resim
Gheorghe Hagi
Görev:Hissedar
Takım:FCV Farul
Yaş:60
Uyruk:Romanya
  • 1576
    2 senedir orta sahası olmayan bir takımın teknik direktörüdür. ayhan akman, mustafa sarp, hakan balta, servet çetin, aydın yılmaz gibi futbol cahilleri ile bir hafta geçirsem, şu an icra ettiğim mesleğimi bile unutabilirim.

    galatasaray futbol takımı 2010-2011 sezonunda keita, elano, mehmet topal gibi oyuncuları satıp, dos santos, joao alves gibi kiralık oyuncular ile sözleşme yapmayıp, musa çağıran, ali turan, serdar özkan, mehmet batdal gibi istanbul'un herhangi bir halı sahasında bulabileceğiniz adamları transfer ederek ebedi yolculuğa intikal etmiştir. bu yolculukta cenazeyi yıkayan adnan sezgin, son duasını okuyan ise adnan polat'dır. suçlanacak son kişi ise gheorghe hagi'dir.
  • 1577
    şimdi hagi'ye söylemek istediğim bir şey var.

    birincisi, benim sana söyleyecek tek sözüm olamaz hagi. çünkü sen benim ilahımsın bunu hep belirttim.

    ikincisi ise şu. ben senin yerinde olsam çıkar derim ki "bu takımda afedersin ama yorriks gibi adamlar var, vermişler elime, diyorlar ki maç kazan." ya gerçekten derim bunu.

    mourinho falan söylüyor bak ne güzel, korkmadan çekinmeden.

    futbolcunun morali bozulmaz. vallahi bozulmaz ya.

    rijkaard birazcık denedi ama olmadı. sert adam değildi çünkü. ama sen allahsın rijkaard'a göre. çık de ki, böyle böyle. işinize geliyorsa.

    ya ben gerçekten mustafa sarp, ayhan akman, barış özbek, mehmet batdal, hakan balta, aydın yılmaz, gökhan zan, aykut erçetin 8lisi ile bir idmana çıksam, banko dalarım bir kaçına.

    yahu çık anlat gerçekleri ne olur, sen susacak adam değilsin.

    de ki bu adamlara lisans çıkaranın ben annesini ellerim. de yahu, sen bana bütün mutlulukları yaşattın, bunu çok görme.

    bu adamların hala ne işi var galatasaray'da be hagi..
  • 1579
    futbolun geldiği noktanın çok gerisine yönelik hamleler yapan antrenör.

    mevcuttaki eksiklerin farkında, buna hiç şüphem yok fakat o eksikleri nasıl doldurmak istediğini gördükçe kahroluyorum.

    ispanya, ingiltere gibi üst düzey futbol oynanan liglerde artık bol paslı, en az fizik mücadele kadar teknik kapasiteli* futbolcuların ve futbolun tercih edildiğini ve tüm dünyada bu akımın hakim olduğunu zaten biliyoruz. hagi ise, ne yazık ki hala servet'e dripling yaptırmakla, herkesi ciğeri patlayana kadar koşturmakla meşgul.

    oynadığımız maçlarda oyuncularımıza bakıyorum, hepsi rakibin arkasından muazzam mesafede jenerik deparlar atıyorlar. hoş, güzel tabii. fakat ben kimsenin topsuz alanda pas almak için koşu yaptığını, ya da hagi tarafından buna motive edildiklerini göremedim. dikkat edin, sarfedilen enerjinin tamamına yakını basit top kayıpları sonrası dönüşlerde gerçekleşiyor.

    sanırım o da birçoğumuz gibi sakinliği hırssızlık olarak görmeye başladı ki esasında şu günlerde en çok ihtiyaç duyduğumuz şey sakin futbolcular. misimovic'in kadro dışı kalması, elano'nun gönderilmesi biraz bu sebebe bağlı sanki. aynı şekilde ayhan akman'ın maçlarda kafasına göre hakeme bağırıp çağırıp oyundan atılmasını, hakan balta'nın taraftara sinirlenip "çıkarın beni" işareti yapmasını falan da kazanma hırslarına veriyor gibi hissediyorum ki bu beni daha da çok ümitsizliğe sevkediyor.

    şimdi frank rijkaard, skibbe falan bahsetmeyelim* fakat hagi'nin yaratacağı takımın gelebileceği en üst noktanın, sivasspor'un az da olsa pas yapabilen bir versiyonu olacağına dair bir fikir, inanç ve korkuya sahibim.

    umarım beni utandırır diyeceğim ama, önümüzdeki sezon takımın başında kalacağını dahi düşünmüyorum.
  • 1580
    sezon sonuna kadar 3 defansif orta saha ısrarından vazgeçmezse sezon sonunda kendisini romanya da bulabilir. bu ısrarı onun sonu olması kuvvetle muhtemeldir.

    adnan polat, rijkaad ile şu kadar maç yapmışız bu kadar galibiyet almışız, şu kadar yenilgi almışız şeklinde baktığı gibi kendisi hakkında bakarsa durum pek iç açıcı değil. galibiyet sayısını geçtim tatmin edici gol sayısına bile ulaşamadık.

    3 defansif orta saha ile oynayarak takım savunmasını güçlendirmek istemesini normal karşılayabiliyorum lakin bizim hücumda ronaldo-messi-drogba yok ki tek başlarına gol atsınlar.

    anlamadığını sanmıyorum tabikide o da bizim gibi anlıyordur. çok geç olmadan vazgeçmesi gerekiyor. yoksa çok sevdiğimiz efsanemiz için kötü son olacak.
  • 1582
    elinde ki kadro ne olursa olsun takımı bu kadar korkak oynatmaması lazım.

    futbolcu hagi ile teknik direktör hagi bambaşka biri.

    galatasaray'ı anadolu'nun vasat takımları gibi oynatmaktadır. kapan, gol yeme 1 tane atarsak kazanırız demektedir. bu futbol anlayışı ile oynatmak hagi ye yakışmamaktadır.

    hagi bu anlayışla devam ederse galatasaray'da kalması imkansızdır. üzülüyoruz gerçekten.
  • 1583
    hagi.. sana hep destek olurum. ama ayhan ' a karşı ne tavır alacağını merak ediyorum. eğer hiç bir şey yokmuşçasına davranırsan, ayhan'ı cezasız bırakırsan gözümden düşersin. teknik direktörlüğünden pek umudum olmasa da adamlığından bir gram şüphe etmedim.
    o yüzden ayhan ' ın bu saygısızlığını bu umursamazlığını göz ardı etme. etme hagi.
  • 1585
    bu güne kadar futbolculuğu ve teknik direktörlüğü dahil futbol adına yaptığına anlam veremediğim en önemli hareket 29 ocak 2011 bursaspor galatasaray maçında barış özbek sakatlandığında oyuna neden bogdan stancu değil de mustafa sarpı aldığıdır.

    sen uefa kupası final maçına arif erdem ve hakan şükür ile birlikte çıkmış oyuncusun. arif erdem yerine hasan şaş neden oynamadı finalde bunun nedeni imparatorun cesaretli futbol felsefesinde gizli. sen de öyle oyna. nasıl olsa ben dahil hepimizde kredin sonsuz.

    en iyi defans hücumdur. hele ki elinde colin kazım gibi yırtıcı ve sürekli pres yapmayı düşünen bir ileri uç oyuncun varken. yap orada baskını rakip defansa bak o zaman nasıl düzelecek takımın orta sahası da defansı da.
  • 1588
    erken asılmaya başlandığını düşündüğüm teknik direktörümüz. bir de önceki denemeleri baz alınırken galatasaray macerasının kötüymüş gibi gösterilmesi biraz komik oluyor. adam ligi, liderin dört puan (sadece dört) gerisinde bitirdi. tamam beğenmeyebiliriz ama sezon bir bitsin önce. daha nereye kadar teknik direktör, futbolcu, yönetici, başkan, sağlık ekibi, masör, malzemeci yiyeceğiz. futbol da bahsettiğimiz sabır denen şey, ne yazık ki 3-5 maç değil, hatta 3-5 ay değil bazen zaman birimi sene bile olabiliyor. önce bu konuda bir anlaşalım sonra dortmund'a, wenger'e, fergusona'a, barca'ya gıpta ederiz.
  • 1589
    hagiyi asmak için erkendir. ama eleştirmek için erken değildir.

    çünkü her maç sonrası röportajında hagi ve futbolcularımız, kameralara ilk olarak "rakibimize pozisyon vermedik" diyorsa, bu eleştirilerimizin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. çünkü bu açıklama bilinçaltındaki "aman pozisyon vermeyelim, gol yemeyelim, iyi savunma yapalım"ı gösterir. buna rağmen golü de bi şekilde yiyoruz çünkü oyuncular kalitesiz. (bkz: ufuk ceylan) bi açıdan hagiye hak veriyorum. gol yeme sorununu çözmek istiyor. ama bu şekilde devamlı savunmayı öncelik alarak olmaz.

    rijkaard ve skibbe zamanında kolay gol yiyorduk. ama bol da pozisyon buluyorduk. "iyi oynadık, çok pozisyona girdik ama değerlendiremedik" diyorlardı. yani mentalite hücumdu. eksik olan şey takım savunmasına uygun çift yönlü ön liberolardı. savunmacı taktik değildi. şimdi tam tersi.

    ee hele bir de arda, baros, kewell, pino gibi kaliteli gol adamları olmayınca iyice kısırlaştık. golü unuttuk.

    bence galatasaray için en uygun olan tarz hücumdur. biz buna alışkınız. geretsle, fatih terimle biz hep böyle başarılı olduk.

    bir an evvel takıma en uygun hücum taktiğine geçmemiz lazım. belki de 4-4-2 oynamalıyız. eksik oyuncularımız dönseler bile, biz böyle oyunu kontrol edip de pozisyon vermeden maç kazanmaya çalışabilecek tipte bir takım değiliz. onu ancak oyunu iki yönlü oynayabilen çok oyuncusu olan takımlar yapabilir.
  • 1590
    sene 1996 ben daha 13 yaşındayım.
    o dönem tam anlamıyla futbolla ilgileniyorum ve euro 96 yeni bitmiş.
    o dönem her çocukta olan euro 96 çıkartma kitaplarından bende de var.maçları izliyorum ve hergün aldığım çıkartmaları yapıştırıyorum.
    euro 96 bitti haber çıktı romanyalı ünlü futbolcu hagi galatasaray'a gelecek diye.acayip mutluydum çıkartma kitabından resmine iyice baktım nasıl bir adam bu diye.tabii bu sırada spor tartısmalarında yaşlı bu adam hiçbirşey yapmaz diye haberler çıkıyordu ama kimin umurunda hagi geliyordu.
    ilk kaçında vanspor'a yazmıştı golünü sonra trabzon maçındada atmıştı gölünü ve sonrası herkesin malumü başarı geçen sezonlar ve uefa kupası.hagi o dönem ben dahil genci yaşlısı herkesin futbol ilahıydı.

    sonra efsane hagi teknik adam oldu.galatasaray'a geldi çalkantılı dönem takım içinde oynanan oyunlar ve hüsran oldu.
    ama kimsede hagi sevgisi bitmedi.hocalığını beğenmeyenler oldu ama futbolculuğunu izleyen kimse ona düşman olmadı.
    tekrar çalkantılı dönem ve herkes görev almaktan kaçtı ama hagi tekrar tereddüt etmeden geldi.

    hagi'nin ; defansif futbol oynatmasına kızıyorum,hakan balta fetişizmine (sol bek olmadı stoper oda olmadı orta saha oynatması) kızıyorum, hala inatla bamdan adamları oynatmasına kızıyorum.ondan emre çolak örneğindeki gibi ara ara gençlere şans vermesini bekliyorum ama inatla yapmıyor.hücumda zenginlik sağlayamıyoruz sakatlıklardan dolayı belki zorlanıyor ama koskoca galatasaray bütün maç kaleye bir tane isabetli şut çekmemeli.alternatif bulmak zorunda.yoksa bursalılar gibi adamlar bile galatasaray'la dalga geçer.

    ama yinede sana kızamıyorum hagi.senin kredin bende bitmez.
  • 1592
    hala hagi bu ne yaparsa yapsın fark etmez diyenler var..küme düşürse de olur diyenler var..böyle şeyler zaten olmaz ama..yine de şaşıyorum buna..hagi aşkından dolayı unuttular herhalde;

    galatasaray >>>>>>>>>>>>>>>>> hagi

    hagi'yi hagi yapan da galatasaraydır..eğer hagi buraya gelip de o başarıları yakalamasaydı, sadece barca ve real madridde oynamış ama hiçbir büyük başarısı olmayan bir futbolcu olarak anılacaktı..o galatasaraya çok şey kattı doğru ama galatasaray ona daha çok şey kattı..galatasarayı ve hagiyi doğru yere koyalım..ikisini birbirine karıştırmayalım..birisi galatasarayın efsanesi olan bir bireydir..diğeri ise efsane olan kişilerin bile gelip geçici olduğu koskoca galatasaraydır...
  • 1594
    bu 'adam' şahsım da dahil olmak üzere hepimizin sportif anlamda çocukluk kahramanıdır. hatta daha da ileriye gidenler için sportif kelimesini de atabiliriz. bu yorumu akranlarım için yapıyorum tabiki de. büyüklerimiz için de hiç şüphesiz aynı efsanelik söz konusudur. tartışmaya kapalı bir gerçektir bu ve öyle de kalacaktır. pek umudum yok ama olur da yeni bir jenerasyon ile daha büyük başarılara imza atsak bile, takımın o anki lideri kim olursa olsun, popülerlik, oyun zekası, profesyonellik vs gibi bir çok konuda hagi'yi geçebileceğini sanmıyorum. çünkü o bizim için bir ilk. madalyonun bu yüzüne kimsenin itirazı olacağını düşünmüyorum.

    fakat diğer yüzüne dair yapılan eleştiriler neden kaale alınmıyor merak içerisindeyim. rijkaard çığırtkanlığı yapmak istemiyorum. şahsi fikrim rijkaard'ı göndermenin hata olduğu, gönderilse bile sezon sonu beklenmesi gerektiği yönünde. "rijkaardçı"lardanım yani bir nevi. fakat o defter kapandı ve yerine efsanemizin 2. defteri açıldı. göreve geldiği ilk fenerbahçe maçından başka bu takımın ışık verdiği bir an bile yok. 2-3 aylık bir zaman diliminden bahsediyoruz. ki bunun uzunca bölümü de takıma benimsediğin mantaliteyi aşılayabileceği bir devre arası kampı.

    hagi efsanemiz olabilir ama yaptığı yanlışları sineye çekmek ne zamandan beri "armaya sevda" olarak adlandırılıyor? küme düşürürse hagi düşürsün lafı duygusal manada önemli bir mesaj. peki böyle diyenlerden kaçı bu olay gerçekleştiği zaman gidip hagi'yi floryada omzunda taşıyıp gezdirecek merak ediyorum. arkadaşlar takım rakip kaleye gidemiyor ve oyuncu yetersizliği değil bunun sebebi. bunu söylemek ne zamandan beri hagi düşmanlığı ya da anti-galatasaraylılık oluyor anlamadım. herşeyi geçtim galatasaray camiasının beklentilerini, sahada yıllarca futbolcusu olarak oynamış bir efsane nasıl görmezden geliyor bunu hiç aklım almıyor. hagi, fatih terimin felsefesiyle yoğrulup da altın çağlarını yaşamadı mı. türkiye şartlarında hele ki galatasarayda futbol mantalitesi olarak atak oynamanın gerekliliğini bilmiyor mu.

    stancu'yu niye bekletmiş falan filan tarzı olaylara şahsen girmek istemiyorum. form düşüklüğü olabilir başka sebepler olabilir sonuçta 7/24 o oyuncularla yaşayan hagi. üstelik de bizzat imzasıyla alınmış bir adam stancu. hagi'dir vardır bir sebebi der geçerim. peki verdiği beyanata ne demeli. "oynadığımız futboldan gayet memnunum.*" ?! şut çekemememizden mi memnun onu da bir açıklarsa iyi olur. en çok ağırıma giden de işte bu zaten. efsanemizin bu ve öncesinde vermiş olduğu demeçler ve de verdiği demeçlerle yaptığı eylemler arasındaki zıtlıklar.

    eleştirim tamamiyle hocalığıyla alakalı. galatasaray bir dinse hagi de elçisidir sözü hagi açısından pozitif bir argüman olarak kullanılabilir. kullananlar haklıdır. fakat bizim aşkımız önce cümlenin başındaki özneye. bu aşka hizmet edenler daima onun arkasından gelir. aşkımızın eski günlerine dönmesi için de efsanemize gereken desteği vermeliyiz. sadece sesimiz kısılana kadar i love you hagi diye bağırmanın yanında, yaptığı yanlışları da başkası değil biz söylemeliyiz. kelle istediğim filan yok. hagiye gerekli kredi verilmelidir ama onun da oturduğu koltuğun bilinciyle kendini toparlaması şartıyla.

    bu düşünceyle başarılı olabileceğini sanmıyorum. bu mantalitenin şu ana kadar bizi getirdiği yer ortada. başarılı olabiliceğizi sanmıyorum diye de bunu istemediğim anlamı çıkmasın. umarım başarılı olur. ben de bu entry'i ve hocalığı hakkındaki fikirlerimi afiyetle yerim.

    ekleme edit: yıldızlı bkz
  • 1595
    1. hagi teknik direktörlüğü zamanında da gördük hagi nin teknik direktör olduğu zamanlarda kabızlık ve kısırlık oranımız çok artıyor. bu 2. döneminde de apaçık görünüyor tamam önemli silahlar yok ama maalesef bir takım hiç mi ppozisyona giremez. demem odur ki galatasaray tarihinde sanırım 2. defa göreve gelip de başarılı olan bir yönetici ya da teknik kadro görülemeyecek.
  • 1597
    bütün o teknik tenkitler, kişisel sempatiler iki dakika kenara çekilirse şayet ;

    sabahtan akşama sokakta top kovalayan yağız bir çocuk olduğum 90larda, bizim evde posteri olan tek adamdı kendisi. mahalle maçlarında herkes hagi olurdu, sonra mahalleler karşı karşıya gelir bu kez tüm semt hagi olurdu. sonra şehir, sonra ülke vs.
    müzmin kulak iltihabım yüzünden elimin ayağımın ayrı oynadığı akşamların birinde o meşhur bilbao maçı vardı. maçın başlamasından yarım saat kadar önce acıdan kıvranmaya başladım ben ama şeyine takan yok tabii. ilk yarının sonunda yalvarmaya başladım hastaneye gitmemiz için. lakin, aynı senaryo. ikinci yarının başlamasıyla birlikte artık zırlamaya başladım, bildiğin hönkürüyorum acıdan. bir kez daha söyledim babama. ''şimdi olmaz'' dedi.
    sonrası malum, hikaye bitmesi gerektiği gibi bitti. o golü gördük biz baba oğul. sonra da benim kulağım ağrımadı bir daha.

    siz hastaneye mi gittik sandınız? saçmalamayın abi.
  • 1598
    teknik direktorlugu nasil olursa olsun basarili veya basarisiz,ne kadar elestirilse elestirsin,yarin teknik direktorlugu biraksin her zaman efsane olarak kalacaktir.bende elestiriyorum bazen kendimce memnun degilim belki teknik direktorluk anlayisindan fakat asla bu adama cephe almak olmaz.o bu gozlerin sari kirmizi formayla izledigi en muhtesem futbolcudur.messi gelse acik soyluyorum bunu degistiremez.cocukluk kahramanidir herseyden once yeri ayridir.sevgi ve saygi sonsuzdur.yaslaninca sonrakilere anlatilacak olandir hatta.efsanedir yahu daha otesi varmi?kotu hocada olsa iyi hocada olsa sonuna kadar sevilecektir,ozlenecektir,anilacaktir.basarili olmasi en buyuk istegimiz,kulubede uzun yillar kalmasini,o sinirli hareketlerini yapmasini,maci yasayisini,hatta bazen icinden cikan 10 numaranin sahada direktiflerle asistler yapmasini kim istemez?ama velev ki olmazsa da bu hagi sevgisini bitirmez bizdeki.teknik direktorlugu elestirilsede,yanlis bulunsada hagi'yi gozumuzde eksiltmez.elbette suda varki ileride baktik olmadi fazla yiprattirilmadan gitmelidir.ama elbette ki bu kadar erken degil.
  • 1600
    (bkz: #592988)
    --- alıntı ---
    (bkz: #592729) no'lu entrysinde, harry kewell'ın asya kupası'ndan sonra talep ettiği 1 haftalık izni vermeyen gheorghe hagi'yi eleştirmiştir.

    bu durum eleştirilebilir, böyle bir fikri olabilir. ancak haklılığını kanıtlamaya çalışırken, doğru olmayan, ya da kanıtlaması gereken bazı bilgiler vermiştir. entry'den direkt alıntılıyorum:

    --- alıntı ---
    ... hoca, adam 32 yasinda koca asya kupasi yapmis birakta 1 hafta dinlensin.

    sen onun yasindayken , fatih terimden her izin istediginde aliyodun ama. kimsenin hocanin yanina gitmeye gotu yemezken sen zirt pirt izin aliyordun sirf kafan rahat etsinde rahat oyna diye.

    birakta simdi kewell'in kafasi biraz rahat etsin sonra topunu oynasin ...

    --- alıntı ---

    şimdi, kendisinin iddaasına göre, gheorhe hagi, futbolcuyken zırt pırt hocası fatih terim'den izin alırmış. benim kendisinden ricam, bu iddaasını bir şekilde kanıtlamasıdır. arşivlerden, hagi'nin sezon devam ederken romanya'ya gittiğini, başkaları gibi yağmur yağıyor diye salonda düz koşu yaptığını, herhangi bir idmandan kaytardığını vs. gösteren bir şeyler bulursa, ben kendisinden tün sözlük önünde özür dileyeceğim, güzide nick altını böyle safsata suçlamalarla doldurduğum için.

    ancak ben , durumun tam aksi olduğunu biliyorum. yani hagi, futbolculuğu döneminde hiçbir zaman kafasını rahatlatsın diye bir haftlık izinler falan almadı. bunu 2 güzel örnekle de kanıtlayabilirim .. :

    ***

    17 mayıs 2010 tarihinde ntvspor'dai ve 2000 uefa kupasını kazanan kadrodan birçok oyuncunun ve hocamız fatih terim'in katıldığı özel bir program yayınlandı. bu programda, fatih terim, takımdaki disiplin ortamını şu örnekle açıkladı :

    ' ... sanırım 98-99 sezonuydu. hagi'nin kızı rahatsızlanmıştı, hagi de bunu akşam idmanından sonra öğrenmiş ve bana iletmişti. ben de kendisine bir sonraki gün için izin vermiştim. o zamanlar günde 3 idman yapardık. hagi bir gece önce sabaha kadar kızının başında beklemiş. sabah antremanına katılmadı, ancak kendisine izin vermeme rağmen, öğlen antremanına yetişip, takım arkadaşlarıyla idmana katıldı. işte bizi başarıya sürükleyen de buydu. takımın sorumluluklarını kendiliğinden bilmesiydi...'

    ***

    bir diğer örnek de, hagi'nin futbolu bırakma sebebiydi. bu da mehmet demirkol'un gheorghe popescu referanslı açıklamaları :

    ' ... o dönemde, hagi'nin futbolu bırakma sebebini popescu'ya sormuştuk. o da, hagi'nin artık antremanlardan sıkıldığını, ve futbola devam ederse, bunlardan kaytarabileceğini hissettiğini söylemişti. sırf bu yüzden futbolu bıraktı hagi. oynadığı tüm takımlarda yaptığı inanılmaz antremanlarla tanınırdı. zaten düşünün ki, 35-36 yaşında, profesyonel olarak son kez çıktığı maçta, trabzonspor filelerine 2 gol bırakmıştı. sizce böyle bir performans, nasıl ortaya çıkabilir ki zaten ? sadece yetenekle açıklanabilecek bir şey değil bu... '

    ***

    iş bu örneklerin görüntülerini de bulabilirim biraz kasarsam. yani anlayacağınız, bu arkadaşın iddaası hakkında ortada tek bir kanıt yoktur. ancak ben ha deyince ortaya koyduğum 2 kanıtla iddaamı açıklayabiliyorum..

    özet: bir konuda bir görüşünüz olabilir, bunu dile getirirken de bazı doneler ortaya sürebilirsiniz. bunların gerçekliğinin sorgulanabileceğini lütfen unutmayın. özellikle de galatasaray sözlük gibi bir ortamda bir galatasaray efsanesi'ne bok atıyorsanız...
    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın