107
yıllardır süregelen patolojik bir oyun durumu söz konusu ise yadırganmayacak taraftardır.
galatasaray futbol takımı kötü futbol ile kırım kırım kıvranıyor, avrupa kupaları'nda rezil rüsva sonuçlar elde ediyor, üstelik bunu 4 yıldır tutarlı bir şekilde sebat ettiriyor, sonra taraftara bakıyorsun hakem konuşulsun isteniyor.
oldu canım, hakem konuşalım; inadına konuşulmasın istiyorum ben.
zira türkiye'de dillere yapışmış bir "dış güçler" olgusu var, öyle büyüleyici bir metafor haline gelmiş ki ülkedeki her sorunu maskelemeye yetiyor.
evet gerçekten de ülkemizin ilerlemesini istemeyen dış güçler vardır mutlaka, rekabetçi piyasa sonuçta.
gel gelelim ki senin ülkende basın özgürlüğü yok, liyakat yok, gelir dağılımında adalet yok, hukuk yok ama dış güçler en önce konuşulsun isteniliyor.
galatasaray futbol takımı için yapalım bu benzetmeyi.
duran top organizasyonu yok, atak esnasında planlanmış hücum organizasyonu yok, fizik güç ve kondisyon yok, forma adaleti yok ama önce hakem-tff-mhk triosu konuşulsun isteniliyor.
evi yanan adama, birisi çıkıp dese ki "arabanın lastiği inmiş" ne cevap vermesini beklersiniz, "arabaaaam, arabamın lastiğiiii" diye koşarak tamir etmesini mi?
adamın evi yanıyor, kim sallar yaa lastiği.
yok öyle yağma, sen öncelikle temel sorunlarını hallet sonra sıra dış güçlere, hakemlere falan sıra gelir zaten.
tabi hakem hatası konuşulsun ama 5-6 haftada 1 tane maç için bariz hata olursa konuşulsun.
biz her hafta hakem konuşuyoruz halbuki.
avrupa'daki başarısızlığımız da mı hakemlerden kaynaklanıyor?
kaldı ki türkiye süper ligi'nde hakemlerden memnun kimse yok zaten, bir hafta sana hatalı karar veriyor, öbür hafta diğerine hatalı karar veriyor, boşuna hakem diye kafa ütülemeye gerek yok.
galatasaray futbol takımı kötü futbol ile kırım kırım kıvranıyor, avrupa kupaları'nda rezil rüsva sonuçlar elde ediyor, üstelik bunu 4 yıldır tutarlı bir şekilde sebat ettiriyor, sonra taraftara bakıyorsun hakem konuşulsun isteniyor.
oldu canım, hakem konuşalım; inadına konuşulmasın istiyorum ben.
zira türkiye'de dillere yapışmış bir "dış güçler" olgusu var, öyle büyüleyici bir metafor haline gelmiş ki ülkedeki her sorunu maskelemeye yetiyor.
evet gerçekten de ülkemizin ilerlemesini istemeyen dış güçler vardır mutlaka, rekabetçi piyasa sonuçta.
gel gelelim ki senin ülkende basın özgürlüğü yok, liyakat yok, gelir dağılımında adalet yok, hukuk yok ama dış güçler en önce konuşulsun isteniliyor.
galatasaray futbol takımı için yapalım bu benzetmeyi.
duran top organizasyonu yok, atak esnasında planlanmış hücum organizasyonu yok, fizik güç ve kondisyon yok, forma adaleti yok ama önce hakem-tff-mhk triosu konuşulsun isteniliyor.
evi yanan adama, birisi çıkıp dese ki "arabanın lastiği inmiş" ne cevap vermesini beklersiniz, "arabaaaam, arabamın lastiğiiii" diye koşarak tamir etmesini mi?
adamın evi yanıyor, kim sallar yaa lastiği.
yok öyle yağma, sen öncelikle temel sorunlarını hallet sonra sıra dış güçlere, hakemlere falan sıra gelir zaten.
tabi hakem hatası konuşulsun ama 5-6 haftada 1 tane maç için bariz hata olursa konuşulsun.
biz her hafta hakem konuşuyoruz halbuki.
avrupa'daki başarısızlığımız da mı hakemlerden kaynaklanıyor?
kaldı ki türkiye süper ligi'nde hakemlerden memnun kimse yok zaten, bir hafta sana hatalı karar veriyor, öbür hafta diğerine hatalı karar veriyor, boşuna hakem diye kafa ütülemeye gerek yok.