1226
jurgen klopp'un altyapıdan çıkardığı, yıldızını parlattığı futbolcular ve oynattığı baskı futbolu sebebiyle ekstra tutulduğum, sevdiğim kulüptür.
liverpool sempatisi beslememe sebep olan olay; gerard futbolu bıraktığı gün "bir yıldız daha kaydı" haberlerinin altına, chelsea maçındaki malum anın fotoğrafıyla "böyle mi diyen" tiplerin doluşmuş olmasıydı. önce kahkaha attım. sonra, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi orta sahalarından birinin, takımına bağlı kalmasını ve hak ettiğini düşündüğüm bir epl şampiyonluğunu alamamasını hatırlayınca sinirlendim. o gün ilk defa liverpool'a sempatim oluştu.
yok liman işçisi, yok gariban takımı falan değil olay. he ama kulüp tarihi, hillsborough sonrası liverpool taraftarlarına yapılan muamale, forma rengi, ynwa, araştırınca şehrin gözler önüne serilen güzelliği de bittabi çok etkili. ancak sanıldığının aksine liman işçileri beni bağlamıyor.
kaldı ki klopp hocam gelene kadar maçlarını istesem de takip edemiyordum. hem yayın sıkıntısı hem keyifsiz futbol sebebiyle. klopp'un heavy metal football adı verilen futbol anlayışıyla beraber kulübe gelmesinden bu yana hiçbir epl maçını kaçırmadım. özellikle city'i 4-3 yendikleri maçta aldığım keyfi uzun zamandır hiçbir maçta almamıştım ve maalesef o zamandan beri de alamadım.
sermayeye karşı liman işçileri söylemi saçmalık. ama çılgın arap sermayesiyle her yıl rakiplerinden kat kat fazla para saçan city ile aynı kefede olmadıklarını düşünüyorum. en basitinden coutinho'dan gelen parayla van dijk ve alisson alındı. yani finansal fair play, city'nin rodri transferinde yaptığı gibi kör göze parmak sokarcasına ihlal edilmiyor. belki yine ihlal ediliyordur o kadar hakim değilim ama milyarlar harcayıp sadece lig şampiyonu olan pep'e sempati beslemek benlik değil.
yani liverpoolseverlerin tamamını futbol romantiği ilan eden ifadeler gerçeği yansıtmıyor. klopp'u, oynattığı oyunu, yaşattığı heyecanı, takımdaki futbolcuların çoğunu, forma rengini, maç öncesi geleneklerini sevdiğimden, galatasaray'la oynamadığı sürece kimle oynarsa oynasın liverpool'u destekliyorum. olay bundan ibaret.
liverpool sempatisi beslememe sebep olan olay; gerard futbolu bıraktığı gün "bir yıldız daha kaydı" haberlerinin altına, chelsea maçındaki malum anın fotoğrafıyla "böyle mi diyen" tiplerin doluşmuş olmasıydı. önce kahkaha attım. sonra, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi orta sahalarından birinin, takımına bağlı kalmasını ve hak ettiğini düşündüğüm bir epl şampiyonluğunu alamamasını hatırlayınca sinirlendim. o gün ilk defa liverpool'a sempatim oluştu.
yok liman işçisi, yok gariban takımı falan değil olay. he ama kulüp tarihi, hillsborough sonrası liverpool taraftarlarına yapılan muamale, forma rengi, ynwa, araştırınca şehrin gözler önüne serilen güzelliği de bittabi çok etkili. ancak sanıldığının aksine liman işçileri beni bağlamıyor.
kaldı ki klopp hocam gelene kadar maçlarını istesem de takip edemiyordum. hem yayın sıkıntısı hem keyifsiz futbol sebebiyle. klopp'un heavy metal football adı verilen futbol anlayışıyla beraber kulübe gelmesinden bu yana hiçbir epl maçını kaçırmadım. özellikle city'i 4-3 yendikleri maçta aldığım keyfi uzun zamandır hiçbir maçta almamıştım ve maalesef o zamandan beri de alamadım.
sermayeye karşı liman işçileri söylemi saçmalık. ama çılgın arap sermayesiyle her yıl rakiplerinden kat kat fazla para saçan city ile aynı kefede olmadıklarını düşünüyorum. en basitinden coutinho'dan gelen parayla van dijk ve alisson alındı. yani finansal fair play, city'nin rodri transferinde yaptığı gibi kör göze parmak sokarcasına ihlal edilmiyor. belki yine ihlal ediliyordur o kadar hakim değilim ama milyarlar harcayıp sadece lig şampiyonu olan pep'e sempati beslemek benlik değil.
yani liverpoolseverlerin tamamını futbol romantiği ilan eden ifadeler gerçeği yansıtmıyor. klopp'u, oynattığı oyunu, yaşattığı heyecanı, takımdaki futbolcuların çoğunu, forma rengini, maç öncesi geleneklerini sevdiğimden, galatasaray'la oynamadığı sürece kimle oynarsa oynasın liverpool'u destekliyorum. olay bundan ibaret.