• 141
    kendisini pek iyi anmadığım gazeteci.

    ibrahimovic söylentilerinin olduğu zaman bütün programlarda bu konuşuluyordu haliyle. ben de o dönem sadece televizyondan takip ederdim transfer vb. konuları. her neyse...

    bir yaz günü, güneş batıyor, insanın içi huzur dolu falan... açtım a spor'u. biz de o dönem real madrid'le bernabeu kupası maçına çıkacağız. kemal belgin bir anda ballandıra ballandıra ibrahimovic transferini anlatmaya başladı, şöyle bir kaynağımdan geldi bu bilgi falan diye. sonra da "galatasaray, real madrid maçına ibra ile çıkarsa kimse şaşırmasın." dedi. ben de inandım tabi saf :( içimde kelebekler uçuşuyor.

    neyse o maça umut bulut'la çıktık amk.
  • 124
    kendisinin bugün tarihli bir zamanlar futbol programında bahsettiği şikeli maçlar ile ilgili dökümantasyon:

    --- alıntı ---

    "1951 yılında fenerbahçe inönü stadinda beşiktaş ile yapacaği lig maçina sirf galatasaray şampiyon olmasin diye herkesin gözünün içine baka baka sahaya iki lisnassiz futbolcu ile çikarak, bilerek isteyerek hükmen mağlup olmuş...

    bu rezalet fenerbahçe'nin önde gelenlerinden ve taraftarlardan büyük tepki görmüş.. üstüne üstlük.. efsane futbolcu lefter bu maçta öyle bir penaltı kaçırmış ki evlere şenlik.. işte o penaltı günün gazetelerinde """lefter'in akıllara hayret verici penaltısı uzun müddet bizzat fenerliler tarafından yuhalanmıştır""" şeklinde yer almış.

    yaşananlari kisaca özetlemek gerekirse;

    1951 yılı istanbul ligi son maçlar (galatasarayın 1 maçı eksik) 8 nisan 1951. son maç beşiktaş-fenerbahçe. fenerbahçe, beşiktaşı yenerse, galatasaray eksik maçını kazanması halinde şampiyon. beşiktaş, fenerbahçeyle berabere kalır yada kazanırsa beşiktaş şampiyon. fenerbahçe maça iki tane lisansız futbolcuyla çıkıyor, maçın hakemi maçı başlatmadan önce uyardığı halde bilerek ve isteyerek hükmen mağlup oluyor, galatasaray şampiyon olmasın diye. oynanan maçı da beşiktaş 3-1 kazanıyor.

    bazı gazete ve mecmualar """güzel bir formülle(!!!) sahaya gayri nizami iki oyuncu ile çıkan fenerbahçe beşiktaş’a borcunu ödedi.""" derken bazı gazeteler de “borç ödendi alacak ne idi” diye başlık atarken sonradan mesele çok daha iyi anlaşılmış.

    meğer fenerbahçenin 1943 yılından bir borcu varmış beşiktaşa....

    meğer bu maçtan yaklaşık 8 sene önceki hesap şöyle oluşmuş.

    tarih 23 mayıs 1943. günlerden pazar.

    şeref stadında milli küme karşılaşmalarının sonuncusu beşiktaşla fenerbahçe arasında oynanacak. eğer maçı beşiktaş kazanır veya berabere kalırsa galatasaray, yenilirse fenerbahçe şampiyon olacaktı. herkes galatasaray aleyhinde iki rakibin anlaştığını iddia ediyordu. nitekim beşiktaşlılar sahaya acayip bir takımla çıkınca dalavere bütün çıplaklığıyla kendini gösterdi. amma beşiktaşlılar efendice(!!!!!) hareket edip, fenerbahçelilerini geçen hafta yaptıkları gibi hükmen mağlubiyeti evvelden kabul etmeyerek kozlarını sahada pay etmek istediler. bu karşılaşmadan evvel fenerbahçe ile yaptıkları üç maçı da kazanan beşiktaşlılar ne olursa olsun, galatasaray şampiyon olmasın diye çıkardıkları şu garip takıma bakın aziz okuyucularım: celadet- saim, ibrahim-hüseyin – ömer - ali- sabri - hakkı –kemal – cahit - şükrü..

    ve pek tabi, bundan evvelki son üç maçında beşiktaş'a mağlup olan fenerbahçe eşsiz(!!!!!) bir galibiyet alarak beşiktaşı 4-1 yener...

    ertesi gün bu maçı cumhuriyet gazetesine tanınmış bir spor muharriri eşref şefik haberini şu başlıkla yazmıştı.“şerefsiz beşiktaş takimi dün fenerbahçeye 4-1 yenildi”... işte tarih tekerrürden ibarettir derler. çok doğru bir söz. tam sekiz sene sonra fenerbahçeliler, beşiktaşlılara olan şampiyonluk borçlarını ödediler. hem de ne şekilde. faiziyle birlikte. evvela hükmen mağlup oldular. yani beşiktaş-fenerbahçe karşılaşmalarının 90.ıcısı olan maçı hükmen yani 3-0 ve 91.incisi olan hususi maçı da 3-1 kaybederek. herhalde fenerbahçenin kıymetli idarecileri alacaklı olan beşiktaşlılara borçlarını faiziyle ödemekten ziyadesiyle memnun ve mesrurdurlar. bereket versin biz galatasaraylıların buna benzer ne bir borcumuz ve ne de bir alacağımız var.

    yukarıda bahsettiğim o meşhur 3-1'lik mağlubiyet ile ilgili olarak;

    9 nisan 1951 tarihli son telgraf gazetesinde “dünkü maça iki lisansız futbolcu ile başlayan f.b., hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. bu müessif hadiseye inzimamen sahadaki oyunu da 3-1 kaybetti.” başlığı altında halit kivanç’ın yazısı aynen şöyle idi: ... lig şampiyonunu tayin edecek olan dünkü maç, maalesef pek nahoş bir şekilde kapandı ve spor hayatımızın acı vakalarından biri olarak tarihe geçti... ...normal olan şekli f.b. takımının en kuvvetli tertibiyle sahaya çıkması ve rakibini yenmesi idi. bu arada dolaşan dedikodulara aslan inanmıyor ve sarı-laciverdin bu kudretli kadrosunu bekliyorduk. fakat maç saati geldiği anda, inönü stadyumunu dolduran 25 binden fazla seyirciyi hayal sukutuna uğratan bir manzara ile karşılaştık. f.b. sahaya lisansı olmayan iki oyuncu ile çıkıyordu. evet, fener takımı, daha birinci dakikada mağlubiyeti hem de kendisine bir tek puan bile kazandırmayacak olan hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. bu demektir ki, sarı-lacivertliler puan ve fikstür icabını suistimal ederek şampiyonluğu beşiktaşa vermeyi uygun görmüşlerdi....f.b. gibi şerefli ve şöhretli bir kulüp, bu gibi kaprislere alet olacak tıyniyette bir teşekkülmüdür? sarı-lacivert şeref dolu tarihinde böyle peşin bir mağlubiyet bulunduğunu biz zannetmiyoruz. f.b. taraftarları dün büyük yeis içindeydiler, günü erken saatlerinden itibaren stada koşan binlerce seyirciyi istismar etmeye kimin hakkı vardı?

    ...herhalde bu hadisenin resmi bazı neticeleri de olacaktır. başta böyle bir gayrinizami oyuna müsaade eden hakem olmak üzere müsebbipler hakkında gereken kararların alınması doğru olur."

    --- alıntı ---
  • 123
    bugün tarihli "bir zamanlar futbol" adlı programda 1951 yılında fener ve beşiktaş'ın, galatasaray şampiyon olmasın diye yaptıkları şikeyi anlatan gazeteci. spiker ile ilk defa duymuş. ya da öyle davrandı bilemiyorum.

    twitter hesabı olsaydı 1943 yılında yine fbjk tayfası tarafından yapılan şikeyi de soracaktım.

    edit: 1953 değil 1943 olacakmış.
  • 96
    normalde bu amcanın çıktığı kanalı izlemediğim için hiç izleme fırsatım olmamıştı ancak geçen hafta şehirlerarası yolculuk yaparken otobüsün o tabletimsi ekranında çıktı karşıma. işte o kanalda ki kıvırcık hoş bayan ile karşılıklı sohbet bağlamında bir program yapıyorlar tam da konu bizim lazio maçıydı dedim biraz dinliyeyim bakayım. ama bir yerden sonra ekran başında sinirlenmeye başlıyor insan, karşısındaki hanıma isimle hitab ederek (hanım kızımızda abi diyor baya aile programı şeklinde ilerliyor) bir anda topu sunucu kıza atıp futbol yorumu yaptırması falan. bir yerden sonra zaten olay tamamen kemal abi ile mustafa denizlinin anılarıyla geçiyor. yok işte monaco maçından 2 saat önce mustafa hocanın odasını basmışlar da hoca kasetten maç izliyormuş da buna çay kahve ikram etmiş de neyse ne biyere de bağlanmadı anı zaten. kendisinin hala anlayamadığı şey mustafa hocada kendiside emeklilik yaşını aştılar ne kendisi o acar muhabir artık ne de mustafa hoca avrupa maçında genç bülente şans veren hoca zira kendisi kupa maçında bile 33lük umut'u kesmiyor.
  • 71
    kendisini çok severim, fenerli olmasına rağmen adam gibi adamdır. ama yabancı kuralı ile ilgili yaptığı yorumlar tamamen kendi neslinin yabancı futbolculara bakış açısıyla ilgili. bir zamanlar türk futbolcusuna uyguladığımız aşırı pozitif ayrımcılıktan oluşan yatan ve götü kalkan yerli futbolcular var. futbola inanılmaz paralar harcamamıza rağmen milli takım ve kulüpler bazında inanılmaz fiyaskolar yaşadık. ve maalesef dünyada eşi benzeri olmayan bu yabancı kısıtlamasının türk futboluna verdiği zararın boyutunu görmek istemeyen bir kesim hala var. neyse ki artık mecbur kaldık kuralı değiştirmeye. bırakın bakalım bir de böylesini deneyelim. kulüpler daha başarılı olur belki. milli takım zaten başarısız, yine başarısız olması muhtemel. o da zaten tamamen altyapıyla ilgili. almanya falan bu hasarı gizliyor ama türk futbolu altyapı bazında çoktan çöktü. kaliteli futbolcu yetiştiremiyoruz maalesef. herkesin önce buna kafa yorması gerek.

    artık türk futbolcusunun parasını korumaktan vazgeçip türk futbolcusunun itibarını korumamız gerek. bu da eşit şartlar altında yabancılarla rekabet etmesiyle olur. rekabet eden iyi yerli futbolcu galatasaray gibi takımlarda kalır. edemeyen ise ya avrupa'ya ya da anadolu takımlarına gider. yeni yabancı kuralının olumlu etkileri için 3-5 sene beklemek gerekiyor tabi.
  • 6
    bugünkü köşe yazısında fenerbahçe başkanı aziz yıldırım, selçuk yula ve antu.com kullanıcılarına efes pilsen'in şampiyonluğuna şaibe bulaştırmak istedikleri için yer vermiştir.

    --- alinti ---

    kambala ve kerem gönlüm!

    hayret ki hayret! başta en büyük fenerbahçe amigosu, sözüm ona yorumcu selçuk yula diyor ki; "efes'in kazandığı şampiyonluk da, kupa da çakmadır. kerem gönlüm dopingli çıkmıştır da, başkalarının olduğu sanki garanti gibi... neden medya buna gereken tepkiyi göstermiyor..."

    hemen ardından veya selçuk yula'dan az önce aziz yıldırım da, "bayram geçsin, bu doping işiyle iyiden iyiye, yakından uğrayacağım" diye sallıyor.

    antu.com durur mu? onlar da başkanlarının ve amigo yazarlarına, vakayı adiye olarak, takılıp sitede yangına katılıyorlar.

    eeee, arkasındaki pisliğe bakmayıp sallayanının sonu ne olur bilir misiniz? bilirsiniz bilirsiniz de, işinize gelmez.

    şimdi selçuk yula, aziz yıldırım ve ne kadar antu. com'cu varsa hepsine bir soru soracağım... acaba 13 aralık 2006 tarihinde, euro lig maçında, yunanistan'ın aris takımıyla karşılaşan fenerbahçe basketbol takımında doping yapmış oyuncu var mıydı? varsa, bu kimdi?

    şayet varsa, sizin o sezon kazandığınız ne kadar maç varsa, sizin mantığınızla o oyuncu oynarken veya şüpheli olabilecek ne kadar oyuncu varsa, hepsi acaba dopingli oyuncularla mı kazanılmıştı? sizin, 2006-2007 sezonunda ulaştığınız şampiyonluk dopingli oyuncu oynattığınız için çakma mıdır, değil midir?

    şimdi siz buna cevap verecek ne bilgiye, ne de yüreğe sahipsinizdir. o halde ben cevap vereyim... aziz bey, selçuk bey, antu.com.cular; sizin uzun yıllar sonra 2006-2007 sezonunda elde ettiğiniz türkiye basketbol şampiyonluğu, 13 aralık 2006 tarihinde euro lig'de oynanan aris maçında dopingli çıkıp, iki sene ceza alan kaspars kambala nedeniyle, sizin deyiminizle "çakmadır."

    bu nedenle efes ‘in şampiyonluğuna leke sürmek, bu açıdan hiç mi hakkınız değildir. siz önce kendi arkanıza bakacak, sonra başkalarının başarısına gölge düşürmeye uğraşacaksınız. tabii arkanız temiz ise... şöyle bir düşündüm. daha doğrusu sizin kafanızla düşündüm. o sezon şampiyon olan takımınızda acaba kambala'nın dışında da dopingli oyuncu var mıydı? öyle ya bu iş kurayla iki oyuncu üzerinden belirleniyor... pislik atmak bu kadar kolay mı?

    ne dersiniz?

    bırakın safsatayı, onun bunun dolmuşuna gelmeyi... kime mi sesleniyorum? tabii ki fenerbahçe yönetimine... öyle ya dünya kulübü değil misiniz?

    kemal belgin

    kaynak: http://www.medyaspor.com/...st.aspx?ColumnID=522

    --- alinti ---
  • 70
    cok sığ yorumlarda bulunuyor. neymis yabancı futbolcuya para vermektense yerliye verelim hem turk bankalarına yatirir parayı diyor. milli takım 2 seneye biter diye de ekliyor.yahu iyi bir turk niye formayi yabancıya kaptirsin ya da gitsin yurt dışında oynasın. rekabete girsin.tembel turk oyuncularını savunmaktan vazgeçince artık. 2 seneye milli takım kalmaz diyorsun ama ortada milli takım mi var.
  • 128
    bu amcayla ilgili tam olarak algılayamadığım garip bir mevzu vuku buldu. bildiğiniz üzere kendisi iktidarın bizatihi kendi kanalı diyebileceğimiz bir medya grubunun spor kanalıda boy göstermektedir. bunun yanında geçenlerde kendisine avrupa'dan yayın yapan aşırı sol bir televizyon kanalı olan "artı tv"de bir programda denk geldim. böyle bir şey nasıl olabiliyor acaba?
App Store'dan indirin Google Play'den alın