• 5
    küçüklüğümde tek bir hayal kurdum. o da galatasaray'da futbolcu olmaktı. ilahi taktir 2 dizim birden sakatlandı, futbolu bıraktım. o zaman kardeş klübümüzün hocası bana program hazırlamıştı, özel olarak bizzat masaj yapıyordu hergün. futbola dön, fiziksel olarak gelişirsen futbolcu olacaksın demişti. ama gerek aile gerekse şartlar futbolu sadece halı saha'da oynamama imkan tanıdı. daha sonraları bari galatasaray üniversitesini kazanayım. ordan klübe üye olmak daha kolay. bi yönetici olurum, allah büyük, hayallerimi gerçekleştiren futbolcuların başkanı olurum onlara babalık ederim falan derken o hayallerde bitti gerek aile, gerek şartlar gerek ben. hayalime ulaşamama, hayalimi gerçekleştirenlere yakın olma hayaline dönüştü. ama galatasaray'a başkan olmak fazlasıyla uçuk bir hayaldi. en büyük hayalim çocukken bitti, gençlik hayalimi de başaramadım. şimdi elimde tek şey kaldı o da galatasaray'a malzemeci olmak. hayatımdaki tek hayalim şu uzun zamandır. alın beni ey yönetim. üçüne beşine bakmam, sabah akşam çalışırım. kramponlara, formalara, eşofmanlara çocuğum gibi bakarım. elim ayağım tutmayana kadar malzemecilik yapayım klübümde. allah büyük diyorum, inşallah olur. hayalimi gerçekleştiren futbolculara daha yakın olurum. o da olmazsa benim hayalimi gerçekleştiren futbolculara tribünden bağırmaya devam...
  • 30
    bunu bende yaptım. hatta öyle bir kariyer çizdim ki kendime hem ben tarihe geçiyorum hem galatasaray.

    aşağıda okuyacağınız yazı tamamen hayal ürünüm olup gerçek kişi ve kurumlarla ilgisi yoktur.

    - önce k.erciyesspor'da futbola başlıyorum. henüz 16 yaşımda iken ptt 1.ligin son haftalarından başlamak üzere şans buluyorum. son 4 maçta forma giyiyorum ve 4 maçı 7 gol 1 asistle tamamlayınca dikkatleri üzerime çekiyorum. ertesi yıl erciyesspor'un en önemli oyuncularından biri olarak sezona başlıyorum.

    - sezon başlarında yaşım gereği oyuna genelde sonraları giriyorum. ama hiç boş geçmiyorum bu şansları. girdiğim her maçta sonuca etki edecek işler yapıyorum. goller atıyorum, asistler yapıyorum.

    - derken artık ilk 11 oyuncusu oluyorum. ilk yarının son haftalarında aldığım formayı kimseye kaptırmıyorum. devre arası kampında timuçin beyazıt disiplinsiz davranışları nedeniyle kadro dışı kalıyor. ama kaptan oydu. o gidince yeni kaptan kim olsun diye düşünülmeye başlanıyor. hocamız mustafa uğur çok büyük bir risk alıyor ve beni yanına çağırıyor. "gel baalım yavrım, saaa gaptanlık bazıbangdını vireceem. emme şımarmak yok taaam mı oolum" diyor. bende en ufak bir kibir alameti yok. ve "tabi hocam. sen merak etme" diyerek bu ulvi görevi devralıyorum. takımda herkes beni seviyor. aman allah'ım çok sempatiğim. takımı kurtarıyorum her maç, nasıl sevmesinler.

    - bu arada ben lise sondayım. bir yandan lys falan da var. ama neyse işte çalışıyorum ona da. sevdiğimde bir kız var. tabi bu hayalde beraberiz. fenerli ama olsun ne yapalım. seviyoruz birbirimizi. onu her hafta uyarıyorum. "aşkım cumartesi saat 3'te filan takımla maçımız var. trt spor'da. izle beni" diyorum. o da beni gururla izliyor. babası merak ediyor "bu kızın ne işi olur futbolla" diye ama babasına falan çaktırmıyor. "erciyessporumuzu destekliyorum babacım" diyerek geçiştiriyor. bende babasının da maçları izleme ihtimaline karşı attığım golleri sevdiğime ithaf edemiyorum. yapacak bir şey yok.

    - neyse efenim, 2. yarı başlıyor. ben de gollerimle takımımı sırtlamaya devam ediyorum. bu arada türkiye kupasında da çeyrek finale kadar gelmişiz. aksilik beşiktaş'la eşleşiyoruz. statü tek maç. bjk'nın yeni stadında bunlara 3-2 çakıyoruz. tabi hat-trick yapıyorum. bütün spor medyası beni konuşuyor. fb ile anlaştı haberleri ayyuka çıkıyor. benim kızda memnun bu haberden. fenerli ya. çakaaaaaal. neyse bir yandan ligde zirvedeyken diğer yandan kupada yarı finalde de galatasaray'la eşleşiyoruz. bu turu da içim kan ağlaya ağlaya attığım gollerle 2-1'le geçip finalde fener'in rakibi oluyoruz.

    - mayıs ayına gelindiğinde bitime 3 hafta kala ligi şampiyon bitirmeyi garantiliyoruz. kupada da konya'da fener'le oynadığımız finali yine benim gollerimle 4-3 kazanarak şampiyon oluyoruz. bütün basın benim peşimde. daha 17'sini bitirmemiş olan ben ki ptt 1.liginde de 25 maçta 40 gol atmışım zaten, kupada da 3 büyükleri yıkan adam olarak transfer gündemini 1 numarasındayım.

    - haziran ayındaki lys'yi başarıyla atlatıyoruz. bu arada kızı da istemişim babasından o da vermiş. ikimizde 18 yaşını henüz doldurmadığımız için, mahkeme izniyle evleniyoruz. * tabi artık o da transfer konusunda söz sahibi oluyor. ısrarla fener'e gitmem gerektiğini söylüyor. ama ben "sus kadın! ne feneri, istanbul'a gideceksek bu yalnız galatasaray için olur" diyerek susturuyorum onu. ama galatasaray'da benle hiç ilgilenmiyor. kulübün başında dursun olacak o adam var ve "çok baaalı, alırsak uefadan ceza neyin yeriz" diyerek bu transfere sıcak bakmıyor.

    - ama fener durmuyor abiler. aziz kah mahmut'u gönderiyor, kah ilhan eşşoğlu'nu. kulüpler kendi aralarında anlaşıyorlar orada sıkıntı yok. ama ben galatasarayımı bekliyorum. bir teklif yapsalar elimden geleni yapacağım ama hiç bakmıyorlar ki yüzüme. neyse kulüpler 25 milyon € bedelle anlaşıyorlar. hatta fener kap bildirimi bile yapıyor. ama ben anlaşmaya yanaşmıyorum. twitter'da "oynarsam galatasaray'da oynarım" diyerek spor gündemine bomba gibi düşen bir açıklama yapıyorum. bunu duyan galatasaraylı taraftarlar twitter'da `#dursunnotgivingiup'ıallanallahsız"` siye hastag açıyorlar. sözlükte falan müthiş br kamuoyu oluşuyor benle ilgili.

    - dursun baskılara dayanamıyor. erciyes başkanı ile görüşüyor. ama erciyesspor "25 veren var başkan ne 3.5'u" diyerek dursun'un bu komik teklifini reddediyor. neyse araya adam falan giriyor ve galatasaray 15'e kadar çıkıyor. "bundan 1 kuruş fazla virmem" diyen dursun masadan kalkıyor. ben hemen araya girip erciyesspor başkanına "başkanım aradaki 10 milyonluk farkı ben vereyim" diyorum. bende para yok tabi. senet yapıyoruz. 5 yıl içinde o parayı vermem karşılığında bonservis problemini çözüyoruz.

    artık galatasaray'dayım abiler. sneijder'den boşalan 10 numaralı formayı veriyor kulüp. ve 1 yılı opsiyonlu 45 yıllık mukaveleye imza atıyorum. benim kız çıldırıyor ama ben "aşkım galatasaray daha vefalı" diyerek esprimi yapıyorum. kız gülmüyor tabi. ha bu arada lys'de ikimizde türkiye'de ilk 10 bine giriyoruz. ben itü ingilizce mimarlığa giriyorum o da marmara hukuk'a. üniversite sorununu da çözdükten sonra tüm dikkatimi galatasaray'ın başarısına veriyorum. kampın neşe kaynağı oluyorum. çok uzadı ama böyle işte...
  • 1
    küçüklüğümden beri yaptığım bir deliliktir. sanki ben de o takımda oynuyorum gibi hissederim hep. bazen defans oynarım, bazen ön libero oynarım, bazen kampta yabancı oyuncularla takımda uyum sorunu yaşamasın diye, gider onlara takımla ilgili şeyler anlatırım. galiba ben kafayı yedim deyip yatar uyurum çoğu zaman.*

    edit: kafayı sıyırmamışım bunu hayal eden şimdilik iki insan çıktı, o bile yeter.
  • 21
    sayfa her yenilendiğinde çıkan şu rastgele 10 numara entry'lerden biri* geldi, düşündüm biraz...

    manyak mıyız lan biz? gece yatağına uzanmışsın; ister platonik aşkınla el ele düşünürsün kendini, ister nobel ödülünü reddettiğini basın mensuplarına açıklarken, ister kendi kurduğun partinin başkanı olarak meclis kürsüsünden "x partisi iktidarı olarak, ilk icraatımız; seçim barajının ve milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasıdır!" falan diye nutkunu çekerken...

    o kadar özgürsün ki, hayal bu...

    nasıl oluyor da hepsini elimizin tersiyle itip, kendimizi galatasaray'ın eksik ön liberosu, beki, stoperi, kalecisi olarak hayal ediyoruz? ulan ego ise, öbürleri de ego; paraysa, öbürleri de...

    aşığınım ulan senin; n'aparsan yap, seviyorum seni!
  • 32
    ahmet çalık transferine bir de bu gözle bakalım. ahmet çalık olduğunuzu düşünün. bu takımın aynı zamanda taraftarısiniz. ve iş bilmez bir yönetim tarafından degeriniz kat be kat üstüne transfer ediliyorsunuz. ne düşünürsünüz ?

    tamam bende lider özellikli daha iyi bir stoper alınmasından yanayım. ama serdar sakatlandığı sonrasinda proaktif stoper kalmadı takımda. hakan bıraktıktan sonrada büyük ihtimalle onun özelliklerinde bir stoper alırlar.
  • 20
    sene 2007,metin oktay tesislerinde futbol okulundaydım. hemen kafamı çevirdiğimde a takımı antreman yapıyordu. topu hep o tarafa sürüyordum, o tarafa, tellere yakın yere koşuyordum.
    hakan şükür, ayhan akman, arda turan streching yapıyorlardı. gözüm önüme atılan toptaydı ama aklım onlardaydı. sanki her an çıkıp gidecekmiş gibiydim yanlarına. topa vurduktan sonra kafamı çeviriyordum.
    çok yakınımdaydılar ama bizi ayıran o ince çizgi hayallerimi hiç ayıramadı.
    aykuta ya da orkuna o şutları atan ben olmalıydım. linderoth ile düz koşu yapan ben olmalıydım.

    hayallerimin kahramanları yan sahamdaydı sözlük ama ben bu kadar yakınken, bir o kadar da uzaktaydım.

    şimdilerde anlıyorum;

    eğer onları izlemek yerine adam gibi top oynasaydım belki de şimdi a takımdaydım ben de.*
  • 12
    o bile yeter dediğim hadisedir. hayallerimi süslüyorsun ya daha ne söyleyeyim bu sevda bitmez.
    birde çevremde ki küçük bir kitle buna inanmıştı aslında, olayın özeti şudur:
    maksimum 16-17 yaşındayım yaşça epey büyük abilerimiz * halı saha maçı ayarlamışlar ben sadece birini tanıyorum o da beni çok seven biriydi. maç başladı ve kaleci sakatlandı en fazla15 dakika olmuştu sahada ki arkadaşım beni işaret etti ve oradakilere "galatasaray altyapısında kalecilik yapıyor bu çocuk" demiş hemen çağırıldım ve kaleye geçtim ve süper bir maç çıkardım* maçı farklı kazandık yaz bitene kadar* istisnasız herkes bana galatasaray paf takımı futbolcusu ve geleceğin kalecisi gözüyle baktı inanın çok zevkli oluyor.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın