• 108
    galatasaray yakın tarihte hep hakem sıkıntılarıyla boğuştu.

    hatırlayın maicon'un son dakikalarda karabükspor'a gol attığı maçı. *

    var olmasına rağmen sukubic'in pozisyonunda verilen penaltıyı hatırlayın. *

    haksız taç atışından gelen golle 2-2 biten derbiyi ve maç sonu aldığımız cezaları hatırlayın. az şeyler miydi? *

    orduspor maçındaki comeback? galatasaray cenabetliği diye başlık var ya bu sözlükte. ilk yediğimiz golü hatırlıyor musunuz o maçta? şimdilerde galatasaray cenabetliği, zemin bozukluğu, hakem faktörleri konuşuluyor. biz o maç 2:0 geriye düştük. fatih terim tribüne gönderildi. bir süre sonra hasan şaş da tribüne gönderildi. lütfen açın izleyin özetini, zemin çok mu iyiymiş? *

    efendiler o zaman top oynuyorduk.

    yani oyunu eleştiren galatasaray taraftarına haksızlık edilmesin lütfen. hakemi, zemini, tff'yi her şeyi eleştirelim ama galatasaray'ı avrupa'da eski günlerine döndürecek eleştiri, kendimize yaptığımız eleştiridir.
  • 105
    son yıllardaki şampiyonluklarımızda bile ya kötü ya da vasat oynayarak kazandığımızı bildikleri için bugünlerin tesadüf olmadığından emin olan bilinçli taraftarlardır. eğer sorunlar hakemleri suçlamakla düzelseydi fener 7 yıldır futbolda teneke bile kazanamaz hale gelmezdi.

    biz bu kötü duruma göz göre göre geldik, yıllardır oturmuş sağlam bir oyunumuz olamadı, avrupa'da rezil rüsva olduk. ligde doğradılar da avrupa'da varlık gösterememizin sebebi de mi hakemlerdi ? pardon onun sebebi de makastı. hep bir bahanemiz var zaten. yarı bütçemizdeki midtjylland liverpool'dan puan alıyor, kızılyıldız yeniyor. artık gerçekleri kabullenmenin vakti geldi de geçiyor.
  • 1
    böyle bir grup var.
    bunların bir kısmı galatasaraylı, bir kısmı da galatasaraylı değil.
    bir maç oynanıyor, galatasaray çok ciddi hakem hatalarına maruz kalıyor.
    ancak bu kimseler çıkıyor, galatasaray zaten iyi oynamıyor deyip hakemi, verilen yanlış kararları korumaya geçiyor.
    neymiş, galatasaray iyi oynayıp, gerekirse hakemi de yenmeliymiş!
    benim iyi veya kötü oyunumla hakemin aleyhime üst üste veya kasten karar vermesinin nasıl bir bağlantısı olabilir?
    galatasaray iyi oynamıyor da, şu türkiye ligi'nde hangi takım çok iyi oynuyor?
    sen zorlama bir penaltı çalarsan, atman gereken adamı atmayıp, galatasaray'ın rakiplerinin sert futboluna müsaade ederek, üstelik aynı maçta aynı pozisyonlarda galatasaray'ın aleyhine kartlar çıkarırsan o maçın bütün momentumunu rakibe vermiş olursun.
    bir takımı 1 - 0 öne geçiren bir hakem kararı maçın bütün gidişatına etki eder.
    bir takımın atılması gereken oyuncusu atılmıyorsa bütün momentum değişebilir.
    ve bakın, galatasaray bunu çok yaşıyor, gerekirse bu girdiyi editleyip tek tek bulurum galatasaray'ın hakem kararlarından dolayı geriye düşüp, maçın momentumunu kaybettiği maçları.
    bu maçları bilen biliyor zaten.
    bu sene böyle en az beş maç var puan kaybedilen.
    ve galatasaray bu maçta iyi oynamamış da, rakipleri çok mu iyi oynamış?!
    kritik hakem kararlarına gelmeden önce genelde ortada giden maçlar bunlar.
    en son oynanan 14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçına bakın, penaltıya kadar rize'nin hangi pozisyonu var.
    penaltı da tamamen zorlama.
    o penaltıyı çalsana arkasında milletvekilleri, bakanlar olan trabzon'un, başakşehir'in aleyhine!
    çalabiliyor musun?!
    çaldılar mı hiç bakın!
    kimse bana galatasaray zaten kötü oynuyordu kaybederdi masalı anlatmasın.
    türkiye ligi'nde oynanan futbolun seviyesi belli.
    o kötü oynayan galatasaray bile maç dengede giderken skoru değiştirecek oyunculara sahip.
    ancak, sen hakem olarak rakibi öne geçiren bir karar verirsen işte o zaman olayın rengi tamamen değişiyor.
  • 65
    galatasaray'ı şampiyonlukları ya da büyüklüğü için değil, gerçek anlamda seven insanlardır. her şeyden önce başarıdan önce inançlı bir futbolcu grubu ve teknik kadro isterler. bahsi geçen kişilerin gözlerinde ve demeçlerinde kazanma arzusunu gördüklerinde, sahada alınan kötü sonuçları sineye çekerler rahatlıkla.

