• 26
    kendisinin malum sözü, ezilmişliğin ve çaresizliğin doruklarına vardığının en büyük ispatıdır. bir insan takımını neden sever? aldığı kupalar ve kazandığı maçlardan dolayı mı? takım sevgisi bir kadına aşık olmaya benzer. bir kadına sadece gözleri, vücudu veya güzelliği için aşık olmazsın. o kadını kalbin arzuladığı için aşık olursun.

    takım sevgisi'de böyledir. bir takımı kazandığı kupalar, şampiyonluklar, maçlardan yada zenginliğinden, şık tesislerinden vs. dolayı sevmezsin. o takıma aşık olduğun için seversin. geri kalanı ise takımına karşı duyduğun övünç kaynaklarıdır.

    sen kalkıp kendi takımını neden tuttuğunu soran bir kişiye; "çünkü sevdiğim için" diyeceğin yere, "fenerbahçe büyüklüğü kupa büyüklüğü bilmem ne değildir" gibi b.ktan bir söz ile savunuyorsan, kusura bakma ama sen eziksin arkadaş.
  • 27
    ''türkiye'deki bütün şampiyonluk rekorları fenerbahçe'nin elinden uçmuştur. ne kalmıştır isminden başka bu vatanda... başka takımlar uefa kupası'nı, süper kupa'yı müzelerine götürmüş iken, yerli tenekelerle çocuğu nasıl fenerbahçeli yaparsınız ..''

    sözünü söyledikten sonra çok tepki alıp götü kurtarmak için;

    "fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz." sözünü söylemiş ve bütün fenerlilere yedirmiştir.

    daha sonraları daha da coşup;

    "şampiyon olmak mümkün, fenerbahçe olmak imkansızdır" demiş.
  • 28
    --- alıntı ---

    ben yaşıyan nüfusu 15 milyon olan, nereye baksanız bir bina denizi ile karşılaşılan, bir yerden bir yere gitmek için çeşitli vasıtalarda en az üç saat tüketilen bu istanbul’da ne doğmak isterdim, ne çocukluk ne futbol aşkına tutulmak isterdim. benim ilk çocukluğumu ve ilk gençliğimi geçirdiğim 1940 yılının istanbul’u, usta bir peyzaj ressamının elinden çıkmış bir resimdeki doğa harikasına benzerdi.
    nüfusu altı yüz bindi. bir yerden bir yere gitmek için tramvay kullanılırdı. stadlara camii gibi huşu içinde girilir, huşu içinde çıkılırdı. herkes tuttuğu takımı edeplice alkışlar, rakibi de futbol takımı ve insan olarak görürdü. ne döner bıçaklarıyla sokaklar kesilir, ne muşta ve darbelerle kurtarılmış mahalleler ihdas edilir, ne de rakip takımların ana - baba ve ailelerinin içine sokulduğu bir küfür sarrakası şehrin göğünü kaplardı.
    çocuk yığınlar, delikanlılar ve orta yaşlılılar en temiz elbiselerini giyerek tramvaya adabını yanına alarak biner, maç kadıköy’de ise vapur kullanılır, polissiz arama taramasız stada girilir ve istanbul terbiyesinin hakim olduğu bir sessizlikte maç seyredilir, oyuncular alkışlanır, oyun bittiğinde bir istanbullu olarak o futbol mabedinden çıkılır ve semtlere geri gidilirdi. ne küfür bulutları istanbul’un üstünü kaplar, ne polis teşkilatı görev yapmaktan bezer, ne stat önleri ve civarında yaralanmalar ve kan görülürdü.
    her şey o zamanlar istanbul’da yoğun bir futbol sevdasıydı ve bu aşk beraberliği bugün olduğu gibi büyük "hır - güröler ve semt kavgalarıyla kesilmezdi. futbolcular, bugünün profesyonelleri gibi, bir bisküvi çıtkırıldımı gibi her pozisyonda çimene yatmaz, sakatlık numaraları, operetleri kıskandıracak sekanslarda olmazdı. o dönemde sahanın dışında sedye ve cankurtaran olmaz, futbolcu bugünkü gibi mr kapılarında seans şımarığı olarak dolaşmazdı.
    2000 yılı biterken istanbul, ingiliz leeds takımının iki taraftarını taksim’de futbol taşkınlığı yaptı diye delik deşik ederken, 1950 yılının istanbul’unda futbol taraftarı insanlar, isveç’in aik ekibinin 10 numaralı carlsson’u ile ingilizlerin sunderland takımından schackleton’un futbollarından olağanüstü zevk aldıkları için oyun sonlarında omuzlarda bütün stadı dolaştırırlardı. ben son 20 yılda rıdvan dilmen ve tanju çolak dışında futbol seyircisine eski devir adam lezzetlerini veren başka oyuncular tanımadım.
    ben 1932 yerine 2000 yılında istanbul’da doğsaydım, ne top oyununa sevdalanır onu ne oynar ne seyreder ne de sonuçta yazardım. ilk nefretim olurdu futbol...

    --- alıntı ---
  • 29
    şimdi islam çupi’nin o meşhur “fenerbahçe cumhuriyeti ortalıkta yoksa, türkiye yoktur, futbol yoktur, bolluk yoktur, insanlar yoktur, canlılar güç nefes alır ve bu ülke kısa süre sonra yaşayan yer olmaktan çıkıp, mezarlık olur” sözünü çürütelim mi?

    1-islam bey demiş ki, "fenerbahçe cumhuriyeti yoksa türkiye yoktur" bildiğim kadarıyla 1923’ten beri var
    2- futbol yoktur demiş. futbol, fenerbahçeden de önce vardı. bknz: galatasaray spor kulübü
    3-bolluk yoktur. ahaaa, işte bu noktada birazcık araştırmacı gazetecilik yönümü ortaya çıkararak sizlerle bazı bilgileri paylaşacağım. biliyorsunuz enflasyon 2 şeye bağlıdır, tüfe’ye ve üfe’ye:

    fb’nin şampiyon olduğu yıllar ortalama tüfe: %19 ortalama üfe %22
    gs’nin şampiyon olduğu yıllar ortalama tüfe: %8 ortalama üfe %11

    ilgili istatistik: http://gss.gs/OF2.jpg

    şimdi de sıra dolarda:

    fb’nin şampiyon olduğu yıllar ortalama artış: %16
    gs’nin şampiyon olduğu yıllar ortalama artış: %13

    gerekli istatistik: http://gss.gs/kbd.jpg

    eyyy avrupa, eyy euro, sen de kimsin?

    fb’nin şampiyon olduğu yıllar ortalama artış: %17
    gs’nin şampiyon olduğu yıllar ortalama artış: -%4

    ilgili resim: http://gss.gs/KO9.jpg

    4- canlılar güç nefes alır demiş. ilgili resimde ozon deliğinin fenerbahçenin şampiyon olduğu 2011 ve 2014 senesindeki ozon deliğinin büyümesi ve 2012 ve 2013 yıllarında galatasaray şampiyon iken ozon deliği hacminin kontrol altında tutulup küçüldüğünün resmini atayım.

    ilgili link: http://gss.gs/5UH.jpg

    son olarak da, ülke ülke olmaktan çıkar, mezarlık olur demiş,
    hayırlısı ile bu kara süreci de geride bırakacağımız günler gelecektir diyip cümlelerime son veriyim.

    islam abi, kırdıysam seni özür dilerim ama veriler ortada :(
  • 30
    ezik fenerli profilinin yaratıcısıdır. eğer yaşasaydı tv tv gezip "fetö, fato, kumpas, 6s" diye ağlıyor olacaktı bu şuursuz, romantik herif.

    fenerbahçe büyüklüğü hakkında söyledikleri hepimizin malumudur.

    bir taraftar, takımını en büyük olduğu için tutmaz. sadece seviyordur. o sevginin nedeni olmaz. sadece etkiden söz edebiliriz. kimisi annesinden/babasından/akrabasından etkilenir, kimisi bir futbolcudan, kimisi de mahallesindeki bir "abi"den... fakat; büyüklük ve küçüklük gibi kavramların ispatı maddi gerçekliklere muhtaçtır. örneğin; bir tenerife taraftarı, tenerife'yi çok sevebilir ama onu en büyük ilan edemez. "tenerife büyüklüğü acayip bir şeydir, çok değişiktir, adı konamaz" diyemez. çünkü ispanya ve dünyanın en büyük futbol kulübü bilimsel veriler ışığında ** real madrid'dir. bir spor kulübünü en büyük yapan onun sportif başarılarıdır. ne zaman ki tenerife kupa sayısında rakiplerini geride bırakır, artık en büyük o'dur.

    fenerbahçe 2000 yılından itibaren türkiye'de en büyük olduğu iddiasını dile getirebilecek bir konumda olmamıştır. fener taraftarı fenerbahçe'yi çok seviyor diye o'na en büyük diyemez.
  • 31
    http://islamcupi.org/...iye-fenerli-olunsun/

    --- alıntı ---
    şu ihtiyar yaşımda şimdi düşünüyorum. 1990 yılından sonra istanbul mahallelerinde çocuklar niye fenerbahçeyi tutsunlar‚ niye fenerbahçeli olsunlar diye… fenerbahçenin ne türkiyede saha tarihi olan‚ o yerden ayağa paslı dantel örer gibi oyun şekli kalmış‚ ne de en teknik adamların o çatı altında toplanacak niyetleri. fenerbahçe artık ne milli takıma en fazla oyuncu veren takımdır‚ ne o takıma gol kralını veren ekiptir. türkiyedeki bütün şampiyonluk rekorları fenerbahçenin elinden uçmuştur. ne kalmıştır isminden başka bu vatanda…

    başka takımlar uefa kupasını‚ süper kupayı müzelerine götürmüş iken‚ yerli tenekelerle çocuğu nasıl fenerbahçeli yaparsınız artık…
    --- alıntı ---

    rahmetli 2000'de böyle diyordu. bugünleri görse kim bilir ne derdi. o günlerde bile zamanında söylediği popülist büyüklük zırvasından eser kalmamıştır.

    (bkz: adamın gol diyor) *
  • 38
    fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk büyüklüğü ne kupa büyüklüğüdür. onun büyüklüğü başka bir büyüklüktür işte, adı konamaz. şampiyon olmak mümkün, fenerbahçe olmak imkansız diye buyurmuş. okuyorum okuyorum bişey eksik hep. üstad ne büyüklüğü olmadığını güzel anlatmış ama ne büyüklüğü olduğunu anlatamamış bize. sanki aramış aramışta bulamamış kelimeyi. böylr dilinin ucuna gelmişte çıkmamış gibi. ya dile pek hakim değilmiş ya da çok derinlikli bi yazar değilmiş.
  • 43
    "fenerbahçe büyüklüğü ne şampiyonluk ne kupa büyüklüğüdür, onun büyüklüğünün adı konamaz." şeklinde buyuran rahmetli kişi.

    evet kupa büyüklüğü değil çünkü o hiçbir büyüklük değil. bir camia yıllardır kupa alamayabilir şampiyon olamayabilir. futbol bu, bizim de başımıza gelebilir (ki geçmişte 13 sezon üst üste şampiyon olamadığımız dönem var.) o yüzden ben dalga geçme işini pek abartmamaya çalışırım gülme komşuna gelir başına hesabı. ancak ben ortada kupa büyüklüğü harici başka bir büyüklük de göremiyorum. rakibi tebrik etme, kaybetmeyi kabullenip nasıl daha iyi oluruz'u sorgulayıp suçu kendinde arama, ortamı yumuşatma bunların hiçbirinden eser barındırmayan bir camianın nesine büyük diyeyim? galatasaraylı olmakla kupalardan çok, bu yönüyle gurur duyuyorum. neyse o, abuk subuk senaryolar saçmalıklar böyle küçük çocuk gibi emziği elinden alınınca zırlama falan yok. kaybettin mi kaybettin rakibi kutlayıp tebrik edip şapkamızı önümüze koyup düşünürüz. bunlarda her boku bir saha dışına bağlama uğraşı, çirkeflik, iftira, rakibin başarısını asla kabul etmeme yani ne kadar olumsuz rekabet özelliği varsa var bu adamlarda. yani neyin büyüklüğü ne büyüklüğü kupayı falan boşverelim hadi, böyle büyüklük mü olur? gerçek büyüklük, gerçek şerefli ikincilik öncelikle rakibini kutlayıp tebrik etmekle başlar. gerisi küçük çocuk mızıkçılığıdır. işte bu yüzden iyi ki galatasaraylıyım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın