faruk süren,
alp yalman,
adnan polat,
özhan canaydın,
ünal aysal,
mustafa cengiz,
mehmet cansun,
duygun yarsuvat, bir de faruk sürenin damadı. yönetimlerimizin başkanlarından benim gördüklerim bunlar.
faruk süren ve
ünal aysal da dahil olmak üzere bir tanesinin söylem olarak öne çıkıp, yaptırım olarak ağırlığını koyduğunu hatırlamıyorum. galatasaray'a dokunamazsınız dedirten ve bunu başaran, medyada söz sahibi olan, galatasaray'ın adını ağzınıza alırken iki defa düşünün, galatasaray demir bilyedir, yiyemezsiniz yutamazsınız diyen bir tane yönetim gösteremem. ben hep bir yumuşak başlı tavır, hep efendi çocuk modu, hep bir ağırlık gördüm. olması gereken bu mu, en azından her an bu mu sorguluyorum.
ben kendimi bildim bileli fenerbahçe kollanıyor bu ligde. 30 senedir, dile kolay. bir yönetim de şunlardan birine geri adım attıramadı. masaya yumruğunu vurup siz kimsiniz diyemedi. türkiyenin en güçlü futbol takımının yönetimleri galatasaray'dan aldıkları gücü şu adamlara kanalize edemedi. beşiktaş'ı mafya korur. trabzon'u iktidar korur. feneri iş adamları, para babaları korur. bizi kim korusun? galatasaray lisesi'nin 16lık gençleri mi? galatasaray üniversitesinin dünyaca ünlü profesörleri mi? yıllardır mason, lobi, derin galatasaray sözleriyle pasifize edildik, üç yaşında eline tablet verilmiş bebek gibi boş boş izliyoruz her şeyi. bütün bunlar bize hak mı reva mı? elin oğlu bütün medyayı oyuncağı etmiş, pfdkyı ele geçirmiş, mhkyı tek elde toplamış, tff allaha emanet halde, hala daha susuyoruz, içimizden mırıldanıyoruz, aman ağzımızın tadı kaçmasın ali rıza bey der gibi bir kenarda mazlumu oynuyoruz. yeter artık ya. yeter. dökülen paralara, futbolcuların emeklerine, bunca taraftarın beklentisine umuduna yazık. şampiyonluk başka mevzu, zaten hakkımızla şampiyon oluyoruz öyle yada böyle. zaten iyiyiz, zaten bir şekilde başarıyoruz. ya hak edip de alamadıklarımız? hakkımızı korumak değerli değil mi? vur ensesine al ağzından ekmeğini bir tarzımız mı var? bir dinin müridleri gibi başına ne gelirse çekmesi gereken, ne gelirse yaradandan ötürü demesi gereken bir topluluk muyuz? yoksa galatasaray taraftarı olarak kendimizi boşuna mı paralıyoruz? gereğinden fazla mı beklentiye girdik acaba? maçını izle otur mu asıl yapmamız gereken? umursamayalım mı? şu yönetimlerden birinden, herhangi bir yönetici kademesinde bulunan birileri çıksın söylesin arkadaş, biz mi abartıyoruz galatasaray'ın büyüklüğünü, saygınlığını, gücünü?
galatasaray'ın haklarını elinizdeki kâğıttan mıy mıy okuyarak koruyacaksanız korumayın abi. oturun kenarda sessiz sessiz, yapın inşaatınızı, alın devletten arsanızı, borcunuzu, düzenin adamı olun, sesinizi çıkarmayın. şuradan da iki milyar gelse, buradan zaten beş buçuk var falan diye muhasebecilik yaparız biz rahat olun. sesimizi çıkarmıyoruz, siz de çıkarmayın ki davranışlarınızla sözleriniz bari tutarlı olsun. boşa vaatler vermenin hayal kurdurmanın anlamı yok. susun, biz de susalım. elinden gelenin en iyisini futbolcu ve teknik heyet yapsın, şampiyon olsak da olmasak da, karşılığını alsak da almasak da sadece alkışlayalım. bozuk düzende ancak bu kadar diyelim, oturalım. böylesi iyi mi?