bir sistem oturtması ve o sistemi devam ettirmesi ve bunu sağlarken de yerli kalitesini artırması gerekmektedir.
tabii yerli kalitesini artırmak içinde fazla zorlamamak gerekir. her şeyin bir sınırı var. nevriye yılmaz gibi bence türk kadın basketbolunun alternatifsiz ismini alabilirsin. böylece kendi yerli kaliteni artırırken ezeli rakibinin de kalitesini azaltmış olursun. olursun ama, bir ama var işte. neyse oraya değiniriz. yabancı oyuncu kalitesi tutturuluyor bir şekilde. örneğin; diana taurasi'yi kaybetmiş olabilirsin ama onun yerini doldurabilecek oyuncular mevcut. tam olarak dolduramasa da, tabii ki. bakarsak fenerbahçe taurasi'yi kaybettikten sonra
angel mccoughtry ile o dominat sayı opsiyonunu bir şekilde doldurdu. doldurursun yani. dolduramazsın değil. ama yerli bir oyuncunun yerini öyle kolay kolay dolduramazsın.
bir de geçen sene çok bahsız geçti bizim için. neden? bir kere sylvia fowles yoktu başlarda daha ne olsun. neyse dedik, o gelince bizi kim tutabilecek. sonra alba torrens sakatlandı. oldu mu şimdi, dedik. gerçi kıta dışı oyuncu diye bir kısıtlama var kadınlar euroleague'de. yine oyuncularımız beraber oynayamayacaktı. sınırlama olmasaydı; ışıl alben, diana taurasi, alba torrens, tina charles, sylvia fowles. gibi bir beş ortaya çıkıyodu ki yenebilecek bir takım düşünemiyorum bu beşi normal şartlar altında. ki geçen sene pek normal bir sezon değildi, malum. neyse.
kime sorsan "fenerbahçe'den bir türk oyuncu alıcaz, kimi alalım?" diye çoğu galatasaraylı birsel vardarlı der. ben de dahil. ama açık ve net, nevriye yılmaz bizim takım için daha iyi bir transfer. alabiliyorsan ikisini birden al, yook orda dur. daha birisine alışamadık. ne demiştik daha iyi transfer. düşündüğümüzde şu an kadromuzda en iyi yerli ışıl alben. ve iki tane yerli oynatmak zorundasın. birsel'i alıp oyun kurucu pozisyonunu mu çiftlemek istersin yoksa nevriye'yi alıp pota altına dominant bir oyuncu alarak elini rahatlatmayı mı? neresinden bakarsan bak net iyi transfer. tabii taraftar gözünden bakmamak lazım. ben istermiydim, yok sağol kalsın derdim. ha alınmışken, alışmaya çalışırım o başka.
alba torrens nasıl dönecek sahalara bilmiyorum. şu ana kadar tina charles ve diana taurasi ile yollar ayrıldı. sylvia fowles sezon açılışından itibaren bizimle olacak, sanırım. bakarsak; ışıl alben, alba torrens, nevriye yılmaz, sylvia fowles gibi bir dört isim var. euroleague için de türkiye ligi için de durumu kotarıyoruz her şekilde. bu durumda 2 veya 3 numaraya bir oyuncu ihtiyacı var gibi takımda ki bu da amerikalı bir oyuncu olması muhtemel. çünkü ilk beş için sıkıntı olmuyor. takım mühendisliği basketbolda çok önemlidir. alba torrens'in nasıl döneceğini bilmediğimiz için onun yerine bir oyuncu düşünmek gerek. ama görüyoruz ki pivot mevkinde bir yığılma var. ne yapacağız o kadar pivotu bakacaz ki ann wauters'ı unuttum. yeni transferimiz. pozisyon pozisyon düşünürsek ve biraz da özetlersek;
guard : bu pozisyonda ışıl alben ve epiphanny prince çok yeterli. üstüne bir de yasemen saylar var ki çok potansiyelli altyapımızdan çıkma bir oyucudur. hani çok severiz ya biz altyapıdan gelenleri.
skorer guard : alba torrens. başka kimseye gerek yok aslında.
* duygusallık bir kenara buraya bir oyuncu gerekli. epiphanny prince'de yeri geldiğinde bu pozisyonu kotarabilir ama yinede bu bölgeye transfer düşünülmeli.
forvet : sanki en çok transfere ihtiyaç duyduğumuz bölge. bizim takımda ilk beşe göz kapalı yazılabilecek kim var bilmiyorum.
*4-5 : kadın basketbolunda 4-5 numaralar pek birbirinden ayrılmazlar. takımlar genelde 2 uzunlu sistemle oynar, ki bu oyuncular birbirinden pek farklı değildir. geçen sene biz de olduğu gibi sylvia fowles ve tina charles ikilisi hem 4 oynayabilirler hem 5. tina için daha çok geçerli bu durum tabii. bence kadın basketbolunda içerde iki kule dışarda şutör üç oyuncu daha mantıklı. bu mevkiye daha transfer olmaz diye düşünüyor ve umuyorum.
yeni koç, yeni bir düzen, yeni transferler...
her şey başarı değildir. bazen bir yürek koyar takım ortaya, gerisi ancak teferruat kalır. o kadar transfer dedik de, illede yapılacak diye bir kaide yok tabi. istenirse hiç yapılmasın ama bu takımda "kazandığı maçları" kaybetmesin. o yüreği sahaya koysun. biz de gururla takımımızı izleyelim.