• 67
    türkiye'deki garip arabesk kültürü ve romantizmi nedeniyle hiçbir zaman başarısızlıklar yeterince karşılık bulamıyor. geçen sezon 6. olmuş, real madrid ve psg gibi takımlardan 5'er 6'şar gol yemiş ( ki bu zamanlarda kızılyıldız bile böyle fark yemiyor.), bu sezon ise dalga geçilen fenerbahçe'nin altına düşme tehlikesi yaşamış bir galatasaray'da tabi ki de sorumlular gerekeni yapmalıdır. türkiye kupası'ndan da elendik ki avrupa'ya gitme şansımız iyice tehlikeye girdi.

    e bu durumda bizim kanımız sarı - kırmızı akar, bu takım için ölürüzden ziyade yapılan onca transfere, harcanan paralara rağmen bu takım neden bu halde ?
    bu takımın stadının zemini neden leş ?
    bu takım neden iki senedir neden top oynamıyor ?
    bu kulübün basketbol takımı nasıl küme düşmek üzere ? şeklinde akılcı sorular sorarak sorumluların görevi iade etmelerini istemek tam da galatasaraylılığa yakışan bir davranıştır benim kendi görüşümde.

    biz ne kadar kulübe sevgimizden ölsek de bu yönetim bahri havadır'ı evlatçılık örneği göstererek iletişim direktörü yapıyor, başkanı aziz yıldırım'ı övüyor, teknik direktörü gedson'u stopere çekiyor falan filan aman neyse...
  • 72
    iyi gün taraftarı söylemini yıllardır gereksiz bulurum, tabi ki de her taraftar takımının iyi gününü görmek ister bu yolda çaba sarf eder, eleştirir, vasata tahammül etmez ve doğruyu bulana kadar buna devam eder.

    kimse demiyor ki galatasaray şampiyon olamadığında sevgimiz azalacak ve bu takımı tutmayacağız, iyi gün diye adlandırdığınız taraftarların ortak derdi bazı şeyler yolunda gitmemeye başladıysa bunu seri şekilde düzeltmek.
    asıl sizin yaptığınız kötülük oluyor, takım 3 sene başarısız olsun bizde şey mi diyelim, olsun ya kötü günde de sevmek var illa ki çıkarız bu kötü durumdan deyip, tepkisiz ve isyansız mı kalalım ? bence asıl kötü olan kötü gün taraftarlığıdır.
  • 57
    çevremde bu tanıma fazlasıyla uyan bir arkadaşım var. adam 2010-2011 sezonunda galatasaray 8. bitirince ben futbolla ilgilenmiyorum zaten dedi. feminist sevgilisi de bunu gazlıyor bu coşuyor felan. hadi dedim hatunun gözüne girmeye çalışıyor sonra ayrıldılar bunlar. birkaç sezon sonra şampiyonlar liginde başarı sağladığımız yıllarda ise bir anda fanatik kesildi. en son dursun özbek'in başkanlık yaptığı kara günlerde yine futbolu izlememeye başladı. şimdiyse günün 24 saati galatasarayla ilgili paylaşımlar, durumlar atıyor. yarım saat önce cimbombomun çocuğu emra akbaba yazmış. * bozmak istemiyorum ama nefretlik taraftar tipinden biri.
  • 73
    tam bir geyik muhabbeti. takım kötü oynuyorsa suçlusu teknik heyet ve yönetimdir. bir taraftar olarak storedan ürün alır, maça gider ya da tvden izler destek veririz daha ne yapabilir bir taraftar bilmiyorum.

    bazı şeyler zamanında yapılmazsa takım üst üste 10 sezon da kupa da alamaz, başarı da yakalayamaz.

    tottenham'a ucl finali gibi tarihinin en iyi başarılarından birini yaşatan pochettino'nun ertesi sezon işler kötü gidince yolların ayrılması, buyrun nefis bir örnek.
  • 64
    fenerbahçe taraftarı profili tanımıdır. ne zaman başarısız olsalar futbol için gereksiz derler. galatasaray taraftarı isyan eder çözüm arar. biat etmez, sadece eleştirir ve çözüm arar. çözüm kendisi göre kangreni kesip atmaksa bunu belirtir. bu iyi gün taraftarlığı olarak nitelendirilemez. doğru, kişiden kişiye değişir. bu doğru, fizik kuralı değildir yönetimlerde tek doğru yoktur. yaftatalamak ayıptır. aslolan galatasaraydır.
  • 75
    ben değilim. bu takımı tutmaya başladığımda 14 yıldır şampiyon olamıyor demişlerdi. yine de tuttum. iyikide tuttum. her sene şampiyonluk isteyen tatminsiz bir taraftarda değilim. gücümüz imkanımız neyse sonuna kadar zorlamak yeterli. tarihimizin en kolay iki şampiyonluğunu fatih hoca elleriyle verdi egosu yüzünden. 2017'de geldi, iki sezon üstüste şampiyon olduk, rakiplerimiz darmadağın oldu. daha önümüzde kimse duramaz derken inadıyla, takıntılarıyla, saçma sapan denemeleriyle 2 sezonu mahvetti. hep suçlu başkaları. sen her maç at bakalım üç beş tane. hakemlerin gücü yetiyor mu senin durdurmaya.
    günlerdir haftalardır sinirim geçmiyor. 40 yıldır bu takımı izleyen tecrübeli bir taraftarım. sorunu görüyorsun, çözümü görüyorsun, elimden bir şey gelmiyor. çıldırasım geliyor. egosunu bu renklere olan sevgisinin önüne koyan kim varsa yazıklar olsun.
  • 56
    galatasaray sözlükte bolca bulunan taraftarlardır.

    o an sinirlenirsin, ağzından çıkar tamam da gelip sözlüğe “galatasaray 5.olur” diye algı operasyonu yapmak nedir? bir de bu tipleri savunanlar var. “canı yanmış” ulan bizim canımız yanmıyor mu? biz üzülmüyor muyuz sinirlenmiyor muyuz?

    ne kadar canın yanarsa yansın gelip sözlüğü yangın yerine çevirip, zaten morali bozuk olan taraftarların sinirlerini daha da bozmazsın. kendini tutamıcaksan girmezsin sözlüğe.

    üzülüyorum cidden, 14 sene sabırla şampiyonluk bekleyen büyüklerimize üzülüyorum. eğer şuan ki taraftar kitlesi o zaman olsaydı taraftarı kalmazdı galatasaray’ın. geçen hafta* mariano’yu göklere çıkar, gel bugün* tarık çamdal ile aynı kefeye koy.

    birader biz galatasaraylıyız, galatasaray’a aşığız. cefasında da sefasında da. gelip bir mağlubiyette burayı yangın yerine verecekseniz girmeyin sözlüğe.

    lafım her eleştiri yapana değil, dozunu kaçırıp ortalığı karıştıranlara.
  • 80
    son beş yıla dört şampiyonluk, üç şampiyonlar ligi çeyrek finali ve iki de şampiyonlar ligi yarı finali ve tüm bunların yanında da 80 milyon euro değerinde oyuncu satışı gerçekleştirdiğimiz için hortalayan durum!

    yav arkadaş geçen sezon rüya takımla fener'in olmadığı ligi güç bela beşinci bitirmiş, şampiyonlar ligi'nde rezil kepaze olmuşuz. şimdi de on maç kala yine fener'in olmadığı ortamda lige havlu atmış, gelenden 4 gidenden 3 yemişiz. ne iyi günü gördük ki, kötüsü olsun!
  • 62
    bazı sözlük yazarlarının içini iyice boşalttığı hatta bokunu çıkarttığı kavram. bakın güzel kardeşlerim sahadaki rezalet futbolu ve alınan sonuçları eleştiren taraftar iyi gün taraftarı değildir. hatta aksine kötü gün taraftaridir. adama içtiği su zehir, uyku haram olmuş takımı ruhsuz iştahsız ve mücadele etmiyor diye. takımı için üzülen, takımın daha iyi olması için eleştiriler getiren adami iyi gün taraftarı olarak yaftalamayi bırakalım artık lütfen!
    şimdi iyi gün taraftarına bir örnek verelim. bugünkü maçta galatasaray forması giyip, instagram' da #galatasaray #cimbom #lion hastaglariyle paylaşıp, maç bitince de televizyonunu kapatıp bi süre maç izlememeye karar verip işine gücüne bakan kişidir iyi gün taraftarı.
  • 76
    benim bu. mesela 2015-2016 ve 2016-2017 sezonlarında toplasan 20 maç izlememişimdir. 2014-2015 sezonunda da bırakmıştım, baktım şampiyonluk geliyor izlemeye başladım. 2017-2018 ve 2018-2019 sezonlarını soluksuz izledim, hatta kombinem vardı. 19-20 sezonunu da şu 6 saniye kuralı uygulanan meşhur antep maçından sonra saldım. söyleyeceğim şu ki iyi gün taraftarı benim gibi olur. takım kötüyken pek takip etmez, maç izlemez. ne zaman takım şahlanır, fanatiğe bağlar.

    kötü gün taraftarı olmak ne olursa olsun hocayı, takımı, yönetimi eleştirmeyip desteklemek değildir. kötü gün taraftarı gerekirse protesto eder, istifaya davet eder ama tek derdi takımıdır. takım ligin dibine de demir atsa maç izlerken hop oturup hop kalkar, programını maç saatine göre ayarlar. elinden geldiğince kar kış demeden stadyuma gider vs.

    burada sırf hocayı eleştiriyor diye birine iyi gün taraftarı demek komik görünüyor. tamamen alakasız.
  • 41
    biziz. kötü gün taraftarı olmamıza izin vermiyorlar ki. tribünde ultraslan, sosyal medyada arabesk ruhlular, medyada passatlilar, kulüpte de liseliler ses çıkaracak olsak linç ediyorlar.

    bu yüzden sıkıntılı dönemlerde beş günde bir şafak vaktinde doğuya bakıyorum. bir kurtarıcı gelir mi acaba diye. iyi günlerde "lay lay lom" takılıyoruz hep beraber zaten. :(

    sözlük istisna. burada dümdük taraftarlık mümkün.
  • 68
    galatasaray son 2 senedir pek iyi gün görmedi ki bu duruma ses eden, eleştiren adamları "iyi gün taraftarı" diye eleştirelim.

    bir plan ve yapılanma dahilinde, sonunda başarıya ve iyi oyuna ulaşabilme inancıyla başarısız olsak yine sineye çekilir. ama yok, her geçen gün geri giden ve 5 sene de beklense bir iki lig şampiyonluğundan başka bir şey vaat etmeyen tablo var karşımızda.
  • 69
    kötü oynasa dahi alınan galibiyet neticesinde mutlu olan kitle.

    ancak galatasaray taraftarı tam tersi futbolcular ellerinden geleni yaptıkları vakit yenilse bile gıkını çıkarmayan bir topluluktur. sahada ter görmek ister, azim ister, mağlubiyeti dert edecek futbolcu ister. bizim için iyi oyun elbette önemlidir ama yeteneği ne olursa olsun takım için üzülen kişiler hep baş tacı olmuştur. işini yapmak için yapan isimleri görünce tepki göstermesi de bundandır.

    3 nisan 2021 hatayspor galatasaray maçı'nda kızılan şey asla mağlubiyet değildi. amannnn diyen, nerden çıktı şimdi bu deplasman diyen futbolcuların varlığı elbette sorgu getirir. imkanı yoktu zaten ama şu maç 2- 0 iken hatay 10 kişi kalsa, bireysel bir hatadan vs. gol bulsak ve maç dönseydi bile çoğumuz mutlu ve umutlu olmazdık.

    belki çok klasik bir tabir olacak ama pandemi nedeniyle millet 3 kuruş için kırılırken milyonları götüren adamların forma umurunda değilse bir zahmet tepki gösterelim.. onlara galip gelin diyen yok sadece rakip kadar koşsunlar o bile yeter. bunun anlamı işlerini iyi yapmalarını beklemek bile değil; iyi yapmaya çalışmak. adı üstünde çaba..
  • 48
    türkiye'de futbol takip eden kitlenin %95'inin dahil olduğu kitle. kimse darılmasın gücenmesin. 70 milyon nüfusu olan ülkenin 50 milyonu 3 takımı destekliyor, biri şampiyon diğeri ikinci diğeri üçüncü. ama kime sorsan sevinmek için sevmedik falan...

    üç büyük takım taraftarı kimselerin kendini iyi gün taraftarı, kötü gün taraftarı gibi sıfatlarla yaftalamaya çalışması o kadar komik geliyor ki bazen... ülkedeki bütün spor o 3 takım üzerine kurulmuş, televizyonlar/gazeteler/radyolar/internet sitelerinin %99.9'u bu üç takım üzerine dönüyor. yarımızdan çoğumuzun tek sosyal aktivitesi maç izlemek. aynı şekilde tek sosyalleşebilme/muhabbet edebilme ihtimali futbol(!) konuşmak. afyonumuz bu bizim. bok götüren ülkemizin, darmadağın olmuş sosyo-kültürel yapımızın, hiçbir zaman olduramayacağımız hayallerimizin, dünyanın en boktan düzenlerinden birinin içinde ezilip büzülmemizin, berbat bir şekilde yaşadığımız hayatlarımızın panzehiri...

    son yıllarda ortaya çıkan içi boş tabirlerden biri aslında bu. keçi güldü koyuna mı denir, dinime söven müslüman olsa mı bilinmez. aklının futbola erdiği sene şampiyon olan takımın taraftarı olduğun düzende, akşam evde oturup televizyondan izlediğin, kazansın da iki gün gerine gerine gezeyim diye beklediğin takımın nasıl kötü gün taraftarı olunuyor o da ayrı bir merak konusu.

    bir de moda oldu ya şimdi falanca takım taraftarı diğerine oo kaç zamandır yoktunuz piyasada falan diyor. güzel kardeşim galibiyet sonrası yapacağın 2-3 bel altı espriden başka ne gibi bir beklentin var ki futboldan kaybedince ortada durasın? hepimizin durumu aslında bu. biz hastalıklı ruhlarımızın, sıçıp sıvadığımız sosyal hayatlarımızın(!), hayattaki tüm başarısızlıklarımızın üzerine "taraftarlık" ile kapatmaya çalışıyoruz. yaşadığımızı sandığımız ve dışarıya da yapmaya çalıştığımız ilizyon bundan ibarettir...

    ben de dahil...
  • 49
    yaştan kurtaramadığım gruptur efendim. *

    tüh, bir 10 sene önce doğsaymışım, çok güzel olacakmış be!

    ne yapmak lazım bu durumdan kurtulmak için, büyüklerimiz yol yordam gösterseler bizlere bari. yani 88'de doğmuş olmam problem göründüğü üzere, mahkeme kararıyla yaşımı 10 yaş büyütsem 78 doğumlu olsam kurtarır mı? ya da daha fazlası mı gerekir? babam 60 doğumlu çünkü 78'den öncesi onun için sıkıntı olabilir bu sefer.

    şakası bir yana, 14 senelik çileyi çekenler bizim kadar yoğun çekti mi bunu bile tartışabilirim. çünkü o 14 sene yaşanırken insanların her anını galatasaray ile paylaşabileceği imkanlar çoğunun kısıtlıydı. bugün sabah kalkıp "dünyadan haberimiz olsun" diyerek bir internet sitesine girip habere bakmak istesek "galatasaray'da kaos" haberi görerek güne başlar durumdayız. sosyal medya olsun, sözlük olsun her platformda gününün büyük çoğunluğunu her gün galatasaray'a ayıran insanlardan ibaretiz.

    sadece son 3 senede 14 senelik çilenin daha fazlasını çektik demiyorum elbette, ama 14 senelik çile 3 yıla sıkıştırılsa nasıl olur sorusu sorulsa hah işte tam bugünümüz olur. eksiği değil, fazlası değil.

    ve derdim başarı da değil. ha başarılı olalım dursun özbek kalsın mı yani bu mudur iyi gün taraftarlığı? hayır. iyi gün taraftarlığı takımı iyi giderken derbiden derbiye ya da şampiyonluktan şampiyonluğa bu takımı hatırlamaktır. böyleleri çok var, görürsünüz. bir de kaos taraftarları vardır, takım iyi giderken ya da şampiyon olurken değil de kaos günlerinde ortaya çıkarlar. her ikisi de extreme durumdur.

    olması gereken takımın arkasında mısın? arkasındasın. "galatasaraylılık ölçer" diye bir cihaz icat edilemedi ki şu dibine koyduğumun dünyasında ölçelim kim ne kadar galatasaray'lı, buna göre liste yapalım. benim için hepsi galatasaray'lıdır. iyi günde olan da kötü günde olan da.

    buna göre de insan yaftalamayın. zaten bölünmüş, dağılmış durumdayız. bir de bu muhabbetten bölünelim iyice iş ateş - güneş olayına gitsin öyle mi? isteğiniz buysa gitsin. ama ben içinde kabul edilmesem de galatasaray'ın arkasındayım, yanındayım, yandaşıyım, taraftarıyım. hatta şu kadar ki, eminim bir çoğunuzun belki en fazla bir kez okuduğu o kulüp tüzüğü varya, hah ben 13 ocak 2018 galatasaray olağanüstü seçim genel kurulunun 92. değil 93. maddeye göre yapılacağını seçim açıldığında tüzüğü açmadan biliyordum.

    92 ve 93. madde ne mi? kulübün sitesinde tüzük var, aç oku.

    iyi gün mü kötü gün mü taraftarıyım ona da karar verici, kendini "galatasaraylılık ölçer" zanneden arkadaşlar karar versin...
  • 60
    genelde sezonun en büyük maçlarında gördüğümüz taraftar grubudur.

    (bkz: 28 eylül 2019 galatasaray fenerbahçe maçı)

    her yerde müthiş bir yoğunlukla bilet ararlar. şehir dışından gelirler uçak biletine 500tl, maça 500 tl verirler. maça gidince de ellerinde telefonla stadyumu ve taraftarı çekerler. son olarak da her deplasmana giden gece gündüz çaba veren ultraslan'a bol bol giydirip en kötü taraftar onlar en iyi taraftar kendileri ilan ederler. geldikleri bu büyük maçlarda da gol yediğimizde takım üzerinde hemen baskı yaratıp uğultular çıkarmaya başlarlar . '' o kadar para verdik bu nasıl futbol '' demeyi kendilerinde hak bulurlar. karaborsa yapan taraftara en çok tepki bu maçlar öncesinde verilir çünkü kendisinin geldiği tek maç bu maçlardır ve canı yanmıştır. hani deniliyor ya '' sezonda 3 maça gelmeyip , sürekli kombinesini devredenin kombinesi yansın '' ben de diyorum ki , önceki sezon lig içerisinde en az 5 anadolu maçına gelmeyene derbi bileti satılmasın.

    demem o ki, en sevemediğim gruptur. bu tipte taraftarı -5 derecede donarken izlediğimiz maçlarda da görmek isterim.
  • 70
    ne iyi gün ne kötü gün taraftarı değilim, ben iyi oyun taraftarıyım. başarı zerre umrumda değil ama sahada futbol namına hiçbir şey görmüyoruz. ligde kötünün iyisini oynayarak şampiyon ol, avrupaya git averaj takımı ol sonra da makas açıldı de. makas açıldı açılmasına da sadece bütçe makası değil oyun makası da açıldı. yıllardır iyi futbol oynayan galatasaray hatırlamıyorum ben. ya iyi oyun ve bir düzen olmadıktan sonra yemişim şampiyonluğunu. bunun örneği çok fazla var ülkemizde. 2 sene şampiyon sonra ortalıkta yoksun. senelik kadrolar kurmanın bedeli bu. iyi oyun değil de şampiyonluk peşinde koşmanın bedeli de bu. gençlere, altyapıya yatırım yapıp oralardan oyuncu a takıma koymadığın sürece bu döngü devam edecek. böyle de devam eder düzeleceğini hiç ama hiç sanmıyorum.
  • 81
    valla yaş ilerledi, zaman değişti. artık eskisinden daha fazla koyuyor galatasaray’ın yenilmesi. ancak maç gittikten 1 saat sonra kendimize gelebiliyoruz. neyseki aklımız yerinde fikrimiz sabit. en kötü günüde gördük, en iyi günüde. tek istediğim bu kalleş düzene karşı ayakta ve dik durabilmek. şampiyonluk ya da kupa umrumda değil. yeterki dik duralım.
  • 55
    bu söz türk telekom stadı'na giden biri için söyleniyorsa gerçekten o kişiye ayıp ediliyordur. gidişi dert dönüşü apayrı bir dert olan bir staddan bahsediyoruz. tıklım tıklım olan metronun içinde az boğulma tehlikesi atlatmadık. hele yazın o metro yolculuğu hiç çekilmiyor, donuna kadar sırılsıklam oluyorsun. yağmur, kar yağdığında çamur içinde yüzüyoruz. kaldı ki bu sezon bok gibi oynayıp fark yediğimiz başakşehir ve beşiktaş maçından sonra bile içerde 30 bin üzeri taraftar geldi. kadıköy'ün göbeğindeki stada kaç kişi gittiğini 2 haftada 1 görüyoruz.

    kaldı ki ali samiyen gibi dillere destan bir mabedden, seyrantepe'de bir beton yığınına taşındık. her giden taraftara tek tek teşekkür etmek yerine iyi gün taraftarıdenilmemeli. tek sıkıntı keşke o telefonları maç oynanırken bırakıp maçın içinde olsalar, hakemi baskı altına alsalar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın