resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 1801
    fener medyası ilk mağlubiyetten sonra kendisine sallamaya başlamıştır. oysa ki aynı medya sezon başından bu yana dick için "advocat sorunu çözdü", "advocat takımı tanıdı", "advocat toplantı yaptı ve galibiyet için parolayı verdi" manşetleri attı. kimse kusura bakmasın ama sezon başından bu yana fener'in mağlup olduğu her maç sonunda atılan manşetleri topluyorum. az daha zaman geçsin hepsini tek tek derleyip mail atacağım bunlara. tabi umurlarında mı? hayır.
    en basit örnek;
    jor http://i.hizliresim.com/PQjlJ7.png
    dick http://i.hizliresim.com/7Aj6rr.png - http://i.hizliresim.com/PQjlZb.png
  • 1802
    insan olarak sevmeyende sıkıntı ararım.

    bildiğimiz, tanıdığımız kadarıyla iyi bir insan.

    teknik direktörlüğü ise çaylak seviyede.

    bunun için cv'sine bakmaya gerek yok, biraz iyi bir futbol sever olmak yeterli.

    riekerink yetersizi özelinden ligimizdeki yabancı teknik direktörler genellemesine geçiyorum.

    10 yıl olmuş;

    ligimizde yabancı bir teknik direktör şampiyonluk görmeyeli.

    üstelik ligimizde en fazla şampiyonluk gören üç büyüğün başına,

    bu on yıl boyunca üst düzey teknik direktörler gelmiş.

    daum, aragones, mancini, rijkaard, scala aklıma ilk gelenler.

    adamlara yedirmiyorlar şampiyonluğu yerliler.

    üstelik yerliler ligimizi, oyuncuları, takımları, sahaları veya bölge iklimini bilerek başlıyorlar göreve.

    yabancı daha bunların yarısını öğrenemeden kapının önünde buluyor kendisini.

    yerli sevici değilim ama istatistikleri önemserim.

    şenol güneş bjk'nın değil bizim başımızda olsa;

    biz 5. yıldızımızın kanatlarını dolduruyorduk.

    beşiktaş üçüncü olmaya devam ediyordu.

    riekerink için inşallah sonu cevat güler gibi olur temennisi ile noktalıyorum.

    o da yetersizdi;

    ama şampiyon oldu.
  • 1803
    galatasaray taraftari olarak kendimizi biraz nankor olarak elestirebilirim, yani kendi icinden olanlara yeterli destegi vermekte en geride olan topluluguz. ama bir seyde en iyiysek, o da olaylari yorumlama ve futbolu bilme kabiliyetimiz. su an riekerink icin notr biri olarak, savunana da agir elestirene de hak veriyorum, ve karsit dusuncedeki insanlari dinlemeye davet ediyorum, kardesiniz olarak.

    oynanan futbol ve tercihler malesef hata dolu, bunu bir kabullenelim. riekerink bey tecrubesizliginin kurbani oluyor cokca, besiktas deplasmani ve kayseri deplasmani malesef tamamen onun sorumlulugunda puan kaybedildi. oynanan oyun kalitesi ve hucum ve savunmadaki duzelmeyen basibosluklar, prandelli veya hamza hoca zamanindan farkli degil. ha, takima hic bir sey vermedi demek de buyuk haksizliktir. her seyden once, hepimizi tekrar heyecana sokan, tribune 40 bin toplayan bir atmosfer yaratti ve cidden pozitif bir yapisi var. takintilari da oldugunu dusunmuyorum, hatalarinda israr etmiyor. 70% topla oynama istatistigi civarinda maclari bitirmemize ragmen, zenginlik konusunda oldukca kisir olsak da, zamanla bu kadar topla oynayan takim, bir seyler gelistirecektir diye umuyorum.

    bu saydiklarim genelinde halen notrum, fakat karar vermek icin daha fazla zaman gerekiyor, basaksehir ve fenerbahce maclari buyuk belirleyici olacak. gectigimiz yillardaki futbol ozurlusu galatasaray bu 2 maci 0 ile gecerdi, riekerink cidden bir seyler verdiyse ve verecekse, bir seyler kazandiracak kadar hazirlar takimini. umarim.
  • 1805
    22 ekim 2016 galatasaray trabzonspor maçından sonra da söylediğim gibi, takımda organize atak, görev dağılımının tam olmamasına rağmen sene sonuna kadar takımda kalmalı kendini geliştirmeli demiştim. ama hoca bazı şeylerin altında eziliyor. en başta selçuk ve sneijder. bir kere bu iki oyuncu aynı ilk 11 de oy-na-ya-maz. oynarsa 4-3-3 ile oynar. bu kadar basit. kaldı ki sneijdere bir parantez açmak istiyorum. bu kadar çok seviyorsa solda oynamayı. 4-3-3 oyna sol ön tarafa sneijderi koy. orta sahayı üçle. orta sahayıda tolga-joseu-de jong yap. eğer çok istiyorsa selçuğu, selçuk-de jong-tolga yap. bir dene hocam. bir şey kaybetmezsin. bruma-eren-poldi-sneijder hücum hattı ile ortasahada selçuk ve tolgayla kaldıramazsın. selçuk ve tolga geriden top aldığı zaman zaten sneijder de sola çok yakın. orta sahanın hücum hattı boş kalıyor ve organize olamıyoruz. top kanatlarda sıkışıp kalıyor. sonrada topu döndür allah döndür. elmander işte bu görevi yapıyordu. daha sonra sağ önde oynadığı dönemde gerek hamit gerek engin gerekse emre çolak kanatlardan orta sahaya yaklaşarak bu görevi yapıyorlarda. aynı zamanda bu oyuncular oyunun iki yönünüde oynayabiliyorlardı. onların yerlerini de eboue riera fln dolduruyordu ve nitekim organize olabiliyorduk. şimdi bruma ve poldi böyle oyuncular değil. ben şöyle bakıyorum; top kanatlara geldiği zaman yay çevresinde futbolcunun olması defansı açmak, defansın dengesini bozmak için bence çok önemli. işte problem burada. galatasarayın bu hücum hattı ile(bruma-eren-poldi-sneijder) 4-4-2 oynaması bir faciadır. bu hücum hattı ve orta sahada selçuk-tolga ikilisi bu takımı kaldıramaz. 4-4-2 oyanayacaksan ve bruma ile sneijder kanat olacak ise hem iki ortasahan hemde forvetlerinden biri çok koşmalı. fatih terim dönemleri bizim için çok büyük bir şans. çünkü bir çok oyuncu profili ve sistemle oynadık. 4-4-2, 4-2-3-1, 4-3-3, 4-3-1-2 ve oyuncu grupları da farklıydı. hangi oyuncu kurgusuyla hangi sistemle başarılı olduk, hangi sistemle başarısız olduk her şey çok belli. eminim benim bu düşündüklerimi birçok kişide düşünüyordur. benim eleştirdiğim nokta şu. galatasaray bireysel hatalardan birçok gol yiyebilir, birçok gol kaçırabilir veya bireysel performans ile gol atabilir. ama eğer hücumda ve savunmada organize olamıyorsan, takım savunmanda sıkıntı varsa işte bu teknik ve taktik bir hatadır. ne kadar istekli olursan ol uzun vadede şampiyon olamazsın. riekerink hocam bu konuda yetersiz fakat ben kendini geliştireceğine ve bunu çözeceğine inanıyorum, güveniyorum.
  • 1806
    kendisi hakkinda surekli dillendirilen "yedirtmeyiz" diskuru, paradoksal bir sekilde riekerink'i "yenebilecek bir kisi" olarak gosteriyor. onu sevenler, takimda uzun yillar kalmasini isteyenler dahi bu "yedirtmeyiz" uzerinden riekerink'in surekli tartisilmasina vesile oluyorlar. riekerink galatasaray teknik direktoru ve her galatasaray teknik direktoru gibi arada sirada elestirilecek. bu elestirilerin bir kismi hakli olurken, bir kismi haksiz, ahmakca ve dahi belirli bir menfi amacin pesinde gelecek. aksi de mumkun degil zira burasi galatasaray teknik direktorlugu makami.

    bir an once normallesmemiz lazim. galatasaray teknik direktoru yenebilecek bir sey degil zaten. cikalim su garip korumaci zihniyetten.
  • 1807
    bugün nasıl jose mourinho bile yerin dibine sokuluyorsa kendisi rahat rahat eleştirilebilir. 23 ekim 2016 chelsea manchester united maçında 60. dakika ve chelsea 3-0 yaptı skoru. şöyle 4-5 filan olursa izleyin siz gümbürtüyü. o "special one"ı gömerler o o kulübeye.

    sezon başından beri takımla birlikte. transferler geç geldi, sakatlar var vb. dedik ama geldik dayandık 8. haftaya. sahada ne yaptığını bilmeyen, özel yetenekleri olan oyuncularının ayağına bakan, biraz önde baskı yedi mi kendi sahasına gömülen, çok zor pozisyon yaratabilen ancak diğer taraftan çok kolay gol yiyen bir takım var.

    skorlardan bahsetmiyorum. şu maçı kazandık, şu maçı kaybettik hiç mühim değil. ancak 8 haftada 5'i iç sahada olmak üzere 7 puan kaybettik. haydi beşiktaş maçını kayıp saymayalım. zira o maça 3 puan banko yazılmaz.

    7 maçtan neredeyse hiç birinde kazanmayı sonuna kadar hak etmedik. hep bir şekilde şansımız döndü. olmayacak goller attık vb.

    geçen seneden tek farkımız bazı kritik bölgelerde daha yetenekli oyunculara sahip olmamız. onun dışında jor'un takıma hiç bir katkısını göremedik şu ana kadar. bir ara güzel duran top organizasyonları yapıyorduk, o da bitti.
  • 1809
    dünkü maç* öncesi planının (bkz: #2048561) olduğunu düşünüyorum. ancak maç boyu orta sahayı bile geçmeyen trabzon' un ilk geldiği atağının gol olması ve nicelik olarak iyi, nitelik olarak kötü bir maç taraftarı planı alt üst etti. tam tersine; nitelikli hücumların niceliksel olarak yetersiz kalması da tuz biber oldu.

    hazır olmayan usta ayaklarla (bkz: wesley sneijder), (bkz: lukas podolski), ilk yarıda iş bitirme planı suya düşünce; podolski-sneijder ikilisinden daha az hazır olanı kenara almayı tercih etti. ancak josue ile başlamak, onu gerideyken sneijder'in yerine sokmaktan daha mı etkili olurdu acaba? bir de hücuma hareket gelsin diyerek sinan' ı, ilk yarının kötülerinden cavanda ile değiştirdi. ancak burada 3 lü savunma devreye girince carole' ün soldan bindirmelerinden vazgeçmiş oldu. sinan' ın sağdan girişleriyle carole' ün bindirmelerini takas etmek de fayda sağlamadı.

    bunların hepsi anlaşılır tercihler. dediğim gibi tutar tutmaz ayrı konu. bu sefer tutmadı. ben bir tek de jong-selçuk değişikliğini çözemedim. en azından taktiksel olarak. belki yorgunluk, belki başka bir şey ama taktiksel bir tercih olarak gözükmedi.

    son olarak görünen o ki; yasin' i daha savunmacı, sinan' ı daha hücumcu olarak kafasına kodlamış hocamız. beklentileri ve tercihlerini bu doğrultuda kullanıyor.

    elbette ki canın sağ olsun. canımız sağ olsun.
  • 1810
    hatalarında ya da istenmeyen sonuçlarda gerek taraftarlar tarafından gerekse medya tarafından eleştiri oklarının bu kadar çabuk bir şekilde üzerine yönelmesinin çok açık bir sebebi varken burada herkes birbirini yiyor. bu sebep ne medyanın galatasaray düşmanlığı, ne de taraftarların eksik galatasaraylı olması. arkadaşlar bu durumun yalnızca bizde değil bütün dünyada geçerli olan tek bir sebebi var. adamın kredisi yok. bu kadar basit. şimdi daha detaylı inceleyelim. bir teknik direktörün bir camiada veya futbol aleminde kredisinin yüksek olmasının üç başlıca nedeni olabilir.

    1 - daha önce elit seviyede takımlarda çalışmış, azımsanmayacak başarılar kazanmış, dünya çapında bir isim olması... ancelotti, mourinho, löw, del bosque vs.

    böyle bir durum var mı? yok.

    2 - teknik direktörü olduğu kulübe, futbolculuğu döneminde unutulmaz başarılar yaşatmış, taraftarların sevgilisi haline gelmiş bir isim olması... hagi, taffarel, bülent korkmaz vs.

    böyle bir durum var mı? yok.

    3- kulübe zor bir döneminde şampiyonluk yaşatmış (türkiye kupası, süper kupa falana yalan dolandır bu işler için), kulübün çehresini değiştirmiş, gelecek vaat eden bir isim olması.

    böyle bir durum var mı? yok. olabilir mi? tabii ki ve inşallah.

    şimdi siz eleştiren insanlara kızıyorsunuz ya niye eleştiriyorsunuz bakın şunları bunları yaptı vs. diye. işte o "şunlar bunlar" dünyanın hiçbir takımında kredi kazandıracak öğeler değil henüz üzgünüm. özellikle sosyal medyada ve galatasaray sözlükte bu kadar tutulmasının başlıca nedenleri ve katılmadığım kısımlara gelecek olursak;

    1 - hollandalı olması, daha da genişletmek gerekirse yabancı olması.

    hiç şöyle böyle demeyin. türk insanının bir numaralı özelliğidir yabancı hayranlığı. hele ki ismi de böyle game of thrones karakteri edasındaysa sırf kulübede otursa tapacak bir sürü adam çıkar. sağlamasını mı yapmak istiyorsunuz? kendisiyle aynı, bire bir aynı icraatleri yapmış olsa kara kaşlı, kara gözlü orhan atik başımızda olsa bu kadar sevilir miydi sizce? koskocaman bir hayır.

    2 - ajax altyapısında çalışmış olması, sneijder'in altyapıda hocalığını yapması

    ajax altyapısı iyidir evet. dünya pazarına da birçok değerli futbolcu sunarlar. ancak dünya üzerinde hiçbir ülkede bizim kadar altyapı fetişisti taraftar bulamazsınız. adama de ki altyapıdan oyuncu mu çıkaralım yoksa 20 yaşında dünyanın en iyi futbolcusunu bedavaya mı getirelim altyapıdan çıkaralım der öyle bir kafa ( sorumlusu da fm'dir sonra detaylı konuşuruz). sneijder'i dünya futboluna kazandıran adam geyiğine gelince. jor değil de başka bir hoca da olsa emin olun sneijder o yetenekleriye sıyrılacaktı ve pazarlanacaktı recep çetin yeteneğindeydi de maradona çıkarmadı içinden yani tabii ki katkıları olmuştur saygımız sonsuz ama messi'nin altyapı antrenörünü getirelim o zaman en iyisi odur gibi bir kafa yanlış.

    3 - bey diyeceksiniz, zart diyeceksiniz, zort diyeceksiniz kafası

    daha önce defalarca yazdım. medya sektöründeyim ve bir insana yapılacak en büyük kötülük aşırı sahiplenmedir. sahiplenilmeye ihtiyacı var algısı oluşturur çünkü. bizim hiçbir şeyin ayarını tutturamayan taraftarlarımız ne yaptı peki? her şeyde olduğu gibi bokunu çıkardı. aferin aynen devam.

    4 - çöpleri temizledi

    kısmen doğru kısımları olsa da abartılı bir yorum bence. o gidenlerin çoğu hoca kim olsa zaten gidecekti yönetimin de isteğiyle. hatta emre çolak kesinlikle kalmalıydı bence. hatadır gönderilmesi.

    5 - bu kadroyla bu kadar kafası

    arkadaşlar yalnızca anamızın liginde mücadele ediyoruz ve bu lig için oldukça iyi bir kadromuz var. bursaspor (ki inanın rezalet bir kadroları var) 1 puan gerimizde o kadar itin g.tüne sokulan hamzaoğlu ile hem de. ya jor dediğiniz kadar iyi değil, ya da hamzaoğlu dediğiniz kadar kötü değil bu işte bir saçmalık var.

    6 - şöyle iyi çalıştırıyor, böyle iyi çalıştırıyor.

    yanlış bilmiyorsam 8. hafta oldu ligde ve takımın ne hücum organizasyonları, ne savunma organizasyonları, ne de kondisyonu iyi seviyede. hatta hepsi kötüye yakın bence. topa sahip oluyoruz diye övünülen şey kendi sahanda al ver yapmaksa selçuk neden bu kadar eleştiriliyor açıklayan olursa sevinirim.

    sadede gelecek olursak, şimdi terimspor diyen çıkar, hamzacı diyen çıkar ırkçı diyen çıkar, o tayfaya zaten bir şey anlatamazsın dar görüşlü insanlar çünkü. söylediklerimi zahmet verip okuyan, benimle aynı görüşte olmasa bile neden böyle demiş acaba diyip kafa yoran, hatta tezlerime karşılık anti-tezler üretip benimle adabıyla tartışan sevgili yazar arkadaşlarıma peşinen kucak dolusu sevgiler. başımın üstünde yerleri var.

    hocaya gelince; kredisi az bunun nedenlerini yukarıda açıkladım. pozitif bir yığın yanı var onu zaten hepimiz biliyoruz. arkasında galatasaray taraftarı, elinde de lig için cillop gibi kadrosu var. bu şansı (önemle belirtmeliyim ki galatasaray kendisi için şanstır, kendisi galatasaray için değil) iyi kullanırsa zaten her şey iyi olur. kullanamazsa da yollar ayrılır. bulunmaz hint kumaşı değildir yani sevelim, övelim ama abartmayalım adam 53 yaşında 34 falan değil ve çalıştırdığı en büyük kulüp biziz. başarılar hocam.
  • 1812
    http://www.ligtv.com.tr/...inkten-sert-uyarilar

    --- alıntı ---
    galatasaray'da trabzonspor yenilgisinin şoku yaşanırken teknik direktör riekerink'in karşılaşma sonrası oyuncularıyla yaptığı toplantıda sert uyarılarda bulunduğu belirtildi.

    riekerink'in oyuncularına ''bu maçı sadece alınan bir yenilgi olarak düşünmek bizi yanıltır. çok önemli hatalar yaptık ve bunun sonucunda kendi seyircimiz önünde bir maç kaybettik. herkesin şapkasını önüne alıp bu maçta ne yaptığını değerlendirmesini istiyorum'' şeklinde konuştuğu öğrenildi.

    hollandalı teknik adamın ''topla daha çok oynayan, daha çok pozisyon bulan biziz. rakibimizin kazandığı bir korner bile yok ama sonuç ortada. demek ki sadece topla oynamak yeterli değil. kanatları yeterince verimli kullanamadık. orta sahada basit toplar kaybettik ki golü de böyle yedik. ben dahil herkes bu maçta ne hata yaptığını, neleri eksik yaptığını düşünüp değerlendirmeli. bu maç için tam anlamıyla öz eleştiri yaptıktan sonra bu defteri kapatmak zorundayız'' dediği ifade edildi.

    --- alıntı ---
  • 1815
    kendisinin eleştirilmesinde bir beis yok. çok çok normal ve de çok çok güzel birşey. eleştirebilmek, hataları görmek. kimsenin de eleştirene kızmaya, küçük görmeye, hakaret etmeye hakkı yok.

    ammaaaaa.... biz bu filmi daha önce gördük kardeşim. sporda da gördük, sanatta da ve maalesef siyasette de. bizde işler "eleştiri en doğal haktır, hoşgörülür" şeklinde olmuyor. kendisini eleştirenleri şimdi hoşgörürsek, ses çıkarmazsak, 3 ay sonra ne oluyor biliyor musunuz? hadi bi zorlayın hafızanızı. hatırladınız mı? tamam ben söyleyeyim.

    şimdiden eleştiren bir tuhaf grubu (gerçek anlamda eleştiren, iyi niyetli kişileri tenzih ediyorum) ezmezsen, 3 ay sonra sen "riekerink şöyle güzel bir hamle yaptı" yazdığın zaman "romantik yavşak, riekerink yalakası, futboldan anlamayan cahil sürüsü" diye yazmaya başlıyorlar abicim. oldu bu. o yüzden eleştiriye tahammül gösteremiyorum ben.

    aynı şeyi yaşadık, örnek mi vereyim? türban. zamanında üniversitelere türbanlı arkadaşlarımız alınmıyor diye eylem yaptık biz. şimdi gelinen nokta "kız çocuğunun okulda ne işi var, erkeklerin siki kalkıyor kendilerini derse veremiyorlar"

    anladınız mı olayı? harbiden eleştiren gelsin krallar gibi eleştirsin. ağzımı açıp laf edemem, ama pek çoğunda görüyorsun sinsiliği, "höt" demezsen tepene çıkmaya hazırlar.

    sorunumuz da bu.
  • 1816
    her türlü arkasında durmaya devam ettiğim, edeceğim hocamız..

    iki olayı çözmesi için dualar ediyorum:

    1- stoper'in önde oynamasından kaynaklı ölümcül hatalar, az sayıda pozisyon verip çok yüksek yüzdeli gol yeme hastalığımız,

    2- hücumda topu ayağımızda tuttuğumuz oranda pozisyon yaratamamamız. eren'i topla buluşturmak için risk almamamız. çizgiden orta, derin orta ya da şişirme, bir şekilde topun eren'e gelmesini sağlamak ve rakibi bunaltan atak zenginliği yaşamak durumundayız,

    hadi hocam, çöz şu işi, efsane ol...!!!
  • 1817
    kendisinin arkasındayım ben de ancak boku çıkartılmadığı sürece eleştirileri de doğal karşılıyorum.

    kendisi benim gözümde çok iyi bir antrenör. ancak henüz çok iyi bir teknik direktör değil. maç esnasında oyuna müdahale etme yada teşhis koyma konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. oyuncu değişikliklerinde bazen ya zamanlama yada tercih olarak saçmalayabiliyor.

    ama en önemlisi takımın kondisyonu hala çok iyi seviyede değil. geçen sene 45 dakikalık takımdık. bu sene 70 dakikalık takımız. oyuncularımızın skoru bulur bulmaz uyumaya başlaması en dandik rakiplerimizi bile yarı sahamızda kabul etmesi de bu yüzden.

    riekerink alt yapı hocasıydı. 14-15 yaşında çocukları yönetmekle yetişkin adamları yönetmek, 14-15 yaşında çocuklara kondisyon yüklemekle yetişkin adamlara kondisyon yüklemek aynı şey değil.

    maçlara çok iyi hazırlanıyor*, rakipleri genelde iyi analiz ediyor ancak oyun içinde rakip teknik direktörün hamlelerine tepkisiz kalabiliyor. bunun için de biraz daha tecrübelenmeye zamana ihtiyacı var.

    yardımcıları kendisini uyarıyor da bildiğini okuyorsa yardımcılarına bişey diyemem ama eğer yardımcılarını dinliyorsa ve elden gelen buysa yardımcıları ciddi anlamda yetersiz bu konuda.
  • 1818
    futboldan zerre anlamayan insanlar tarafından eleştiriliyor. geçen sezon yerlerde sürünen takımı maaş kısıtlamasına rağmen ayağa kaldırmış hocadır. her şey bir anda güllük gülistanlık olmayacak tabii. en büyük sıkıntısı kapalı savunmaları açmakta problem yaşaması. zamanla ona da çözüm getirecektir. misal sightorsson bey iyileştiği zaman eren'le birlikte çift kule ile kanat oyunları üzerinden daha tehlikeli bir takım yaratabilir. hoca belli bir düzen içinde oynatmaya çalışıyor takımı elbette hepimiz her konuda kendisiyle hem fikir değiliz olmamızda mümkün değil zaten. ama arkasında durulması gereken bir insan. karakteri zaten tartışma konusu bile değil. şu ligde hoca diye görev yapanların yanında (buna şenol güneş dahil) kendisi bulunmaz hint kumaşıdır.
  • 1819
    ortasahada hayvan gibi sert oynayan takımlara karşı acilen taktik geliştirmesi gereken hocadır kendisi. kayseri ve trabzon maçlarında tribündeydim ve iki takımda futbol oynamaktan ziyade güreş tutuştular, bileğe bastılar, tekme attılar, ortasahayı kazma ve çok adamla tuttular, ve ikisi de istediğini aldılar. şimdi jor hocam anlamışsındır ki türkiye'de hakemlerden medet ummak doğru değil, 2 maçta da hakemler resmen bizi doğradılar. bu yüzden ortasahayı çabucak geçmemiz lazım, tek top futbolunu dikine oynamamız lazım, yoksa bunun daha konyası var, başakşehir'i var, var da var. türkiye kasaplar ülkesi emin ol, eğer buna çözüm üretemezsen daha çok dayak yiyerek puan kaybederiz.
  • 1820
    bu adama yapılan yapıcı eleştirileri okuyunca hak veriyorum, riekerink de kendisine yapılan yapıcı eleştirileri kabul edebilen bir adam zaten. ama sırf eleştiri yapmak için yapanlara da gülüyorum. bazı kişilerin kafalarında riekerink'in kredisi falan var. o kredi tükenince yüksek ihtimal "istifa" seslerini de duyacağız. bu sesleri olası bir kötü geçecek kadıköy deplasmanı sonrası duyacağımız da kuvvetle muhtemel. ama benim kafamda herhangi bir kredisi yok. tıpkı ergin ataman'da olduğu gibi. daha iyileriyle çalışamayacağımıza göre eldekilere bir ömür biçmenin de mantığı yok. sana göre kötü ama kötünün en iyisi de bu.

    ligi 6. bitirelim. devam etsin. kısa vadede göz boyayan 1-2 kıytırık şampiyonluk dışında ne kaybederiz? biz en iyilerle de bir sürü şampiyonluk kaybetmedik mi? bu zamana kadar hep yolladık, dönüp dolaşıp aynı yere gelmedik mi?

    uzun vadede sürekli kaybettik. biraz da böyle kaybedelim.
  • 1821
    bir insanın en iyi öğrenme metodu hatadır. hocamızın da hataları olacaktır ve öğrenecektir. bilmem farkındamısınız ama ilk 11 deki oyuncularımızın 8 tanesi, geçen sene geçirdiğimiz leş sezonda da 11 deydi. ama gelin görün ki oyun kalitemiz nerden nereye geldi.
    bu adam bu sene şampiyon olacak. yürekten inanıyorum. olamasada da çok uzun yıllar kalmalı takımın başında. eğer kalırsa, siz bir de önümüzdeki sezonu izleyin.
    özlenile galatasaray'ımız yakın. inanın beyler inanın.
  • 1822
    turkiyede bir durum var arkadaslar, ilk yilinda sampiyon olamayan antrenorlere 2. yilda sans verildiginde cogu basaramiyor. cogu kovuluyor gerci 2. yili goremeden ama, 2. yili gorenlerden ben hatirlamiyorum ilk yili bos gecip ikinci yilda sampiyon olsun.

    ne yaparsak yapalim, jor basarili olmak zorunda. jor reyiz bu sene sampiyon olmali ki, istedigi devrimi yapacak gucu kuvveti ve kredisi olsun. yoksa, olmayan krediyle ne siz cesur adimlar atabilirsiniz, ne de o cesur adimi atsaniz da tamamlatirlar. dogruya dogru, jor ne kadar dogru adam da olsa, yanlislar karsisinda dayanma gucu sinirli olacak, insan nihayetinde.

    edit: derwall ve lucescu disinda bunu basaran bir de ertugrul saglam var gelen bilgilere gore. gonul ister ki jor bey ilk yilindan sampiyon olup bu listeyi zorlamaya hic ihtiyac duymasin :)
  • 1823
    riekerink'in şimdiye dek yaptığı olumlu şeyleri yazayım buraya:

    -yeniçerilerin çoğunu veto etti,
    -altyapıdaki genç oyunculara yatırım yaptı,
    -takıma kısmen de olsa bir sistem kazandırdı,
    -potansiyelli transferler yaptırdı,
    -formayı adaletli dağıttı,
    -taraftarın takımla bütünleşmesini sağladı.

    bir sürü güzel iş yapmış, ligde sadece bir defa şanssız bir şekilde mağlubiyet almış, gelecek vaat eden, istekli ve temiz kalpli bir insan işte.

    riekerink'i beğenmeyenlere sesleniyorum, ne istiyorsunuz arkadaşım, yani gerçekten ne istediğinizi merak ediyorum, cidden yahu.

    isim yapmış hoca mı istiyorsunuz mesela?
    medyada riekerink'den daha iyi olduğu iddia edilen, daha önce başarılı olmuş adamları da getirdik zamanında. aha da listesi:

    (bkz: frank rijkaard)
    (bkz: roberto mancini)
    (bkz: cesare prandelli)
    (bkz: mustafa denizli)

    ne oldu peki sonuçta?
    mancini dönemindeki şampiyonlar ligi ikinci turu dışında somut bir başarı oldu mu?

    bu iş hocanın ismiyle yürümüyor abi, denedik, gördük.

    albert einstein söylemiş zamanında "aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek aptallıktır." diye.

    yeterince aptallık yaptık, bir de bunu deneyelim işte, en azından farklı bir şey denemiş oluyoruz.

    ne belli başarılı olmayacağı?
    sabretmeyi öğrenmeliyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın