2001
ben hocaya inanmak istiyorum. sunduğu projeye ikna olmak istiyorum. derdim tudor'un adıyla değil. şu transfer döneminde, takımın yeniden inşa edileceği süreçte tudor'dan bağımsız hareket edilemez.
şimdi ben bruma ve sneijder'i gönderme kararı alıp, semih, selçuk, yasin üzerine takım kurmayı hedefleyen bir hocaya nasıl inanayım, bu hocanın planına nasıl ikna olayım. koşturacakmış, allah razı olsun. bir futbol takımı için en gerekli olan şeyi yaptıracak diye teşekkür edemeyiz kendisine. bu ayrı bir mevzu zaten.
ama mesele zihniyet meselesi. mesele fikri yapısı. adam takımda yıldız istemiyor. general benim, herkes koşacak diyor. tamam da hoca, sahada işi kim yönetecek, senin sahadaki aklın kim olacak. hiçbir başarılı futbol takımı yoktur ki teknik direktörün sahada eli ayağı olan, yüksek futbol aklına sahip bir futbolcusu olmasın. bu geçmişte hagi'ydi, real'de zidane'dı, manu'da beckham'dı, milan'da pirlo'ydu vs vs. bizim kim peki? kim olacak, selçuk mu yoksa belhanda mı? yoksa hali hazırda takımda bulunan sneijder mi? sneijder'in ne kadar değerli bir adam olduğunu anlatmaya gerek var mı? bunu bilmeyen kaldı mı?
buna rağmen sneijder dokunulmaz değildir. ne zaman ama? gerçek bir değişim sürecine gireriz, gitmesi gereken herkes gözünün yaşına bakılmaksızın yollanır, o zaman sıra sneijder'e de gelir. ama takım çöp kaynıyorken yıldızları bir bir elden çıkarttırırsan ya da çıkarılmasına göz yumarsan bu olmaz. podolski'nin gidişi, bruma'nın gidişi. şimdi sıra wesley'e gelecek. insan çıldırır lan. buna karar verecek mertebeye ne zaman ulaştı bu adam bu da ayrı bir soru bu arada.
neyse efendim, yukarıda saydığım işlere imza atarsa* böyle bir adama da kimse inanmaz, kimse ikna olmaz, kimse gönülden destek vermez.
şimdi ben bruma ve sneijder'i gönderme kararı alıp, semih, selçuk, yasin üzerine takım kurmayı hedefleyen bir hocaya nasıl inanayım, bu hocanın planına nasıl ikna olayım. koşturacakmış, allah razı olsun. bir futbol takımı için en gerekli olan şeyi yaptıracak diye teşekkür edemeyiz kendisine. bu ayrı bir mevzu zaten.
ama mesele zihniyet meselesi. mesele fikri yapısı. adam takımda yıldız istemiyor. general benim, herkes koşacak diyor. tamam da hoca, sahada işi kim yönetecek, senin sahadaki aklın kim olacak. hiçbir başarılı futbol takımı yoktur ki teknik direktörün sahada eli ayağı olan, yüksek futbol aklına sahip bir futbolcusu olmasın. bu geçmişte hagi'ydi, real'de zidane'dı, manu'da beckham'dı, milan'da pirlo'ydu vs vs. bizim kim peki? kim olacak, selçuk mu yoksa belhanda mı? yoksa hali hazırda takımda bulunan sneijder mi? sneijder'in ne kadar değerli bir adam olduğunu anlatmaya gerek var mı? bunu bilmeyen kaldı mı?
buna rağmen sneijder dokunulmaz değildir. ne zaman ama? gerçek bir değişim sürecine gireriz, gitmesi gereken herkes gözünün yaşına bakılmaksızın yollanır, o zaman sıra sneijder'e de gelir. ama takım çöp kaynıyorken yıldızları bir bir elden çıkarttırırsan ya da çıkarılmasına göz yumarsan bu olmaz. podolski'nin gidişi, bruma'nın gidişi. şimdi sıra wesley'e gelecek. insan çıldırır lan. buna karar verecek mertebeye ne zaman ulaştı bu adam bu da ayrı bir soru bu arada.
neyse efendim, yukarıda saydığım işlere imza atarsa* böyle bir adama da kimse inanmaz, kimse ikna olmaz, kimse gönülden destek vermez.