yaklaşık 1,5 ay önce tüm yönetim kurulu üyeleri ile birlikte swissotel'de bir toplantı düzenlemişlerdi. bu toplantıda adnan polat "yerli transferlerimizi saymıyorsunuz; ama ben onlara güveniyorum. 5 tane yerli oyuncu aldık ve 5 tane de yabancı oyuncu transfer edeceğiz" demişti. o dönem kewell ile sözleşme yenilenmediği için hadi diyelim 4, üstüne lorik cana ve pino alındı, kaldı 2. takımın şu an her ne kadar 2'den fazla oyuncuya ihtiyacı olsa da yine aynı toplantıda yönetim kurulu üyesi sayın murat yalçındağ, yapacakları 5 yabancı transferden 2 ya da 3'ünün hollanda'da gerçekleştirecekleri kampın ilk günlerine yetişeceğini söylemişti. ne bu transferler kampa yetişebildi ne de diğer 3 futbolcu. bu futbol takımıyla ilgili yapılan en büyük hatalarıydı; üstelik tam takım halinde lige hazır olmamaktan kaynaklanan lig mağlubiyetleri ve avrupa kupası'ndaki kritik durumumuz da buna eklenince şu an taraftar olarak ne derece umutsuz ve öfkeli olduğumuzu anlamaları gerekir.
şahsen ve çevremdekilerin de görüşü adnan polat yönetiminin genel olarak özellikle saha dışı icraatlerinde çok başarılı olduğu yönünde olsa da futbol ve fanatizm ruhu işin içine girince tahammül düzeyi aşağılara iniyor. şimdi eğer olur da yanlışlıkla bu yazıyı okuyan bir yönetici çıkarsa tamamen şahsi gözlem ve hislerimle adnan polat'a aktarmasını istediğim düşünceler şunlardır, tekrar altını çiziyorum bunlar tüm sülalesi galatasaraylı olan biri olarak tamamen şahsi gözlemlerim ve hislerimdir:
- ne olursa olsun frank rijkaard'ın özellikle dünyadaki prestiji nedeniyle bu takımın başında olmasından mutlulukla karışık kıvanç duyuyoruz. bu duygu bizi ona daha çok şans tanımaya ittiği için alınan başarısız sonuçlarda kendisini ikincil, eldeki kadro yapısı ve geç kalan transferler yüzünden yönetimi birincil hatalı olarak görüyoruz. evet belki rijkaard daha yaratıcı biri olup niteliksiz kadrolarla büyük işler başaran çılgın teknik direktörler gibi çıkabilir; harika bir futbolla iyi sonuçlar almamızı sağlayabilirdi; ama olmadı. maalesef bu şanssızlığın farkına varmak bile onu bizim gözümüzde birincil konuma taşımıyor.
- adnan sezgin bence bizim değil real madrid'in transfer komitesi başkanı olacak birisi; neden, çünkü orada istediğiniz futbolcuyu almaya hem ekonomik açıdan hem de marka olarak gücünüz fazlasıyla yeterken, tabir yerindeyse "çingene pazarlığı" yapabilirsiniz ve kapalı kapılar ardında sergilenecek bu tutum kulübü epey karlı duruma geçirebilir. anlıyoruz, kendisiyle bir hukukunuz var ve uzun süredir birlikte yürütülen projeler planlar.. elbette öyle kolay değil omuz omuza çalıştığınız birine git demek; o zaman size önerim, kendisine bir şekilde ekstra kaynak yaratın, pazarlık dozajını da düşük tutmasını isteyerek 2 yıldız futbolcuyu birkaç gün içerisinde alıp gelmesini sağlayın. yalnız bunu yaparken şunu da aklınızın köşesinde tutun
*; gelecek sezon ancak uefa kupası bir kez daha alınırsa sayın adnan sezgin'in imajı düzlüğe çıkar. ona göre gelecekteki planlarınızda kendisine yer verin.
- görülen o ki, benim de arkadaş çevremde çokça destek verdiğim aykut erçetin'le bu iş olmayacak. o yüzden biliyorum şahsi olarak teknik direktörün işine karışmayı sevmiyorsunuz; ama rijkaard'la konuşup ufuk ceylan'ın -veya alınacak yeni birinin- galatasaray kalesindeki tek isim olmasının doğru olabileceği telkininde bulunun. victor valdez'de olduğu gibi bir durum yaratmak istediğinizi belirtmek kabalık olmaz sanırım. rijkaard bunu anlayacaktır.
- son olarak 2 transfer de kadroya dahil olunca, tüm galatasaray futbol departmanıyla oturup konuşun, mutlaka yapıyorsunuz biliyorum; fakat bu kez farklı konuşun ve deyin ki; burası türkiye'nin en çağdaş kurumlarından biridir, burada yaratmak istediğimiz şeyin, başarılı bir futbol takımından çok barcelona, ispanya milli takımı gibi, bir zamanların liverpool'u, milan'ı gibi dünyaya belli bir futbol kültürünü dayatan bir tarz olduğunu, buna kurumsal yönden olmasa da futbol yönünden 1998-2002 yılları arasında çok yaklaştığımızı; fakat hazır olmadığımız için bunu gerçekleştiremediğimizi anlatın. çünkü sizin yapmak istediğiniz şeyin tam da bu olduğunu her ne kadar medya ve bazıları manipüle etse de bizler biliyoruz.
not: çok sevdiğimiz haldun üstünel konusuna girmek istemiyorum; kendisi bir açıklama yapmadan ne söylesek eksik kalır.