• 61
    dogaldir, olayin futbolla alakasi da sandiginiz kadar degildir. olay ulke yonetimiyle cok daha alakali.

    bakin romali kardeslerim, bu ulkeler iyi yonetiliyor, oyle ya da boyle. dolasiyla finansal olarak takimlarin gucleri artiyor. senin ekonomi bakanin cikip biz dusuk kurlu, tok karna calisacak koleler yaratmak istiyoruz diyor, bunun kayinbabasi da ulkeyi tarihinin en buyuk krizine sokmak uzere. bunlar ne demek euro 10 da olur, 15 de.

    makas acilmasin istiyorsaniz, bu duzeni degistireceksiniz. ondan sonra makas zamanla duzelir.
  • 180
    100 milyon euroluk futbolcu 10 milyon euroluk futbolcudan 10 kat daha iyi değildir. yahut 1 milyar euroluk takım da 50 milyon euroluk takımdan 20 kat daha iyi değildir. futbolu para değil, taktikler belirler. ajax, shaktar, slavia, club brugge vs. gibi takımlar kendilerinden kat kat maliyetli rakiplerine diş gösterebiliyorsa, galatasaray’ın sahada güçlü rakiplerine ezim ezim ezilmesinin sebebi makas falan değildir. hayatımda duyduğum en anlamsız, en boş bahane.
  • 143
    herhangi bir yurtdisi galibiyetinden sonra kornalarla sokaga çıkacağımız günler yakın.*

    bu cümleyi kurmama vesile olan avrupalilar ile aramizdaki sistem, ekonomi, yapılanma, sürdürülebilirlik farkıdır.

    sahipliğe tamamen karşıyım ancak dernek statüsünde de bu isi halledemeyecegiz. yeni dünya modeli, yeni futbol düzeninde bizim icin açık bir kapı bir firsat bulursak değerlendirmeliyiz.
  • 182
    ulke de avrupa ile açılmadik makas mi kaldı ki futbolda açılmasın. elalemin 3 kuruşa aldığı teknolojik aletleri bir memur iki maaşı ile alamıyor. 30 yıldır bu ülkenin en iyi teknik direktörü fatih terim, bırakın geçeni yanına bile yaklasabilen yok. 2. en iyi hocası mustafa denizli, 3. en iyi hocası şenol güneş. yıllardır burada bile makas kapanmamış, 90 ve 2000 başındaki türk futbolcular karması bugünkü futbolculara top göstermez. ümit karan'in kadroya giremediği milli takımda, bugün cenk tosun banko oynuyor. her taraf çökerken, futboldan yükseliş beklemek fazla iyimserlik oluyor.
  • 184
    almanyanın bizi kıskanması kadar saçma sapan bir laf. başarısızlığı örtmek için peşinden koşulan bir bahane. sorunu yanlış tespit edersen debelenip durursun suni krizler ve bahaneler içerisinde. avrupa bir makas açtı evet ama rönesans/reform da açtı. sorgulamayı bilmemne ne diyorsa beyinsiz gibi biat etmem sorgularımla çözüm bulmaya çalışırım diyerek açtı o makası.

    bu kafayla kurtuluş savaşına girseydik yanmıştık valla. makas açıldı biz manda olalım diyecek sünepelerle verirdik bu ülkeyi başkalarının mandasına.
  • 455
    makası açan esas sebep bizim mantalitemizdir. dün oynanan 6 mayıs 2025 inter barcelona maçını çoğumuz izledik. isterseniz gabriel sara ayarında adamlari dolduralım takıma, yine de yetisemeyiz kendilerine. herkes tottenham maçını örnek verebilir belki ama o maçtan sonraki süreç de hepimizin aklında. yani o da cevap olamaz. ne dün akşamki barcelona temposuna yaklasabiliriz ne de ınter'in yaşlı kadrosuna oynattığı oyun zekasına. bunun temel sebebi olarak da antrenman tekniklerimizi ve yogunlugumuzu görüyorum. buna dayanak olarak da sara'da yaşanan düşüşü örnek gösterebilirim. bize gelen oyuncular neden düşüş yaşıyor düşünmek gerek. ligi baz alırsak sezon sonuna doğru oyun tempomuz ve disiplinimiz artıyor diyebiliriz ama diğer takımların düşen tempolari ve ligin kalitesi de buna sebebiyet veriyor olabilir.
  • 392
    kesinlikle ve kesinlikle doğru olan bir önermedir. dünkü maça* bakarak hemen aldanmamak gerekir. kaldı ki dünkü maç makasın açıldığının da ispatıdır. 20 sefer git 1 gol at, 3 sefer gelsinler üçünü de atsınlar.

    oyunu oynamak ama netice alamamak makas açıklığının göstergesidir iddiasındayım. spesifik olarak bayern seviyesinde olan 3 oyuncunun (torreira, icardi ve davinson) nasıl makası kapatacak bir olumlamaya ve umuda sebep olabileceğini gördüysek, kerem gibi, kazımcan gibi oyuncuların da makas açıklığının kat be kat hissedilmesine sebep olduğunu görmemiz gerekir.

    netice olarak, erden timur gibi vizyoner yöneticilerin türk futboluna kolektif bir şekilde entegre olması demek makasın kapanması için ciddi mesafe kat etmek demektir. torreira, davinson, icardi gibi oyuncuların sayısı arttıkça makas kapanır ancak bu iktisadi ve sosyopolitik şartlardan ötürü sürdürülebilirliği çok olmayan bir husus yakın geçmişte örneği var (drogbalı, sneijderli sezonlar). bu sürdürülebilirliği sağlamak çok ama çok zor olduğu için makasın kapanması yakın gelecekte de zor görünüyor.
  • 122
    strabourg:habib diallo 10 milyon euro
    fc lorient: adrian grbic 9 milyon euro, terem moffi 8 milyon euro
    sco angers: paul bernardoni 7.5 milyon euro
    stade brest 29: steve mounie 5 milyon euro (maliyetten değil zamanında bize gelmeyi kabul etmediğinden yazdım #2596238 )
    rennes: jeremy doku 26 milyon euro, serhou giurassy 15 milyon euro, martin terrier 12 milyon euro, alfred gomis 10 milyon euro

    varlığının tartışılması bile saçma bence. tek başına rennes türkiye liginde harcanan toplam bonservisten fazlasını ödemiş. diğer takımlar ki bir kısmı küme düşse niye düştü denmez adını sanını doğru düzgün bilmediğimiz adamlara 8-10 milyon euro bayılmış. habib diallo'nun ilk 4 maçta golü yok mesela. bizim ligde 10 milyon euro bonservisle gelecek bir santraforun ilk 4 maçı boş geçtiğinde oluşacak ortamı bir düşünün sadece. sonra makas tartışalım.
  • 216
    makasın açıldığı filan yok. türkiye ligi o kadar berbat bir lig ki makasın açılma şansı diye bir şey söz konusu olamaz. yangıncı tayfa kulübü batağa çekmek için acun'un aldığı mesut'u örnek göstererek galatasaray'a zorla para harcatmaya çalışacaklar. bu tutmaz. parası olan zengin kimse cebinden o alsın. yoksa başkasının olmayan parası üzerinden hesap yapmasın. pandemi dönemindeyiz, seyircisiz oynuyoruz, falcao, diagne, belhanda kazıkları çıkmamış, hala transferde transfer demek kulübe batarsan bat demektir. transferi sevmeyin, takım olmayı sevin, eldeki futbolcuda verim almayı sevin. merak etmeyin siz takım olursanız makas açılmaz.
  • 126
    ülke futbolunun uzun yıllardır süregelen durumunun sonucudur.

    çünkü 2000'li yılların başından beri türk futbolu yıldız oyuncu transferi üzerine şekillendi. şampiyonluklar böyle geldi, başkanlar yıldız oyuncu vaadleriyle seçildi, spor gazeteleri yıldız oyuncu haberiyle satıyordu. hala da farklı formlarda devam ediyor spor gazetesi kalmadı ama haber sitesinden tıklanma oldu.

    bunu sadece yıldız topçu üzerine de endesklememek lazım çok alıp az satma üzerine kurduk bir çok şeyi. bizim kuzey avrupa ülkelerinden, iskoçya'lardan farkımız buydu. ülke futbolu; taraftar - yönetim - medya 3'lüsünün yıldız, kariyerli adam alarak yürüyelim etkisiyle gitti. kimi zaman taraftar bekledi, medya şişirdi, yönetim aldı kimi zaman medya şişirdi taraftar yönetime yüklendi, yönetim aldı. kimi zaman yönetim bu vaadle geldi uçaklar inecek dedi veya internet arama motoru kullanarak dünya yıldızları gelecek dedi taraftar beklentiye girdi diye gittin mecbur kaldın aldın vs bu 3 özne birbirinden daha suçsuz değil bence. tek tek olaylara bakarsan birinde o suçlu öbüründe bu suçlu dersin ama toplamda hepsi suçlu. iskoçya'da böyle bir taraftar yok böyle bir spor medyası yok böyle yönetim de yok. en nihayetinde karar alıcı olan yönetim suçludur da 2002'de hollanda'dan yönetici getirsen koysan, fener bu kadar yıldız oyuncu transferi yapıyor biz yapmıyoruz bütün oyuncular hoca baskı altında tribünlerde uğuldama olmasın iki tane de biz yapalım bari diye yıldız alırlardı.

    bu modelle zaman zaman doğru kadro/doğru hoca ile avrupa'da başarılar geldi ama sürdürülebilir olmayacağı çok açıktı. borçlar git gide arttı ve döviz kurunun artışı ile de işler içinden çıkılmaz bir noktaya geldi. bugüne bakarsak; doğru modeli uygulayacak maddi imkan kalmadı. elde ne oyuncu yetiştiren altyapılar var ne para var. scouting yapayım oyuncu buldum onu alayım diyorsun alamıyorsun brighton alıyor 1 sene kiraya veriyor. onyekuru - seri tutayım geçen seneden uyum sağladılar diyorsun olmuyor oyun devamlılığın sekteye uğruyor zamanında felipe melo'yu tutabiliyordun mesela ve devamlılık yaratıyordun şimdi ise daha düşük kalibredeki kendi takımlarında kadroya giremeyen oyuncuları tutamıyorsun. al sana makas. bugün olsa alamazdın tekrar melo'yu falan. bu sefer oyun devamlılığın olmadığı için hoca tekrar yapı kurmaya uğraşır sende modern futboldan uzaklaşmış derdin 8 sene önce de. neyse bunlar olmayınca mecburen sürekli kiralık yama veya free transfer yapıyorsun. ordan da yüksek kontratla geri dönüşsüz mal almış oluyorsun. bu ffp kalksa bunun önümüzdeki sene tff limiti var, kulübün borcu harcı var. yine istediğin gibi 5-10 milyon euroluk scout yatırımı yapabileceğin şüpheli. 5-10 milyon euro diyorum büyük liglerdeki küme düşme hattı takımları için çerez parası olmuş durumda. makas açılmakla kalmadı treni de kaçırdın. hocaya falan sallamak kolay olanı. kaç tane avrupa modeli deneyen adam gördük hepsi yarıda bırakmak zorunda kaldı. en son örnek ali koç - cocu. inanılmaz yüksek kredili başkan, hollanda'dan başarılı gelen hoca. adam ilk devreyi bitiremedi. burda da fatih terim'e laf sokup sokup simülasyon yaratmaya çalışıyorlar. çok gördük o modelleri burda kopyala yapıştır yapmaya çalışınca bir bok olmuyor.
  • 172
    sadece fatih terim değil, gelecek vaat eden okan buruk gibi bir hocanın da söylediği söz.

    https://twitter.com/...101366141820931?s=19

    yıllardır türk futbolunun avrupa'da dişe dokunur bir başarısı var mı ? yok. bjk grup lideri oldu, başakşehir ve başka takımlar arada günlük 1-2 galibiyet alıyor, devamı geliyor mu ? yok. en son dişe dokunur başarı olarak şampiyonlar ligi'nde çeyrek final kim oynadı ? yine fatih terim.

    demek ki makas bizim ülkemizle avrupa arasında daha da açıldı. bunu aşarsa yine öncelikle fatih terim, bir gün bize gelirse de okan buruk aşacaktır.

    sonra da avrupa'da biri bir maç kazanınca hemen tetikte bekleyen, hocaya sallamaya bahane arayanlar anında geliyor hani makas bilmem ne diyor. kusura bakmayın da sizin fare yakalamışlığınız kadar hocanın kedi bişey bişeyi var.
  • 414
    iki tür makas var. birisi ekonomik makas birisi psikolojik makas.

    ekonomik makas açıldıysa bir şekilde mental olarak mantıklı hamleler yaparak bu seviyelere ulaşamasan da yaklaşırsın ya da o seviyeleri zorlayabilirsin. çünkü özkaynaklarını verimli kullanmak için planli-programlı calisirsin.

    psikolojik makas açıldıysa maalesef bu makas asla kapanmaz. istediğin hamleyi yap, istedigin taktiği çalış, istediğin takımı kur farketmez.

    kafanda sadece bir dogru varsa, eleştiriye açık değilsen, hatalarıni kabullenip bunları düzeltmek için farklı metodlar denemiyorsan isterse ekonomik olarak makası kapat, hiçbir işe yaramaz.

    ışte bizdeki ekonomik makastan ziyade psikolojik makastır. genelde kavramları direkt olarak degerlendirmektense kök nedenlere inmeye calismak lazim.

    o sebeple makasın açılması; tükenmişliğin, başarısızlığın, is bilmezligin bahanesidir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın