1933
öncelikle galatasarayın, yönetimin emriyle küfreden, yönetimin emriyle alkışlayan bir taraftar grubu var adı bende saklı. ultra ile başlıyor ama söylemem, devlet sırrı. şimdi bu adamlar misimoviiiiiiiiiiç deyu çığırmışlar son maçta. bu da yönetimin sezon sonunda hagiyi de göndermeyi planladığının önemli göstergelerinden.
öncelikle hagi galatasaray için ne demektir bunu bir düşünelim.
galatasaray futbol şubesinin tarihinde 3 büyük başarı var bence.
birincisi şampiyon kulüpler kupası yarı finali. bu başarı ile ilgili aklıma gelen isim hep prekazi oluyor. tabi tanjuya, uğura, diğer futbolculara ve denizliye haksızlık yapmadan. bence denizlinin futbol mantalitesi, prekazi gibi bir futbol devi, tanju gibi bir golcü ve o kadronun her bireyinin karakteri bu başarıyı getirdi ama o başarının olmazsa olmazı prekaziydi.
ikincisi dört sene üst üste şampiyonluk ve sonunda alınan uefa kupası. bu kupayı alırken de galatasarayda yine pek çok isim anılabilir ama akla gelecek ilk isim hagidir.
üçüncüsü de süper kupanın alındığı ve şampiyonlar liginde çeyrek final oynandığı sene. hagi ve jardel yani. yanlış anlaşılmasın tabiki hasan şaş, tabiki lucescu, tabiki bülent ama ben 10 sene sonra hagi ile jardeli hatırlıyorum en çok.
zaten benim için kredisi asla bitmeyecek, tabu yaptığım, put gibi taptığım iki galatasaraylı var prekazi ve hagi. onlar da zaten diğer efsane futbolcularımızdan biraz farklılar. futbolcu eskilerinden bazıları teknik direktör oluyor bazıları da yorumcu. yorumcu olanlar genelde taknik direktörlük yapacak futbol zekasına sahip olmuyorlar, ya da teknik direktörlüğü denemiş ve başarısız olmuş oluyorlar. orada midemin sindiremediği bir durum var. biz taraftar olarak eleştiririz, spor yazarları, bakın futbolcu eskisi yorumcular demiyorum, eleştirir ama yıllarca ekmeklerini yedikleri kulüpleri en zor zamanlarında, acımasızca ve kişisel hırslarına yenik düşerek eleştiren futbolcu eskisi yorumcuları sindiremiyorum. mesela hakan şükür, mesela hakan ünsal kişisel bazı sebeplerden dolayı galatasaraya saldırıyorlar. bir de hagi gibi, prekazi gibi, tugay gibi zor zamanda çağrılınca koşan efsanelerimiz var. biz de onları harcamaya bayılıyoruz. işte prekaziyi küstürdü yönetim, şimdi de hagiyi göndermenin planlarını yapıyorlar.
galatasaray özhan canaydının başkan seçildiği günden beri kara günler yaşıyor. uefa ve süper kupa başarılarımıza nakde çeviremedik. o başarı için harcanan paralar harcandığı ile kaldı. galatasaray kulübünün bir dvd hazırlatıp satışa sunması için bile aradan yıllar geçmesi gerekti. borç batağının üstüne bir de ikinci fatih terim dönemini yaşadık. beş para etmez bir sürü futbolcuya dünyanın paraları ödendi. fatih terime laf söyletmeyen arkadaşlara ufak bir hatırlatma yapmakta fayda var. sarr, almaguer, felipe, fabio pinto, lukunku, xavier, de boer, prates, adını hatırlayamadığım bir brezilyalı, tamas, petre, bratu. evet bu son üç arkadaşı da terim aldı hagi falan değil, önemli bir devlet sırrını da açıklamış oldum bakın.
adnan polat ise herhalde pek çok galatasaraylı için son umutlardan birisiydi. cemal özgörkey geldi galatasaray storeları topladı, kazak iş adamlarından paralar bulundu, üstünel transferleri yaptı, rijkaardı getirerek vizyonlarını gösterdiler, maddi olarak toparlandık, stad falan fişman hepsi güzel de futbol takımı tarihinin en iyi kadrolarından birisi ile tarihinin en kötü dönemlerinden birisini yaşamakta. neden acaba?
şimdi şu başarılara geri dönüyorum, hagi dedim, prekazi dedim, jardel dedim ama bu adamların yanında aslanlar gibi yerli futbolcularımız vardı. tanju, uğur, cüneyt, yusuf, savaşlar, erhan, okan, emre, suat, hakanlar, hasan, bülent, arif vesaire vesaire. malesef bugünkü kadromuzda ise arda, servet, balta, sarp, ayhan, gökhan, barış ve sabri var. yeniçeri ocağı. önceki yönetimler bu yeniçeri ocakları ortaya çıkınca hep gerekeni yaptılar. faruk süren hakan şükürü, arifi, fatih akyeli ve hatta fatih terimi gönderdi. fatih terim sözleşme imzalamaya geldiği tesislerden aynı hızla italya yoluna gitti. canaydın döneminde, bülent, küçük hakan falan kadro dışı bırakıldılar. aynı cesareti malesef adnan polat gösteremiyor. yerli isimlere karşı da garip bir ödlekliği var. futbolcular maç satıyor onun cesareti sadece rijkaarda yetiyor. skibbeyi de gönderiyor, bülentin lincolnu harcamasına izin veriyor. rijkaardı sezon sonunda değil, başında değil ortalarında gönderiyor ve güzel takımımızı her geçen gün biraz daha fenerbahçeye benzetiyor. son seçtiği kurban da hagi olsa gerek yoksa o ultra taraftarlar misiiiii misiiiii diye bağırmazlardı.
kimse kusura bakmasın, ben canaydın gibi yöneticilik özürlü (karakterine, efendiliğine laf etmiyorum) bir adama yıllarca tahammül ettiysem, fenerbahçeden 6 gol yerken bana lukunkuyu, sarrı, bratuyu dünya yıldızı diye yutturan ikinci fatih terim dönemine tahammül ettiysem, üç senedir futbol fakiri adnan polat yönetimine ve adnan sezgine tahammül ediyorsam, servet gibi, mustafa- ayhan-barış gibi adamlara tahammül ediyorsam, takım kaptanımı spor sayfalarından değil magazin sayfalarından seyretmeye tahammül ediyorsam, hagiye de 1.5 sene tahammül ederim arkadaş. etmem diyene de saygı duymaya çalışırım ama olmuyor.
takım sezona başladığından daha iyi. hiç değilse defans yapmayı öğrendiler biraz biraz. eskiden bir farkla son 10 dakkaya girdiğimiz maçlarda korku-komedi tarzı filmler izlerdik sahada. devre arası yapılan transferler de (zapata hariç) olmuş gibi görünüyor. takım hala galatasaray futbol takımı olmaktan çok uzak ama sezon başında seyrettiğimiz takımdan da daha yakın. sonuçta hagi de bir futbol zekası. hem de yüzyılda 3-5 tane gelen futbol zekalarından. oyunculuğunda bunu en iyi bizler, galatasaray taraftarı seyretti. bu adamın futbol fakiri bir teknik direktör olabileceğini insanlar nasıl mantıklarına sığdırıyorlar anlamıyorum. üstelik bir de yanlış argümanlar var ortada. ilk geldiğinde başarısız oldu falan deniyor. adam ilk geldiğinde feneri beşleyerek türkiye kupasını aldı. hem 6-0 dan başımızı biraz doğrulttuk hem de 25 sene, 26 sene geyikleri ile 10 yıldır kadıköy geyiklerine verecek cevabımız var. ayrıca o takım son haftalara kadar şampiyonluk yarışını kovaladı. rijkaard da, bülent de bunu yapamadılar. hagi galatasaraya bugüne kadar verdikleri ile en azından bir sezon, takımını sezon başında hazırlayarak, istediği transferleri yaparak, galatasarayı çalıştırmayı hakediyor. bunu inkar edenler bence biraz da galatasaray tarihini inkar ediyorlar. fatih terim hagili uefa şampiyonu kadrosunun en önemli ismini sorduklarında ümit davala demişti. şimdi de bazı galatasaraylı arkadaşlar herhalde bu takımın en önemli adamını misimoviç zannediyorlar ama hala bu takımın en önemli adamı futbol zekası ile hagi. biraz sabır, biraz da saygı. çünkü hagi futbolun 3-5 tanrısından birisi ve bizim de tarihimiz.
öncelikle hagi galatasaray için ne demektir bunu bir düşünelim.
galatasaray futbol şubesinin tarihinde 3 büyük başarı var bence.
birincisi şampiyon kulüpler kupası yarı finali. bu başarı ile ilgili aklıma gelen isim hep prekazi oluyor. tabi tanjuya, uğura, diğer futbolculara ve denizliye haksızlık yapmadan. bence denizlinin futbol mantalitesi, prekazi gibi bir futbol devi, tanju gibi bir golcü ve o kadronun her bireyinin karakteri bu başarıyı getirdi ama o başarının olmazsa olmazı prekaziydi.
ikincisi dört sene üst üste şampiyonluk ve sonunda alınan uefa kupası. bu kupayı alırken de galatasarayda yine pek çok isim anılabilir ama akla gelecek ilk isim hagidir.
üçüncüsü de süper kupanın alındığı ve şampiyonlar liginde çeyrek final oynandığı sene. hagi ve jardel yani. yanlış anlaşılmasın tabiki hasan şaş, tabiki lucescu, tabiki bülent ama ben 10 sene sonra hagi ile jardeli hatırlıyorum en çok.
zaten benim için kredisi asla bitmeyecek, tabu yaptığım, put gibi taptığım iki galatasaraylı var prekazi ve hagi. onlar da zaten diğer efsane futbolcularımızdan biraz farklılar. futbolcu eskilerinden bazıları teknik direktör oluyor bazıları da yorumcu. yorumcu olanlar genelde taknik direktörlük yapacak futbol zekasına sahip olmuyorlar, ya da teknik direktörlüğü denemiş ve başarısız olmuş oluyorlar. orada midemin sindiremediği bir durum var. biz taraftar olarak eleştiririz, spor yazarları, bakın futbolcu eskisi yorumcular demiyorum, eleştirir ama yıllarca ekmeklerini yedikleri kulüpleri en zor zamanlarında, acımasızca ve kişisel hırslarına yenik düşerek eleştiren futbolcu eskisi yorumcuları sindiremiyorum. mesela hakan şükür, mesela hakan ünsal kişisel bazı sebeplerden dolayı galatasaraya saldırıyorlar. bir de hagi gibi, prekazi gibi, tugay gibi zor zamanda çağrılınca koşan efsanelerimiz var. biz de onları harcamaya bayılıyoruz. işte prekaziyi küstürdü yönetim, şimdi de hagiyi göndermenin planlarını yapıyorlar.
galatasaray özhan canaydının başkan seçildiği günden beri kara günler yaşıyor. uefa ve süper kupa başarılarımıza nakde çeviremedik. o başarı için harcanan paralar harcandığı ile kaldı. galatasaray kulübünün bir dvd hazırlatıp satışa sunması için bile aradan yıllar geçmesi gerekti. borç batağının üstüne bir de ikinci fatih terim dönemini yaşadık. beş para etmez bir sürü futbolcuya dünyanın paraları ödendi. fatih terime laf söyletmeyen arkadaşlara ufak bir hatırlatma yapmakta fayda var. sarr, almaguer, felipe, fabio pinto, lukunku, xavier, de boer, prates, adını hatırlayamadığım bir brezilyalı, tamas, petre, bratu. evet bu son üç arkadaşı da terim aldı hagi falan değil, önemli bir devlet sırrını da açıklamış oldum bakın.
adnan polat ise herhalde pek çok galatasaraylı için son umutlardan birisiydi. cemal özgörkey geldi galatasaray storeları topladı, kazak iş adamlarından paralar bulundu, üstünel transferleri yaptı, rijkaardı getirerek vizyonlarını gösterdiler, maddi olarak toparlandık, stad falan fişman hepsi güzel de futbol takımı tarihinin en iyi kadrolarından birisi ile tarihinin en kötü dönemlerinden birisini yaşamakta. neden acaba?
şimdi şu başarılara geri dönüyorum, hagi dedim, prekazi dedim, jardel dedim ama bu adamların yanında aslanlar gibi yerli futbolcularımız vardı. tanju, uğur, cüneyt, yusuf, savaşlar, erhan, okan, emre, suat, hakanlar, hasan, bülent, arif vesaire vesaire. malesef bugünkü kadromuzda ise arda, servet, balta, sarp, ayhan, gökhan, barış ve sabri var. yeniçeri ocağı. önceki yönetimler bu yeniçeri ocakları ortaya çıkınca hep gerekeni yaptılar. faruk süren hakan şükürü, arifi, fatih akyeli ve hatta fatih terimi gönderdi. fatih terim sözleşme imzalamaya geldiği tesislerden aynı hızla italya yoluna gitti. canaydın döneminde, bülent, küçük hakan falan kadro dışı bırakıldılar. aynı cesareti malesef adnan polat gösteremiyor. yerli isimlere karşı da garip bir ödlekliği var. futbolcular maç satıyor onun cesareti sadece rijkaarda yetiyor. skibbeyi de gönderiyor, bülentin lincolnu harcamasına izin veriyor. rijkaardı sezon sonunda değil, başında değil ortalarında gönderiyor ve güzel takımımızı her geçen gün biraz daha fenerbahçeye benzetiyor. son seçtiği kurban da hagi olsa gerek yoksa o ultra taraftarlar misiiiii misiiiii diye bağırmazlardı.
kimse kusura bakmasın, ben canaydın gibi yöneticilik özürlü (karakterine, efendiliğine laf etmiyorum) bir adama yıllarca tahammül ettiysem, fenerbahçeden 6 gol yerken bana lukunkuyu, sarrı, bratuyu dünya yıldızı diye yutturan ikinci fatih terim dönemine tahammül ettiysem, üç senedir futbol fakiri adnan polat yönetimine ve adnan sezgine tahammül ediyorsam, servet gibi, mustafa- ayhan-barış gibi adamlara tahammül ediyorsam, takım kaptanımı spor sayfalarından değil magazin sayfalarından seyretmeye tahammül ediyorsam, hagiye de 1.5 sene tahammül ederim arkadaş. etmem diyene de saygı duymaya çalışırım ama olmuyor.
takım sezona başladığından daha iyi. hiç değilse defans yapmayı öğrendiler biraz biraz. eskiden bir farkla son 10 dakkaya girdiğimiz maçlarda korku-komedi tarzı filmler izlerdik sahada. devre arası yapılan transferler de (zapata hariç) olmuş gibi görünüyor. takım hala galatasaray futbol takımı olmaktan çok uzak ama sezon başında seyrettiğimiz takımdan da daha yakın. sonuçta hagi de bir futbol zekası. hem de yüzyılda 3-5 tane gelen futbol zekalarından. oyunculuğunda bunu en iyi bizler, galatasaray taraftarı seyretti. bu adamın futbol fakiri bir teknik direktör olabileceğini insanlar nasıl mantıklarına sığdırıyorlar anlamıyorum. üstelik bir de yanlış argümanlar var ortada. ilk geldiğinde başarısız oldu falan deniyor. adam ilk geldiğinde feneri beşleyerek türkiye kupasını aldı. hem 6-0 dan başımızı biraz doğrulttuk hem de 25 sene, 26 sene geyikleri ile 10 yıldır kadıköy geyiklerine verecek cevabımız var. ayrıca o takım son haftalara kadar şampiyonluk yarışını kovaladı. rijkaard da, bülent de bunu yapamadılar. hagi galatasaraya bugüne kadar verdikleri ile en azından bir sezon, takımını sezon başında hazırlayarak, istediği transferleri yaparak, galatasarayı çalıştırmayı hakediyor. bunu inkar edenler bence biraz da galatasaray tarihini inkar ediyorlar. fatih terim hagili uefa şampiyonu kadrosunun en önemli ismini sorduklarında ümit davala demişti. şimdi de bazı galatasaraylı arkadaşlar herhalde bu takımın en önemli adamını misimoviç zannediyorlar ama hala bu takımın en önemli adamı futbol zekası ile hagi. biraz sabır, biraz da saygı. çünkü hagi futbolun 3-5 tanrısından birisi ve bizim de tarihimiz.