10265
bir şeyi beğenmesi ya da kabul etmesi zor olan taraftar grubudur. aslında bunu yadırgamamak lazım zira ülkede herkesin fikir sahibi olduğu 3 şey var; birincisi futbol, ikincisi siyaset, üçüncüsü de ekonomi.
4-2-3-1 mesela çok eleştirildi, uzun süre kullanılan argüman artık hiç bir takımın kullanmadığı ile ilgiliydi. halbuki doğru değil, açın sofascore'u, girin 5 büyük ligdeki top seviye takımlara. bu dizilişi bir çok takım kullanıyor. sorun burada dizilişte değil, oyuncu yapısı ve oyun felsefesindeydi.
3-5-2'ye geçeceğimiz artık herkesin malumu. fakat bu dizilişin çağdışı olduğu da söyleniyor, sadece çok iyi takımların iyi oynayabileceği de. bu da doğru değil. yine gidin sofascore'a, yarım saat gezin. milli takımlardan, bir çok büyük takıma hatta almanya ve italya ligi takımlarının bir çoğu bu diziliş ile oynuyor.
yılların 4-4-2'cisi diego pablo simeone bile geçti bu dizilişe. bundesliga'nın orta seviye takımı 3-5-2 ile namağlup şampiyon oldu, uefa'da final oynadı. onların yaptığını biz neden yapamayalım?
zamanında 4-3-3'e geçişteki direnci de hatırlıyorum. o zamanlar barcelona şiir gibi top oynuyordu, dünya futbolunda bu diziliş devrim niteliğindeydi ve bir çok takım bu dizilişe geçmişti. ve ardından başımıza en has 4-3-3'cü frank rjkaard geçti. olmadı, çünkü oyuncu profili uygun değildi. bizde olmadı, ama bütün dünyada uzun süre tercih edilen diziliş oldu. bu dizilişi kötü yapar mı? hayır. planlamayı kötü yapar.
artık dogmalardan kurtulup, sistem-taktik-diziliş üçgenine daha analitik bakmak gerekiyor. ne oynamak istiyoruz? bu oynamak istediğimiz sistem takım yapısına uygun mu? peki bu sistemi, takım yapısına uygun olarak en doğru şekilde nasıl dizebiliriz?
taraftarın son dönemdeki başarısız sonuçlara tepkisi 4-2-3-1'e değildi aslında, olmamalıydı da. bu dizilişte oynadığımız sistem artık deşifre olmuştu. en kolay anadolu ekipleri bile bu dizilişin defolarını ortaya çıkarmıştı. yapılabilecek iki şey vardı. 1-oyuncu yapısını değiştirmek ve doğal olarak bu dizilişin uygulamasını değiştirmek. bunu hepimiz istedik, fakat yapılmadı. 2-sistem ve dizilişi değiştirmek. planlı yapılmadı, osimhen transferi bunu zorunlu kıldı. ama en sonunda yapıldı.
değişimler zordur, sancılıdır. ama değişimin kaçınılmaz olduğu zamanlar vardır. biz şu anda o noktadayız. ve bu değişimi modern futbolun gereklerine uygun yapıyoruz. 4-3-3'ün üçlüsünde bam kullanıldığı dönemdeki değişimin bariz hataları şu anda yok. takımda doğru profiller var. doğru bir geçiş var. ne kadar başarılı olur bilemem. başarı, teknik direktör ve oyunculara bağlı bu saatten sonra. ve tabii ki taraftarın, takımın arkasında durmasında.
4-2-3-1 mesela çok eleştirildi, uzun süre kullanılan argüman artık hiç bir takımın kullanmadığı ile ilgiliydi. halbuki doğru değil, açın sofascore'u, girin 5 büyük ligdeki top seviye takımlara. bu dizilişi bir çok takım kullanıyor. sorun burada dizilişte değil, oyuncu yapısı ve oyun felsefesindeydi.
3-5-2'ye geçeceğimiz artık herkesin malumu. fakat bu dizilişin çağdışı olduğu da söyleniyor, sadece çok iyi takımların iyi oynayabileceği de. bu da doğru değil. yine gidin sofascore'a, yarım saat gezin. milli takımlardan, bir çok büyük takıma hatta almanya ve italya ligi takımlarının bir çoğu bu diziliş ile oynuyor.
yılların 4-4-2'cisi diego pablo simeone bile geçti bu dizilişe. bundesliga'nın orta seviye takımı 3-5-2 ile namağlup şampiyon oldu, uefa'da final oynadı. onların yaptığını biz neden yapamayalım?
zamanında 4-3-3'e geçişteki direnci de hatırlıyorum. o zamanlar barcelona şiir gibi top oynuyordu, dünya futbolunda bu diziliş devrim niteliğindeydi ve bir çok takım bu dizilişe geçmişti. ve ardından başımıza en has 4-3-3'cü frank rjkaard geçti. olmadı, çünkü oyuncu profili uygun değildi. bizde olmadı, ama bütün dünyada uzun süre tercih edilen diziliş oldu. bu dizilişi kötü yapar mı? hayır. planlamayı kötü yapar.
artık dogmalardan kurtulup, sistem-taktik-diziliş üçgenine daha analitik bakmak gerekiyor. ne oynamak istiyoruz? bu oynamak istediğimiz sistem takım yapısına uygun mu? peki bu sistemi, takım yapısına uygun olarak en doğru şekilde nasıl dizebiliriz?
taraftarın son dönemdeki başarısız sonuçlara tepkisi 4-2-3-1'e değildi aslında, olmamalıydı da. bu dizilişte oynadığımız sistem artık deşifre olmuştu. en kolay anadolu ekipleri bile bu dizilişin defolarını ortaya çıkarmıştı. yapılabilecek iki şey vardı. 1-oyuncu yapısını değiştirmek ve doğal olarak bu dizilişin uygulamasını değiştirmek. bunu hepimiz istedik, fakat yapılmadı. 2-sistem ve dizilişi değiştirmek. planlı yapılmadı, osimhen transferi bunu zorunlu kıldı. ama en sonunda yapıldı.
değişimler zordur, sancılıdır. ama değişimin kaçınılmaz olduğu zamanlar vardır. biz şu anda o noktadayız. ve bu değişimi modern futbolun gereklerine uygun yapıyoruz. 4-3-3'ün üçlüsünde bam kullanıldığı dönemdeki değişimin bariz hataları şu anda yok. takımda doğru profiller var. doğru bir geçiş var. ne kadar başarılı olur bilemem. başarı, teknik direktör ve oyunculara bağlı bu saatten sonra. ve tabii ki taraftarın, takımın arkasında durmasında.