her galatasaray taraftarı takımına gelmiş yabancı futbolcusunu, özellikle avrupa da biraz isim yapmışsa adam daha hava alanına inmeden "ulan bizi uçurabilir bu herif" düşüncesi ile zaten "hayran olmaya hazır" olarak beklemektedir. (ben bu yaşıma kadar daha bir türk çocuğunun hava alanını bırak herhangi bir şekilde karşılandığını görmedim) gelen yabancı futbolcunun fazla bir şey yapmasına gerek kalmadığından yaptığı bir kaç güzel hareket bile ona olan hayranlığın artmasını sağlar. bu durum türk çocuklarının kezban aşkı ile açıklanabilir. hani türk çocuğu aşık olduğu kızın hiç bir kusurunu görmez de normal olarak yapması gereken davranışlara ve normal olmayan bazı hallerine (bebek taklidi yaparak konuşmak) hayranlık duyar. onun gibi işte.
bir de galatasaray taraftarı, ne kadar "mal" olursa olsun hiç bir yabancı futbolcuyu ıslıklamaz, yuhalamaz, kafasına telefon atmaz, anasına bacısına küfür etmez, dövmeye kalkmaz, "aldığın paranın hakkını ver huleynn" diye çemkirmez. bunun tek istisnası
petre dir. o da kötü futbolcu olduğu için değil, yöneticilerin kendi kıçını kurtarıp
hagi nin başını yemek için bir grubu yönlendirmesi sonucunda olmuş bir olaydır. o yuhaladıkları
petre halen uefa da ve kendi liginde stau bukres kulübünde her maç ilk onbir de forma giymektedir. lincoln de bu doğal sürecin elemanlarından biridir..
eğer lincoln
türk çocuğu olsaydı siz o zaman asıl başına gelecekleri görürdünüz.
(bkz:
eziklik)
(bkz:
yabancının kıçını öpme hastalığı)