    inançsız, ruhsuz ve emek verilmeyen oyunun en büyük düşmanlarıdırlar. sesleri fazla çıktığı için, doğru noktada eleştirmeyi bilen bir yapıda olurlar ve pesimist tavırları, galatasaray'ın her zaman iyi olmasını istemeleri motivasyonunun bir sonucudur.
  • 4
    şayet kötü oynarken de kazanılacak bir spor müsabakası yapılıyor ise büyük bir yanılgıya düşen taraftar tipi.

    çok uzağa gitmeden 26 ocak 2019 göztepe galatasaray maçı'nı hatırlarsak nelerin pamuk ipliğine bağlı olduğu daha iyi anlarız. bu maçın 2. devresinin hemen başlarında haksız bir penaltı ile geriye düşecektik. şansımız yaver gitti ve rakip penaltıdan yararlanamadı. o gün maçın bataklık bir zeminde oynandığını ve takımın 14 haziran 2020 çaykur rizespor galatasaray maçı'nda sergilediği futbola benzer bir performans gösterdiğini söyleyebiliriz. kaçan penaltı gol olsa o maç dönmezdi. maç dönmediği için rakibin 8 puan gerisinde kalıp şampiyonluğu da bir nevi kaybedecektik.

    hakemin işi adil olmaktır, takımların eforuna göre zaten kimse si...mez diyerek boş vermek değildir. bazen bir hatalı karar sadece 2 veya 3 puanı değil koca bir sezonu etkiyebilir. bu hata ister son maçta olsun ister 10. haftada olsun farketmez.
  • 107
    yıllardır süregelen patolojik bir oyun durumu söz konusu ise yadırganmayacak taraftardır.

    galatasaray futbol takımı kötü futbol ile kırım kırım kıvranıyor, avrupa kupaları'nda rezil rüsva sonuçlar elde ediyor, üstelik bunu 4 yıldır tutarlı bir şekilde sebat ettiriyor, sonra taraftara bakıyorsun hakem konuşulsun isteniyor.

    oldu canım, hakem konuşalım; inadına konuşulmasın istiyorum ben.

    zira türkiye'de dillere yapışmış bir "dış güçler" olgusu var, öyle büyüleyici bir metafor haline gelmiş ki ülkedeki her sorunu maskelemeye yetiyor.

    evet gerçekten de ülkemizin ilerlemesini istemeyen dış güçler vardır mutlaka, rekabetçi piyasa sonuçta.
    gel gelelim ki senin ülkende basın özgürlüğü yok, liyakat yok, gelir dağılımında adalet yok, hukuk yok ama dış güçler en önce konuşulsun isteniliyor.

    galatasaray futbol takımı için yapalım bu benzetmeyi.
    duran top organizasyonu yok, atak esnasında planlanmış hücum organizasyonu yok, fizik güç ve kondisyon yok, forma adaleti yok ama önce hakem-tff-mhk triosu konuşulsun isteniliyor.

    evi yanan adama, birisi çıkıp dese ki "arabanın lastiği inmiş" ne cevap vermesini beklersiniz, "arabaaaam, arabamın lastiğiiii" diye koşarak tamir etmesini mi?
    adamın evi yanıyor, kim sallar yaa lastiği.

    yok öyle yağma, sen öncelikle temel sorunlarını hallet sonra sıra dış güçlere, hakemlere falan sıra gelir zaten.

    tabi hakem hatası konuşulsun ama 5-6 haftada 1 tane maç için bariz hata olursa konuşulsun.
    biz her hafta hakem konuşuyoruz halbuki.
    avrupa'daki başarısızlığımız da mı hakemlerden kaynaklanıyor?

    kaldı ki türkiye süper ligi'nde hakemlerden memnun kimse yok zaten, bir hafta sana hatalı karar veriyor, öbür hafta diğerine hatalı karar veriyor, boşuna hakem diye kafa ütülemeye gerek yok.
  • 114
    standart liege'de oynadığı dönem duran toplar ve kornerlerden senede ortalama 5-6 gol çıkaran bir luyindama vardı. fakat bizde pek hatırlamıyorum. sanıyorum 1 golü vardır şu an itibariyle. ya da 1,92 ryan donk duran top organizasyonundan kaç gol attı bu sezon. mostafa mohammed geldiğinde hepimiz sevindik, artık kafa vuruş özelliği olan bir santraforumuz var diye. onbeş maça çıkan adam kaç kafa golü atabildi bizde. yüzünden gülümseme olmayan adamı bile hayata küstürdük. hakem makem eyvallah da, bizim duran toplarda barajı iki metre öteye mi kuruyorlar? ya da bizim korner kullandığımız köşe gönderiyle ön direk arasındaki mesafe 70 metre mi? acaba o yüzden mi kim kullanırsa kullansın tüm kornerlerimiz ön direğe ve bel hizasına düşüyor? duran topu da geçtim, topa vuran adam yok takımda. sahada hayatı boyunca birlikte oynamamış herhangi 10 kişi gibi bir kopukluk var. bunların hakemlerle, federasyonla, kılla, yünle ne alakası var ya? abi insanları aptal yerine koymayın bı zahmet. çok zoruma gidiyor.
  • 68
    süper lig 2020-2021 sezonu boyunca sanki rakiplerimiz m.city gibi oynamış da biz bir tek kötü oynuyoruz.

    bize verilen sarı/kırmızı kartlar rakiplerimize verilmediği gibi aleyhimize de, bizimle oynayan takımlar bizi sürekli doğradı, cezasız kaldı.

    sonra iş bizim kötü oyunumuza kaldı.

    tamam kötü de oynadığımız mac çok da rakiplerimiz kötü oynarken 15-20 puan alırken biz niye her kötü oynadığımız maçta puan kaybediyoruz?

    rakip yumruk atar kart yok, bileği kırar kart yok 80 dk, 70 dk, bir devre eksik oynaması gereken takımlar bizi yenince kötü oynadık. e her şey normal olsaydı bir de öyle baksaydık...

    ligde şampiyonluk yolundaki rakiplerinden daha fazla 10-11 eksik oynayıp, rakiplerinden daha az 11-10 fazla oyuncu ile oynayan takım olarak bizim hakkımızı savunan bir yönetim de yok. etkisi olmayan, çapsız adamlar başımızda. hoca hakkımızı savunursa da zaten ceza alıyor.

    2 yıldır galatasaray'a yapılmayan kalmadı ama nerede kulübün etkisi?

    en çok da taraftar+yönetim buna çanak tutunca üzülüyorum.
  • 46
    bu kitledenim.

    şunun anlaşılması lazım; böyle düşünen taraftar, "hakem kararlarının bilinçli şekilde aleyhimize verildiği akşamda bile hakemi eleştirmemeliyiz" demiyor. bu şekil bir bakış açısı pek mümkün değil zaten, neticede hepimiz taraftarız ve belli ölçüde irrasyoneliz. böyle düşünen taraftarın esasen demek istediği, "x hakemi yerin dibine sokalım, x hakemi giyotine gönderelim ama önce kendimizi sorgulayıp otokritiğimizi yapalım", bu kadar basit.

    kendi adıma 21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçı özelinde konuşursam; alper ulusoy'u asalım fakat önce yediğimiz ilk golde djilobodji'nin o kafayı nasıl o kadar rahat vurabildiğini tartışalım. alper ulusoy'u kezzaplayalım fakat önce yediğimiz ikinci golde twumasi'ye nasıl o kadar rahat şut imkanı verdiğimizi masaya yatıralım. alper ulusoy'u sallandıralım fakat önce ahmet'in rezilliğini, hatalı ya da değil oyuncu seçimlerini irdeleyelim.

    kemalettin şentürk'ün meşhur bir dizesi vardır, der ki: "hakemler hakkında konuşmak istemiyorum ama hepsinin allah belasını versin..." - hakem savunulur mu, sevilir mi, kollanır mı abi, hele hele türk futbol (hatta basketbol) hakemleri; ancak önce öz eleştiri, sonra başka faktörler. hakem kararları yüzünden maç(lar) kaybedilir ama şampiyonluk kaybedilmez. biz bu sezonu şampiyon tamamlayamazsak bunun "öncül" nedeni sezonun ilk yarısındaki kepaze halimizdir. ne kadar berbat durumda olduğumuzu şampiyonlar ligi'nde daha bi' net görmedik mi.

    dün akşamdan beri benim gibi düşünen yazarlara tuhaf tuhaf imalarda bulunuluyor sözlükte. ne politik yönelimimiz kaldı, ne galatasaray'sızlığımız. garip sosyolojik çıkarımlar ve bu çıkarımları takip eden trajik saptamalar da cabası. çoğu yazar öfkeli, anlayabiliyorum; ancak böyle düşünen insanların da galatasaraylı olduğunu, olayları farklı açılardan ele aldıklarını unutmayalım. öte yandan, ad hominem güzel bir şey değil, basitlik göstergesidir. basit olmamak lazım.
  • 70
    hakemler bizi bir maç doğuramıyor ki? sistemli olarak son 2 sezondur nerdeyse her maç doğruyor. tam tersine rakiplerimizi kolluyor. bu kadar futbolu takip ediyorum ama bu kadar açık düşmanlık yapılmadı. doğru kelime düşmanlık. adamlar bize düşmanlar düşman. bu bir paronaya değil, bir dij güçler meselesi de değil. biz zaten takımda ,yönetimde ve camiada olan problemleri görüyoruz . dillendiriyoruz. bizim en büyük sorunumuz futbol ortamı. bu böyle devam etmemeli.
  • 45
    21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçı için konuşuyorum.
    55.dakikada ahmet oyundan atıldı, 78. dakikaya yani -ofsayt- olan golü yiyene kadar;
    bakın dikkatli okudunuz mu?
    ofsayt yazdım, ofsayt. ofsayt.
    neyse; hakem bizi 78.dakikada doğrayana kadar, 10 kişi olduğumuz anlaşılmayacak şekilde çok güzel top oynadık.
    resmen oyunu aldık.
    çok güzel bir organizasyonla golü de bulduk.
    böyle rahat rahat maçı izliyoruz.
    sonra bir anda allaha havale ettiğimiz insan müsveddesi hakem bozuntusu dürrük zat, her şeyi berbat etti.
    ve ben çıkıp, 10 kişiyken taş gibi top oynayan takımın hocasını eleştireceğim, takımı eleştireceğim ama hakemi konuşmayacağım ha?

    tabii ya, neden hiç bu kadar elit olmak aklıma gelmedi.
    bu tayfa biliyor zaten her şeyi gökmenin gazetesi.

    çünkü 10 kişiyken ofsayttan gol yesen de, son dakikada 6 saniye kuralıyla doğransan da, maçı çıkıp alman lazım.
    o kadar kolay değil mi?
  • 106
    olaya salt hakem yönetimi ya da puan hesabı ile bakılmaması gerek..

    şu kartlardaki ve vardaki çifte standart tam tersi olsa 8 puan geride olduğumuz beşiktaş'ın 8 değil 10-12 belki yarıştan kopacağı için 15 puan önünde olurduk.

    bu tolerans trabzonspor, alanyaspor, hatayspor ya da karagümrük'e verilse şu an liderdi.

    gerçek sergen ve beşiktaş'ı seneye avrupa'da göreceğimizi düşünüyorum.
  • 165
    doğrusunu yapan ama hakem olayının da peşini bırakmaması gereken taraftardır.
    15 ayda lig ve kupada 6 mağlubiyet aldık.
    13 ağustos 2022 galatasaray giresunspor maçı,
    15 ekim 2022 kayserispor galatasaray maçı,
    17 mart 2023 konyaspor galatasaray maçı,
    5 nisan 2023 galatasaray istanbul başakşehir maçı,
    11 kasım 2023 hatayspor galatasaray maçı.
    bu maçların ortak noktası majör hakem hatalarının olmasıdır.
    bir diğer tarafı da okan hocanın takımı çorba yapmasıdır.
    hocayı eleştireceğiz ama hakem işinin de peşini bırakmayacağız.
  • 25
    zamanında hocayı da mustafa cengiz'i de en ağır şekilde eleştirmiş biri olarak "hakemi eleştirmeyelim"ci arkadaşlara katılmadığımı belirtmek isterim.

    "hakemi de eleştirelim ama oyuna da, hocaya da bakalım" diyorlarsa hemfikirim.

    fakat sadece kötü oyun üzerinden hakemi aklamak doğru gelmiyor.

    biz kendi kapımızın önünü süpürürüz ama başkası da bizim kapımızın önüne çöpünü dönmeyecek.
  • 5
    şimdi şöyle bir gerçek var ki en azından türkiye'deki taraftarlar iki yüzlülük yapıyorlar ve bizim için de aynısı geçerli.

    fenerli, beşiktaşlı kaybedilen maçtan sonra hakeme sallayınca rakip taraftarlar ağlamayın, oynayın diyorlar.

    çoğu yerde galatasaray taraftarı kendilerinin diğer taraftarlardan üstün olmasının sebebinin hatayı kendi camiasında araması olduğunu belirtiyor. bir paragraf açayım burada, esasen kimsenin kimseden üstünlüğü söz konusu değil, sübjektif yargı bunlar.

    sözlükte de aynı bu durum. hakem hiçbir hâlde senin maçına olumsuz etki edemez, etmemeli, istediğin kadar kötü oyna, hakemin görevi kötü oynayan takımları kararlarıyla cezalandırmak değil.

    işte burada kaçırılan nokta burası, bu hakemi eleştirmeyelimci olarak tavsif edilen kişilerin hakemi olumlaması gibi bir durum yok.

    hakem yüzde 20 etkilediyse senin takımın yüzde 80 etkiledi.

    dünkü maç al 2-0 değil de 2-1 olsun, galatasaray iki pas yapmaktan acizdi dün. sakın bu yorumum yanlış anlaşılmasın, burada 2-1 olsun dediğim nihai sonuç, yoksa fark 1'e inince tabii ki o reaksiyonla her şey değişir, maç da çevrilebilir. benim demek istediğim hani deneylerde tüm değişkenler sabit alınıyor ya o mantıkta, yani galatasaray dünkü maçı sabaha kadar oynasaydı kazanamazdı, gol de atamazdı.

    hakemi eleştirelim hatta düdük dahi astıralım.

    ama burada hakemden daha önemli bir durum var, takımımız sanki hiç birbiriyle tanış olmayan 10 kişi görünümündeydi dün, pas, şut, çalım, defans hiçbir şey yoktu, hani kötünün iyisi desen o bile yoktu, muslera'yı ayrı tutuyorum zaten muslera'nın sakatlığı da tuz biber oldu, bir an önce döner inşallah aramıza.

    çok da haksız olmayan taraftar.

    (bkz: 14 haziran 2020 rizespor galatasaray maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın