hincal uluc'un arda'ya bugun yazdigi yazi.
---
alinti ---
sevgili arda,
şu anda üzerinde büyük bir sorumluluk var.. sadece galatasaray kaptanlığı değil.. artık beni de taşıyacaksın sırtında..
galatasaray kaptanlığı son yıllarda, tüm saygınlığını yitirmiş, "kolunda bant taşıyan adam"dan öte anlam ifade etmez olmuştu. oysa kaptanlık, takımının içerde ve dışarda liderliği anlamına gelirdi, benim daha çocukken gördüğüm, sonra gazetecilikle beraber öğrendiğim şekliyle..
bu vasıf yok oldu, ya da yok edildi..
lider vasfı taşıyacak adam mı bulunmadı, yoksa, yöneticiler ve teknik direktörler, böyle bir kaptanı takımın içinde kendilerine rakip mi gördüler, uzun analizlere girmeyeceğim..
ama herkesin gördüğü gibi galatasaray'da "kaptanlık" bitti. aslında hiç olmaması gerekenler kaptanlığa getirilmeye başlandı.
geçen yıl bir yazı yazdım, kaptanlık üzerine..
galatasaray'ın gelmiş geçmiş en büyük kaptanlarından, efsane adam baba gündüz'ün hem de kendisi henüz oynarken, bir soyunma odasından sahaya çıkışta, gencecik turgay şeren'i nasıl öne sürdüğünü "bundan sonra kaptan sensin" dediğini, turgay'ın nasıl şaşırıp utandığını, ama baba'nın onu nasıl ikna ettiğini anlattım.
öyküyü bana bizzat baba gündüz anlatmıştı..
futbolunun son günlerine geldiğini biliyordu. liseli gencecik turgay'daki müthiş futbol yeteneğini görmüştü. "en az 20 yıl bu formayı giyer" demiş ve yakın gözlemeye almıştı. turgay'da aradığı liderlik vasıflarını bulmuştu. karakteri, gençlere örnek olacak düzeydeydi. turgay eninde sonunda galatasaray'da kaptan olacaktı.. "o zaman niye şimdi olmasın?.. niye galatasaray'ın başında 20 sene kalmasın" demişti ve bir gün tünelde sırtını sıvazlayıp "hadi bakalım öne geç, ben senin arkandan geleceğim" demişti.. turgay, baba'yı utandırmadı. tıpkı onun gibi bir efsane kaptan da o oldu. turgay kaptanın tüm zamanını gazeteci olarak yaşadım ve baba gündüz'ün nasıl doğru seçim yaptığını gördüm. ..ve bütün bu bildiklerimin ışığında galatasaray kaptanlığına senin getirilmeni önerdim.
iyi bir galatasaraylıydın. gençtin, yeteneklerin büyüktü. galatasaray'da yıllarca oynayabilirdin. takım arkadaşların seni çok seviyorlardı. saha içinde takıma liderlik yapacak vasıfların vardı.. kaptanlığa gelmen için yılların geçmesine gerek yoktu.
yönetim bu düşünceme katıldı. bu sezon başında takım kaptanlığına getirildin.
şimdi başarmak zorundasın.
1-galatasaray için..
2- kendin için..
3- seni öneren benim için, başarmak zorundasın..
şimdi seni kaptanlığa öneren ağabeyin olarak önerilerim var. iyi dinle..
ilk iş olarak turgay kaptanı ziyaret et.
galatasaray'a nasıl kaptan olduğunu bir de o anlatsın sana.. sonra da galatasaray kaptanlığının ne olduğunu..
turgay kaptan'ı örnek alırsan, sırtındaki yük hafifler..
şu iki sözcüğü sakın aklından ve yaşamından sakın çıkarma..
sportmenlik ve centilmenlik..
saha içinde sportmenliğinle arkadaşlarına örnek olmalısın. daha ilk resmi maçında hakeme itirazdan kırmızı kart gören (gören de takımın en çaylağı, en haddini bilmesi gerekeni üstelik) bir takımın kaptanı olduğunu hiç aklından çıkarma. galatasaray, hakemlerin nefret ettiği bir takım olmaktan çıkmalı. sen hata yapmıyor musun?. hakem de yapacak.. sen saldırırsan, takım da saldırır. hakemin nefretini kazanırsınız. bunu iyi bil. sportmenlik sadece bir jest değildir. uzun vadede kazandırır.
sadece hakemlere değil tabii, rakiplere de sportmen olmalısın örnek bir kaptan olarak.. saha içinde arda'nın çirkin bir hareketini artık kimse görmemeli..
arda ve takımı, yenmek kadar yenilmeyi de bildiğini göstermeli. spor bu. sportmenlik bu.. centilmenliğe gelince..
görüyorsun, özel yaşamın da adım adım izleniyor.. altındaki arabadan, yanındaki kadına kadar göz altındasın. her davranışın haber oluyor. olsun.. "olacak" diye gençliğini yaşamaktan vaz geçme..
şöhretin var, paran var.. gözdesin. bunları değerlendirmek, hayatın tadını sonuna dek çıkarmak hakkın..
sana formasını verdikleri metin kaptan öyleydi mesela.. çok canlı, çok dolu yaşardı. ama dünyanın en centilmen adamıydı..
özel yaşamında, hele kadınlara karşı tam bir centilmen olduğunu göstermeli, kanıtlamalısın.. seni örnek alan milyonlarca genç var, unutma sakın.. ..
ve şimdilik son öğüt..
asla ama asla şımarmamalı, şımarıkça davranmamalısın..
gene büyük kaptan metin oktay'dan örnek vermek isterim. fenerbahçe'yi, fener'in favori olduğu maçta 5-0 yenmişlerdi. 4 golü metin atmıştı. soyunma odasına gittim. (o günlerde gazeteciler soyunma odasına gider ve röportaj yazarlardı. maç günleri istihbarat defterindeki görev paylaşımında "soyunma odası" da yer alırdı.) oda bayram yeriydi. herkes çılgın gibi bağırıyor, zıplıyor, kucaklaşıyordu. birden gözüm metin'e takıldı. bir köşede oturmuş, başını iki elinin arasına almıştı. sanki maçı 5-0 kaybeden takımın kaptanı oydu. ya da çok kötü bir haber almıştı.. koştum "hayrola?.. ne var" diye.. başını kaldırdı. beni gördü..
"hıncal" dedi.. "yarın gazetelerin benim için neler yazacağını tahmin edebiliyor musun?.. allah beni şımartmasın!.."
o sahne, o laf aklımdan hiç çıkmadı arda!..
hiç çıkmadı..
senin de kulağına küpe olsun..
iyi kaptan ol arda!.. örnek kaptan ol!.. bir efsane kaptan da sen ol..
yarınlara kal.. yarın biri de seni anlatsın, genç galatasaraylılara!..
yanaklarından öperim!..
hıncal ağabeyin..
---
alinti ---