resim
Guus Hiddink
Görev:Danışman
Takım:De Graafschap
Yaş:77
Uyruk:Hollanda
  • 402
    http://bandieras.blogspot.com/...dinkin-ruh-hali.html

    17 şubat 2010 tarihinde türkiye futbol federasyonu'nun (tff) yaptığı resmi açıklama, birçoklarını şaşırtmıyordu. uzun süredir konuşulan nikah gerçekleşmiş, hollandalı guus hiddink, türk milli takımı'nın başına geçmişti.

    birçokları bu nikahtan çok memnundu. ne de olsa ulusal takım profesörü idi guus hiddink. avustralya, güney kore gibi futbol ülkesi olmayan ekiplere dahi güzel futbol oynatmış ve onlarla başarılı olmuştu. ancak kontratın süresi bile, hiddink ile ilgili soru işaretlerini ortaya çıkarmıştı.

    hiddink, 2 yılı opsiyonlu 4 yıllık bir anlaşmaya imza attı. bu bile, bu evliliğin nasıl zayıf temellere dayandığını gösteriyor. bunun sebebini uzaklarda aramaya gerek yok. yaşı el verenler, guus'un psv'de avrupa şampiyonu olduktan sonra 1990-91 sezonunda fenerbahçe'de gördüğü muameleyi ve bir beşiktaş maçından sonra kuyruğuna tenekeler bağlanarak gönderildiğini hatırlarlar.

    bu durumu hiç unutmayan hiddink, kısa vadeli planlarla milli takım görevini kabul etti. kontrattaki +2 kuralı dahi bunu göstermektedir. her açıklamasında türk futbolcusunun fundemental eksiğinden dem vuran ancak bunu düzeltmek için herhangi bir çabasını görmediğimiz de hiddink'tir. bu durum, sadece yeni oyuncular yetiştirmekle sağlanmaz. hiddink, alt yapı ile beraber gelişecek bir milli takım hayal etmelidir, ancak 90 tecrübesinden beri türkiye'de böyle uzun vadeli planların yapılamayacağını fena halde iyi öğrenmiştir.

    işte bu yüzden hiddink, kısa süreli planlarla hedefe ulaşmak istiyor. güney kore'de 2 yılda, avustralya'da ise 1 yılda ulaştığı başarıların benzerlerine burada da ulaşmayı daha olası görüyor. ancak atladığı nokta, dünya 3. olduğunda dahi eleştirilen hocaların olduğu bir coğrafyada yaşıyor olması..

    http://bandieras.blogspot.com/...dinkin-ruh-hali.html
  • 403
    kendisi dünyaca ünlü bir teknik direktör olabilir fakat asla milli takımımıza göre bir teknik direktör değildir.

    kadroyu kimin oluşturduğunun tartışılması bile başlı başına burada olmaması gerektiğinin göstergesidir. tabi ki ekibinden yardım alacaktır. sonuçta ülke futbolunu, futbolcularını ondan çok daha iyi bilen insanların yardımına, görüşlerine ihtiyacı vardır fakat bu noktada hiddink'in atladığı en önemli konulardan birisi bizim "gözden ırak olan gönülden de ırak olur" lafımızdır. daha çok maç izlemeye gelse, kameraları karşısına alıp herkesin bildiği şeyleri söylese bu konu bu kadar tartışılmaz. doğru olan bu mudur? değildir ama o başka bir konu.

    açıkcası işini yeterince ciddiye almadığını düşünüyorum. bana sürekli bitse de gitsem modundaymış gibi geliyor.

    dikkatimi çeken başka bir konu daha var. ilk maçlarda yeni geldi ısınamamıştır, alışamamıştır diye düşünmüştüm ama bizim için hayati anlam taşıyan maçlarda attığımız gollerde bile yeterince sevinç göstermedi. işin tuhaf kısmı yanındaki adamlar sevinçten deliye dönmüşken bile soğukluğunu koruyabildi... bunu şu yüzden söylüyorum, daha çok hisleriyle, hırslarıyla başarı kazanabilen bir takımız ve bu takımın başında ateşleyici, gazlayıcı, herkesle bütünleşebilen isimler olmalıdır.

    son olarak;
    bu takım fatih terim görmüştür, bu takımda fatih terim'in öğrencileri vardır. guus hiddink onlara buz kütlesi gibi görünüyordur ve bana göre yanlış kişidir.
  • 404
    baştan tespitimi yapmak istiyorum. sayın hiddink görev süresi boyunca başarısız olmuştur.

    büyük umutlarla getirilen sayın hiddink, ekim 2010'daki azerbaycan yenilgisinden sonra panik içinde günü kurtarma çabası içine girmiştir. 70 milyonluk ülkeyi bırakıp, 3 milyonluk gurbetçi pazarına yönelmiştir. iyi bir temel eğitim almış gurbetçi oyuncuları milli takım'a kazandırmak istemesi, kısa vadede haklı olduğunu gösterebilir. ancak bu tutumu kendisine bel bağlamış türkiye'deki futbol kamuoyunu büyük hayal kırıklığına uğratmıştır. gençlerimizin şevkini kırmıştır.

    alınan sonuçlara göre play-off maçlarından sonra veya euro2012 finallerinden sonra karşılıklı mutabakatla yollar ayrılacak.
    futbolumuzun bu saatten sonra yeni ve köklü bir yapılanma içine girmesi gerekmektedir. aksi takdirde yakın gelecekte 3 ve hatta 4. torbadaki yerimizi alacağımızı düşünüyorum.
  • 405
    başarısız olarak değerlendirilmesinde, beklentilerimizin gerçek dışı olmasının payı büyük. almanya ile birincilik mücadelesi yapması hedeflenen, olmazsa da en azından en iyi ikinci olarak direk finallere katılması beklenen, en kötü senaryoda play-off'a falan kalırsa da, rakibini kazasız belasız elemesi işten bile sayılmayan bir milli takımımız var. beklentiler bu düzeyde olunca, alınan sonuçlar da haliyle hiddink için başarısız algısı yaratıyor. halbuki, çok açık bir gerçek var ortada, işler 10 sene öncesi gibi değil artık. bugün grupta elediğimiz belçika'nın bile net bir şekilde gerisindeyiz.

    uluslararası arenada yaklaşık 10 senedir, gerek kulüp gerek milli takım bazında, günlük tesadüfler haricinde elle tutulur hiç bir başarımız yok malesef. bu sezon dahil son dört sezonda, şampiyonlar ligi'nde mücadele eden takımlarımız uefa'ya bile kalamadan sonuncu olup elenmişler. muhtemelen trabzonspor da bu sene 4'te 4 yapar. bu dönemde takımlarımızın oynadığı maç sayısı 21. alınan galibiyet ise sadece 2. kaldı ki, onlarda beşiktaş ve trabzonspor'un united ile inter karşısında deplasmanda aldıkları 1-0'lık hasbelkader galibiyetler.

    avrupa'nın büyük liglerinden herhangi birinde, adam gibi bir takımda düzenli ilk 11 oynayan/oynamış olan, nuri şahin haricinde tek bir oyuncumuz bile yok. galler, sırbistan, belçika ya da slovakya gibi bizim memlekette takımdan sayılmayan ülkelerin bile, bu liglerde düzenli oynayan en az 3-5 oyuncuları var.

    bugüne kadar şampiyonluk yaşamış 5 takımın, son yıllarda altyapıdan yetiştirip ilk 11'inde düzenli oynattığı ya da hatırı sayılır bir paraya sattığı oyuncu sayısı ortalama 1 bile değil, arda, sabri ve sercan -belki bi derece de volkan demirel- haricinde bu tanıma uyacak başka bir oyuncu yok.

    orada ne işi olduğunu sorguladığımız oğuz çetin'in yerine, somut bir şeylerle destekleyerek önerebileceğimiz bir futbol adamı da yok şu anda ülke sınırları içerisinde. alternatif isimler denince, 90. dakikada ömer erdoğan'ı oyuna sokup, savunmadan top şişirmeyi taktik zanneden ertuğrul sağlam'ın ismi falan geçiyor. formayı çıkarıp ceketi giydiğiniz anda teknik adam olunuyor bu ülkede. avrupa futbolunda belirli bir saygınlığı olan teknik direktörlerin yanında bir ay olsun takılıp, getir-götür işi bile yapmış olan bir teknik direktör var mı bu ülkede? o da yok.

    şampiyonlar ligi'nde maç yöneten, avrupa ya da dünya şampiyonalarına çağrılan bir hakemimiz bile yoktu düne kadar. uzun lafın kısası, ülke futbolunun gerçeklerinden kopmadan değerlendirmek gerek hiddink'i. 10 sene önce işler yine çok farklı değildi belki ama elimizde gerçekten çok iyi bir oyuncu havuzu vardı. bugün artık o da yok. o yüzden eğer play-off'u falan geçip turnuvaya katılırsak, o bile büyük başarı aslında.
  • 408
    11 kasım 2011 türkiye hırvatistan maçı'nda kulübeden çıkmamış yüzünü gören cennetlik olmuştur.
    aynı maçla birlikte bir kere daha görülmüştür ki milli takım başına saha kenarında bize milli ruhu verecek, sahadaki oyuncunun baktığında güven alacağı bir teknik direktör lazımdır. o milli ruhu yaşayacak, türkçe konuşup, duygularını alabileceğimiz birisi lazımdır.
  • 409
    yaklaşık bir kaç saat sonra özgürlüğe yelken açacak kendisi, cebinde milyonlarca avro ile. yarın sabah kahvaltısını yaparken, her şeyi unutmuş şekilde (formaliteleri avukatları halleder artık) haritadan tatil yapacağı yer hakkında karar vermeye çalışacak, bir yandan da kahvesinden bir yudum alıp yine haritaya dönecek, normal şekilde ve keyifle hayatına devam edecek. kendimi çok pis kazıklanmış hissediyorum nedense. (bkz: 11 kasım 2011 türkiye hırvatistan maçı)
  • 411
    şimdi maç bitecek herkes bu adama yüklenecek. ben de onlara soracam "bu adam değil miydi ben kariyerimi noktalıyorum" diyen. biz o adamı gel sana ihtiyacım var deyip getirdik. getirdiysekte sözünü dinleyip herşeyini yapmamız gerekecek. bu adamdan fedakarlık bekleyemezsin.

    çalışma koşulları tartışılıyor. benim bildiğim bu zaman kadar korede de, avusturalya'da da, rusya'da da bu şekilde çalıştı. şimdi o ülkelere bakıyoruz. kore bırakın avrupa'ya oyuncu satmak bir heyecan bile yaratamıyordu. şimdi kore öyle ya da böyle bir ekol kazandı. rusya futbolu da onun zamanında parladı. federasyon o'nun istediği her düzenlemeyi yaptı. şimdi rusya milli takımı bir yapıya kavuştu ve o dağınık yapısından uzaklaştı. biz ise hiddink'ten birşeyler kapalımı değil hiddink buraya gelsin biz onu değiştiririz mantığını güttük. tıpkı rijkaard'ta del bosque'de, schuster'de olduğu gibi. biz onları değiştirmeye kalktıkça onları kötü adam belledik. onların işlerine karışıp devamlı eleştirdik.

    yaptıkları türk futbol yapısına aykırı da olabilir. motivasyon konusunda eksik olabilirler. o zaman da bu isimleri getirmeyeceksin kendi içinden adamlarla çalışacaksın. önceden yapının nasıl olacağını kestirip ona göre hocayla çalışacaksın. iş işten geçtikten sonra suç sende demek yanlıştır. suç hiçbir plan yapmadan seni teknik direktör yapanların olacaktır.
  • 418
    chelseaden kendisine transfer teklifi geldiğinden beri milli takım rezalet oyun oynamaktadır.yanılmıyorsam kazakistan maçında kendisine verilen 3 oyuncu değişikliği hakkını kullanmamıştı.daha neyi beklediniz illa böyle mi olması gerekiyordu.ayrıca bugün euro 2008 özetlerini izledim.yanlış hatırlamıyorsam yine türkiye-hırvatistan maçıydı ve o maçta da yağmur yağıyodu ve terim kulubeye girmiyordu çıkıp oyuncularına birşeyler söylüyordu anlatıyordu.bu adam kulubede uykuya dalmak üzere bi görüntü sergiledi.
  • 419
    açıkcası başarısız olması beni şaşırtmıştır. hiddink; lucescu ve van gaal gibi pragmatist teknik direktör ekolünden bir adamdı ama olmadı. suçun belki çoğu onda belki azı ama şu gerçek ki bu ülkede futbolun organizması baştan aşağı çürümüş durumda,bugün net bir şekilde daha gördük bunu. milli takım sebep değil sonuçtur malesef. diş çürümüş ama hala fırçalayarak kurtarabiliriz sanıyoruz ama olmuyor, olamıyor tabi ki...
  • 422
    11 kasım 2011 türkiye hırvatistan maçı ikinci yarısına 0-2 mağlubiyetle başlarken hatta 51. dk.da 0-3 olmuşken.
    gol bulmak için hiçbir değişiklik yapmayarak, takım halinde kapanan hırvatistan karşısında tek forvet burak yılmaz'la devam ederek
    neyin peşindeydin acaba ? forvete adam almak 82. dk'da aklına geldi umut bulut'u oyuna alıp burak yılmaz'ı çıkardın. tebrik ederim.
    maçın şut istatistikleri --- türkiye 2/0, hırvatistan 15/9
  • 423
    taktik dehasını 11 kasım 2011 türkiye hırvatistan maçında bir kez daha ortaya koymuştur. oyuna müdaheleleri teknik direktörlük kurslarında ders olarak okutulacak cinstendir. oyuna müdahele edene kadar 3 gol yiyen takım oyuncu değişikliklerinden sonra hiç gol yememiştir. sadece bu bile kendisinin türk futbolunun başına gelen en güzel şey olduğunun ispatıdır.

    not: bu entry ironinin ne olduğunu hala bilmeyen varsa öğrensin diye yazılmıştır.
  • 425
    ilk kez rıdvan dilmen'le aynı fikirdeyim. adam takımda mantıklı işler yapacağım diye geldi, ne kadar mantıksız iş varsa yaptı, halihazırdaki en büyük silahımız olan ruh, hırs ve allah ne verdiyse coşkusunu da alıp götürdü resmen. oğuz çetin'le beraber milli takımın anasını bellediler lan. bak onu aldın bunu almadın kavgası da yapmıyorum kahvedeki abiler gibi. ama herife taktisyen diye aldık teknisyen çıktı la. 0-3 gerideyiz pas yapan orta saha oyuncumuzu çıkardı, top kesen orta saha oyuncumuzu oyuna aldı. bu en basit örneği.
App Store'dan indirin Google Play'den alın