• 1002
    galatasaray'ı merkezine alıp efendi efendi yazan insanlar, kimseyi kışkırtmadan, provoke etmeden yazanlar hiç uçurulmadı şu ana kadar. ama karşıt görüş bilmemne diye sildinizz :( görüşünüz ne olursa olsun bir şeyin bokunu çıkarırsanız, milleti provoke ederseniz, sözlüğün amacını geçip birilerine kin kusmaya ve bunu günde otız kere yapmaya kalkarsanız silinirsiniz. daha neyin duyarını yapıyorsunuz ki çok sevgili isviçreli, norveçli dostlarım? birilerine bir şeylere laf sokacam, bunu her gün yapacam, sürekli yapacam diye hastalıklı bir düşünce varsa siz bunu niye savunuyorsunuz? olay karşıt görüş, zıt görüş, nadir görüş olmak falan değil, öyle olsa hepimiz ayaklanırdık. saçma sapan duyarlara gerek yok.
  • 1003
    galatasaray sözlük bugün ne ise, ben dahil tüm yazarları içine yazmaya iten neyi varsa, bugün belki az tanınan ama tanıyanların tamamının olumlu şekilde andığı ne niteliği/özelliği varsa hepsini 9 yıl boyunca aldıkları kararlar ve tercihler ile oluşturmuş olan topluluk. en "baba" internet platformunun bile 4-5 yılda "öldüğü" bir dünyada 9 yıldır sözlüğün aktif ve aynı seviyede devam ediyor olması hem yazarların hem de moderasyon ekibinin ortak başarısıdır. bu bile moderasyon ekibi açısından ciddi bir referanstır.

    bu 9 senede birçok yazar geldi geçti. dönem dönem fenomenleşen kullanıcılar oldu. tüm sözlüğün linç edip uçurttuğu adamlar da oldu, uçurulmasından sonra "eğleniyorduk işte ya" refleksiyle savunulan hatta böyle arkasından kampanya düzenlenen troll kafasındaki arkadaşlar da oldu. işin aslını konuşmak gerekirse tüm sözlüğün bir fikrinden dolayı linç ettiği bir yazarın uçurulması ile sözlükten bir kesimin hatta sade ve sadece moderasyon ekibinin kanaatiyle uçurulması arasında bir fark yoktur. sözlük işleyişinin, kendi karakteristiğinin ve organik yapısının bir gereğidir.

    bazı kararları madde madde ve kesin çerçeveler içinde açıklamak mümkün değildir. bu tarz kararları onu yapmadı, şunu yapmadı şeklinde savunmak da biraz türk işi kurnazlıkta bir defans taktiğidir. bir kural ya da kararın herkesi memnun etmesi de imkansızdır, eğer koyunlara dolu bir mandırada değilsek...
  • 1004
    kendilerini genel anlamda oldukça beğeniyorum. sözlük, özellikle taraftar platformları içinde hâlâ görece saygın bir mecra ise bunda en çok moderasyonun emeği vardır. muhtemelen hiçbir zaman sözlüğü açıp herhangi bir konuda what can i doo'nun ne yazdığını öğrenemediğim için üzülmeyeceğim de. fakat bence wcid'in uçurulması kararı doğru değil. bunu adamı sevdiğim için falan da söylemiyorum, prensip gereği yanlış bir karar olduğunu düşündüğümden söylüyorum.

    eğer nick altıma bakacak olursanız son sayfada müneccim yarağı yemiş olduğum ve götümün başımın ayrı oynadığı ile ilgili iki ima görebilirsiniz. götümün başımın ayrı oynadığını tespit eden yazarımızın hakkımdaki bir sonraki tespiti ise sözlüğü kutuplaştırangillerden olduğum yönünde.

    (bkz: #2177598)
    (bkz: #2164020)
    (bkz: #2177578)

    şimdi, benim ilgili iki yazarın uçurulması ya da entry'lerinin silinmesi gibi bir derdim yok. açıkçası nick altıma yazılan eleştirileri okuyorum, faydalı gördüklerimi değerlendirmeye çalışırken diğerlerini, hele göt ve yarak içerenleri, umursamıyorum. wcid örneğinden hareketle, sözlükte bir yazar diğerlerini provoke ettiği düşünülerek sözlük değerleriyle bağdaşmadığı gerekçesiyle uçurulabiliyor. bu durumda monacoprensi isimli yazarımızın hakkımda yapmış olduğu sözlüğü kutuplaştırdığım ile ilgili yorum kendisinin en beğenilenlerine girebildiğine göre bu yorumu destekleyen bir yazar kitlesi var. bu kitlenin daha ziyade terimci dediğimiz yazarlardan müteşekkil olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yok.

    bu durumda benim sözlüğü nasıl kutuplaştırdığıma bakmamız gerekiyor. anladığım kadarıyla tudor'un kötü bir teknik direktör olduğunu düşünmem, fatih terim'in galatasaray'la işi olmaması gerektiğini düşünmem, sneijder'i hararetle savunmam gibi durumlar, arkadaşların kafasında kurguladığı terim vs anti-terim kutuplaşması uyarınca bir yere oturmuş. ve yine görülüyor ki benim sözlükte bir şahsa yönelik en ağır hareketim başlığına gidip yazdığı yazılar üzerinden eleştiri yapmak. en azından herhangi bir kimsenin başlığında yarak yemek ya da yememek ile alakalı "eleştiri" yaptığımı göremezsiniz. problem şu, müneccim yarağı yediğimi ve götümün ayrı başımın ayrı oynadığını söyleyen yazarların aynı zamanda tudor başlığına negatif, sneijder başlığına pozitif entry'ler girdiğim için, yavuz hırsız misali, sözlüğü kutuplaştırdığımı iddia edebildiği bir ortamda benim fikirlerim aynı zamanda moderasyonla da çelişiyor olsa bu yüzden uçurulabileceğimi anlıyorum.

    bugün moderasyondaki yazarlar da saydığım konularda benimle aynı fikirde. ancak olmasalardı; ya da ben yine hakaretsiz bir şekilde benzer entry'leri yine inanarak yukarıda baksettiğim terim vs anti-terim kurgusunun diğer kolundaki kişilere dair yapsaydım muhtemelen tobias rieper'ın başına geldiği gibi sözlükten atılmış olurdum. bu durumda ortada bir adaletsizlik olduğunu düşünüyorum.

    wcid, ki çok hoşlanmadığımı tekrarlayayım, için de aynı durum geçerliydi. adam öyle ya da böyle çoğumuzun hoşlanmadığı kişi ve fikirlere aşık olduğu için sözlükte çoğunluktan çok fazla bir saldırganlıkta ifade etmemesine rağmen fikirleri nedeniyle sözlükten atıldı. yine aramızın kötü olduğu ancak sözlükte gerçek hayattan da tanıdığı onlarca insan olan ve sevildiğini bildiğim bir diğer yazarımızın şu entry'sini lütfen inceleyelim: (bkz: #1943972)

    23 nisan günü, sözlük bayramlaşma duvarına tamamen alakasız bir şekilde "çocuklar öldürülmesin" pankartı üzerinden ima yapılıyor. bu entry'nin öncesinde sözlükte bir yazar bile yok ki bu iki durumu birbiriyle bağdaştırmış olsun. daha önce de bahsettiğim gibi benim kitabımda buna provokasyon denir. hatta wcid'n yaptığı tüm sivriliklerden daha provokatif olduğuna inandığım bu entry'nin sahibinin wcid'le benzer bir kaderi paylaşmamasının tek bir nedeni var. hem yazar hem de savunduğu fikrin sözlükte seveni, destekleyeni daha fazla. aynı yazarın belli ki sözlüğe siyaseti provokatif hallerle, kutuplaştırıcı bir dille sokmasının bir defaya mahsus olmadığını da şuradan görebilirsiniz: (bkz: #1532766)

    ben de dahil olmak üzere hatırladığım kadarıyla mocuishle, daniel tozser, andrei taganov ve nice yazar daha önce sol frame'yi haklı şekillerle belli bir meseleyi gündeme taşımak için tematik şekilde kullandık. aklıma gelen en anlamlı örnek ali ismail korkmaz ile ilgili yapılan hatırlatma. biz bunu yaptığımız halde herhangi bir yaptırımla karşılaşmadıysak, yukarıda wcid'den daha ağır şekilde kutuplaştırıcı entry giren yazar örnekleri sözlükten uçurulmadıysa ben, tekraren çok hoşlanmadığım halde, wcid'in uçurulmasının adil bir karar olmadığını düşünüyorum.

    bu arada iyi kötü vakit geçirdiğimiz ve belli bir seviyeyi koruyarak galatasaray tartışabildiğimiz platformdan ötürü moderasyona özverili çalışmalarından dolayı bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
  • 1005
    ironi algılarının açık olmadığını düşündüğüm oluşum.

    yaptığım bir ironiyi gerçek hislerim zannedip 1 hafta kadar ceza vermiş zat-ı muhteremler. zannetmişler ki selçuk inan'ı evinin kapısının önünde çevirip ağzını burnunu kıracakmışım.

    ayrıca "gıybet" kelimesinin manasını da bilmediklerini, düşünüyorum. sözlük hakkında "lügat-ül gıybet" benzetmesini yapmama alınıp yorumumu silivermişler. sanırım bu platformda bütün gün yapılan şeyin ne olduğunun farkında değiller.

    ben "gıybet"in manasını şurda bir kez daha paylaşayım da 24 saat bu platformda ne yaptığımıza öyle karar versinler.

    --- alıntı ---
    "arapça kökenli gıybet kelimesi kayıp, gayb ve gıyab kelimesinden türemiştir. gıybetin kelime manası bir kişinin arkasından kötü bir şekilde konuşmaktır. evi, işi, arabası, saçı, ırkı, dini, görünüşü, tırnağı, hastalığı, elbisesi vesaire kısaca kişinin dünyası hakkında yerici, alay edici şekilde arkasından konuşmak gıybettir. toplumda genellikle dedikodu ile aynı anlamda kullanılır. ancak gıybet ve dedikodu birbirinden farklı kelimelerdir.

    gıybet arkasından konuşulan kişinin kulağına gittiğinde hoşlanmayacağı şeyler söylemektir. yani kişi hakkında kötü konuşmaktır, kusurlarını açığa çıkarmaktır. kişinin arkasından söyledikleriniz gerçek ise gıybet, asılsız ise dedikodudur. dedikodu ile gıybeti ayıran fark da budur. eğer kişinin arkasından doğru olmayan, asılsız şeyler söylüyorsanız dedikoduya girer.

    gıybet, dedikodunun bir üst sınıfı diyebiliriz. "
    --- alıntı ---

    hakkedenin kazanmasını istiyorsan, katılanları değil, jüriyi doğru seçeceksin.
  • 1011
    görevleri denge ve düzen sağlamak olduğu için, burada bizim kadar rahat bir şekilde taraftar duygularını yansıtmamamaları aslında işlerini iyi yaptıklarını gösterir. kimi zaman ayrı düşündüğümüz noktalar olsa da şu an sözlük içinde makul davranmaktadırlar. bununla birlikte sözlüğün twitter hesabından aktifleşmeli ve hepimizin duygularını yansıtmaları gerekmektedir.
  • 1013
    çok samimi söylüyorum türkçe okuyup anlamak ve yorumlamak hususlarında ciddi eksiklikleri ve yetersizlikleri var. bakın arkadaşım hani şu sizin "önceki entry'lere cevap niteliğinde" diye sildiğiniz entry'ler var ya, onların bu kategoride olup olmadığını kavramak için basit bir formül bırakıyorum buraya birazcık anlamaya çalışırsanız işiniz kolaylaşır. silmeden önce kendinize şu soruyu sorun; "bu entry yukarıda yazılan olmadan, başlı başına özgün bir entry olarak yazılabilir miydi?" cevap evet ise o önceki entry'lere cevap niteliğinde değildir silmeyin. hayırsa silin. kapiş? yardımcı olabilmişimdir umarım. tabi entry silme kriteriniz bu ise... diyeceklerim bu kadar.
  • 1014
    harun kolçak için girdigim entryi ilgi alanımızın dışında diyerek silmiş moderasyon. mahsun kırmızıgül veyakenan doğulu galatasaray'da sol bek oynadı da benim mi haberim yok ? kenan imirzalıoğlu ve kıvanç tatlıtuğ orta saha ikilimiz miydi ? sıla gençoğlu teknik heyette mi bulundu ?

    vefat etmiş bir galatasaray taraftarı ve türk popu için önemli bir sanatçının başlığı neden sözlükte ilgi alanımızda olmuyor merak ediyorum.
  • 1025
    bu işten para kazandıklarını sanmıyorum, kazanıyor olsalar bile standart maaşlı bir iş kadar bile kazanmadıklarını düşünüyorum. o sebeple mutlaka kendi işlerinin arasında moderatörlük görevi yapıyorlardır ve tüm entryleri okuyup bazılarını silmek, bazılarını canlandırmak vakit alabilir.

    edit: bırak para kazanmayı adamlar cebinden para harcıyormuş ya lan!
    harbiden hepsini tebrik ediyorum ben kaldıramazdım böyle bir sorumluluğu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın