıyoruz. gelirler bitince futbolculardan indirim istiyoruz. şampiyonlar ligine bir gün gidemeyeceğimiz de ülkenin ekonomisinin kötüye gittiği de belliydi halbuki. namımız yürüsün diye falcao alıyor 14 maç oynarsa 6.6 milyon garanti para alacağı sözleşme veriyoruz (falcao'nun maaşı 5 milyon demeyin lütfen. 14 maç oynamayacaksa zaten, neden hiç oynamasa bile 5 milyon alacak futbolcu alıyoruz?!). daha bir sürü şey yazabilirim buraya ilkelere göre yönetilmediğimizi gösteren.

    sonuç olarak, insan türünü başarılı yapan şey kişilerden daha önemli olan ilkeler olduğunu anlaması ve ilkeler doğrultusunda organizasyonunu şekillendirmesidir. ilkelere göre yönetilen ülkeler, şirketler, kulüpler vb. kısaca tüm insan toplulukları başarılı olur. günübirlik ve kişilerin keyfine göre yönetilenler de başarıyı sadece rüyasında görür. ekonomik uçurum çok büyümüş ve biz fakirleşmişken artık her şey daha da zor olacak. ama ilkelere göre yönetilmeye başlarsak umut her zaman vardır, en zor koşullarda bile, yeter ki inanç, irade ve ilkeler bir arada olsun.

    düzeltme: anlatım bozukluğu.
  • 202
    2020-2021 sezonunda kulüplerimizin avrupa'da aldığı sonuçlara, dört büyük ligden avrupa kupaları'na katılan ekiplerin futboluna bakılınca ortaya daha da net anlaşılan durum.

    sivasspor 23 ekim 2020'de oynanan maçta, villarreal'e 5-3 yenildiğinde bu başlık hortlamış, o zamanda durumla ilgili bir şeyler karalamıştım. ve bu entry'm en ofsayt mesajlarım arasına girmişti.

    (bkz: makasın açılması/#3001050)

    tamam; güldük, eğlendik, ülke takımları gol attığında bile bu başlığa koştuk, fatih terim'i tenkit ettik, şimdi acı gerçeklerle yüzleşelim. makas açılmıştır ama bizde dibe yerleştik. türk futbolu her anlamda bitmiştir. seneler önce yaşanmış, "şerefli mağlubiyet", "yenildik ama direndik" aşamasına geri dönmüştür. her manada, kökten bir değişiklik şart.

    (bkz: türk futbolu/#3016906)

    bizim ülke olarak yaşlı takıntısından kurtulmamız gerekiyor. artık emeklilerin değil, yükselenlerin ülkesi olabilirsek ve altyapıya 3 verip 30 beklemek yerine 15 verip 15 alabilirsek gerisi gelir.
  • 99
    fatih hocaya inceden laf dokundurmaya meyledenlerin yeni tapınağı olan başlık.

    8 10 sene önceye göre makas açılmıştır. eskiden 8 10 milyon € ya transfer yapabilen galatasaray beşiktaş fenerbahçe gibi ligin büyükleri şuanda ancak anadolu’dan bedava adam alabiliyor. yada transferin son günü orta sıra avrupa takımlarından kiralık adam alabiliyorlar.

    sattığın kadar al meselesi bitince makas ufaktan kapanabilir ancak şuandaki durum bu. mesela seri’yi ele alalım 30 milyon € para vermiş fulham denen takım. lemina’ya 20 küsür vermiş southampton. bunlar orta sıra bile değil alt sıra ingiliz takımları. hatta fulham küme düşmüştü.

    jardel’i çıkarırsak bizim en pahalı transferimiz 12 13 milyon € da gezmekte oda 10 yılda bir oluyor. lyon manchester city’i yenince konu yeniden alevlenmiş ancak lyon takımı 360 milyon € değerinde. biz 60 milyon € değerindeyiz. kadroyu komple satsak o kadarda çıkmaz bence kimse diagne, belhanda ve feghouli’ye transfermarkt da yazan değerini vermez zaten siz diyin ki 30 35 ancak toplar bizim takım. lyon takımıysa 360 milyondan fazla eder. yazılı rakamların üstünde satılır bir çok oyuncusu.

