• 16076
    entry'leri formatına uydurunca forum tarzı entry kuralından sıyrılan ama özünde tam forum yazılarına benzeyen entry'lerin sayısı giderek artmakta.

    örneğin bir yazar x futbolcusunun başlığına gelip "şöyle iyi şöyle yararlı şöyle lazım futbolcu" şeklinde nizami bir entry giriyor. daha sonra 8-10 kişi gelip oyuncunun eksik özelliklerinden bahsediyor. bu da nizami. ilk entry'i giren yazar, sonra girilen olumsuz entry'lerden haz etmemiş olacak ki daha kendi entry'sinin üstünden saatler geçmeden tekrar entry giriyor ve veryansın ediyor: "bu oyuncu şöyle iyi böyle iyi yanlış duymuşsunuz öyle değil vs."

    tamam da güzel kardeşim sen zaten entry'ni girmişsin, iddialarını ortaya koymuşsun, sırf diğer yazarların söylediklerini beğenmediğin için bir daha entry girmenin ne alemi var. entry kurallara uygun olsa da sözlüğü foruma döndürüyor. bunu bir örnek üzerinden yazdım aslında ama örnekler çoğaltılabilir. bir yazara mahsus bir şey değil.

    aynı başlığa bir yazar günde 12 kere de yazabilir. ben de yapıyorum yani saklayacak değilim. ama her entry yeni bir şeyler içeriyorsa bence bu makul olur. ilk yazdığı entry'nin entry'nin çok benzerini yazmak sözlüğe hiçbir şey katmıyor çünkü zaten ilk entry yerinde duruyor. onu okuyoruz, değerlendiriyoruz. belki katılıyoruz, belki katılmıyoruz.
  • 16077
    üyelerinde bir tahammülsüzlük, hafif de fikir zorbalığı hissettiğim değerli sözlüğümüz. ben de zaniolo’nun -iyi bir bonservisle- transfer olmasını isteyenlerdenim, bunun için de çoğumuzun bildiği gerekçelerim var, neden vizyonsuz ya da futboldan anlamaz oluyoruz anlamadım. bugün maçta* olmadığı haberi geldiğinde gönül rahatlığıyla bir sorun çıkarmamıştır diyebildiniz mi? hala da bir çoğumuz ‘lan acaba?’ diyoruz, hala. e dar alanda sıkıntı yaşıyor, geriye desteği yok, zaha kerem ve kendisini demirbay&torreira taşıyabilir mi, endişeliyiz. e bir dünya bonservis, yıllık ücret ödüyoruz, kendisinden bir 25-30 gelirse iyi bir 8 ve rashica alırız diyoruz, kalanı da kasaya girer diyoruz. niye bu kadar tepki geliyor sözlükten anlamadım, biraz kulak versek fikirlere, anlamaya çalışsak fena olmaz sanki.
  • 16078
    yazarlarına bir girdi yazmadan önerim depolayıp "ben bunu yazıyorum da acaba böyle yazmak doğru mu yanlış mı kurallara uyar mı" diye bakmaları. ben eskiden dönüp dönüp "ne mal mal yazmışım " diyip girdi silerdim, şimdi zaten ayda yılda bir yazıyorum.
    ya da bakmayın, ihbar etmek de eğlenceli. "zaniolo satılsın diyen fenerlidir" diye yazacak yazarı bekliyorum artık, seviye oraya geldi.
  • 16080
    hergün envai çeşit komplo teorisi üretilen sözlük.

    nelsson sakal bırakır; ayrılmak istiyor ondan isteksiz (hatta maçı sattı demeye getirenler), erden timur, okan buruk açıklama yapar “oyuncu kalmak istiyor” diye. inanmazlar bir de gitmek istiyo mu diyeceklerdi derler.

    zaniolo ağrısı nedeniyle oynamaz, hemen kesin transfer oldu ondan yokçular türer, hoca açıklama yapar ağrısı var diye, “transfer görüşmesi mi var diyecekti” derler.

    sürekli kafasında kurduğu senaryoya inanan ve bu düşünceyi de zorla empoze etmeye çalışan entryler çoğaldı.

    sonra elindeki en potansiyelli, en verim alacağın oyuncuyu satmak isterler, sonra vizyon yok diyince sinirlenirler.
  • 16081
    geçen sene uzun lig maratanounda sıçrama gösterip veirm veren onca oyuncuya rağmen (kerem, boey, barış...) hala ısrarla tek maçla, maçı bıraktım tek pozisyonla adam asıp kesme eğilimi olan yazarlar barındıran platform. biraz sakin arkadaşlar, biraz sabır. biz manchester city değiliz, bütün oyuncuların bütün tercihleri kusursuz olmayacak, özellikleri 99'larda takılmayacak. biz onlara sabredeceğiz, onlar da bizi taşıyacak.

    tembellik ve bencillik görürseniz tabii ki eleştirin ama tek pozisyonla, birkaç maçtaki form durumuyla adam asıp kesmeyin. gelişime ve potansiyele, nelerin mümkün olduğuna odaklanın; bugün kötü olan şeylere değil.
  • 16084
    sadece jose angel esmoris tasende angelino başlığına devre arasında yazılanlar bile gidişatın nereye olduğunu gösteriyor. ki angelino gayet yeterli bir performans gösterdi.

    bu sözlükte insanların çoğu maç izlemiyor. bir başlığa ne entry girilirse diğerleri de aynı telden çalmaya çalışıyor. ilk entryde kötü mü yazılmış? tamam, o oyuncuyu gömelim hemen. daha ikinci resmi maçına çıkmış yeni transferin başlığının altında "bu muydu çok övülen balon sol bek?" entry'si var. insaf yahu.
  • 16085
    hangi maç olursa olsun hakem konusunda böyyük resmi gören dayılar misali komplo teorisi kasan yazarlara sahip sözlük.
    bakıyorum hakem normal bir şekilde maç yönetiyor, sarı karttan kaçınıyor, sertliğe ve mücadeleye izin veriyor, faulü görüyor ve veriyor, oyunu oynatmaya çalışıyor vs. vs. vs. ama sözlükteki hakem ulemalarına göre rakibe çalışıyormuş, 80 tane sarı kartı atlamış, bize 5 penaltı vermeliymiş bla bla bla.
    üşenmeyip futbol kurallarına göz atabilirsiniz arkadaşlar. uygulamalı olarak majör liglerdeki ve avrupa kupalarındaki hakemlerin nasıl maç yönettiğine bakabilirsiniz. burası iyi kötü belli bilgi birikimine sahip yazarların olduğu bir platformdur. uyum sağlamayı deneyebilirsiniz.
  • 16087
    yine geçen seneki ağustos eylül zamanı gibi yangın yerine dönmüş mecra.

    bi sakin olun. takım oturacak. daha iyi olacak.

    anlatıldığı kadar kötü bir oyun olmadı bugünkü maçta üstelik. (bkz: 2 ağustos 2023 galatasaray zalgiris maçı)

    maç boyunca kapanan rakibin yarı sahasında top çevirdik ve boşluk aradık. bulduğumuz pozisyonlar oldu değerlendiremedik. bugün takımdaki 3. forvet ilk 11'de çıktı maça. ilk 11 değişecek, oyun anlayışı oturacak ve daha iyi işler yapacağız.
  • 16088
    bazı yazarlar maç başlıklarında bir oyuncuyu kasten gömüyorlar. hasbelkader o gömdükleri oyuncu gol atarsa da girdikleri entryleri siliyorlar. bunun adı terbiyesizliktir. eğer girdiğin entryde samimi isen sonuna kadar arkasında durursun ama derdin haklı çıkmaksa orada art niyet vardır; takımın iyiliğini istemiyorsun demektir. illa teşhir mi edelim? yapmayın ayıptır.
  • 16090
    herhangi bir futbolcu değerlendiridiğinde son 2 saatine göre yorumlar yazılan sözlük. bu da sözlük kalitesinden çıkartıp duygusal bir forum sitesine eviriyor ortamı.

    örneğin yani 10/7’lik bir oyuncumuz varsa; ilgili maçta kötü oynamışsa 10/4’lük bir muamele ve yorum enrty’lerine maruz kalıyor; yok iyi oynamışsa 10/9’luk bir övgü dizinine mahzar oluyor. halbuki oyuncunun bir yıllık emeği, kapasitesi 10/7’lik olduğuna dair çok güzel analizler üreten değerli yazarlar da var.

    ilgili takım, teknik adam veya futbolcu ile ilgili aynı yazar tarafından 2 ayda bir entry girme sınırı getirilirse çok daha kaliteli bir yer olacak platform. öfke patlamaları ve abartılı övgülerden arınması için bir çözüme ihtiyacı var.
  • 16091
    günden güne gerilen yer. eskiden buraya ufuk açan değerlendirmeler, mest eden duygusal içerikler okumaya gelirdim. çünkü aynı değer çevresinde etkileşim bir ihtiyaçtı. ve o günlerde daha ayağı yere basan ifadeler vardı burada.

    şimdilerde öyle şeyler okuyorum ki yeni katılan forvet sanki 50 maçtır gol orucundaymış gibi, gayet faydalı ve öncesine göre gelişmiş gördüğün genç ayaklar 50 yıldır kulübü sömürüyormuş gibi, çoğunlukla baskın oynadığımız iki maçta kendi liginde sezon sonlarını oynayan formda rakibin duvarını aşamamış yine de turu geçmiş olmamız dünyanın sonuymuş gibi...

    benim nesnellik, dürüstlük gibi konulara hassasiyetim var. bu denli mantıksız saçma değerlendirmeler görünce insanın bu güruhla mücadele edesi geliyor ve sonuç olarak kendimi belki ağır ama yazarken hiçbir pişmanlık hissetmediğim yazılar yazarken buluyorum. çünkü topluluklu cehalet denilen olgu, ben bunu bu ülkenin her santimetresinde görmekten bıktım artık midem bulanıyor.

    neyse konu özeline dönersek benim anladığım bildiğim taraftarlık bu değil. yine de galatasaray belki benim toplumla aramda kalan son bağ. bazen gerçekten saçmalıyorsunuz ama iyi ki varsınız. yine de biraz sakin olalım.

    edit: son cümlecik *
  • 16092
    maç günleri takım kazanamamışsa veya kazanıp kötü oynamışsa genelde girdi girmiyorum. çünkü bir taraftar olarak o anda yöneticisinden malzemecisine herkese sallayabilirim. maçın sıcaklığıyla mantıkla değil duygularla hareket ediyorken girdi girmek bana çok doğru gelmiyor. birkaç gün sonra kafayı toplayıp fikirlerimi sözlüğe yazmak daha doğru geliyor. tabi her insanın yapısı farklı. bu benim fikrim.
  • 16093
    yazar olmam oldukça uzun sürdü, sözlüğe kayıt olup okur olarak devam etmeden uzunca bir süre önce de misafir olarak da sözlüğü takip ediyordum. her ne kadar aralarda kötü yazılar görsem de, genelde içerik olarak dolu ve her başlıkta üzerine düşünülmüş entryler görüyordum. günümüzdeki hızlı tüketim ve sosyal medya çılgınlığını düşünürsek, burayı etkilememe şansı zaten yok. ama sanki önceden moderasyon tarafından daha çok müdahale ediliyordu. kişi sayısının da artması ile işleri gerçekten zor farkındayım fakat, sözlüğümüz içi sözlük formatına uymayan veya niteliksiz olan sürü ile entry ile doldu. burada bizlere daha çok iş düşüyor. twitter gibi her aklımıza geleni buraya forum tarzı entryler girerek yazmamamız, üzerine daha çok düşünerek bir şeyler yazmamız gerekiyor. gerekirse böyle entryleri ihbar ederek moderasyonun işini kolaylaştırabiliriz. ben bilgim olmadığı konularda genellikle yorum yapmamaya dikkat edip, bilgi sahibi insanların yazdığı güzel içerikleri görmeyi gerçekten çok seviyorum. fakat o kadar fazla konu hakkında bilgisi olmayan insan fikir belirtiyor ki sıkılıp aralardaki nitelikli olanları da gözden kaçırıyoruz. lütfen biraz daha dikkat edelim, özellikle maç günlerinde. herkese saygılar.
  • 16095
    yaklaşık 14 senedir bu sözlüğü okuyorum. eleştiri seviyesinde, kaos seviyesinde daha zirve noktalar da gördü, hatta bu terim-aysal zamanında kamplaşmaya bile gitti. bence bu zamanki eleştiriler o zamanın yanında sıfır kalır. sözlüğün genel yazar kalitesinden bahsetmiyorum ama burası hep böyleydi. ama son zamanlarda takıntılılık seviyesi çok arttı. bence her mevcut durumdan genel bir çıkarım yapmak zorunda değilsiniz. ya da yazılan her şeyi kişisel algılamak zorunda da değilsiniz. ya da insanları polyanna-muhasebeci-yangıncı taraftar diye kategorize etmek zorunda da değilsiniz. insanlar sadece farklı düşünüyor. hepimizin farklı mizacı ve karakteri var. hepimiz belki uç noktalarda yaşıyoruz ve karşılıklı uyuşmuyoruz. herkesin taraftarlık anlayışı da kendine. kimse kimseye taraftarlık da öğretemez. beğenmedin mi fikri, offside tuşu bunun için var. yetmedi mi engelle tuşu da var. ben bunları da fazla kullanmıyorum ama kullanmak isteyene kullanmak bedava.

    sözlük kuralları içinde kalmak koşuluyla ve genel ahlak kriterlerini karşılamak koşuluyla isteyen istediğini yazabilmeli. burası galatasaray sözlük, burada galatasaraylılar yazabilir ama isteyen fenerbahçe'yi bile övebilir. ben bu kafadayım kardeşim. burası tezahüratların tek bir yerden yükseldiği günümüz stadyumları değil. burası daha çok antik yunan tiyatrosu gibi. gösteriyi beğenmeyen olursa sahneye domates atıyor. taş olmadığı sürece bırakın atsın o zaman.
  • 16096
    toplumun ayınesi. linç kültürü, hızlı tüketim kültürü, cyber bullying, edit tayfa, melankoli, oyun kültürünün birleşimiyle beraber, o gelsin bu gitsin, bundan çıkalım, bunu çekelim, bu topa vuramıyor, bu geri dönmüyor, hoca tvye konuşuyor, artık burayı bile etkilemeye başladı.

    arkadaşlar bi salın. herşeyi de en iyi biz bilmeyelim. bu takımın ekşideki ilk entrysi 99/00 sezonuna en kötü hazırlık maçlarıyla hazırlanan takım. sonunda uefa alındı. tur atladınız sevinin ve bazı şeyleri zamana bırakın. lig tarihinin 14 maçlık galibiyet rekorunu kıran, 2.38 puan ortalaması yapan hoca ve takım aynen burda.
  • 16097
    şampiyon bitirilen sezonda ve olumlu havanın sürdüğü takımda bile gayret edip bir şeyleri eleştirmek(!) moda oldu sözlükte. hemen her gün erden timur olmasa türkiye'ye tatile bile ugramayacak oyuncularımız dozu aşacak ölçüde eleştiriliyor(!). yetmiyor basinda galatasaray ile ismi anılan her oyuncu gelsin yahut gelmesin bir sekilde bu acımasız eleştirilerden(!) payını alıyor.

    bakın normal eleştiriyi ayrı tutuyorum. eleştirilere saygım var ve zevkle de okuyorum. ama daha doğru düzgün izleyemedigimiz angelino'nun zaniolo'nun, geçen yılın kahramanı nelsson'un, efsanemiz muslera'nın, gelmeden önce ve geldikten sonra zaha'nin, basında ismi bizimle anılan hemen her oyuncunun istikrarlı şekilde köpeğin malum yerine sokulması normal değil.

    hele hele maç sonrası kazansak dahi sözlüğe girilmiyor. ne galatasaray'ın futbol takımligi, ne oyuncuların çöplüğü, ne okan hocanın antrenörlüğü kalıyor.

    şuan malum yere sokulmayan sadece icardi var. o da geçtiğimiz sezon gelmeden bi ugradi oraya zaten. şimdi tüm maaşını biz veriyoruz ve bu türkiye rekoru bir maaş. yarın sendeledigi ilk maçta, kaçırdığı ilk golde "10 milyon maas verilmez, topçu değil bu herif, bu çöpü gönderin!" eleştirileri(!) gelecek. hele allah göstermesin 5-6 maç formsuz geçirsin gol atamasin o zaman görün.

    sözün özü; eleştiri dozunu aşan, takımı ve oyuncuları itibarsizlastiracak hakaretamiz yaklaşımlardan uzak olalım. normal yaşantınızda atamadiginiz öfkeyi, kini ve nefreti sözlükte atmaya çalışmayın.
  • 16099
    değişen dünya davranışlarına ayak uyduran ya da uydurmak zorunda kalan sözlük. artık hızlı tüketim çağındayız. kimsenin aynı futbolcu grubunu 2. sezon izlemek gibi bir sabrı yok. emin olun hagi bile şu ortamda 3. sezonunda gitsin diye yazılırdı burada.

    zaha transferini bu açıdan önemsiyorum biraz. yeni nesilin o açlığını bir nebze olsun karşılayacaktır. makine gibi takımınız da olsa yenilemek zorundasınız takımınızı maalesef.
  • 16100
    sözlüğün en sevdiğim özelliği, yazarlarından ben de dahil olmak üzere açık ara çoğunluğunun futboldan gram anlamaması ama pasif izleyici haliyle ahkam kesmesi. evvela rashica kimdir bilinmez, birden bire sanki ikinci ali sami yen. gedson’u kimse tanımaz idi, oldu bize unutulmaz aşk. icardi’yi bile başta kuşkulu karşıladık, sarı saçlarına kıl olduk. zaniolo’nun gelişine hakikaten kaç kişi ihtimal verirdi? şimdi de yollamaya başladık. ulan ekonomi almış yürümüş, herkes hayat mücadelesi veriyor, ne ara ciddi ciddi futbol takip edeceğiz? biraz fm fifa pes biraz da sosyal medya. boş yapıyoruz boş, önümüze konan isimlerle idare ediyoruz genelde. saçma sapan oyuncu kafamıza göre devşiriyoruz mevkiye performansa bakmadan sallıyoruz gidiyor çünkü imkan bu kadar. neymiş angelino üçlü defans bekiymiş. kapasitemiz bu kadar işte vasat tv izleyicisi olarak. birbirimize masal anlatıyoruz. takıma güvenin, hocaya güvenin, bir de erden bey’e…

    o değil de acaba zaha’yı santrfor olarak deneyip kerem’i on numaraya mı kaydırsak :( okan hocam duy bu sesi :((
App Store'dan indirin Google Play'den alın