1946
kahvede abim ile oturuyorduk(ne için olduğunu sormayın hatırlamıyorum) daha ufağım o zamanlar, haberleri seyrediyoruz. haberleri sunan spiker galatasaray ünlü futbolcu hagi ile anlaştı dedi. abim o zaman yerinden kalkıp önce beni öptü sonra dışarı çıktı bir şey anlamadım.
neyse gel zaman git zaman hagi oynamaya başladı benim de futbola olan ilgim git gide artmaya başladı. her geçen gün hagi ile büyüyordum. babasının vefat ettiğini öğrendim, maça çıkmaz dedim. bir baktım hagi maçta. ulan dedim benim başıma böyle bir şey gelse acaba ben yapar mıyım? diye düşündüm. sonra bütün akşam ağladım hiç tanışmadığım konuşmadığım bir adamın babası için bütün gece.
gel zaman git zaman hagi ile ben de büyümeye başladım. o gözümde büyüdükçe galatasaray da büyüyor, ben de büyüyorum. git gide iyice aşık olmaya başladım bu 10 numaralı agresif romene. onun beni sevdiğininden emindim çünkü o babasının öldüğü zaman bile benim için sahadaydı. her hafta birlikte sevinçler yaşıyorduk, üzülüyorduk, kızıyorduk, birlikte terliyorduk her hafta.
sevgimiz git gide daha çok büyüyordu. o bize hediyeler sunuyordu her hafta biz onu her hafta bağrımıza basıyorduk. beni bu ülkenin en mutlu insanlarında yapmıştı. aşktı bu konuşmadan, tanışmadan yaşadığımız bir aşktı.
sonra gün geldi çattı ayrılık vaktiydi ya, bütün gün suratım asık şampiyon olmuşuz,uefa almışız,en büyüğüz ama kime ne sevgilimden ayrılacaktım. gitme desem de dinlemeyecekti biliyordum. her güzel şeyin sonu varmış derlerdi ben inanmamıştım. bırakamazsın bizi diyecektim kafaya koymuştum ve maç çıkışında bekledim onu ve yalvar yakar konuştum sevgilimle. bu güne kadar hiç bir sevgilimin karşısında küçülmediğim kadar küçüldüm karşısında ve ağlayarak ne olur gitme dedim. merak etme yakında tekrar burada olacağım demişti.
yıllar geçip gidiyordu çok futbolcu gördüm, sevdim ama hiç ilk aşk unutulur muydu ? hep onu bekledim, belki gelir diye gelmedi. her gün internette fotoğraflarına baktım, videolarını izledim, istemeden ayrılıdığım sevgilimin. her doğum gününde bu gün hagimin doğum günü diye uyandım. sonra duydum ki türkiye'ye gelmiş. bursaspor'un başına. bindim otobüse uzaktan da olsa göreceğim çok özledim dedim. bindim gittim bursa'ya. antremanı izledim, bekledim sonra antreman biterken bağırdım. 5-6 kişi vardı geldi yanıma.
- beni hatırladın mı dedim
- evet dedi
- niye gelmedin dedim
-geleceğim dedi
sonra elimi sıktı uzaklaştı. çok kızmıştım ama onu gördüğüm için çok mutluydum. sonra geldi. günahıyla sevabıyla geldi. en kötü günümde geldi, en ihtiyaç duyduğumuz zamanda. sonra yine gitti ve artık gelmez dedim. artık bitti unutmalıyım dedim kendi kendime..
biz yine ona çok ihtiyaç duyduk o yine geldi . doğru ya sevgililer birbirine en çok ihtiyaç duyduğu zaman yanında olmalıydı. aşk buydu ya....
şimdi bakıyorum uzaktan klübeye beni hatırlar mı acaba diye düşünüyorum. sonra siktir et diyorum hatılamasa ne olur o beni hatırlamasa da seviyor..... (imla ve noktalamalar için üzgünüm)
neyse gel zaman git zaman hagi oynamaya başladı benim de futbola olan ilgim git gide artmaya başladı. her geçen gün hagi ile büyüyordum. babasının vefat ettiğini öğrendim, maça çıkmaz dedim. bir baktım hagi maçta. ulan dedim benim başıma böyle bir şey gelse acaba ben yapar mıyım? diye düşündüm. sonra bütün akşam ağladım hiç tanışmadığım konuşmadığım bir adamın babası için bütün gece.
gel zaman git zaman hagi ile ben de büyümeye başladım. o gözümde büyüdükçe galatasaray da büyüyor, ben de büyüyorum. git gide iyice aşık olmaya başladım bu 10 numaralı agresif romene. onun beni sevdiğininden emindim çünkü o babasının öldüğü zaman bile benim için sahadaydı. her hafta birlikte sevinçler yaşıyorduk, üzülüyorduk, kızıyorduk, birlikte terliyorduk her hafta.
sevgimiz git gide daha çok büyüyordu. o bize hediyeler sunuyordu her hafta biz onu her hafta bağrımıza basıyorduk. beni bu ülkenin en mutlu insanlarında yapmıştı. aşktı bu konuşmadan, tanışmadan yaşadığımız bir aşktı.
sonra gün geldi çattı ayrılık vaktiydi ya, bütün gün suratım asık şampiyon olmuşuz,uefa almışız,en büyüğüz ama kime ne sevgilimden ayrılacaktım. gitme desem de dinlemeyecekti biliyordum. her güzel şeyin sonu varmış derlerdi ben inanmamıştım. bırakamazsın bizi diyecektim kafaya koymuştum ve maç çıkışında bekledim onu ve yalvar yakar konuştum sevgilimle. bu güne kadar hiç bir sevgilimin karşısında küçülmediğim kadar küçüldüm karşısında ve ağlayarak ne olur gitme dedim. merak etme yakında tekrar burada olacağım demişti.
yıllar geçip gidiyordu çok futbolcu gördüm, sevdim ama hiç ilk aşk unutulur muydu ? hep onu bekledim, belki gelir diye gelmedi. her gün internette fotoğraflarına baktım, videolarını izledim, istemeden ayrılıdığım sevgilimin. her doğum gününde bu gün hagimin doğum günü diye uyandım. sonra duydum ki türkiye'ye gelmiş. bursaspor'un başına. bindim otobüse uzaktan da olsa göreceğim çok özledim dedim. bindim gittim bursa'ya. antremanı izledim, bekledim sonra antreman biterken bağırdım. 5-6 kişi vardı geldi yanıma.
- beni hatırladın mı dedim
- evet dedi
- niye gelmedin dedim
-geleceğim dedi
sonra elimi sıktı uzaklaştı. çok kızmıştım ama onu gördüğüm için çok mutluydum. sonra geldi. günahıyla sevabıyla geldi. en kötü günümde geldi, en ihtiyaç duyduğumuz zamanda. sonra yine gitti ve artık gelmez dedim. artık bitti unutmalıyım dedim kendi kendime..
biz yine ona çok ihtiyaç duyduk o yine geldi . doğru ya sevgililer birbirine en çok ihtiyaç duyduğu zaman yanında olmalıydı. aşk buydu ya....
şimdi bakıyorum uzaktan klübeye beni hatırlar mı acaba diye düşünüyorum. sonra siktir et diyorum hatılamasa ne olur o beni hatırlamasa da seviyor..... (imla ve noktalamalar için üzgünüm)