    mesela eskiden bizim türk takımları da 120 150 milyon kadro değerleri oluyordu. ancak şuandaki durum bu makas köküne kadar açık.

    slavia prag kızılyıldız örnekleri verenler falan olmuş ancak 3 maçlık performansla bakılmaz o işlere. tuzlasporda ilk maçta bizi yenmişti.

    kötü kadro yapılanması yanlış transfer vs herşeye katılıyorum. ancak bu kadro 3 sene önce yine ffp pencesiydeyken dursun isimli şahsin seçime kuvvetli girebilmek için başkanlığının üçüncü senesinde gözünü yumup para saçtığı yaz yapıldı. camianın ve taraftarın desteğini kazanabilmek için yapıldı bu kadro. fatih hoca gelmese çoktan fener durumuna düşmüştük. onlarda 2015 yazında yaptıkları panik yıldız transferlerinden sonra küllüm battılar.

    diagne transferinden dolayı bu yönetimi ve terimi eleştirenler çıkabilir onlar haklılar. diagne transferi gelmiş geçmiş en fahiş rezil transferlerden biridir.
  • 378
    dünyanın en iyi ligi serie a başladığı için iki haftadır maçlarını izliyorum ve bakıyorsun mesela bu takımlarda da en az galatasaray kadar futbolcu gitmiş, gelmiş fakat 15 haftadır oynuyor gibi derli toplu futbol izletiyorlar. bizim takım kimya tutturana kadar aralık ayı oluyor ne hikmetse. bu makas olayı sadece parayla açıklanacak bir şey değil. biraz çuvaldızı batırmak lazım.
  • 190
    enteresan bir analoji aslında. tren yolu makası mı, terzi makası mı açılan ben anlamadım pek. terzi makasını kapatmaya çalışırsan bir yerini kesersin mazallah. mesela biz bir ara kapattık bunu, sneijderler, drogbalar sonra da gomisler belhandalar aldık. makas bir tarafımızı kesti. üc senedir vedatları, denayerleri, moderleri alamıyoruz. makası kapatmaya çalışırken kendi elimizin farkında olmak lazım. gücün yettiği kadar kapatabilirsen bir yerini kesmezsin.
  • 34
    kısmen doğru önerme.

    avrupa’daki büyük kulüpler yüksek bonservis bedelleri ödeyerek en kaliteli hazır futbolcuları transfer ediyor, bu %100 doğru. bu koşullar altında onların önüne geçmek çok çok çok zor; bu da %100 doğru. sanıyorum buna kimsenin itirazı olmaz.

    madem koşulların bu olduğu konusunda ve bu koşullarda avrupa'da başarılı olamayacağımız konusunda hemfikiriz, o zaman yapmamız gereken şey koşulları değiştirmek. gerekirse 2-3 sezon yakmak ama koşulları komple değiştirmek.

    bugün dünyanın en iyi ve potansiyelli topçuları, istisnalar hariç real madrid, barcelona altyapısından yetişmiyor. brezilya ve arjantin zaten avrupa büyük kulüplerinin tekelinde olduğundan oradan da a sınıfı potansiyelli topçu alamayacağımız sabit.

    yapmamız gereken, avrupa'nın büyük takımlarının kısmen göz ardı ettiği polonya, sırbistan, hırvatistan ve kuzey ülkelerinde etkin ve efektif bir scouting ağı kurmak. yeni milinkovic-savic'i vojvodina'da oynarken 2-3 milyona alabilmek.

    avrupa'nın orta halli takımlarından çin'e giden orta halli 30 yaşındaki topçular ile, avrupa'da üst düzey takımlarda tutunamamış, yine 30 yaşındaki topçuları alırsak başarılı olma ihtimalimiz yok. 10 senede 1 melo, 1 elmander 1 baros çıkar 55 transferden.

    o yüzden, özellikle yukarıda saydığım ülkelerden çıkacak topçuların ilk ve basamak durağı olmalıyız. 3-4'e alıp 10-15'e satabildiğimiz ve yine 3-4'e 2 tane aldığımız gün işler rayına girmeye başlar. 5-6 milyon bonservise satıyor adamlar topçularını zaten.
  • 355
    dün de görmüş olduğumuz üzere önemli olan limitli de olsa kaynakları verimli kullanabilmek. stoperdeki ikilimize yaklaşık 11 milyon euro bonservis ödedik ve en üst seviyede başa baş mücadele edebildiklerini görüyoruz. mesela boey'e 1 milyon euro ödememize rağmen özellikle nou camp'taki maçta kanadını kale gibi savunabildi. demek ki zamanla bu seviyeye çıkabilecek potansiyele sahip olduğunu gösterdi. kerem desen üçüncü ligden alıp getirdiğimiz ve avrupa'da adından söz ettiren bir isme dönüşmüş durumda.

    diğer yandan orta sahadaki cicaldau, berkan ikilisine de bu yıl 10.5 milyon euro ödememize rağmen üst seviye takımlarla mücadele için yeterli olmadıklarını gördük. berkan'ın iyi niyetine, mücadelesine sözüm yok. ancak oyunun yalnızca savunma yönünde öne çıkıyor.

    hücum hattına gelelim. feghouli-babel ikilisine yılda en azından 7.5 milyon euro ödeme yapıyoruz ve aldığımız verim maalesef ortada. gomis sonrasında eren derdiyok, diagne, falcao, andone, halil, muhammed derken dökülen rakamlar ortada.

    elbette top seviye takımların gerisinde kalmak durumundayız. özellikle son 4 yılda çok daha keskin şekilde değer kaybeden türk lirası, yaşanan ekonomik bunalım, düşen tasarruf oranları vs. derken bunların kulüplere ekonomik yansıması yadsınamaz.

    ancak elimizdeki kaynağı da gerçekten titizlikle kullanmamız durumunda bazı hayallerin gerçeğe dönebileceğini görüyoruz.
  • 388
    ben makasın açıldığı konusuna kesinlikle katılmıyorum. kulüpler çok para harcıyor ve oyunculara haketmediği paralar veriyorlar diye o oyuncu iyi olmuyor. büyük paralar verilen oyuncular 1-2 yıl sonra türkiye ligi'ne de geliyor işte. üst düzeyde kalabilen çok az oyuncu oluyor onlar da elit zaten. anlayacağınız bayern'in piyasa değeri 1 milyar olduğu, galatasaray da 250 milyonluk olduğu için bizden 4 kat iyi değiller. evet 3-5 çok üst düzey takım var ama onlar zaten her dönem öyleler. bunu da alt yapı, organizasyon, pazarlama ile destekleyip sportif başarılarını büyütüyorlar.

    bizim o seviyeye çıkamamamızın ya da yerimizde saymamızın nedeni sadece sportif değil. bu yıl şampiyonlar ligi şampiyonu olsak gsstore'da forma bulup bulamayacağımız meçhul. yaptığımız hazırlık maçları, kamplar, sahalar kötü. bir kere bile uzakdoğu'ya açılmamaya çalışmamak fiyasko. buralarda makas açık ama futbol makası açık değil. oyunculara şişirilmiş balon bonservisler verememek hakikaten çok önemli değil. sistem kurunca arka arkaya birbirini aratmayan iyi stoper buluyorsun işte mesela. günceli yakalayan yaratıcı ve iyi hocayı bulunca herkesin seviyesi artıyor işte. onun için bu bahanenin arkasına saklanmadan eksikleri geliştirmeye bakmalıyız. saha içinde zaten her zaman yakalama şansımız var da saha dışında asıl mesele.
  • 123
    senin yarışmaya çalıştığın ama aslında gerçekçi rakipler olmayan kulüplerle maddi olarak makas coktan açılmıştı zaten. son bir iki yildir da bize denk olduğunu düşündüğümüz hatta bizden alt sıralarda dediğimiz rakiplerle bile maddi olarak makas ciddi açıldı. kabul etsek de etmesek de gercek bu.
    iyi futbol oynayan ve ismi zikredilen bazı kulüplerin bir futbolcuya verdiği bonservis bizim toplam 3 sezonda harcadığımız bonservise bedel neredeyse.
    ha ama makasın açılmasıyla kötü futbol oynatmanın bir alakasi yok. o baska mevzu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın