• 2083
    semih'in yaptığı pislikleri çabuk unutmuş yazarlara sahip sözlüktür. ben kendi adıma söylüyorum bırak gol atmayı şampiyonlar ligi şampiyonluğu kupasını bile elinde görsem tiksinir ve o kupayı almamış sayarım. kimse kusura bakmasın midesi o kadar geniş bir adam değilim ben. sokarım profesyonelliğine.

    zamanında fenerbahçe tarihinin en büyük sahtekarı getirilmişti bu kulübe. sağolsun taraftar kendisine hakettiği köpek muamelesini yaparak siktirolup gitmesini sağladı. o zamanki taraftar tüm eksiklerine rağmen taraftardı. şimdi bakıyorumda taraftarın bile bir kısmı fenerbahçelileşmeye başlamış. gelsinmişte gol atarsa sevinilirmişte. ulan o gol atıp bizi şampiyon yapacağına küme düşelim ben razıyım be. zamanında çubuklu tosun ve fenerbahçe taraftarı için söylediklerinizdendemi utanmayacaksınız. ne farkınız kalacak fenerbahçeden ve fenerbahçe taraftarından. allah korusun bu herif bizim takıma gelirde bağırlara basılırsa işte o gün ağzımıza sıçıldığının ve hepimizin evrim geçirip göte dönüştüğünün, birer yavşak olduğumuzun resmidir.

    ha gelirde o eski pisliğe yapıldığı gibi it muamelesi yapılıp gönderilirse taraftarım adına guru duyarım o ayrı. bekleyip görücez.

    yalnız şimdiden bir şey söyliyeyim. eğer gelirse beni kimse tutamaz.
  • 2085
    belli yazarların fasistliğin tavanında dolaştığı oluşum. arda turan'a küfreden, kral a hakaret eden, hasana telefon vuran galatasaray taraftarının semih'in arda'yla yasadığı tartışmayı bu kadar büyütmesi enteresan bir durum arz ediyor. esas mide konusu edilmesi gereken kaptanlarına saldıran galatasaray taraftarıdır.
    (bkz: herkes dünyayı değiştirmek ister ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez)
  • 2086
    harry kewell özelinde bir kaç konuya değinmenin elzem olduğu ortam.

    "ilgi çekmem lazım!" diye düşünenleri bir kenara bırakırsak burada kewell'ı sevmeyen bir tek allah'ın kulu yok, olamaz da. gülüşüydü, fuck off'uydu klişesine hiç girmeden konuya dalıyorum. sayın yazar arkadaşım, beni kewell başlığından ne soğutuyor biliyor musun? birer entry arayla oraya aynı şeyleri karalayıp durman. misal; abc kişisi kewell'ı çok seviyor ve capsli falan güzel bir sevgi pıtırcığı entry döşemiş, iyi güzel. sonra xyz kişisi aynı başlığa* başka bir gülüş/fuck off içeren entry yazıyor, o da tamam. ama akabinde abc kişisi dönüyor ve biraz evvel yazdığı entry'de kelimeleri, resmi değiştirip bir daha yazıyor ve bu durum gün içinde sürekli tekrar ediyor. mesele kewell'ın gönderilmesi de değil, zaten 1 yıldır vaziyet bu. sevgiyse sevgi tamam ama en azından tek entry'de toplayın rica ediyorum veya bir iki gün aralıklı yazın da bizde de göz var yani aynı satırları görmekten isyan noktasına geldi.

    ha farklı bir fikir olur, yürüyüş düzenlemek gibi, başlığını açar beklersin. destek verecekler olacaktır, sonra da istediğini yaparsın zaten. ama n'olur bak n'olur kafamıza kakma. görüşünü yaz ve gittiyse otur sessizce yasını tut, kaldıysa hep beraber sevinilir. biliyorum bir fuck off çeksen karşıki dağlar yıkılır ama biraz dizginle kendini. günümüzde şu güzel ortam dikkat çekmeye başlamış, dışarıdan da okunur olmuşsa bu insanlara "ööeehh yeter!" dedirtme, içimizdekiler* diyorsak dışarıdan okuyanlar da çok rahat diyecek ve buradan uzaklaşacaktır.

    yine hatırlatayım; n eşittir birden sonsuza kadar entry girip riemann toplamını ispatlamaya çalışmayın artık, adamın kemikleri sızlıyor.

    son bir nokta da; duygularıyla değil mantığıyla yorum yapan yazarlara da bok atmayın, onların da en az sizin kadar mazereti var.
  • 2087
    galatasaray sözlük. 27 eylül 2009 itibariyle yazarı olduğum sözlük. şu ufacık ama mutlu olduğum hayatıma yeni bir soluk katan sözlük. internetle çok haşır neşir değilimdir. aslına bakarsanız bilgisayarla çok haşır neşir değilimdir. yani çok birşeyinden anlamam. bu sözlüğü de ekşisözlük vasıtasıyla keşfettim. ekşisözlük'te " galatasaray sözlük " adında bir başlık gördüğümdeki kalp çarpıntısı. o an duyduğum heyecan. " galatasaray'la ilgili bir sözlük de varmış " dediğim o an işte. çok şey değişti hayatımda. aslında bana göre çok şey. başka birine çok küçük şeyler olarakta görülebilir. benim için, hem büyük hem de önemi fazla şeyler...

    çok fazla ve değişik fikirler var burada. olmalı da zaten. kimsenin bunu engellemeye hakkı yok. yapamaz da zaten. tartışılıyor fikirler. karşılıklı mutabakat sağlanmaya çalışılıyor. ya da buna çalışılmıyor mu? burasını bende bilmiyorum. insanlar doğruyu bulmaya mı çalışıyor, yoksa kendi düşündüğünü kendi doğrusunu, karşısındakine empoze etmeye mi çalışıyor? bilmiyorum. herkesin her konu hakkında az da olsa bir görüşü var. bunu dillendiriyorlar. bir kesim bunun doğruluğunu tartışırken, bir kesim " benim dediğim doğrudur " deyip, fikrini körü körüne savunuyor. binbir çeşit insan var tabii. herkes aynı değil...

    son günlerde konuşulduğu için bu örnekleri ele alacağım. caner erkin, harry kewell ve tabii değişilmez tartışma konusu frank rijkaard. önce rijkaard'dan başlayayım. bu adam, barcelona'yı şampiyonluklara taşımış, günümüz barcelona'sını yarattığı tartışılmayan bir marka. peki neden geldi buraya? galatasaray'ın geç ulaşıp, çabuk kaybettiği o gücü yeniden canlandırmak ve galatasaray'ı tekrar dünya futbolunda söz sahibi yapmak. galatasaray'a bir strateji ve bir oyun anlayışı kazandırmak. rijkaard'ın nedir oynattığı oyun, nasıldır? bir bütün hâlinde oynayan, herkesin bir görevinin olduğu, sürekli ayağa pas yapan ve sürekli üst seviyede oynanan oyun. gönderilen caner erkin, hücum oyuncusu. burası kesin. savunması hiç olmayan, bek oynarken bile savunmadan çok hücum yapan bir futbolcu. iyi güzel yapsın hücumunu ama onun asıl görevi olan savunmayı unutmasın. bunu yapamadı işte caner; yerini kaybetti, pozisyon hatası yaptı. olmadı yani, olamadı. ve harry kewell. sözlükte aşırı sevgi duyulan ve gönderilmesin istenen adam gibi adam. ben de hemfikirim bu konuda. önceki entrylerimde görülebilir bu. ama gerçekçi olursak kewell'ın gitmesi lazım. artık yaşlandı. temposu düştü. gönül ister ki kalsın, gitmesin ama maalesef olanaksız bu. kewell şimdi olmasa bile bir, taş çatlasın iki yıl sonra gidecek. her ne kadar istemesekte gidecek kewell. biz istemesek de kendisi isteyecektir bunu. bize yaptığı katkı, adamlığı ve profesyonelliğini tartışamayız. ona gerekli teşekkür edilmeli. dargın ve küskün bir şekilde yollarımız ayrılmamalı. ama biraz geleceğe dönük yapılanmalıyız. kewell'ın yerine oyun temposunu kaldırabilecek, rijkaard'ın sistemine uygun birisi alınmalı. bu yüzden yönetime çok da kızmamalıyız...

    bu ve bunlar gibi bir sürü şey tartışılıyor. bir taraf çok net ve kesinken, bir taraf daha ılımlı. ama artık gerçekleri görmemiz ve konuşmamız lâzım. aslında bunlar tartışılırken hakaret boyutuna geçen cümleler kuruluyor. sorunlardan belki de en büyüğü bu. frank rijkaard hakkında " futboldan bi'habermiş " gibi konuşanlar mı dersin, arda turan için abuk subuk şeyler diyenler mi istersin, sürüyle gidiyor. yani " düşünce özgürlüğü " adı altında insanlara çok rahat bok atılabiliyor. buna karşıyım işte. yoksa eleştir adamı, eleştirebilirsin. bu hak var sende. eleştir. ama dozunu kaçırma. hakaret etme. sonra o dediklerini sorunca ya da karşı çıkınca " düşünce özgürlüğü yok bu sözlükte yeeaaa " ya da " burada baskı var yeeeaa" gibi laflar etmeyin.

    herşeyden öte, bir üyesi olmaktan çok büyük mutluluk duyduğum ancak zaman zaman sinirlerimi zorlayan sözlüktür.
  • 2088
    bağımlısı olduğumdur. çok mühim bir şey açıklayacakmış gibi başlayayım, şöyle ki:

    bu gece 22 mayıs 2010 bayern münih internazionale macini evde değil dışarıda izliyordum. maçın ilk dakikalarında mourinho hakem kararını beğenmiyor ve tipik el kol hareketlerini yapıp tipik bir şekilde bakıyor, bunu görünce "lan keşke bilgisayar başında olup bunu yazsaydım sözlüğe" diyorum sonra hamit i sol kanatta görüp şaşırıp, gururlanıyorum yine "keşke lan" diyorum. gol oluyor kuponum yatıyor "ah sözlüğümde olaydım da yazaydım bunu paracıklarımın hiç olduğunu" diyorum.* yazamadığım için kötü oluyorum.

    aylardır sınava çalışmak yerine sözlükte fink attım. bu arada başarısızlık sebebimsin sözlük. kader, kısmet bu iş. sana denk geldi yoksa aylak.com olacaktı bu sebep boyuna okey oynadım orada senden önce.

    neyse canım sözlüğüm benim. seviyorum seni.*
  • 2089
    çoğu şeyin cılkının çıktığı sözlüktür. yok kimsede kimseye saygı. bir futbolcuya duyulan sevgiye de saygı kalmamış. burada herkes galatasaraylı yahu, yeter. biri gidiyor diğerinin başlığına, galatasaray armasına vermesi gereken önemi anlatmaya, onun galatasaray'a verdiği değeri ölçmeye cürret ediyor, diğeri geliyor bir futbolcunun gidişinden duyulan üzüntüyü en mide bulandırıcı şekilde alaya alıyor.

    niye herkes sadece fikirlerini yazmıyor? sürekli bir, diğer yazarlara bişeyler öğretme havası, onun yazdığı entrylere kendince alt yazılar koyarak tercüme ettiğini sanması, 'benim fikrim mantıklı, seninki romantik aşk filmi repliği' diyerek küçümsemesi.. farkında değilsiniz ama insanlar buradan soğuyor. çok sıkıldım ben başkasına yukardan bakan entryler yazılmasından. tamam yahu futbolu da en iyi siz biliyorsunuz, kewell ile yolların ayrılması konusunda da en haklı sizsiniz, buranın ağası da paşası da sizsiniz, tamam.

    ama artık azıcık huzur verin.
  • 2090
    seviyenin gittikce asagilara dusmekte oldugu sozluktur. ilk zamanlar okurken ne guzel yazmis adam, aa bak ben boyle dusunmemistim diyerek entry entry okudugum sozluk gittikce karsisindakini sindirmeye calisanlarla dolup tasmistir. fikrini kabul ettirmek icin fikirlerini beyan etmek yerine karsi gorustekileri aninda mallikla, gerizekalilikla suclayan, tek dogru benim soyledigim ulen sen ne anlarsinci yazarlarinin gittikce artmasi endiselendirmetedir. buradakilerin cogu eksisozluk de okuduklarindan orada donen seviyenin burada da olmasinin iyi olacagini dusunuyor olabilirler ama ortak gorus oranin da ciddi sekilde kan kaybettigi yonundedir. son olarak adini hatirlayamadigim tarihi bi sahsiyetin sozuyle bitireyim de mesaj akillarda kalici olsun, herkes kolayca anlasin da eski guzel gunlere donus yapilsin:

    fikirlerinize siddetle karsi olabilirim ama onlari soyleme ozgurlugunuz icin canimi verebilirim. (boyle birseylerdi iste lafi da tam hatirlayamadik rezaletin boylesi)

    edit: sagolsun idrisk uyardi. dogrusu su sekildeymis:

    "fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi özgürce söylemek özgürlüğünüzü sonuna dek savunacağım"

    voltaire
  • 2091
    jose mourinho hakkında bir kez daha kavgaya tutuşan sözlüktür. hayır yani mourinho'yu eleştirmek mallık mı? bu mudur yani olay? sen futbolu çok biliyorsun, ben mourinho'ya sallayan bilmiyor öyle mi? hadi ulan ordan x derler adama. artık kendinize hangisini yakıştırıyorsanız onu kullanın. eleştiri yapan fikri ne kadar "saçma"(tartışılır) olursa olsun mallıkla itham ediliyorsa tavsiyem, böyle düşünenlerin başka boyutlarda tartışmalarına devam etmeleri. mallardan uzak bir diyarda yazmak kadar keyif veren bir şey olamaz sanıyorum, oh ego mastürbasyonunun alası, hadi kolay gelsin.*
  • 2094
    doğruluğu tartışılır ve resmi olmayan haberler sonucu aptalca ahkam kesen bazı yazarların olduğu sözlüktür. semih tartışmalarından sonra galatasaray.org'a girip baktım, öyle tartışılacak bir durum yoktu. kewell hala kadroda, semih ise kadroda yoktu. daha düne kadar arkadaşım malmısınız, gazetedeki haberlere inanıyorsunuz diyen tipler, iki dakika sonra gazetede çıkan haberlere inanıp ahkam kesemeye başladılar. 10 tane transfer haberi verip 3-4 tanesi tutan blogların yazdıklarına göre burada neredeyse birbirimize giricez. resmi site açıklar ondan sonra ne haliniz varsa görün, birbirinizi oflayın, girin birbirinize.

    yönetimin işinin sadece transfer olduğunu düşünen bazı yazarların bulunduğu sözlüktür. her seferinde söylüyorum yinede söylerim, tekrar ederim. yönetim dediğiniz insanlar topluluğunun işi sadece transfer değildir. bugün sadece transfer üzerinden hareket edilir olmuştur kendileri. yapmayın, etmeyin. birleşme 8 haziran'da resmileşecek, türk telekom arena bitti, herkes kulübü çulsuz zannediyor fekat kulüp store, mobile, tv vb.. projelerden oldukça iyi paralar kazandı, hala yapılan projeler bunun cabası. oturduğunuz yerden ahkam kesip, düşne pantolonlarını toplayamayacak demek yazıktır, günahtır. o senin sevdiğin, taptığın, verip vermemek arasında kaldığın lincoln, kewell, baros gibi futbolcuları getiren bu yönetimdir.

    11 tane beybi feys kadro kursak 100 yıl o adamların takımımızda kalması gerektiğini gösteren yazarların bulunduğu sözlüktür. kaç gündür kewell'ın gidebilme ihtimali üzerinden tartışmalar almış başını gidiyor. yönetime sesleniyorum, mümkünse tipi bozuk elemanlar getirin, yoksa sözlüğün hali kötü. kewell için ayrıca yaşı, performansı, sakatlık durumu bu duruma zorlamıştır rijkaard ve yönetimi. çok da doğru bir hrakettir kanımca. linderoth örneği veriliyor ancak o zaman ki teknik direktörler kalıp, performansını gösterebileceğini düşünmüşlerdir. bu sezon'da rijkaard bir umut göremeyince kendisine teşekkür edilip, gönderilmiştir, tıpkı nonda gibi.

    ayrıca eleştirmek ile saçmalamanın aynı şey olduğunu düşünüp, saçmaladıktan sonra eleştiriyoruz kardeşim yassah mı minvalinden konuşmaların türediği sözlüktür. bütün sezon boyunca oynanan futbol umurumda değil, kazansın yeter diye konuşan insanlar, sözde defans oynattığı ileri sürülen teknik direktöre çemkirmiştir. herkesin futbol görüşü, zevki ayrıdır ancak bunu söyleyebilen insanların bazılarının aynı olması ilginçtir. ayrıca burada çoğu yazarın eleştirmek ile ilgili bi sıkıntısı yoktur. misal rijkaard'a bugün çıkardığı kadro hatalıydı, takım iyi oynamadı dersen buna kimse bir şey demez. fakat sen rijkaard'a futboldan anlamıyor, adam değil, siktir git gibi şeyler yazar-söylersen işte burada sana dur derler. sonra fikrime saygı duyulmuyo ama diye çırpınırsın anam.

    bir diğer şey ise, menajerlik oyunları ve bunu gerçek hayat ile karıştırmak. bu tipler şöyledir. açar oyununu, genelde hile ile takım kurulur, taktikler, transferler filan. takımıyla şampiyon olunur, şampiyonlar ligi şampiyonu olunur. sonra oyunu kapatılıp sözlük açılır, başlanır yönetime, rijkaard'a sallamalar. ben bile şampiyon oluyorum ey surinamlı ne iş, nasıl olucak diye. böyle olmamak lazım, karıştırmamak lazım. bi hava al önce, kendine gel sonra biraz daha düzgün şeyler karalarsın.

    şimdilik bu kadar sözlük. umarım kendine gelirsin. insanın sevdiğinde gördüğü acayip haraketler, saçmalıklar beni nasıl sinirlendirip, uzaklaştırıyorsa, sende de böyle olsun istemiyorum. öptüm, bye.
  • 2095
    şu tip münakaşalara sahne olan sözlük:

    --- sallamasyondur ---
    harry kewell başlığı
    x: fuck off diyiş şekli yüzünden bile kalması gerekir *
    y: sırf güzel fuck off diyor diye takımda tutacak değiliz kendisini.
    x: gördük ki kendisini sevmeyenler varmış.
    y: sevdiğim futbolcudur. ama takıma fayda sağlayamadı.
    x: 2 sezonda 75 maça çıkıp 40 gol atmıştır. fayda sağlamıştır.
    y: 2 sezonda elle tutulur başarısı yoktur.
    x: ilk maçında attığı golle süper kupayı getirmiştir.
    y: bir maçta attığı golle kupa(!) getiren futbolcu.
    --- sallamasyondur ---

    diye sürer gider.
  • 2096
    ideali arayan yazarlara sahip sözlüğümüz. yazarlarımızın hepsi ideal galatasaray'ın nasıl olacağı peşinde. ideal kulüp, ideal yönetim, ideal futbol takımı, ideal futbolcu, ideal kaptan, ideal altyapı, ideal taraftar, ideal stad, ideal transfer, ideal çekirdek, ideal köfte, ideal bira, ideal tezahürat, ideal galatasaray sözlük, ideal basketbol şubesi, ideal voleybol şubesi.
    ama işler yolunda gittiği için kimse ideal sutopu, ideal tekerlekli sandalye basketbol peşinde değil.

    ne yazık ki idealin tek bir formulü olmadığı için birbirine zıt yüzlerce fikir uçuşuyor ortalıkta. doğrusu da bu zaten. kişisel bilgi, birikim ve istekler belirliyor idealleri.
    bütün yazarlar, her dalda başarı istiyor*.
    kimisi fenerbahçe'ninki gibi bir yönetim istiyor, kimisi daha sert bir yönetim.
    kimisi elindeki kadroya, türk futbolcusunun genel yapısına göre futbol oynatacak hoca istiyor, kimisi bir devrim yapacak hoca istiyor*. kimisi rijkaard'ı isterken* kimisi istemiyor.
    kimisi fatih terim gibi kaptan isterken*, kimisi cüneyt tanman gibi kaptan istiyor.
    kimisi mehmet batdal niye transfer edildi, altyapıdaki gençleri a takıma çıkarmak varken derken, giovani dos santos'a neden 8 milyon euro verilmiyor diyor.
    kimisi galatasaraylı ve takımın kaptanı arda turan'ın, sırf yarım sezon iyi oynamadı diye gitmesini isterken, koca yarım sezon oynamayıp ücreti konusunda sıkıntı yaratan kewell gitmesin istiyor.
    kimisi sahada oynanan futbolu, halı sahada oynananla bir zannediyor. daha da kötüsü, kimisi sahada oynananla bilgisayar başında oynananla aynı sanıyor.
    kimisi bütün sezon küfür ettiği caner gidince, arda turan yüzünden gittiğini yazıyor.
    kimisi yabancı oyunculara hayranlık beslerken ellerindeki değeri göremiyor.

    sözlükte, arda turan'a sallandığında gösterilmeyen tepki, kewell, dos santos, elano gibi yabancılara sallandığında çığ oluyor. bunu neden söyledim, bir tek tane türk oyuncumuz yok ki kewell kadar kollansın, hadi arda'yı beğenmiyorsunuz.
    futbol eurovision yarışması gibi bir şey değildir, türkçe mi, ingilizce mi tartışması yapılamaz. bu bağlamda yerli mi yabancı mı tartışması da yersizdir. yerli-yabancı, hoca-futbolcu tartışması saçmadır. iyi-kötü, hoca-futbolcu tartışması yapmak gerekir.
    bu aktörlerin, takıma ne verdiği, maliyeti, gelecekti faydaları gibi bazı kriterlerle birlikte değerlendirilmesi gerekir. yerli hayranlığı da, yabancı hayranlığı da insan düşüncesinin defolarından biridir.
  • 2097
    galatasarayizm ve anti-fenerizm arasındaki ince çizginin arasında gidip gelen, hatta daha çok* anti-fenerizm tarafında dolaşan oluşum. bunu genel anlamda söylüyorum. ne olursa olsun her zaman galatasarayizm tarafında olanlar, galatasaraylılığın sadece fenerbahçe düşmanlığı olmadığını bilenler de var.

    umarım herkes bir şekilde çözüm bulur kendine göre ve bunu aşar, böylece galatasarayizm tarafında oluruz.

    not: galatasarayizm'e teşekkürler, nicki bu entrymde ilham kaynağı olmuştur.
  • 2100
    bugünlerde ciddi bir sınav vermektedir.

    biliyorsunuz dün itibariyle nkfvas nickli yazar modlık görevine getirildi. bu da birçok gs sözlük yazarını - ben de dahil- sadece nickinin açılımından dolayı rahatsız etti.

    ..

    galatasaray sözlük diğer oluşumlardan farklı bir anlayışla yola çıktı. içinde febeş, sekiztaş gibi kelimerin yasak olduğu, hakaret ve küfürün olmadığı bir taraftar sözlüğü imajı. hiçbir zaman "onlar da bize küfür ediyolar. biz de edelim" anlayışında olmadı. tam bu noktada yarattığı imajla çelişen birşey yaptı. söyleyin şimdi, antudan ne farkımız kaldı?

    umarım yazara sadece bir defaya mahsus nick değiştirme hakkı tanınır, ya da diğerlerinden hiçbir farkımız kalmaz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın