• 139
    hayatımda şahsından bağımsız büyük yeri olan adam.

    vakit doksanlar, istanbul'un bir varoş semtinde muhafazakar bir ailenin çocuğuyum. çekyatın altında rengi ufaktan solmuş kocaman bayraklar var, üstünde hilal ve başak olan. "refah gelecek zulüm bitecek" sloganı muhtemelen kurduğum ilk kurallı cümlelerden biri. despot baba, ayakkabılar çıkartılarak girilen aile apartmanı, kömür kokan mahalle, girinti çıkıntılarına sakızlar yapışmış asfalt, 28 şubat... orada burada baş parmağını kaldırarak "okey" işareti yapan ecnebileri bile çocuk aklımla milli görüşçü zannettiğim yıllarda en az bunlar kadar yer etmiş bir figürdür kemal abi.

    efendim, geniş ailemizde televizyondan "televizyon" diye bile bahsedilmiyor. "şeytan" diye bahsediyoruz kendi aramızda televizyondan. koca apartmanda evinde televizyon bulunduracak kadar "yozlaşmış" tek adam, kendi dairesinde bekar yaşayacak kadar bir özgür alanı kendisine açabilmiş amcam. 20. yüzyıl türkiyesinde yüzlerce örneğine rastlanılabilecek "iyi topçu olacakmış da babası izin vermemiş" vakalarından. ve fakat bu amcamın iflah olmaz bir hastalığı var. fenerbahçe başarılarında tüm binayı kaplayan bir sarı lacivert bayrağı çatıdan sarkıtacak kadar hasta fenerbahçeli. futbolla ilişkim bu kadar hasta bir fenerbahçeli olan amcam dolayısıyla başlıyor. arada onun evine gidiyorum akşamları, o zamanlar trt'nin verdiği la liga'yı izliyoruz. karembeu'lu, mijatovic'li real madrid'i çok seviyorum. bazen de kahveye götürüyor beni kaçak göçek türkiye ligi maçlarını izlemeye. hafta sonları bol bol da tribüne gidiyoruz. allah'tan fenerbahçe'yi sevdiği kadar futbolu da seviyor da her takımın maçına gidiyoruz. tribünden ilk izlediğim galatasaray maçı zeytinburnu maçı. amcamın omuzlarına binmişim, hagi'yi seçmeye çalışıyorum sahada. amcamın gözünde tabii ki fenerbahçeli olacağım, başka bir seçenek yok. ama kaçak kahvehane seanslarında ve de tribün seyahatlerinde sıra galatasaray maçına geldiğinde kalbim bir başka atıyor. kenarda sinirli sinirli bağıran terli bir adam var, görünce bir başka hissediyorum. ama en çok da sahada top ayağına geldiğinde spikerin iştahlı iştahlı "haccciii" dediği bir adam var, ona vuruluyorum. eh, şimdi bu çocuk o mahalle maçlarında topu ayağına alınca nasıl "haccciii" demesin? diyor tabii. amcamın büyük hüznüne ve hayal kırıklığına rağmen galatasaraylı oluyorum.

    "evde televizyon yok" demiştim. iki adet iletişim aracımız var: radyo ve gazete. radyoda genelde dolunay fm açık. 108.0, frekansını son nefesime kadar unutmam sanırım. akşamları tok sesli bir abinin sunduğu programa türkiye'nin dört bir yanından birileri bağlanıyor, sıradaki ilahiyi sevdiği birilerine armağan ediyor. babam evde yoksa ve de amcamla kahvehane kaçamağı yapmıyorsak hafta sonu gündüzlerinin en büyük keyfi trt'nin dönüşümlü naklen maç yayınları. bir de gazete var demiştik. eh, öyle fanatik fotomaç falan beklenemez tabii bu tabloda. yeni şafak bile fazla yenilikçi bulunuyor. iki gazete var eve giren: milli gazete ve vakit.

    vakit'in spor bölümü tek sayfa. şimdilerin mahpusu adnan oktar'ın, harun yahya müstear ismiyle yayınladığı evrim karşıtı yazıların olduğu günler yarım sayfaya düşüyor. baskıya da biraz erken giriyorlar anlaşılan, dün akşamki maçın ne olduğunu oradan öğrenmek mümkün değil. bir de spor yazarları var sami özey diye. abinin yorum yazıları tam olarak şu formatta: maçın 68. dakikasında arif gerçekten çok güzel bir vuruşla topu ağlara gönderdi. anlaşılan sami abi'ye "hadi abi şurası da boş kalmasın, sen de burayı doldur" diye o köşeyi göstermişler.

    milli gazete ise ne hikmetse 2 sayfa ayırmış spora. şampiyonlar ligi maçlarının bile sonuçlarını ertesi gün milli gazete'den öğrenmek mümkün. pazarları kocaman bulmaca sayfası falan, o şartlarda baya hovardalık gibi geliyor bana milli gazete. ve evet, başlığın sahibine nihayet gelebildik. bir de iddialı mı iddialı spor yazarı var milli gazete'nin. kemal belgin. haftada 3-4 yazı yazıyor kemal abi. fenerbahçeli ama aziz yıldırım'a ezelden düşman. fatih terim'e çoğu galatasaraylıdan daha fazla hayran. hakan şükür dünyanın en iyi santrforu.

    tamam, kemal abi arada "galatasaray bir kaleci almış, mondragon diye. adamın adını bizim boyalı basın faryd aly mondragon diye yazıyor. ferit ali yazamıyor musunuz kardeşim? adam müslüman işte, ne bu islam düşmanlığı" minvalinde yazılar yazarak saçmalıyor ama eldeki tek alternatif o, yapacak bir şey yok. kemal abi galatasaray'ı, fatih hoca'yı, hakan şükür'ü övdükçe, amcamdan azıcık ucundan gizli yaşadığım galatasaray aşkım depreşiyor.

    sonra lise çağında yatılı okulla kazanılan özgürlük, esenler otogar'daki gazete bayiinden milli gazete-vakit'li çocukluk yıllarının acısını çıkartırcasına alınan ve izmit'e varana kadar her satırı deli gibi okunan fanatik, fotomaç ve de tabii ki galatasaray dergisi... kahvehaneye tek başına gidilen, tribüne tek başına gidilen günler geldi. ilk kombineler alındı, galatasaray'ın 2002 sonrası yaşadığı fetret dönemine denk gelen o zamanlarda o atkı boyundan inadına çıkartılmadı.

    çeyrek asır geçti. erbakan öldü. şu anda yaşadığım evde koltuğun altında refah partisi bayrağı yok. hakan şükür kaçak. milli gazete'yi en son ne zaman okudum bilmiyorum. amcamla aram saçma sapan meseleler yüzünden açık. ama iki şey engelleyemediğim bir dürtü olarak devam ediyor o yıllardan. bi sağ el baş parmağını kaldırıp "okey" işareti yapanları görünce saniyenin onda biri kadar bir süre için bile olsa "bu da mı erbakancı lan" diye şüpheye düşüyorum, bir de youtube'da bazen önerilen videolarda kemal abi'nin aspor'da yaptığı programın videoları çıkınca dünyada futbolu en iyi bilen adam oymuş gibi pür dikkat ve de pür hürmet dinlemeye başlıyorum. çocukluğumdan kalan o büyü kemal abi'nin garip garip sözleriyle 1 dakikada kayboluyor tabii ama olsun.

    kemal abi çocukluğumun 'futbolu en iyi bilen adamı'ydı.
  • 78
    iyi hoş adam da bazen sohbeti çok fena piç ediyor. misal muhabbetin en ateşli yerinde neolitik çağdan kalma anılarını anlatmaya başlıyor. çoğu da ilginç bile değil. misal "bu fener mi şampiyon olacak abi? heheyt... sene 75. tercüman'da çalışıyorum. rahmetli rıfat'la haber kovalıyoruz. tüm takım almanya kampında. takımın başında da didi var. antrenmana bir baktık kerpeten recep'le kaşar oğuz oynamıyor. takımın en önemli iki yıldızı...(isimleri, tarihleri tamamen attım, sohbeti piç etmiş vaziyette zaten)...haldun abi vardı, takımın genel koordinatörü. hayırdır abi?, dedik. dün uyku vaktinde pişpirik oynarken yakalamış hoca, dedi. yaa... var mı şimdi böyle sağlam hoca takımın başında abi?.." diyebiliyor. sonra tam muhabbet devam etmeye başlıyor, "86 sezonunu hatırladım, ilginçtir, o sezonda kültivatör musa'yı almıştı başkan zeytinburnu'ndan...(öehh amk)..." diye devam edebiliyor.

    onun dışında acayip bir aziz yıldırım nefreti var kemal amcada. adamın yaptığı her hareketi eleştiriyor. gerçi düzgün hareketi yok aziz'in de kemal amcam sinekten yağ da çıkarmıyor değil hani. türkiye gazetesi'nde yazardı eskiden. kocaman bir köşesi vardı bunun. 2007 sezonu arefesiydi yamulmuyorsam. fener carlos'u, biz de volkan yaman'ı almıştık.(u: tam umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımı amk :() "ulan kim bu volkan yaman?" filan diye düşünürken kendinin köşesinde bir yazı okumuştum. volkan da o sıralar bir hazırlık maçında -ya da ön eleme de olabilir- frikikten gol mü ne atmıştı. hatta gol de şu olabilir: https://www.youtube.com/watch?v=ACirfNfMJXI
    yazı da volkan'ın ne kadar muhteşem bir transfer olduğunu anlatıyor, "bu çocuğa dikkat edin, gelecek on yıla damgasını vuracak!(u: vuramadı :()" diye de fikrini destekliyordu. aynı yazıda da carlos'un bitik bir futbolcu olduğunu fener'e yatmaya geldiğini filan anlatıyordu. volkan o sezon ilk başlarda saman alevi gibi parlayıp söndü, carlos'la fener şl'de çeyrel final yaptı, iyi mi? hepsini geç, tam tersi performanslar da olabilirdi de... insan bir düşünür lan. roberto carlos! futbol tarihinin gelmiş geçmiş en iyi sol beklerinden biri. adam futbol oynasın diye mi alır carlos'u? maksat reklam. kemal amca da bilir bunu gerçi de sırf aziz'e gıcıklığına bazen böyle yorumlar yapabiliyor.
  • 152
    fenerbahçe ile ilgili, 1951 yılındaki gerçekleri anlatan tecrübeli isim.

    --- alıntı ---

    kemal belgin: 1951'de fenerbahçe, iki lisanssız oyuncuyla beşiktaş maçına çıktı. hakem 'maçı başlatırsam hükmen biter' dedi. öyle de oldu

    levent tüzemen: "niye yaptılar?"

    kemal belgin: "galatasaray şampiyon olmasın diye. galatasaray ile beşiktaş çekişiyordu."

    (a spor)

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1361735308589608965
  • 153
    1959 öncesi şampiyonluk yalanı hakkında çok güzel konuşmuş gazeteci büyüğümüz. fenerbahçe’ye vazgeçin bu sevdadan demiştir. nedenlerini de çok güzel anlatmıştır. gerçek fenerbahçeli böyle olur. eğer bu taraftar profili devam etseydi karışık tribünlerde belki hala maç izlenebilirdi. müthiş bir beyefendi. aklı selim insan.

    https://twitter.com/...049479815888897?s=21
  • 151
    bence türkiye'deki en değerli spor insanlarından birisidir. fenerbahçeliler sırf muhalif, daha doğrusu gerçekleri ve doğruları söylüyor diye adamı sevmiyorlar ama bence çok değerli bir spor insanıdır. fultbola dair görüşleri görecelidir ama ülkedeki futbol tarihine en hakim insanlardan birisidir, bilgisine saygı duymak lazım. böyle insanlar el üstünde tutulmalıdır.
    pusulası ahmet ercanlar olan adamlara ağır gelmesi de bir yerde normal tabii.
  • 58
    şimdi size bir hikaye anlatayım..

    bu abimizle zamanında aynı ofiste çalışırdık. dışlanmış bir adamdır bu adam. aziz yıldırım tarafından bileti kesilenlerden yani. o da aziz yıldırım ismini gördüğü yerde lafı çakar, saldırır.

    tarafsız değil bir kere. bunu netleştirelim. adamın kuyruk acısı var. canı yanmış. haliyle öfkeli ama bolca gülümseyen bir adamdır.

    çok acaip olaylar anlatırdı bize. size birkaç tanesini anlatayım da gülelim biraz. gülmeyeceklerimiz de var tabii. neyse.

    zamanında aziz yıldırım'la çok içli dışlıymış bu abimiz. aziz başgan buna danışmadan adım atmazmış ilk yıllarında. bunun için kendince sebepleri de varmış tabii azizciğimizin.

    bir gün telefon açmış kemal abiye, "hemen kulübe gel" demiş. bizimki kulübe gidiyor, azizciğimiz pek neşeli, kahkahalar atıyor, "kulübün geleceğini kurtardım, geleceğini!" diye.

    kemal abi haliyle merak edip soruyor, "ne oldu yahu?" diye..

    meğerse aziz başgan çok genç, yerli bir stoper almış, kulübün geleceğini kurtardım diye o yüzden bağırıp çağırıyormuş. üstelik bir de övünüyormuş, "ilk taksidi de ödedik ikiyüzellibin avroyu, bağladık adamı tamamdır bu iş imzaları attık hahahaha!" diye. bizim kemal abi soruyor, "kim bu adam?" diye.. siz buldunuz mu kim olduğunu?

    adam meğer gitmiş ismail güldüren'i almış, onunla böbürleniyor. ahahahahahahahah bizim kemal abi "püüü sana aldığın adam bodozun önde gideni" falan deyince çıldırmış tabii ama iş işten geçmiş, dediği gibi ilk taksidi bile ödemiş lakin ahahaha

    neyse, zamanında mustafa denizli ilk senesinde yirmibir oyunculuk bir liste vermiş, hepsi oyun kurucular. bunlardan birini istiyorum demiş. bunlar da başlamışlar bir numaradan, alabildikleri ilk adamı kapıp getirecekler.. azizciğimiz listeyi kemal abiye gösteriyor, kemal abi bakıyor listeye.. haim revivo onüçüncü sırada. yahu bu adam müthiş topçu bunu nasıl onüçe yazarsınız falan deyince, aziz yıldırım da anında gaza geliyor ve gidip revivo'yu bağlıyor. denizli'ye de, revivo'yu aldık deyince, denizli de olayın iç yüzünü sonradan öğrenince, olanlar oluyor tabii.

    hatırlıyor musunuz ne olduğunu? revivo ilk oniki hafta forma yüzü görmemişti. işte bu sebepten görmedi.

    bir transfer hikayesi daha anlatayım da konuyu bağlayayım sonra. bunlar hani ispanyol bir adam almışlardı, orta saha. ismini hatırlamıyorum şimdi de hani transferin son günü gelip, bütün sene sakat olduğu için yatan bir ispanyol orta saha. hatırlatan olursa editlerim burayı. neyse, transferin son günü, taraftar transfer bekliyor ama bunlarda hala tık yok. bu adamla anlaşıyorlar. sağlık kontrolüne sokuyorlar adamı, doktor geliyor bu başganceğizin odasına, "başkanım bu adam oynayamaz" diyor. azizim masaya vuruyor yumruğu, yine o meşhur şekeri patlarcasına yükseliyor, "sakat olsa da bacağı kopuk olsa da umurumda değil, taraftar transfer bekliyor lan oynamazsa da oynamaz siktirtmeyin sülalenizi attırın imzayı!" diye köpürüyor ve arkadaşı transfer ediyorlar. tabii sonuç ortada, bütün sene yattı lan herif..

    buraya vaadedildiği gibi edit geldi: jnbon arkadaşımız hatırlattı, unuttuğum isim josico imiş. tam ismini yazayım dedim, jose joaquin moreno verdu imiş tam ismi hayvan oğlu hayvanın. sonra üşen josico deyip geç tabii. şu latinolar ne keraneciler ya..

    şimdi esas konuya geleyim.

    bu bizim yıldırım başgan gün geçtikçe paranoyaklaşıp onu bunu kulüpten yollamaya başlıyor. önüne gelene atarlı, tek başlı yarım saplı falan filan. neyse işte baya çizmiş kafayı kemal abinin anlattıklarına göre. bir gün kemal abi birkaç arkadaşıyla kulüp sosyal tesisinde rakı içerken, başgan yanında üç beş yancısıyla birlikte içeri giriyor ve kemal abilerin masasına doğru "bütün bunakların kökünü kazıyacam lan, hepiniz kulüpten gidiceksiniz" diyor. bunun üstüne de kemal abi ayağı kalkıp, montunu alıp aziz yıldırım'a dönüyor ve "hassiktir lan oradan" deyip çekip gidiyor.

    gidiş o gidiş. bir daha da doğru düzgün iş falan da bulamıyor zaten ana akım medyada. passat alanlardan değil, bagajla çöpe atılanlardan yani kendisi.

    işte bu adamın olayı budur. kemal abi kötü adamdır demiyorum ama tarafsız da demem asla. eskiden kulüple arası iyiyken de taraflıydı, şimdi yıldırım'la papaz diye diğer tarafta ama yine taraf sonuçta.

    he, çok tatlı adamdır, sevecendir hoşsohbettir, geçenlerde kadıköy'de gördüm yıllar sonra selam ettim de tanıdı hemen, ayak üstü sohbet ettik. ama tırnaklarını ofiste masasına keser öyle bırakırdı. öyle de pis bir tarafı vardı. hehe. neyse buydu işte anlattım bitti.
  • 167
    bundan 25 yıl önce kadar sosyal medya, youtube falan yokken tv'de spor programları saçma sapan hakem, yönetici tartışırken, en azından sistem falan konuşan iki adamdan biriydi, diğeri de ömer üründül'dü. hakan şükür, okan buruk, emre belözoğlu, suat kaya özellikle de fatih terim'i öve öve bitiremezdi, biraz hagi koşmuyor diye takıntı yapsa da, o zamanki konjonktür ve yaşını düşündüğümde, kendisini severek takip ederdim, objektifliğini kaybetmeyengillerden.
  • 158
    jorge jesus'un playoff ile ilgili yaptığı açıklamaları eleştirdi ve ilerde fenerbahçeli bazı yöneticilerin de bu konuda girişim yapabileceğini iddia etti.

    en sarsıcı iddiası ise fenerbahçe yönetiminin ziya şengül'ün cenazesine katılmadığı oldu. şimdi cenaze videosuna baktım da sayın başkanımız dahil birçok galatasaraylı isim cenazede varken fenerbahçe başkanı yok sanki. hatta bir tane fenerbahçe yöneticisi yok herhalde. ben yöneticilerini tanımıyor da olabilirim.

    https://youtu.be/lU3ypoXeQcc
  • 147
    yusif şimşeğin dile getirdiği sözlerini hepimiz duyduk ki zamanında gündeme geldiğinde yusuf şimşeğin o maçta iyi oynadı diyerek normalleştirildi ki iyi oynadigi dönem denizlinin küme düşme ihtimali olduğu dakikkalardi. sanırım antep maçıydı bittikten sonra denizli küme de kalmayı garantilerimden sonra söyledi o sözleri . maçın 16 dakika durması da fenerbahcenin işine geldi ki kümede kalmayı garantileyen denizli rehavete kapıldı bence aziz yıldırımın parmağı vardı o işte. denizli neden maçın geç bitmesini istesin ki tek argüman galatasaray kayseriye yenilirse fener bize yatar olur ki bu çok çok küçük bir ihtimaldi. bütün isyanları o kadar oyun kurmalarına rağmen kalk appiah kalk yukarıda allah var olması.

    son bir not o dönem galatasaray to yada alisamiyen.net de bir abimiz kimdi unuttum fenerin 2 deplasman maçına gitmiş ve fener puan kaybetmişti. forum para toplayıp sponsor olup denizliye göndermişti hatta denizli kütüğüne kayıtlı olmayan kişiler maça alınmayacaktı da nasıl çözülmüştü hatırlamıyorum buda öyle bir anı.

    oradan aklımda kalan bu totemi bende fenerin eskişehir deplasmanında uyguladım ve tuttu @lecce arkadaşımız hatirlar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın