resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:59
Uyruk:Romanya
  • 1927
    --- alıntı ---

    hoş geldin!
    kesilmiş bir kol gibi
    omuz başımızdaydı boşluğun...

    hoş geldin!
    ayrılık uzun sürdü.
    özledik.
    gözledik...

    hoş geldin!
    biz bıraktığın gibiyiz.
    ustalaştık biraz daha
    taşı kırmakta,
    dostu düşmandan ayırmakta...

    hoş geldin.
    yerin hazır.

    hoş geldin.
    dinleyip diyecek çok.
    fakat uzun söze vaktimiz yok.
    yürüyelim...

    --- alıntı ---
  • 1928
    maç* sonrası düzenlediği basın toplantısı http://www.ligtv.com.tr/...r/?r=1&hid=87602 adresinden izlenebilir.

    tercümanı ile arasında anlaşmazlıklar oluyor sürekli. nitekim bu basın toplantısında da ağır-yavaş kavramları arasında karışıklık oldu, hagi araya girdi düzeltti. bu sene ne olursa olsun, yönetimin ilk kez kendine yakışanı yapmasını ve bu adama 3 senelik sözleşme teklif etmesini istiyorum. kalsın takımda, istikrar yakalayalım. stancu ve culio transferleri ile doğru adamları getirdiğini gördük. yazın da kendi takımını kursun. o zaman herşey daha iyiye, daha güzele gidecek.

    arkandayız ve yanındayız keçi sakalını yidiğim....
  • 1929
    hikmet karaman bile galatasaray'in basina gecmek istemezken, herkesin tarihi fark olur dedigi fenerbahce-galatasaray macindan once aslanlar gibi galatasaray'in basina gecen efsanemiz. hagi fenerbahce macindan once dipteki galatasaray'in basina gecerken cogunuzun gotu tutusuyordu, fark yeriz laaaa diyordunuz. iddaa'da fenerbahce'nin handikapli galibiyetine oynayan cok galatasarayli taniyorum, onlar boyle yaparken simdi hagi'yi elestiriyorlar. hagi o gun handikapli fener galibiyetine oynayan sozde galatasaraylilara cevabini veriyordu: galatasaray adinin oldugu her yerde umut vardir. siz fenerbahce galibiyetine oynayanlarin gotu tutusurken hagi delikanli gibi cikti kadikoy'de takimina aslanlar gibi top oynatti. senin yuregin yeter miydi o gun kadikoy'e cikmaya? ama onun yuregi yetti her zamanki gibi. 10'un adi gheorghe hagi, o hepimizden daha galatasarayli.

    hagi'nin stancu'yu solda oynattigini soyleyenler, stancu solda oynamaz diyenler hayatlarinda stancu'yu galatasaray disinda kac kez izlediler? jose mourinho inter'de eto'o'yu, milito'yu sag ve sol kanatta oynatirken agzi acik izleyenler, hagi stancu'yu sol kanatta oynatinca neden sasiriyorlar. neden hagi teknik direktor degil diyorlar? jose mourinho yaparken iyi, hagi yapinca hoca degil. barcelona'da ya da ispanya milli takiminda iniesta sol kanatta oynarken iyi bizde stancu oynarken kotu. goren de stancu'yu hakan sukur tarzi bir forvet sanacak. hagi'ye zaman gerek, hagi'nin galatasaray'da iyi isler yapacagina inaniyorum, siz de inanin. sezon sonunda iyi takviyelerle bu takimi iyi yerlere getirecektir.
  • 1930
    ikinci hagi döneminden tek şikayetim misimovic olayını tam olarak açıklamaması. "ben onu sildim" diyip kestirip atıyor ama misimovic böyle yok sayılacak bir adam değil.

    hagi yalvarıyorum çık açıkla, şu şu yüzden kadro dışı bıraktım de gıkımı çıkarırsam ne olayım. sen bu konu hakkında sustukça sana hak veremiyorum. bilmediğim şeye nasıl inanayım. gözünü seveyim bu işin arkasında neler dönüyor ya tam olarak açıkla ya da affet şu adamı.
  • 1931
    icraatları üzerine yeterli bilgi sahibi olunmadan geçmişe dem vurup; "yea abi yine romanya'dan doldurdu adamları" diye zırvalayanlar çıkıyor inatla hala.hatta bunlardan gazete köşelerinde bile var.ulan denyo vatandaşı bratu ile petre'yi deneyip yeterli bulmadığı için biletini kesen hagi.hayır hafızamız iyi olmasa beni de inandıracaksın kendi argümanlarına..
  • 1933
    öncelikle galatasarayın, yönetimin emriyle küfreden, yönetimin emriyle alkışlayan bir taraftar grubu var adı bende saklı. ultra ile başlıyor ama söylemem, devlet sırrı. şimdi bu adamlar misimoviiiiiiiiiiç deyu çığırmışlar son maçta. bu da yönetimin sezon sonunda hagiyi de göndermeyi planladığının önemli göstergelerinden.

    öncelikle hagi galatasaray için ne demektir bunu bir düşünelim.

    galatasaray futbol şubesinin tarihinde 3 büyük başarı var bence.

    birincisi şampiyon kulüpler kupası yarı finali. bu başarı ile ilgili aklıma gelen isim hep prekazi oluyor. tabi tanjuya, uğura, diğer futbolculara ve denizliye haksızlık yapmadan. bence denizlinin futbol mantalitesi, prekazi gibi bir futbol devi, tanju gibi bir golcü ve o kadronun her bireyinin karakteri bu başarıyı getirdi ama o başarının olmazsa olmazı prekaziydi.

    ikincisi dört sene üst üste şampiyonluk ve sonunda alınan uefa kupası. bu kupayı alırken de galatasarayda yine pek çok isim anılabilir ama akla gelecek ilk isim hagidir.

    üçüncüsü de süper kupanın alındığı ve şampiyonlar liginde çeyrek final oynandığı sene. hagi ve jardel yani. yanlış anlaşılmasın tabiki hasan şaş, tabiki lucescu, tabiki bülent ama ben 10 sene sonra hagi ile jardeli hatırlıyorum en çok.

    zaten benim için kredisi asla bitmeyecek, tabu yaptığım, put gibi taptığım iki galatasaraylı var prekazi ve hagi. onlar da zaten diğer efsane futbolcularımızdan biraz farklılar. futbolcu eskilerinden bazıları teknik direktör oluyor bazıları da yorumcu. yorumcu olanlar genelde taknik direktörlük yapacak futbol zekasına sahip olmuyorlar, ya da teknik direktörlüğü denemiş ve başarısız olmuş oluyorlar. orada midemin sindiremediği bir durum var. biz taraftar olarak eleştiririz, spor yazarları, bakın futbolcu eskisi yorumcular demiyorum, eleştirir ama yıllarca ekmeklerini yedikleri kulüpleri en zor zamanlarında, acımasızca ve kişisel hırslarına yenik düşerek eleştiren futbolcu eskisi yorumcuları sindiremiyorum. mesela hakan şükür, mesela hakan ünsal kişisel bazı sebeplerden dolayı galatasaraya saldırıyorlar. bir de hagi gibi, prekazi gibi, tugay gibi zor zamanda çağrılınca koşan efsanelerimiz var. biz de onları harcamaya bayılıyoruz. işte prekaziyi küstürdü yönetim, şimdi de hagiyi göndermenin planlarını yapıyorlar.

    galatasaray özhan canaydının başkan seçildiği günden beri kara günler yaşıyor. uefa ve süper kupa başarılarımıza nakde çeviremedik. o başarı için harcanan paralar harcandığı ile kaldı. galatasaray kulübünün bir dvd hazırlatıp satışa sunması için bile aradan yıllar geçmesi gerekti. borç batağının üstüne bir de ikinci fatih terim dönemini yaşadık. beş para etmez bir sürü futbolcuya dünyanın paraları ödendi. fatih terime laf söyletmeyen arkadaşlara ufak bir hatırlatma yapmakta fayda var. sarr, almaguer, felipe, fabio pinto, lukunku, xavier, de boer, prates, adını hatırlayamadığım bir brezilyalı, tamas, petre, bratu. evet bu son üç arkadaşı da terim aldı hagi falan değil, önemli bir devlet sırrını da açıklamış oldum bakın.

    adnan polat ise herhalde pek çok galatasaraylı için son umutlardan birisiydi. cemal özgörkey geldi galatasaray storeları topladı, kazak iş adamlarından paralar bulundu, üstünel transferleri yaptı, rijkaardı getirerek vizyonlarını gösterdiler, maddi olarak toparlandık, stad falan fişman hepsi güzel de futbol takımı tarihinin en iyi kadrolarından birisi ile tarihinin en kötü dönemlerinden birisini yaşamakta. neden acaba?

    şimdi şu başarılara geri dönüyorum, hagi dedim, prekazi dedim, jardel dedim ama bu adamların yanında aslanlar gibi yerli futbolcularımız vardı. tanju, uğur, cüneyt, yusuf, savaşlar, erhan, okan, emre, suat, hakanlar, hasan, bülent, arif vesaire vesaire. malesef bugünkü kadromuzda ise arda, servet, balta, sarp, ayhan, gökhan, barış ve sabri var. yeniçeri ocağı. önceki yönetimler bu yeniçeri ocakları ortaya çıkınca hep gerekeni yaptılar. faruk süren hakan şükürü, arifi, fatih akyeli ve hatta fatih terimi gönderdi. fatih terim sözleşme imzalamaya geldiği tesislerden aynı hızla italya yoluna gitti. canaydın döneminde, bülent, küçük hakan falan kadro dışı bırakıldılar. aynı cesareti malesef adnan polat gösteremiyor. yerli isimlere karşı da garip bir ödlekliği var. futbolcular maç satıyor onun cesareti sadece rijkaarda yetiyor. skibbeyi de gönderiyor, bülentin lincolnu harcamasına izin veriyor. rijkaardı sezon sonunda değil, başında değil ortalarında gönderiyor ve güzel takımımızı her geçen gün biraz daha fenerbahçeye benzetiyor. son seçtiği kurban da hagi olsa gerek yoksa o ultra taraftarlar misiiiii misiiiii diye bağırmazlardı.

    kimse kusura bakmasın, ben canaydın gibi yöneticilik özürlü (karakterine, efendiliğine laf etmiyorum) bir adama yıllarca tahammül ettiysem, fenerbahçeden 6 gol yerken bana lukunkuyu, sarrı, bratuyu dünya yıldızı diye yutturan ikinci fatih terim dönemine tahammül ettiysem, üç senedir futbol fakiri adnan polat yönetimine ve adnan sezgine tahammül ediyorsam, servet gibi, mustafa- ayhan-barış gibi adamlara tahammül ediyorsam, takım kaptanımı spor sayfalarından değil magazin sayfalarından seyretmeye tahammül ediyorsam, hagiye de 1.5 sene tahammül ederim arkadaş. etmem diyene de saygı duymaya çalışırım ama olmuyor.

    takım sezona başladığından daha iyi. hiç değilse defans yapmayı öğrendiler biraz biraz. eskiden bir farkla son 10 dakkaya girdiğimiz maçlarda korku-komedi tarzı filmler izlerdik sahada. devre arası yapılan transferler de (zapata hariç) olmuş gibi görünüyor. takım hala galatasaray futbol takımı olmaktan çok uzak ama sezon başında seyrettiğimiz takımdan da daha yakın. sonuçta hagi de bir futbol zekası. hem de yüzyılda 3-5 tane gelen futbol zekalarından. oyunculuğunda bunu en iyi bizler, galatasaray taraftarı seyretti. bu adamın futbol fakiri bir teknik direktör olabileceğini insanlar nasıl mantıklarına sığdırıyorlar anlamıyorum. üstelik bir de yanlış argümanlar var ortada. ilk geldiğinde başarısız oldu falan deniyor. adam ilk geldiğinde feneri beşleyerek türkiye kupasını aldı. hem 6-0 dan başımızı biraz doğrulttuk hem de 25 sene, 26 sene geyikleri ile 10 yıldır kadıköy geyiklerine verecek cevabımız var. ayrıca o takım son haftalara kadar şampiyonluk yarışını kovaladı. rijkaard da, bülent de bunu yapamadılar. hagi galatasaraya bugüne kadar verdikleri ile en azından bir sezon, takımını sezon başında hazırlayarak, istediği transferleri yaparak, galatasarayı çalıştırmayı hakediyor. bunu inkar edenler bence biraz da galatasaray tarihini inkar ediyorlar. fatih terim hagili uefa şampiyonu kadrosunun en önemli ismini sorduklarında ümit davala demişti. şimdi de bazı galatasaraylı arkadaşlar herhalde bu takımın en önemli adamını misimoviç zannediyorlar ama hala bu takımın en önemli adamı futbol zekası ile hagi. biraz sabır, biraz da saygı. çünkü hagi futbolun 3-5 tanrısından birisi ve bizim de tarihimiz.
  • 1935
    kendisini sevmemek imkansız. hele hele futbolculuk döneminde yaptıkları aklıma gelince daha da bir farklı. ama artık kendisi bir teknik direktördür. futbolculuk dönemi çoktan bitti. geride kaldı onlar. efsane olan, dünya çapında olan futbolculuğuydu.

    şimdi o teknik adam. daha doğrusu kendini ispat etmeye çalışan, başarmaya çalışan bir teknik adam. ve bu son şansı. oldu oldu. olmadı geçmiş olsun. bir daha hiçbir takım onu teknik adam yapmaz. galatasaray da yapmazdı da adnan polat, taraftarın sevdiği hagiyi getirelim de sussunlar dedi. ve öyle de oldu. hagi de hem para kazanacağı hem de teknik direktör olabilmesi için bu teklife hemen atladı. sonra da çıkıp "zor zamanda geldim" diyor. steau bükreş, beşiktaş, fenerbahçe yada adı duyulmuş bir takım çağırsa sanki gitmeyecekti. tabiki gidecekti. koşa koşa hem de. gelmesinin galatasaray sevgisiyle bir alakası yok. eğer yollarlarsa yakın zamanda, bakın görün neler neler söyler ayrılırken.

    şimdiye kadar da hiçbir başarısı yok. başarı başarı dedikleri şey aldığımız bir türkiye kupası. ki o maçta bile ribery'i oyundan alarak fenere tarihi fark atmamızı engelledi. ne olduğunu hiç kimsenin anlayamadığı oyun anlayışıyla. bu sene de hedef türkiye kupası. kolay hedef. gaziantepi ele. bjkyi ele. finalde ibbyi yen kupayı al. topu topu 4 maç. bunu başarırsa sene sonu kalacaktır. ama başaramazsa gider. çünkü burası türkiye burada işler böyle işler.

    en çok insanın sinirlerini kaldıran da bazı kesim taraftarın, onu hala futbolcu falan sanması. artık değil. artık teknik direktör. ve futbolculukla teknik adamlık çok farklı şeyler. ne kadar farklı olabilir derseniz. (bkz: maradona) (bkz: 2010 dünya kupasındaki messi'li arjantin)

    şu anda yapacağımız şey beklemek. ya tutarsa diye.
  • 1936
    kendisinin teknik direktörlük kariyerini maradona'ya benzetenler maradona'nın karakterini unutuyor olmalılar.

    evinin önünde 4 gazeteciye tüfekle ateş açan,
    mikrofonlar önünde "yarr..mı yesinler ve emmeye devam etsinler" gibi bir açıklama yapan,
    arabasıyla bile bile bir basın mensubunun ayağının üzerinden geçen,
    defalarca kokainle yakalanıp rehab'a gönderilen

    bir adamı illa birilerine benzetmek istiyorsanız (bkz: tanju çolak)
  • 1938
    bazı yazarlar artık bu adama birşey söylemek için nerden ne bulsam diye yırtınmaktadır. ve yırtınmak artık o kadar öteye geçmiştir ki baştan aşağı yırtılmış gerçek yüzleri ortaya çıkmıştır. bu adama mustafa sap düşkünü diyen adam hagi geldiğinden beri galatasaray maçı izlememiş adamdır. kusura bakmayın 15. bile olsak her maçını canlı canlı izlerim takımımın izlemeyende kanımca öyle ben galatasaraylıyım bizimkisi aşk diye dolaşmasın ortalıkta. ha hem izliyor hem de bu adam sarp düşkünü diyorsan vazgeçememiş diyorsan sanırım sen bütün maçları kötü bir görüntü kalitesi ve sesi kısık olarak izliyorsun. ben hemen belirtiyim o sürekli sahada gördüğün adam culio ''sarp'' değil. bir de sana hem yakın hem uzak gözlük yazıyorum geçmiş olsun.
  • 1942
    iyi teknik direktör kötü teknik direktör tartışmalarına girmeden bişeyler söylemek istiyorum.
    galatasaray 2001-2002 sezonunda lucescu ile şampiyonluk yaşadıktan sonra aradan gecen 9 yılda sadece 2 kez şampiyonluk yaşadı ve avrupada da hiçbir varlık gösteremedi. o kadar teknik direktör gelip geçti ki bu 9 yılda bence içlerinde en kötüsü dediğiniz bile 9 yıl kalsa bu takımda en az 2 şampiyonluk yine yaşardı bu takım. ve buna kimsenin itirazı olacağını sanmıyorum.
    o yüzden şimdi bırakın hagi işini yapsın biz de hagi ydi şuydu buydu demeden sadece takımı destekleyelim. ki bence hagi su günden itibaren bi 9 yıl bu takımın başında kalsa en az 4 şampiyonluk yaşatır.
  • 1945
    kendisine basiretsiz ve rezil diyebilecek kadar basiretsiz ve reziller vardır galatasaray taraftarları arasında. kimsin ulan sen? ne sanıyorsun kendini? ne yaptın da hagi'ye dil uzatıyorsun, ne katkın oldu şu klübe? nasıl buluyorsun o gücü kendinde? saçma sapan şeyler yazıp milletin asabını bozmayın. kötü teknik direktör cart curt yazanlara kızıyorduk, bir de siz mi çıktınız başımıza. sınırları dahilinde eleştirini yapacaksan yap yapmayacaksan siktir git.
  • 1946
    kahvede abim ile oturuyorduk(ne için olduğunu sormayın hatırlamıyorum) daha ufağım o zamanlar, haberleri seyrediyoruz. haberleri sunan spiker galatasaray ünlü futbolcu hagi ile anlaştı dedi. abim o zaman yerinden kalkıp önce beni öptü sonra dışarı çıktı bir şey anlamadım.
    neyse gel zaman git zaman hagi oynamaya başladı benim de futbola olan ilgim git gide artmaya başladı. her geçen gün hagi ile büyüyordum. babasının vefat ettiğini öğrendim, maça çıkmaz dedim. bir baktım hagi maçta. ulan dedim benim başıma böyle bir şey gelse acaba ben yapar mıyım? diye düşündüm. sonra bütün akşam ağladım hiç tanışmadığım konuşmadığım bir adamın babası için bütün gece.
    gel zaman git zaman hagi ile ben de büyümeye başladım. o gözümde büyüdükçe galatasaray da büyüyor, ben de büyüyorum. git gide iyice aşık olmaya başladım bu 10 numaralı agresif romene. onun beni sevdiğininden emindim çünkü o babasının öldüğü zaman bile benim için sahadaydı. her hafta birlikte sevinçler yaşıyorduk, üzülüyorduk, kızıyorduk, birlikte terliyorduk her hafta.
    sevgimiz git gide daha çok büyüyordu. o bize hediyeler sunuyordu her hafta biz onu her hafta bağrımıza basıyorduk. beni bu ülkenin en mutlu insanlarında yapmıştı. aşktı bu konuşmadan, tanışmadan yaşadığımız bir aşktı.
    sonra gün geldi çattı ayrılık vaktiydi ya, bütün gün suratım asık şampiyon olmuşuz,uefa almışız,en büyüğüz ama kime ne sevgilimden ayrılacaktım. gitme desem de dinlemeyecekti biliyordum. her güzel şeyin sonu varmış derlerdi ben inanmamıştım. bırakamazsın bizi diyecektim kafaya koymuştum ve maç çıkışında bekledim onu ve yalvar yakar konuştum sevgilimle. bu güne kadar hiç bir sevgilimin karşısında küçülmediğim kadar küçüldüm karşısında ve ağlayarak ne olur gitme dedim. merak etme yakında tekrar burada olacağım demişti.

    yıllar geçip gidiyordu çok futbolcu gördüm, sevdim ama hiç ilk aşk unutulur muydu ? hep onu bekledim, belki gelir diye gelmedi. her gün internette fotoğraflarına baktım, videolarını izledim, istemeden ayrılıdığım sevgilimin. her doğum gününde bu gün hagimin doğum günü diye uyandım. sonra duydum ki türkiye'ye gelmiş. bursaspor'un başına. bindim otobüse uzaktan da olsa göreceğim çok özledim dedim. bindim gittim bursa'ya. antremanı izledim, bekledim sonra antreman biterken bağırdım. 5-6 kişi vardı geldi yanıma.
    - beni hatırladın mı dedim
    - evet dedi
    - niye gelmedin dedim
    -geleceğim dedi

    sonra elimi sıktı uzaklaştı. çok kızmıştım ama onu gördüğüm için çok mutluydum. sonra geldi. günahıyla sevabıyla geldi. en kötü günümde geldi, en ihtiyaç duyduğumuz zamanda. sonra yine gitti ve artık gelmez dedim. artık bitti unutmalıyım dedim kendi kendime..
    biz yine ona çok ihtiyaç duyduk o yine geldi . doğru ya sevgililer birbirine en çok ihtiyaç duyduğu zaman yanında olmalıydı. aşk buydu ya....

    şimdi bakıyorum uzaktan klübeye beni hatırlar mı acaba diye düşünüyorum. sonra siktir et diyorum hatılamasa ne olur o beni hatırlamasa da seviyor..... (imla ve noktalamalar için üzgünüm)
App Store'dan indirin Google Play'den alın