kendisini düşük performansı yüzünden eleştirmek haksızlık olur, hatta bazı eleştiriler yüzsüzlük derecesine ulaşıyor. ben bu adamın transfer haberini ilk duyduğumda yerimden ayağa kalkıp zıpladığımı hatırlıyorum. benzer bir heyecanı yaşamayan yoktur muhtemelen. resmi sitede parçalıyla gülümserken verdiği poz rüyama girmişti hatta. ama bu sevinç birçok galatasaraylı'nın aksine bende beklentileri çok yükseltmedi. çünkü oktay hoca asla takımı onun üzerine kurmayacaktı, o takıma bağlı olacaktı. lakovic cok önemli bir oyuncu olduğunu zaten biliyor, bu kendisine hissettiriliyor da, ancak bu asla göksenin'in lakovic'ten daha az önemli olduğunu hissetmesine yol açmayacak seviyede. çünkü göksenin o sayede cska maçında eli titremeden soktu o üçlüğü, o yüzden geleceğimiz böyle pırlanta gibi gençlere gözü kapalı emanet edilebilecek. işte bu düzendir zaten bizi buralara getiren, bu zihniyettir. ben asla lakovic'in 30-35 dk, 17-20 sayı ortalamasıyla oynamasını istemezdim. öyle olmamasına da seviniyorum. ve asla bu yüzden kızamam kendisine. eleştirenlere saygılıyım ancak bazı gerçeklerin görülmesi gerekiyor. ben lakovic'in kariyerinde savunmasını bu kadar iştahlı yaptığını hatırlamıyorum. mesela dün,
* oyunun bazı noktalarında fenerbahçe kopmayı engellemek ve bizim serimize reaksiyon göstermek için ukic ve preldzic'in eline bakıyordu. tabi oktay mahmuti de bunun farkında olarak çok zekice djedovic'i preldzic'e verdi, ancak benim şaşırdığım ukic'te lakovic'in kalmasıydı. göksenin tercih edilemez miydi diye düşünürken, 2 veya 3 hücum ukic'in eline top değmedi ve sipahija buna çıldırdı. lakovic insanüstü bir gayret gösterdi. oyunun en kritik noktasında yaptığı o savunma 8 metreden attığı üçlükten daha değerlidir benim için. belki ömer onan'dan yediği dirsekten, belki de taraftardan dolayı aşırı bilenmişti. fenerbahçe o hücumlardan boş dönmeseydi maçın sonu bu kadar rahat geçmezdi. lakovic'teki o ateşi birçok maçta gördüm ben, ancak o maçlarda da 5 sayı 4 asistle falan oynamıştı ve birçok kişi tarafından bence ağırca eleştirilmişti. birçok maçını salonda takip edenler bilir, oktay hoca yeri geliyor lakovic'e kızıp elinde set çizdiği tahta'yı yere atıyor ama lakovic bırakın küsmeyi asla egosuyla veya kariyeriyle reaksiyon göstermiyor, hiç demotive olmuyor. bu muazzam bir şey, bunun farkında olmak lazım. istatistiklerin bazen çok anlamsız olduğunu gösteren bir başka durum da, bazı maçlarda rakip lakovic'e ekstra önlem alıyor. o maçlarda da kesin başka birisi ön plana çıkıyor. bazen cevher, bazen shumpert, bazen andric. biz bu ekstra skorerleri överken lakovic'i övmek bir kenara, adamı istatistikleri yüzünden neredeyse "defolsun gitsin" şekline sokuyoruz.
jaka lakovic bu takımın en kritik oyuncularından biridir, ancak kendini sertaç şanlı'dan daha önemli görmemektedir. vücudu el verdiği sürece bizim takımda kalmasını çok istiyorum. bu kadar zeki ve güven veren bir basketbolcuya sahip olmak bir nimettir. ve bizim takıma deron williams gibiler yerine her zaman lakovic gibiler katkı verir, hele bu kadar kısa sürede galatasaraylı olmuşsa.
(bkz:
stay with us jaka)