resim
Hayrettin Demirbaş
Görev:Kaleci Antrenörü
Takım:-
Yaş:61
Uyruk:Türkiye
  • 65
    bir şehir efsanesine göre erdal keser kendisi ile ilgili olan bir anıyı şöyle aktarmıştır.

    --- alıntı ---
    kocaelisporla ali sami yen de oynuyoruz. acayip bir sis var. maç başladı ama göz gözü görmüyor. 5-10 dakika sonra hakem maçı tatil etti. soyunma odasına gittik, üstümüzü değiştirdik. staddan çıkacağız ama hayrettin ortalarda yok. sahaya geri döndüm ki ne göreyim, hayrettin direkler arasında volta atarak kendi kendine söyleniyor: "ulan bizimkiler ne bastırdı haa yarım saattir top gelmiyor bizim kaleye".
    --- alıntı ---
  • 179
    20 mart 1994 galatasaray trabzonspor maçı. 1-0 mağlup durumdayız. kötü oynuyoruz, baskı kurmaya çalışıyor ama netice alamıyoruz. trabzonspor sahasındaki pozisyonu uzaklaştırmak isteyen, ismini hatırlamadığım bir trabzonspor oyuncusu topa gelişigüzel vuruyor. top zıplaya zıplaya bizim sahaya doğru giderken kalecimiz hayrettin meşhur yeşil desenli kaleci formasıyla topa doğru hamle yapıyor fakat mesafeyi ayarlayamıyor. top birden üstünden geçip gidiyor, seke seke kaleye girerken hayrettin son bir hamleyle çizgiden çıkarıyor. o anda tribünden uğultular ve tepkiler yükseliyor, ki yükselmemesi imkansız. zaten ilk golü de hayrettin'in hatasıyla yemiştik. soluna giden her şutu içeri alırdı hayrettin. yine böyle bir pozisyonda kalesinde golü görmüş ve topu çıkarmak için yaptığı klasik debelenme hareketleri eşliğinde 1-0 mağlup duruma düşmemize yol açmıştı. daha sonra daha az hatalı olduğu bir pozisyonda ikinci golü yedi ve maçı kaybettik.

    hayrettin deyince gözümde onca şey canlanır, ama esas canlanan yukarıda anlattığım olaydır.

    bir de üzerine giydiği atletiyle her yeni kaleci transferi sonrası evinde röportajlar yapar, "ben bundan daha iyi kaleciyim" şeklinde demeçler verirdi. transfer söylentilerine en kızdığı kaleci bernard lama'ydı. "ben bu uyuşturucu bağımlısından on kat daha iyi kaleciyim" demişti. fenerbahçe maçları olmasa belki doğru olabilirdi ama hayrettin fenerbahçe maçlarında hep kötü performans sergilerdi. yine de galatasaray taraftarının büyük kısmı iyi hatırlar kendisini.
  • 187
    avrupa kupası maçları öncesinde yeşil kaleci kazağıyla ellerini açıp dua ederdi; ben televizyon karşısında ağlardım. avrupa kupası maçlarında galip geldiğimizde sevinçten ağladığımız ve tura çıktığımız yıllardı. 80’lerde doğan; 90’ların başında galatasaray’ı takip eden jenerasyon için önemli bir ikondu hayrettin. yetenekleri sınırlı fakat özüyle oynayan çok önemli bir figürdü.

    her ne kadar kötü bir kaleci olarak anılsa da; bana kalırsa bu kötü bir kaleci olduğundan dolayı değil, çıkardığı çok kötü birkaç maçtan dolayıdır. yoksa hayrettin, türkiye'de dönemi için önemli kalecilerden biriydi.

    kariyerinin sonlarına doğru 1996 yılında sırasıyla fenerbahçe*, paris saint germain* ve malum gençlerbirliği* maçlarındaki çok kötü performansı onu hep kötü hatırlattı.

    oysa, zoran simovic gibi bir efsaneden sonra formayı aldığında çok iyi maçlar çıkardı. 1992-1993 ve 1993-1994 sezonlarında gelen şampiyonluklarda kalede o vardı. en büyük handikapı mental olarak çok kırılgan olmasıydı. iyi başladığı maçlarda devleşir, kötü başladığı maçlarda ise çok kötü devam ederdi.

    duygusal yapısı ve renkli kişiliği dolayısıyla rakip tribünlerin dalga malzemesi oldu. defansın 3 oyuncu ile kurulduğu, kalecilerin çok değer görmediği yıllardı. başta da belirtmiştim; bizim jenerasyon için hayrettin galatasaray için bir önemli bir ikondu ve asla kötü bir kaleci değildi.
  • 14
    galatasaray taraftarinin daha cok genc olmasi, ve kolektif hatiralarda terim döneminden itibaren ki maclarin kalmasi sonucu, kendisi hakkinda negatif bir kültün olustugu, galatasaray'in bahtsiz eski kalecisi.

    simovic'ten kaleyi devramlasi kolay tasinacak bir yük degildi genc bir türk kalecisi icin. yine de basarili performans gösterdigini söyleyebiliriz. feldkamp kendisi icin "iyi bir kaleci, ama heyecanina yenik düsebiliyor" demisti. bunu da teyid eden, tanju'nun kendisi icin söyledigi su sözdür: "hayrettin ilk kaleye gelen topu kurtarisa, o gün onu gecmek zordur". ilk topu iyi tutamaz ise bütün mac galatasaraylilarin yüregini agizina getiren türden bir performans sergilerdi hayrettin.

    delikanli yapisi vardi, o yüzden de bir cok durumda dayilanir, sinirlenir, rakibin üstüne yürürdü.

    hayrettin dönemindeki türk kalecileri ele alirsak, bir engin ipekoglu bir de hayrettin vardir. o yillarda bir de aydinsporlu eser iyi performans sergiliyordu... ama elde hayrettin ve enginden daha iyi olani da yoktu.

    hayrettin'in engine göre artisi ise, avrupa tecrübesiydi. ilk sampiyonlar ligi macimiz olan barcelona karsilasmasinda deli performans sergilemis, romario'ya gecit vermemisti.

    ancak hayrettin'i bitiren psg ve gencler maclari olmustu. sinirli bir yapisi vardi tabii ki, ama artik yasi da biraz gecmisti. malesef psg maci onu genc neslin akillarinda "yapma hayrettin" olarak kazitti. unutmayalim, galatasaray kalesi, hayrettinden sonra bocalamisti. friedel bekleneni verememis, volkan, mehmet de taraftari tatmin etmemisti, taa taffarel gelene dek, rahat nefes alamadik kalede.

    hayrettin sonrasi böyle bir ara dönem gecirmemiz, onun aslinda hic de bugün bahsedildigi gibi kova kaleci olmadiginin göstergesidir.

  • 182
    uzun yıllar galatasaray' ın kalesini korumuş, en çok şampiyonluk gören futbolcularımızdan biridir. aslında istikrarlı bir performans gösterse de, büyük hatalar yaptığı maçlar en kritik maçlar olduğundan, akıllarda vasat kaleci olarak kaldı. özellikle psg maçlarında ali sami yen' de ve deplasmanda yediği goller, bundan 50 sene sonra bile hatırlanacaktır.

    ayrıca hayrettin ile ilgili aklımda kalan, üst düzey bir kaleci olmamasına rağmen onu takımda tutan sahadaki biz olmasıydı. saha içerisinde (bkz: yusuf altıntaş) la birlikte takımı her zaman motive etmiş ve her haksızlıkta sonuna kadar takımın hakkını savunmuştur. özellikle kadıköy' de hakem sayesinde yenildiğimiz bir maçta, kendini yere bırakıp penaltı alan rıdvan' ı sahada yerden yere vurmuştur.
  • 184
    kariyerinin sonlarına doğru yaşadığı performans düşüşü özel kanallar ile maçların ilk kez büyük kitlelere yayılmaya başladığı döneme denk geldiği için, seksenlerin sonlarında ve sonrasında doğmuş kuşakların önemli bir kısmı kendisini hiç haketmediği bir şekilde kötü kaleci olarak biliyor. halbuki benim o dönemden hatırladığım kadarıyla son zamanları hariç, hayrettin iyi bir kalceydi. belki selefi simoviç kadar büyük maçlar çıkarmadı veya onun kadar güven vermedi, ama asla 2000'lerdeki başarılarla galatasaraylı olmuş şımarık, değer bilmez, sürekli tüketim talep eden bir kesim taraftarın zannettiği gibi kova bir kaleci de değildi. zaten bugün burada iyiydi, kötüydü diye atıp tutmamızın pek bir anlamı yok, internetten 80'lerin sonundaki maçların çoğunun özet görüntülerine ulaşılabiliyor.
  • 40
    "dünya'nin en iyi kalecisini getirseniz de, galatasaray'in kalesini yine hayrettin koruyacak" demisti kendisi gintaras stauche'nin transferinden sonra. ancak litvanyali kaleci birinci kaleci olmustu. o dönem bir poster vardi ki, hayrettin'in o posterdeki konumu ve bakisi, o dönem kalecilik yapan bendenizde derin bir burukluk yaratmisti... belki de hayrettin'in kirgin olusunun apacik olmasindan dolayi onlarca galatasaray posterlerimin icinden bunu sevememistim bir türlü... hayrettin'in yedegi olan nezihi bologlu bile bir as kalecinin olmasi gereken takimin ortasindaydi. ama eminim gurur meselesi yapip oraya, yani yeni rakibi stauche'nin yanina bilerek oturmadi hayrettin. kirgin, ama ayni anda öfkeli ve basi dik bakiyordu. nitekim daha sonra gercekten de yine galatasaray'in bir numarasi oldu, ancak o dönem hafizalara kazinan lanetli "yapma hayrettin" dönemi olacakti...

    iste o poster: http://img21.imageshack.us/...64/gs9394sznuda6.jpg
  • 186
    gerçek bir galatasaray efsanesidir zira takımımızı tarihe geçirmeyi başarmıştır.

    --- alıntı ---
    dünya futbol tarihine en çok penaltı atılan 3. maç olarak geçen müsabakada galatasaraylı futbolcular yemin etmişçesine atışlarını fileler ile buluştururken gençlerbirliği futbolcularının kullandığı her penaltıda hayrettin demirbaş ise kalenin tam ortasında kendini yere bırakmak suretiyle filelere giden topu izliyordu. 16 başarılı penaltı atışının sonunda kubilay türkyılmaz penaltıyı kaçıran ilk futbolcu olduğunda tüm gözler kaleci hayrettin'e çevriliyordu. 23 yaşındaki genç osman penaltı noktasının başına ikinci gez gol için gelirken hayrettin tüm cüssesiyle 25 milyon taraftarın ağırlığını omuzlarında taşıyordu. top penaltı noktasına konuluyor, yıllar sonra düdüğü george hagi'nin saldırısına maruz kalacak olan erol ersoy; muazzez abacı'yı andıran saçlarını savurarak işaretini veriyor, osman geliyor, hayrettin müthiş bir şekilde kendi soluna doğru atlıyor, top ise soğuk bir ankara akşamının tüm ağırlığıyla hayrettin'in sağına gidiyordu.

    galatasaray türk futbol tarihinin en uzun penaltı atışmasını kaybederken taraftarı gülümseten tek detay; hayrettin'in 17 penaltı atışında sadece üç kez topla aynı köşeye hareketlenmesi ama hiç müdahalede bulunamayarak isviçreli bir istatistik bilimcisinin ölümüne sebebiyet vermesi oluyordu.

    --- alıntı ---

    (bkz: galatasaray tarihindeki önemli penaltılar/@aslan yurekli richard)
  • 25
    ligtv'deki röportajını izleyince, an itibariyle gözlerimin dolmasına sebep olan eski kalecimiz. değişmemişsin be hayrettin, sadece saçlarına ak düşmüş, alnın biraz daha açılmış. adam gibi adam olduğunu yine kanıtlamış, kimseye atıp tutmamışsın. sana da bu yakışırdı zaten. inşallah bir gün bu camia, senin, bülent'in, hagi'nin, hakan şükür'ün, arif erdem'in ve şu anda adını hatırlayamadığım gerçek emektarlarımızın bulunduğu bir kadroya jübile yapar. özlenmişsin, bunu farkettim...
    anla(ya)mayanlara hayrettin'den ibretlik söz: ''galatasaraylı olmakla gurur duyuyorum.''
    dipnot: her seferinde özenle ''hayrettin demirtaş'' diyen muhabirin de allah belasını versin, insan adam gibi araştırır.
  • 130
    şov yapmadığı, hataları çok büyük olgunlukla kabul ettiği, takım arkadaşlarına hainlik yapmadığı için bugünkü veletler tarafından dalga geçilen emektar kaleci.

    şimdi bak güzelim, hayrettin'i hep psg maçıyla hatırlıyoruz değil mi? seyredeniniz var mıydı o maçı? ben seyrettim. çok da küfür ettim. çok hatalıydı. pek çok fener maçı var hatırladığım. iyi eyvallah. ama sen dalga geçerken biliyor musun ki, hayrettin'in tek başına aldığı maç sayısını? ben sana söyleyeyim, bir sezonda 4 ten aşağı düşmezdi. ki efsane bir banik ostrava maçı vardır. rakip futbolcular ağlamıştı, maçın son dakikalarında adamların yüzünde resmen "tamam abi, gitti tur, biz gol atamayız bu herife" ifadesi vardı ayan beyan. 3 e 1 4 e 1 ne var ne yok kurtarmıştı hayrettin.

    10 yıl kalmış galatasaray ın kalesinde ki bu devir 86-96 yılları arasına denk gelir. yükselme dönemidir galatasaray'ın. o 4 sene üstüste şampiyonluk, avrupa falan hep bu dönemin semeresidir. bu dönemde 7 sezon 1. kaleci olmak üzere hayrettin hep kalede kalmıştır.

    ha yediği goller, verdiği maçlar da hep bombaydı. o ayrı. yediği zaman tam yerdi anlayacağınız. ama kurtarırdı maçı da.

    o meşhur psg maçından sonra, takımdan kendi isteğiyle ayrılacak kadar onurlu ve galatasaray aşığı bir adam olduğunu biliyor muydunuz? tazminat mazminat ne kelime, elinden gelse varını yoğunu verirdi tazminat için kulübe.

    tamam eleştirelim, dozunda şakalar da yapalım ama, haddimizi bilelim. hele ki şu andaki kalecilere "nerdeyse hayrettin" "hayrettin i bile aratıyorlar" tarzı laflar söylemeyelim. emin olun aklı ererken hayrettin i seyreden her galatasaraylı o adama hakkını sonuna kadar helal etmiştir.
  • 175
    90'lı yıllara damga vurmuş galatasaray'ın efsane kalecisi. bilenler bilir, amiga'nın en popüler futbol oyunu bir dönem sensible soccer'dı. orada her takımda 2, 3 veya 4 tane yıldızı olurdu (genelde bu sayı 3 olurdu sanırım.), yanında yıldız işareti ile de belirtilirdi. mesela hollanda'da rijkaard'la bergkamp yıldızlı oyunculardı anımsadığım kadarıyla. türkiye ve galatasaray'da da hayrettin demirbaş yıldızlıydı, ve takımının yıldızı olarak gösterilen oyundaki nadir kalecilerdendi. hey gidi günler hey.
  • 194
    form tutup, konsantrasyonunu en ust seviyede sagladiginda elit kaleci seviyesindeydi. manchester united'i eledigimiz maclarin yildizidir mesela. milli takimin da kalesini devralmistir bu donemde.

    ama hatali bir gol yiyince cok kolay dagilip ust uste hatalar yapmaya baslayan kaleciydi ayni zamanda. ayrica cok cabuk sinirlenen bir yapiya sahipti, ozellikle fenerbahce maclarinda rakibin de bunun uzerine oynamasiyla kendini kaybetmisligi ve hatali goller yemisligi coktur. kotu kaleciydi gibi hatirlanmasi bazi buyuk maclarda yedigi hatali gollerden kaynaklanir ama aslinda genele vurdugumuzda gayet basarili isler yapmistir. ozellikle 92-93 ve 93-94 sampiyonluklarinda buyuk pay sahibidir. hatta 93-94'te sezonun yildizlari listesinde tugay ve suat'la beraber ilk uce sokarim.
  • 196
    17 ekim 1996 galatasaray psg maçıyla birlikte aktif olarak olmasa da galatasaray kariyeri bitmişti. lise'deydim o zamanlar. maç günü okulu kırıp 3 arkadaş gitmiştik bu maça. maç için stat kapıları normalden de erken açılınca tribünlere -yeni açık'a maçın başlamasına 6 saat önce filan çıkmıştık. neyse, maç başladı 2-0'ı yakaladık, iyi de bi' ivme yakalamışız. tribünlere erken çıkmanın getirdiği yorgunluk ve tabii 2-0'ın heyecanı ve coşkusuyla 2-3 dakika taş zemine çöktüm. ayağa kalktığımda maç 2-2 olmuştu. o esnada hayrettin'in yediği saçma golleri canlı olarak görmesem de evden özetleri izlediğimde yediği gollerin vehametini görmüştüm.
  • 176
    (bkz: 9 aralık 1992 galatasaray roma maçı)
    (bkz: 25 kasım 1992 roma galatasaray maçı)

    dün akşam eskilerden maç izleme saatimde bir kere daha dikkatimi çeken ve yine bol bol iyi niyetlerimi ifade ettiğim * eski kalecimiz. iyice anladım ki, 90'larda avrupa kupalarında biraz daha iyi bir kalecimiz olsaydı, bakın mükemmel bir kaleci değil sadece hayrettin denen kımıl zararlısından daha iyi bir kalecimiz olsaydı yarı finaller ve finallerimiz olabilirdi. ilk maçta 85.dakikada balına 2-1 yapmışsın. rakip kalecinin mallığından turu yarılamışsın. ama senin kalende kim var? hayrettin! rakip kaleciyle yarışırcasına roma il sınırları dışından gol yiyor. yani elinin,kolunun,kafanın herhangi bir yeriyle rahatlıkla kornere çelebileceğin bir topta bir takımın hayallerinin içine ediyorsun.

    ve rövanş maçında yediği goller. hadi ikinci golde haessler abimiz uzak köşeye iyi vurmuş olsun. ilk golde haessler'in şutu üstüne geliyor ve topu sektiriyorsun. hem de bir avrupa kupası maçında ve rakip roma.

    şu turun gitme sebebi rövanş maçında atılan 3 gole rağmen, hayrettin denen kaleci müsveddesidir. sonraki yıllarda yine bir paris st.germain faciası var. tv'de ilk golün tekrarı gösterilirken ikinciyi yeme başarısını gösterdi. hakikaten taffarel öncesi kocaman bir boşluk var kalemizde. resmen fetret devri. taffarel gelmiş bizans surlarını dövmeye başlamışız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın