birçok galatasaray taraftarı gibi benim de ingiltere liginde -hatta avrupa'da- desteklediğim takımdı liverpool. ancak
4 kasım 2008 liverpool atletico madrid maçında o güne dek neredeyse taptığım adam steven gerrard'ın kendini yere atması, üstüne üstlük bunu "futbolcunun kendini yere atmasından daha çok şu futbolun içine sıçan bir şey yok." açıklamasına rağmen yapması beni soğutmuştu takımdan. dün
9 kasım 2009 liverpool birmingham maçında takımı gerideyken aynı hareketi
n'gog yaptı, kendini yere atarak penaltıyı aldı ve bir kez daha liverpool puanı kurtardı.
sizi bilemem ama galatasaray'ı, liverpool'u -belki barcelona'yı- sadece güzel futbol oynuyorlar, kupa kazanıyorlar, aman zaten seveni pek de çok diye değil; başka bir şeyi, üst bir değeri temsil ettikleri ya da simgeledikleri için seviyor(d)um ben. sanırım 'asalet' dedikleri şey için. bu takımlar da zora düştüklerinde rakibin hakkını gasp etmeyi, futbol izleyicisini hayal kırıklığına uğratmayı sırf puan için göze alabiliyorsa nerde kalır asaletleri? düşünün bir, sırf sarı kart görme tehdidi için mi milan baros'un her elle oynamasına, kendini yere atmasına kızıyoruz biz? bana sorarsanız hayır, galatasaraylı bir oyuncuya bu hareketleri yakıştıramadığımızdan. koca liverpool'un bir puan eksik alması, emek hırsızı olarak anılmasından daha mı mühimdi yani?
http://www.youtube.com/watch?v=PVthv1RqHqo not: arif erdem'e rağmen nasıl galatasaraylı olmuşum onu sorguluyorum şimdi. çocuk aklıydı heralde.