başıma bir iş gelemeyecekse kadın basketbol şubesi için yönetimi başarılı addetmeyi koskocaman bir haksızlık olarak görüyorum.
galatasaray'da kadın basketboluna polat döneminden gelen bir yatırım var. canaydın döneminde küme düşen takım, polat döneminde tekrar ayağa kaldırıldı ve euroleague'de mücadele edebilecek hale getirildi. hatta 2009 yılında avrupa'nın iki numaralı kupası
uleb cup kazanıldı.
aysal döneminde şubeye ekstra bir şey konulmadı. hatta bütçesi azaltıldı. geçen sene büyük bir bütçeyle çok iyi bir kadro kurulmuşken takımın en önemi oyuncularından
lindsay whalen aylardır para alamadığı için takımdan kaçtı. (bkz:
lindsay whalen/#1318158) whalen'ın kaçısı bize şampiyonluğa mal oldu. ki kız kulübe defalarca ihtar çekmesine rağmen ciddiye bile alınmadı. arkasından bir de utanmadan "zaten galatasaray kültürüne yakışmıyordu :(" diye açıklama yaptık. 5 aydır tükiye'de oynayan ve para kazanmak için türkiye'yi tercih eden amerikalı bir oyuncunun ardından "amatör branşlar" vurgusu yapılarak, fırsatçıların aramızda yeri yoktur diye açıklama yaptı koskocaman kulüp. yani kendi hatalarını örtmek için yine hep gidene attılar bütün suçu.
iki sezon önce ev sahibi olduğumuz euroleague women 8'li finallerinde yönetimin zaafiyetinden yaşanan rezaletleri de yazmayacağım. zaten şubeyi takip eden herkes çok iyi biliyor bunları. etmeyenler de yönetimi başarılı olarak görmeye devam etsinler.
bu sezon başı takımda küçülmeye gidildi. mevkisinde belki de dünyanın en iyisi
slyvia fowles yerine ilk defa profesyonel olan ve amerika dışına çıkacak olan genç bir oyuncu getirildi;
kelsey bone.
shavonte zellous ve
kelsey bone'dan gelen ekstra performans, mükemmel bir koç olan ekrem memnun'un tüm oyunculardan maksimum derecede faydalanması, ceyhun yıldızoğlu döneminde tüm özgüvenini yitirmiş yerli oyuncuların adeta yeniden doğmaları takımı başarıya taşıyan faktörler.
rakibimiz fenerbahçe'nin bütçesi bizden en az 2 kat daha fazla. yine euroleague gruplarındaki rakibimiz kayseri kaski bile 8 yabancılı bir rotasyona sahipken biz sadece 4 yabancıyla mücadele ettik. oyunucular kendi sağlıklarını da tehlikeye atarak insanüstü bir özveriyle oynadılar.
o kadar dar bir rotasyonla avrupa şampiyonu olmak bir mucizeden başka bir şey değildir. ve bu başarıda birilerinin payı varsa bu başarı önce ekrem memnun ve oyuncularının; daha sonra da menajerinden, malzemecisine kadar kadın basketbol şubesi çalışanlarınındır. ekaterinburg'da fenerbahçe'yle oynanan avrupa kupası finalinde bile kızları yalnız bırakan yönetimi başarılı addetmek benim ahlak kıstasımla çelişiyor. rakibin şikeden hüküm giymiş ve 15 gün sonra hapse girecek başkanı ve yöneticileri bile oradaydı. tarafsız rus taraftarlara bile fenerbahçe bayrağı dağıtıp fenerbahçe'yi desteklemelerini sağladılar. şikeci o zat ekanterinburg'da bile devre arasında kızların kapısına dayandı. yanlarında kim vardı? geçelim.
avrupa şampiyonluğu öncesinde oyuncular 4 aydır paralarını alamıyorlardı. sanırım avrupa şampiyonu olduktan sonra lütfen bir ödeme yapılmıştır. takımın kaptanı
ışıl alben defalarca sözleşmesi bittiği için yönetimle masaya oturmak istedi fakat kendisine cevap verilmedi. ışıl da gitti dinamo kursk'a imza attı. takım sürpriz bir şekilde avrupa şampiyonu olunca şimdi ışıl'a kal baskısı yapıyorlar. hatta dinamo'yo tazminat bile ödeyecekler. aynı ışıl'ı sadece 1 ay önce ciddiye almayan da bu yönetimdi.
bu arada galatasaray kadın basketbol takımı tam avrupa şampiyonluğuna koştuğu sırada düzenlenen mali genel kurulda şubenin bütçesinin küçültülmesi kararlaştırılması da kaderin adeta bir cilvesiydi.
benim kanıma dokunan ise, yeminli galatasaray düşmanı basketbol federasyonu başkanı turgay demirel'in avrupa şampiyonluğu pastasını ünal aysal'ın elini tutarak kesmesiydi.