şimdi şu var ki bizdeki hastalıklardan biri odur ki bir futbolcu geçmişte bizde veya başka bir takımda iyi oynuyorsa maç yapmasa da çıkar 10-15 maç arka arkaya bizi ipten alır. bu da yaşlı oyuncuların geçmişine güvenmekten pek farklı olmayan bir düşünce ürünüdür bana göre. aynısı
gedson fernandes için de geçerli. aynı hatayı tekralıyoruz ben yine diyeyim.
kuru'yu acilen birkaç maç ilk 11'de başlatmamalıyız. ben önceden bu konudan bahsettiğimde bunu yeni yetme yazar olup kimseyle çok diyaloğum olmamasına rağmen 5-6 kişiden mesaj aldım. onyekuru neden yok hocam diye sordular. orada şu cevabı vermiştim yine o cevabı vereyim, kimse formasını garanti altında görüp duraklama devrine girmesin diye bunun yapılması gerekiyor.
biz bir manchester city veya bayern münih değiliz ne yazık ki. bu yüzden de bize gelen oyuncular mental olarak kendini bilen tipler de olamıyor. ezik çürük meyveler olur ya pazar sonrası satılan, onlardan çoğu. beğenmemişler almamışlar bize kalmış. tabii bu meyve sebzeden yine güzel yemek çıkarılabilir ama uğraş ister. o çürük yerini keseceksin güzelce doğrayacaksın. sosunu tuzunu ve sevgini katacaksın. anca öyle adam gibi yenecek bir şey ortaya çıkar. yapılamayacak iş değil kısaca.
yapacak çok kaliteli aşçımız da var. fakat bu aşçımız izliyor youtube'da michelin yıldızlı restoranların yemeğini ve diyor ki ikisi de domates ikisi de et ben de yapacağım ne var ki. aynı şeyi deniyor gördüğü. ama yukarıda dedim ya malzeme belli bizde.
bizim yapacağımız çok lezzetli bir kuru fasülye pilav. gidip istakoz yapmaya çalışırsak öğünümüzde kelle paçaya benzer bir şey görüyoruz ve bu yıllarca bize aha bu da ıstakoz bu da ıstakoz diye kakalanıyor tabiri caizse.
diyeceklerim uzundu ve bu kadardı, gidip tost yapayım kendime acıktım...