• 151
    yasal prosedürleri bilmemekle birlikte, özellikle satış sözleşmesine eklenecek üç madde ile kökünden çözülür gibi.

    1.kombine şahsa özel olmak suretiyle bireyler arası devredilemeyecek, devri sadece klübe yapılabilecek.
    2.belirli sayıda maça sezon içinde gelmeyenlerin kombinesi iptal edilebilecek.
    3.belirli sayıda maça kendisi iştirak etmeyen ya da klübe devredenlerin takip eden 1 sezon boyunca kombine yenileme hakkı olmayacak.

    3şampiyonlar ligi,3 de derbi izleriz gerisinde devrederiz de sıkıntı. ulan tek maçta tüm sezonun parası çıkar işi de sıkıntı çünkü.
  • 152
    karaborsayı senin benim gibi kombine sahiplerinin yaptığını sanmıyorum. bu işin kulüple veya passoligle bağlantısı var mı yok mu araştırılması lazım. kimseyi itham etmem ama gidemediğim maçlarda kulübe devrettiğim biletlerin yanımdaki kombine sahipleri arkadaşların yerime gelenlere sorması üzerine yüksek fiyatlara satıldığını öğrendim. benim derbi maçında kulübe devrettiğim bilet devir yasakken nasıl başkasına devroluyor anlamıyorum. millet girişte qr ile giriş yapıyorsa o girişteki ekranlar niye var. hayır illa yüksek bedele satılacaksa bari kulüp satıp para kazansın.
  • 154
    galatasaray'ın taraftar sayısı 70-80 bin kişi düzeyine inmedikçe, ya da stadımız 14-15 milyon kapasiteli olmadıkça var olması kaçınılmaz görünen hadise.

    aynı zamanda "ölü" tribün performansında eskisi kadar etkisi olmadığını düşündüğüm olay.

    tribünümüz (u: özellikle "tayfa"mız) yeterince fedakar, cefakar, devamlılığı yüksek, cesaretli hatta vurucu olabilir. ancak "tribün yapma" işinde o kadar da ehil olmadıkları, hatta vasatın altına yakın oldukları bir gerçek.

    son 10-15 yıldır tribünde "set" denilen yere sadece başkası çıkmasın diye çıkılıyor. playlistimiz desen artık ezbere dönen birkaç tezahürat ve arabesk şarkıdan ibaret. gerçi bu konu biraz da ülkedeki sanatçının üretkenlik problemiyle alakalı. "sanatçısı" bile rahat ve düzgün üretim yapamayan bir toplumun tribüncü tayfasından bunu beklemek haksızlık olur.

    bu konu hem uzun, hem de "tehlikeli" bir konu. ancak bugün herhangi bir derbide 50 bin tane "tribüncü" bulup getirip %100 ayık şekilde tribüne de soksak yine öyle aman aman bir performans çıkaramayacak durumdayız.

    bu ülkede tribünlerin coşkulu olduğu zamanlar, iyi eğitimli ve gerçek bir "orta sınıf"ın bir şekilde tribünde ses çıkarabildiği ve organizasyon içinde yer alabildiği zamanlardı.

    artık ülkede ne hakiki bir orta sınıf, ne de o derece üretkenlik çıkarabilecek bir sosyo-ekonomik durum var. yarım yamalak da olsa orta sınıf olarak hayatta kalmaya çalışan "iyi eğitimli temiz aile çocuğu" kesim için maç bileti erişilmez bir meta oldu. erişmeyi göze alanlarınsa sesinin çıkmasını geçtim bir pankartını bile sallandırma şansı yok...

    bugün hafif dozda ırkçılık sosuyla bulanan gurbetçi taraftar tipolojisinin yerine gelip de gerçekten hakkını vererek tribün yapacak bir stad dolusu nüfus kocaman bir hayaldir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın