• 2087
    galatasaray sözlük. 27 eylül 2009 itibariyle yazarı olduğum sözlük. şu ufacık ama mutlu olduğum hayatıma yeni bir soluk katan sözlük. internetle çok haşır neşir değilimdir. aslına bakarsanız bilgisayarla çok haşır neşir değilimdir. yani çok birşeyinden anlamam. bu sözlüğü de ekşisözlük vasıtasıyla keşfettim. ekşisözlük'te " galatasaray sözlük " adında bir başlık gördüğümdeki kalp çarpıntısı. o an duyduğum heyecan. " galatasaray'la ilgili bir sözlük de varmış " dediğim o an işte. çok şey değişti hayatımda. aslında bana göre çok şey. başka birine çok küçük şeyler olarakta görülebilir. benim için, hem büyük hem de önemi fazla şeyler...

    çok fazla ve değişik fikirler var burada. olmalı da zaten. kimsenin bunu engellemeye hakkı yok. yapamaz da zaten. tartışılıyor fikirler. karşılıklı mutabakat sağlanmaya çalışılıyor. ya da buna çalışılmıyor mu? burasını bende bilmiyorum. insanlar doğruyu bulmaya mı çalışıyor, yoksa kendi düşündüğünü kendi doğrusunu, karşısındakine empoze etmeye mi çalışıyor? bilmiyorum. herkesin her konu hakkında az da olsa bir görüşü var. bunu dillendiriyorlar. bir kesim bunun doğruluğunu tartışırken, bir kesim " benim dediğim doğrudur " deyip, fikrini körü körüne savunuyor. binbir çeşit insan var tabii. herkes aynı değil...

    son günlerde konuşulduğu için bu örnekleri ele alacağım. caner erkin, harry kewell ve tabii değişilmez tartışma konusu frank rijkaard. önce rijkaard'dan başlayayım. bu adam, barcelona'yı şampiyonluklara taşımış, günümüz barcelona'sını yarattığı tartışılmayan bir marka. peki neden geldi buraya? galatasaray'ın geç ulaşıp, çabuk kaybettiği o gücü yeniden canlandırmak ve galatasaray'ı tekrar dünya futbolunda söz sahibi yapmak. galatasaray'a bir strateji ve bir oyun anlayışı kazandırmak. rijkaard'ın nedir oynattığı oyun, nasıldır? bir bütün hâlinde oynayan, herkesin bir görevinin olduğu, sürekli ayağa pas yapan ve sürekli üst seviyede oynanan oyun. gönderilen caner erkin, hücum oyuncusu. burası kesin. savunması hiç olmayan, bek oynarken bile savunmadan çok hücum yapan bir futbolcu. iyi güzel yapsın hücumunu ama onun asıl görevi olan savunmayı unutmasın. bunu yapamadı işte caner; yerini kaybetti, pozisyon hatası yaptı. olmadı yani, olamadı. ve harry kewell. sözlükte aşırı sevgi duyulan ve gönderilmesin istenen adam gibi adam. ben de hemfikirim bu konuda. önceki entrylerimde görülebilir bu. ama gerçekçi olursak kewell'ın gitmesi lazım. artık yaşlandı. temposu düştü. gönül ister ki kalsın, gitmesin ama maalesef olanaksız bu. kewell şimdi olmasa bile bir, taş çatlasın iki yıl sonra gidecek. her ne kadar istemesekte gidecek kewell. biz istemesek de kendisi isteyecektir bunu. bize yaptığı katkı, adamlığı ve profesyonelliğini tartışamayız. ona gerekli teşekkür edilmeli. dargın ve küskün bir şekilde yollarımız ayrılmamalı. ama biraz geleceğe dönük yapılanmalıyız. kewell'ın yerine oyun temposunu kaldırabilecek, rijkaard'ın sistemine uygun birisi alınmalı. bu yüzden yönetime çok da kızmamalıyız...

    bu ve bunlar gibi bir sürü şey tartışılıyor. bir taraf çok net ve kesinken, bir taraf daha ılımlı. ama artık gerçekleri görmemiz ve konuşmamız lâzım. aslında bunlar tartışılırken hakaret boyutuna geçen cümleler kuruluyor. sorunlardan belki de en büyüğü bu. frank rijkaard hakkında " futboldan bi'habermiş " gibi konuşanlar mı dersin, arda turan için abuk subuk şeyler diyenler mi istersin, sürüyle gidiyor. yani " düşünce özgürlüğü " adı altında insanlara çok rahat bok atılabiliyor. buna karşıyım işte. yoksa eleştir adamı, eleştirebilirsin. bu hak var sende. eleştir. ama dozunu kaçırma. hakaret etme. sonra o dediklerini sorunca ya da karşı çıkınca " düşünce özgürlüğü yok bu sözlükte yeeaaa " ya da " burada baskı var yeeeaa" gibi laflar etmeyin.

    herşeyden öte, bir üyesi olmaktan çok büyük mutluluk duyduğum ancak zaman zaman sinirlerimi zorlayan sözlüktür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın