12
4. sınıfa gidiyordum, beden eğitimi dersi için spor odasından voleybol topu araklamış futbol maçı yapıyorduk. beden hocası geldi, adam olmıcak mısınız siz? dedi, arkadaş hocam 5 dakika sonra maç bitiyor verin devam edelim diyerek, ne kadar adam olacağını gösterdi zaten. o çocuğa geçen facebookta baktım ne olmuş diye, bi motor almış simsiyah, evde salonda otururken bile kaskıyla motorcu montuyla foto çekilip koymuş. işte öyle virane bir sınıftık.
derken hoca basketbol topuyla geldi yanımıza, dedi bundan sonra herkes basketbol oynayacak. başladık oynamaya. babama mor lakers forması aldırmıştım arkasında 34 o'neal yazıyor.
2 3 sene basketbol ile haşır neşir olduk, derken 7. sınıfta basketbol turnuvası düzenlendi. bizim sınıfın çocukları da tam fırlama, bi kozmetik dükkanından saç boyası araklamışlar kırmızı, saçlarımızı boyayarak çıktık maça. a diyorum içimden saç kırmızı forma mor, inşallah donun da pembe mi diye sormazlar.
maç başladı, tabi sınıfın en irisi benim o zaman, 5 numarada oynuyorum, panyalı atışların hastasıyım turnikelerin ustasıyım. aga nasıl atıyorum ama, leblebi gibi. maçın sonuna doğru skoru tutan kıza skoru sordum, 3 farkla geridesiniz dedi. dedim beyler hadi bitirelim şu işi. o hücumdan ve geri kalan tüm hücumlardan boş dönen rakibe ardı ardına 2 hook shot atmıştım ama karizma 1500. yan sınıfın kızları bana dikiz. basket attıktan sonraki tek sevincim o'neal yazısını göstermek. keşke burak yılmaz o zamanlarda da olsaydı da bişeyler öğrenseydim.
neyse başkanlar, maç bitiyor, son hücumlar harcanıyor. top bi anda pota altında bana geldi, rakip takımdan aziz diye bir çocuk beni savunuyor. aziz kuzeniyle kalıyor, ne zaman okulda biri bulaşsa azize, kuzeni okulu dağıtıyor. tam bir bela. bana sakın atma basketi hayatını sikerim dedi. peki dedim. son hücumda topu aldım, rastgele, hiç bakmadan potanın sağından soluna doğru süzüldüm, sol elimle bir kuş gibi hafif topu potaya bıraktım, ırzını siktiğimin topu potaya girdi. başladık aziz ile münakaşaya.
aziz benim haşadımı çıkarır tabi, ben kardeşim istemeden oldu desem de inanmıyor adam. en sonunda ne var lan, kol gibi soktuk işte dedim ve 200 metre engelli koşumun startını verdim. nasıl koşuyorum ama. önümü kesiyolar sağa tekme sola yumruk atıyorum. hayır beni öldürseler sorun yok da, yaşarsam sıkıntı büyük, çünkü ben de ekibi toplayıp gelecektim okula.
neyse gel zaman git zaman, olay unutuldu ama tarih beni yazdı.
34 numaralı formasıyla,
şakil oneyl
derken hoca basketbol topuyla geldi yanımıza, dedi bundan sonra herkes basketbol oynayacak. başladık oynamaya. babama mor lakers forması aldırmıştım arkasında 34 o'neal yazıyor.
2 3 sene basketbol ile haşır neşir olduk, derken 7. sınıfta basketbol turnuvası düzenlendi. bizim sınıfın çocukları da tam fırlama, bi kozmetik dükkanından saç boyası araklamışlar kırmızı, saçlarımızı boyayarak çıktık maça. a diyorum içimden saç kırmızı forma mor, inşallah donun da pembe mi diye sormazlar.
maç başladı, tabi sınıfın en irisi benim o zaman, 5 numarada oynuyorum, panyalı atışların hastasıyım turnikelerin ustasıyım. aga nasıl atıyorum ama, leblebi gibi. maçın sonuna doğru skoru tutan kıza skoru sordum, 3 farkla geridesiniz dedi. dedim beyler hadi bitirelim şu işi. o hücumdan ve geri kalan tüm hücumlardan boş dönen rakibe ardı ardına 2 hook shot atmıştım ama karizma 1500. yan sınıfın kızları bana dikiz. basket attıktan sonraki tek sevincim o'neal yazısını göstermek. keşke burak yılmaz o zamanlarda da olsaydı da bişeyler öğrenseydim.
neyse başkanlar, maç bitiyor, son hücumlar harcanıyor. top bi anda pota altında bana geldi, rakip takımdan aziz diye bir çocuk beni savunuyor. aziz kuzeniyle kalıyor, ne zaman okulda biri bulaşsa azize, kuzeni okulu dağıtıyor. tam bir bela. bana sakın atma basketi hayatını sikerim dedi. peki dedim. son hücumda topu aldım, rastgele, hiç bakmadan potanın sağından soluna doğru süzüldüm, sol elimle bir kuş gibi hafif topu potaya bıraktım, ırzını siktiğimin topu potaya girdi. başladık aziz ile münakaşaya.
aziz benim haşadımı çıkarır tabi, ben kardeşim istemeden oldu desem de inanmıyor adam. en sonunda ne var lan, kol gibi soktuk işte dedim ve 200 metre engelli koşumun startını verdim. nasıl koşuyorum ama. önümü kesiyolar sağa tekme sola yumruk atıyorum. hayır beni öldürseler sorun yok da, yaşarsam sıkıntı büyük, çünkü ben de ekibi toplayıp gelecektim okula.
neyse gel zaman git zaman, olay unutuldu ama tarih beni yazdı.
34 numaralı formasıyla,
şakil oneyl