resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 3101
    maç 4-0 olunca haliyle taraftarları tekrar ortaya çıkmış olan antrenör. takımın kontrolü şu an için sneijder başta olmak üzere futbolcu gurubunda. kendisinin fanı arkadaşlara hatırlarmak lazım.

    bir de kaliteli futbolcular lazımmış kendisine. premier leauge'de oynadığımız için sneijder, podolski, muslera, bruma gibi adamlar kalitesiz kalıyorlar. yasin, carole, linnes, eren, selçuk, tolga gibi skora katkı yapan adamlarda şahane ligimiz için çok yetersiz oyuncular.
  • 3106
    oyun dinamiklerini değiştirecek kadar kapasitesi olmadığı için oyuncu değişikliğinde çok korkak davranıyor. bu kadar temel bir konuda bile yeterli olmadığını gösteriyor. diğer teknik direktör meziyetleri de vasatın üstüne çıkmıyor. yoksa çok iyi adam kötü demedik tabi bu iyilik kötülük ne işimize yarayacak futbol ile alakası ne bilemiyorum.
  • 3107
    galatasaray futbol takımının teknik direktörüdür.

    (bkz: #2023321)

    terimspor tayfası bu maçtan çıkacak kötü bir sonuçla kafa alabileceğini düşünerek maç öncesinden üşüşmüş başlığına; onlar zaten hamzaoğlu'na yapılanın aynısını istiyorlar başından beri. riekerink'in karakterinden girilmiş, beden eğitimi hocası ve kukla denmiş, kendisini savunanların kaçtığı saptanmış. hayırdır, eğleniyor muyuz beyler?

    başarı/başarısız kriterlerine göre değerlendirmelerinizi saygıyla karşılıyorum. yapıcı ve akılcı eleştirilerle sonuca ulaşan entryler de mevcut. bu arkadaşları tebrik ediyorum.
    yalnız futbol düzleminden çıkıp karakterine varan hakaretler, "defol git" modunda alttan alta kuyruk acısı hissedilen intikam istekleri, sanki riekerink, dursun özbek, levent nazifoğlu'nun yanında 4. olarak sohbetlerine katılmış da bir şeye şahit olmuş gibi kendinden emin suçlamalar havalarda uçuşuyor. hamzaoğlu'nun gönderilişinin adaletsizliğinden ötürü olduğunu(!) bundan ötürü riekerink'in de gönderilmesi gerektiğini savunanlar olmuş. argümansız "bir sövüyorum bir sövüyorum sana" minvalinde entryler döşenmiş.

    kısacası garip kafalar mevcut şu aralar sözlükte. sözlüğü geç, tribün de sucuk ekmek derdinde. takım gibi, yönetim gibi, ülke gibi, taraftarın da şirazesi kaymış durumda.

    eleştirinin dozajını ayarlamak, asıl amacın galatasaray'ın menfaatlerini korumak olduğunu hatırlamak lazım. gemi istediğiniz yere gitmiyor diye kaptanı denize atalım diyorsunuz da, kaptanı attıktan sonraki plan ne? bu durumdan daha iyisini nasıl sağlayacaksınız? ya da diğer etmenler bunu sağlayacak mı? tek sorun teknik direktör mü? ya da sorunun temeli teknik direktör mü ki onu değiştirdiğimizde başarılı ve istediğimiz bir galatasaray olacak? hedefler ve istekler ne kadar gerçekçi, içinde bulunduğumuz şartlara ne kadar uygun? uzun vadeli düşünüyoruz dediğimiz her planı daha oturma sürecinde çöpe atmaya devam edecek miyiz? bu teknik direktör başarılı olur ya da olmaz, ama bu kadar seviyeyi düşürmenin anlamı ne?

    evet bir kaç sene öncesinin gümbür gümbür ilerleyen galatasaray'ı yok şuanda, ama kafası kesik tavuk gibi etrafa saldırmak mı gerekli? zaten dört bir yandan teknik direktörünüz aşağılanıyor, yöneticiniz sahip çıkmıyor. sağduyunun sesi olmanız gerekirken neyin derdi bu? tamam gitsin ama bunun da bir adabı, isteme şekli, neden sonuç ilişkisinin ortaya koyulması var.

    not: bu yazı 28 ocak 2017 galatasaray akhisar belediyespor maçının sonucunda bağımsız olarak, son zamanlarda giderek artan bir rahatsızlığımı aktarmak için yazılmıştır.
  • 3110
    taktik anlamda takıma hiç bir şey katmamış, adaletsizliği ile de illallah ettirmiş hollandalı alt yapı antrenörü.

    bruma, sneijder, yasin ve poldi ile havadan oynama şansınız zaten yok. mecburen yerden, pas endeksli oynamak durumundayız. başarının yegane nedeni budur. bunun da riekerink'in tercihi olduğunu düşünmüyorum. galatasaray futbol takımını tamamen sneijder'in antrene ettiğini ve taktiğini de onun belirlediğini yürekten inanıyorum. podolski'de arada yardımcı oluyor wesley'e. bu adamın en ufak bir dahli yok takıma. yok yani buna eminim.

    bu sezon elde edeceğimiz derece ne olursa olsun sezon sonu kaba etine teneke bağlanarak yollanması lazım.
  • 3111
    sağ bekte sabri sarıoğlu, göbekte selçuk inan ve bu gidişle defansta semih kaya'yı oynattığı sürece bir cacık yapamayacak olan teknik direktör.

    forma adaleti yok, çalışanı ödüllendirme yok, futbolcu üstünde otoritesi yok, oyun okuma sıfır, vasıfsız bir teknik direktör.

    takımı kurarken mutlaka sneijder'in görüşlerini alıyordur, kendi başına çıkardığı kadrolar ve değişiklikler ortada.

    haa vasıfsız falan ama medyaya da yem etmeyiz yani.
  • 3116
    dün hem pazar gününü bir aktiviteyle geçirmek hem de uzun zamandır stada gitmiyorum diyerek amedspor - nazillispor maçına gittim. maç 1-0 nazilli lehineyken 60. dakikada amedspor teknik direktörü, kulübede başka forvet kalmadığı için oyuna stoper sokup hücumda görevlendirdi ve o dakikadan itibaren uzun toplarla oyunu rakip alana yıktılar ve maçı 2-1 kazandı amedspor. diyeceğim o ki böyle bir hamleyi 2. lig ekibinin teknik direktörü bile yaptı ama bizim riekerink bey'imiz 21 ocak 2017 karabükspor galatasaray maçı'nda eren'i tam 84 dakika yanında oturttu ve hiçbir varlık gösteremedik. kendisini gerçekten severim ama bu iş hiç kendisiyle yürüyecek gibi görünmüyor maalesef.
  • 3117
    şu adam yerine sezon başında iyi bile olmasa vasat bir alman ya da benzeri bir teknik direktör getirebilsek, şampiyonluğun en büyük adaylarından biriydik. bu sezon da bunca yanlışa rağmen şampiyon olma şansımız var.
    sezon başından beri yaptığı öyle kritik hatalar var ki, say say bitmez. burası teknik direktör yetiştirme kurumu değil. koskoca galatasaray markasını yerin dibine sokmaya çalışıyorlar. bu gidişle de başaracaklar.

    adamda oyun okuma sıfır. en başta korkak. maç berabere bile olsa aman 1 puan yeter diye oynatıyor. galibiyeti düşüneyim mantığı yok. ne şiş yansın, ne kebap diyor kısaca. galatasaray futbol takımının ruhunda defans yaparak 1 puan kurtarma asla olmamalı. biz her maçta yenmek için sahaya çıkmalı, onun gerektirdiği şekilde oynamalıyız. kendisinin süper lig'in devre arasında kovulacağı umudum vardı. ama ne yazık ki olmayacak.

    takım şu adama rağmen şampiyonluk mücadelesi veriyorsa, öncelikle rakiplerin berbat oluşundan, sonra da takımımızda bulunan futbolcuların kişisel becerileriyledir. teknik kadrodan pozitif hiçbir şey yoktur. takımın başında ben de olsam, en kötü bu seviyede olurduk.
  • 3119
    --- alıntı ---
    bizim koşu mesafemiz düşük değil. çünkü biz topa hükmeden, koşan değil koşturan takımız.

    j.o.riekerink-haftalık basın toplantısı
    --- alıntı ---

    ilk bakışta doğru gibi gözüken bu görüş detaylara inildiğinde doğru değil. çünkü;

    -105 km'lik koşu mesafesinin ne kadarı refakat koşusu, ne kadarı etkin savunma ve hücum koşusu?

    -topun sizde kalması önemli ama pas trafiğinizin hızı ve yönü ne kadar verimli? örneğin defanstan pas yaparak çıkarken, kenarlarda pas yaparken ve de dikine pas yaparken ne kadar açık alan yaratabiliyorsunuz?

    -top ayağında olan futbolcuya ne kadar pas alternatifi yaratıyorsunuz.

    bu üç sorunun cevabı önemli. şimdi bu sorulara galatasarayın oynadığı futbolu baz alarak cevap verelim.

    -galatasaray savunmada genellikle refakat koşuları yapıyor. rakiplerin pas yollarını kapatamadığı gibi top ayağında olan rakip oyuncuya da hiç baskı yapılamıyor. dolayısıyla rakip birinci ve ikinci bölgeden rahat çıkıyor, üçüncü bölgede gol olabilecek final paslarını çok rahat yapıyor. bu nedenle de bolca gol pozisyonu veriyoruz. ancak muslera'nın kurtarışları ve muslera etkisiyle rakip forvetlerin gol kaçırması sonucu çok fazla gol yemiyoruz. (en azından bu sezon)

    -defanstan çıkarken, kenarlarda ve dikine paslardaki hızımız ve pas kalitemiz çok düşük. bu nedenle boş alan yaratamıyoruz ve pası alan futbolcular ve özellikle sneijder hep baskı altında top almak zorunda kalıyor. çünkü rakipler biliyor ki pası sneijder alacak, dolayısıyla da onu markaja alarak problemi baştan çözüyorlar. halbuki podolski oynadığında ikinci bir pas alternatifi oluşuyor ve rakipler bu sefer çaresiz kalıyor. podolski ve sneijder oynadığında pas hızımız yüksek olursa daha çok boş alan yaratırız ve pozisyon opsiyonumuz artar.

    -etkin koşu yapamadığınız taktirde, top ayağında olan futbolcuya yeterince pas alternatifi yaratamazsınız ki bizde olan da bu. çabuk, hızlı tek pas oynamadığımızdan ve de pas alternatifi yaratamadığımızdan (herkes olduğu yerde top istediğinden) ya kaptırıyoruz ya da kalitesi düşük paslar yapıyoruz.

    bütün bunların çözümü hızlı ve etkin paslaşma, çabuk koşularla boş alan yaratma ve de rakibin pas kanallarını kapatarak kolay pozisyon vermemekten geçiyor.

    yukarıdakilere ek olarak kanatince 105 km'lik koşu mesafesinin en az 25 km'si refakat koşularından oluşuyor. dolayısıyla da riekerink'in görüşü doğru değil.
  • 3122
    düz mantığın aristo'dan sonraki en büyük temsilcisi.

    sneijder sakatlandı mı? öyleyse önceki kulübünde forvet arkasında oynayan josue'yi oyuna alır. josue oynadığı hiçbir maçta zerre kadar katkı verebilmiş mi, sneijder'in yaptıklarının yarısını bile yapabilecek mi, yeni bir taktiğe geçmeye gerek var mı diye asla düşünmez. sneijder sakatlanır, oyuna josue girer, galatasaray puan kaybeder, riekerink kenardan tepkisizce izler. hiç sekmez.

    ulan bir kere de taktik değiştir ya. rodrigues'i oyuna al, bruma'yı forvet arkasına çek. yasin'i podolski'nin yanında ikinci forvet olarak denemek için 4-4-2'ye dön. bir kere de akıllıca bir çözüm bul ya. bir kere olsun kır şu düz mantığı be adam. olmuyor lan işte josue'yle olmuyor. hala bu adamdan medet ummak neyin mantığıdır, einstein'in sözünü doğrulayan sosyal bir deney misin hocam vallahi çözemedim ya.

    memento filminde hafıza kaybı yaşayan bir adam vardı, adama kendine doğru çekince elektrik veren metalik bir cisim göstererek deney yapıyorlardı. herif de her gün o cismi çekip her gün elektriğe çarpılırdı. bir gün bile aynı şeyi denemekten vazgeçmemişti. riekerink'i her gördüğümde işte o adam aklıma geliyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın