• 126
    http://amkspor.sozcu.com.tr/...geyi-sagladi-512586/

    şöyle bir haber var...
    özetle diyor ki leiva ve eren derdiyok transferleriyle birlikte toplam maaş yükümüz 47 milyon eu civarında oluyor. maç başılar da eklenince bu rakam 55 milyon eu'ya çıkıyor. uefa'nın koyduğu sınırın 10 milyon eu altında.

    öncelikle özbek yönetimini kurtarmayacak olsa da güzel iş.

    ama merak ediyorum kimi gönderdik ki amk biz bu kadar? nasıl düştü maaş yükümüz bu derece. bilen varsa aydınlatsın. dolgun maaşlı iş yapmayan oyuncuların hemen hepsi hala takımda. ne değişti amk?
  • 127
    galatasaray'ın hücum hattı bana göre yeterli ve hatta ligin en iyisi.

    orta sahaya lukas leiva gelirse, hamit, selçuk ve dzemaili ile yeterli olur. ancak dzemaili ya da selçuk gönderilecekse onların yerine tolga ciğerci alınabilir. ancak tolga için 2 m € bonservis gereksiz. çünkü bu sene anlaşıp, gelecek sezon için bonservissiz alma imkanı var.

    sağbek için linnes'de ısrar etme taraftarıyım. gerekirse bir yıllık kiralık bir oyuncuya hayır demem. ancak bir takıma her sezon 6-7 futbolcu almak doğru değildir. azami dört ya da beş futbolcuyu geçmeyeceksin. fazlası takımın kimyasını bozar.
  • 131
    2016-2017 sezonu için yapılan operasyonda umut veren ancak yine hüsrana dönen politika... inşallah yanıltır ilerleyen günlerde, fakat durum şu:

    - eren derdiyok: isabetli görünüyor, maliyetine eleştiri çok ancak kendisi kötü oyuncu değil, flaş girdi, duruldu, ancak önlem alan rakipler ve bizim hücum planımızın sıkıntısını çekiyor, bence "2 olur"dan biri,

    - tolga ciğerci: nokta transfer, maliyeti çok eleştirildi, ancak hakettiğini gösterdi, takımın şuana kadarki ortasaha yükünü selçuk inan'a rağmen çekiyor, biraz daha inisiyatif alırsa uzun seneler yararlanacağız kendisinden, daha 92 doğumlu ve 24 yaşında

    - nigel de jong: hala umudum var, ancak yeteri kadar fırsat da bulamadı, rakibi de ısıramadı, topu ısırıyor an itibariyle, ama ölü transfer değil, halen birşeyler katabilir,

    - kolbeinn sightorsson: hiç oynamadı, oynayamadı, her neyse, sonuçta kendisiyle aynı sakatlığı yaşayan serdar aziz bir şekilde döndü, o hala dönemiyor, bir sıkıntı var ama ben de anlamış değilim ne olduğunu, onun gibi bir adama şu aşamada çok ihtiyacımız var,

    - luis pedro cavanda: en büyük hayal kırıklığım oldu, sağ bek karadelik galatasaray'da, "bu kara adam bu kara delikten çıkar" dedim ama şu ana kadar o kara delik onu da yutmuş görünüyor, çok savruk ve güven vermiyor, fiziğinin ve gücünün hakkı bu oyun değil,

    - serdar aziz: aslında en büyük hayal kırıklığım olabilirdi, allahtan kendisinden beklentiyi düşük tuttum, alınmasına sevinememiştim, alınmasına üzülür hale geldim, o mu beceremiyor bizim hoca mı oynatmıyor anlamadım, ancak semih, balta, chedjou üçlüsünü kesemiyorsan cidden sıkıntı büyük serdar, şuan takımın en çok ihtiyacı olan oyuncu sensin, bursaspor'dakinin yarısını oynasan bile bizim tandem level atlayacak, o nasıl sakatlık amk? hala kendine gelemedin?

    - josue: verilen para içimi cız ettiriyor, kiralık mı? gönderin abi geriye? adam galatasaray'a fiziken gelmiş ama ruhen gelememiş, ben de braga'daki bursaspor'daki hallerini beğenenlerdendim, ancak hele son maçta maçın son anlarında yüklenirken kaleye çektiği saçma sapan bir şut var ya? evlat olsa sevilmez durumuna soktu beni,

    * en büyük transferimiz: armindo bruma: evet bence bu çocuk bu seneki en büyük transferimiz. eğri oturup doğru konuşalım, ümidi kesmiştik 11 milyon euro'luk balondan, gitsin, ne olursa olsun gitsin, 3'e 5'e bakılmadan gönderilsin kafasındakileri yanıltıp şuan takımımızın "en büyük yıldızı" konumuna geldi, allahtan o var, 30-40-50 milyon euro'lar konuşuluyor şu haliyle. bu çocuğu kazanmak bile sezon açısından büyük kazanım, hala... şampiyon olduğunda kazanacağından fazlasını bu çocuğu sattığında kazanacaksın belki, ancak bu çocuğu çok uzun seneler galatasaray'da izlemek en büyük dileğim...

    bu 7 yeni transfer kötü de diğerleri iyi mi?

    takımın hala bünyesinde rezalet kıvamında adamlar var, selçuk, sabri ve semih bitmiş, kelimenin tam anlamıyla "bitmiş"ler...
    en çok bel bağladığımız sneijder, pik yaptığı zamanki sneijder'in sanırım %25'ini falan oynuyor.

    transfere harcadığımız 18 milyon euro'yu ve yıllık ücretleri bir kenara koysak en az 30 tane adı bilinmedik adam alıp deneme şansımız olurdu, illa ki içinden 2-3 tane işe yarar dişe dokunur eleman çıkardı, afrika'dan kara kuru adam getirelim de demiyorum, iskandinav, güney amerikalı falan da olurdu...

    ancak bir transfer politikası yapılacaksa, öncelikli temizliğe şu sırada başlanıp, gerekiyorsa kalan iyilerin yanına altyapıdan genç çocuklar monte edelim, en fazla 2-3 seneye a takım topçusuna dönüştürelim, yemişim acil başarısını, geleceğin takımını kurarız, riekerink müsait zaten:

    gönderilmesi acil olanlar sıralı liste:

    1- sabri sarıoğlu
    2- semih kaya
    3- hamit altıntop
    4- selçuk inan
    5- yasin öztekin
    6- josue
    7- sightorsson *
    8- aurelien chedjou *
    9- luis pedro cavanda *
    10- martin linnes (u: ben sana kıyamıyorum ama senin de artık kendine kıymayacak kıvama gelmen lazım, uyan ulan artık)

    salih dursun, jem karacan, umut gündoğan, endoğan, adili, eray işcan, berk ismail ünsal gibi kan emicileri listede sıralamaya koymadım. 6 kişi de onları ekle...
    serdar aziz, hakan balta, koray günter, nigel de jong hala "bir umut" olabilirler arasında. 4 kişi de onlar var.

    yani adam akıllı bir operasyon yapacaksak 10 tane öncelikli - 6 tane kontrattan zorunlu - 4 tane de ikincil seviye gitmesi gerekenler olmak üzere 20 adet gitmeye aday oyuncumuz var, temizlenmesi gerekebilecek... toplam yıllık maliyetleri 30 milyon euro üzerinde bu adamların.

    toplam as kadro, altyapı ve gençlerden de katılımla 31 kişi... bunlar giderse kalıyor geriye 11 kişi...
    kim bunlar?

    takımda kalacak olanlar:

    - muslera
    - cenk gönen
    - lionel carole
    - birhan vatansever
    - tolga ciğerci
    - gökay güney *
    - wesley sneijder
    - armindo bruma
    - sinan gümüş
    - lukas podolski
    - eren derdiyok

    bunlardan 8 tanesi direk ilk 11 oynayabilecek isimler, kalan 3 kişilik mevkiyi de dolduramıyorsak zaten allah belamızı versin, kalanlardan 11 oluşturursak:

    --------------------------------------------------muslera-------------------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    tranfer sağ bek--------transfer stoper-----------------transfer stoper-------------------carole
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    ---------------------------tolga ciğerci---------------------sneijder------------------------------------
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    sinan gümüş------------------------------podolski---------------------------------------------bruma
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    -------------------------------------------eren derdiyok------------------------------------------------

    3 tane adam akıllı transferle ya da altyapıdan yetenekli gençlerle bile 20 tane adam gönderip aşağı yukarı aynı seviyede 11 çıkarabiliyorsak neyi sorguluyoruz arkadaş? sneijder göbekte oynuyor geyiği yapmayın, elimizdeki malzemeyle ortalama en iyi takımı yaptık.

    * amacımız elimizde 20 tane, takıma "direk katkı yapamayan" adam olduğunu göstermek...
    * amacımız galatasaray futbol takımı adına kasamızdan bu sene ve hatta muhtemelen her sene fazladan 30 milyon euro çıktığını göstermek

    uzun oldu idare edin, galatasaray'ın kurtuluş planını yazdım ayak üstü...

    saygılarımla...
  • 132
    son dönemlerdeki faaliyetleri incelendiğinde doğruları kadar yanlışlarının da hat safhada olduğu politikadır.
    yuto nagatomo örneğini ele alacak olursak ilk altı aylık kiralık sözleşmesi çok doğru bir hamleyken, devamında alternatif bir telles planı gerçekleştirmeyip kendisinin düşüş yaşama ihtimali öngörülmeden bonservisinin alınması ve uzun süreli kontrat yapılması.
    serdar ve eren gibi vasat da olsa performans sergileyebilen ve yerel ligde iyi piyasası olan yaşlı da sayılmayacak oyunculardan birinin alacakları karşılığında gönderilmesi diğerinin transfer girdisi sağlayamadan kadro dışı kalarak sözleşme sonu gidişi.
    diagne konusunda oyuncunun satılmak istendiğinin çok fazla belli edilmesi ve piyasasının düşürülmesi.
    mitroglou kiralamasında tepkileri azaltmak için panik haliyle 6 ay yerine 1,5 yıllık yıllık yüksek kontrat yapılması.
    onyekuru gibi avrupa çapında bir oyuncunun kalması için yeterli çaba göstermeyip diagne'nin karakter yapısı ve özel hayatının yeterince irdelenmeden çok yüklü bir bonservis verilmesi.
    2019-2020 sezon öncesi "transfer edilen" oyuncuların (kiralık olanlar katılanlar tam tersine çok iyi olsa da) çoğunun (okan kocuk hariç) kısa vadede kadroda alternatif oluşturacak kapasitede olan oyuncular olması ve ffp' de olsa kiralama ve sonrasında bonservis gibi alternatifler geliştirilerek yerli potansiyellerin tercih edilmemesi.
    falcao transferinin çok fazla gündemi işgal etmesine izin verilmesi ve bu durumun takıma olumsuz yansıyacağının göz ardı edilmesi.
    gomis sürecinin sonunda hazırlıksız yakalanmamız.
    iyi hamleler olarak ise,
    rodrigues'in alınması, verim alınması ve satılması birbirini tamamlayan çok karlı hamleydi.
    bruma, ndiaye, rodrigues ve ozan kabak satışlarından ülke şartlarına göre iyi seviyede bonservis geliri elde edilmesi.
    emre mor, nzonzi ve seri gibi kaliteli oyuncuların kiralık olarak düşük maliyetlerle as takıma dahil edilmesi.
    okan kocuk gibi ligin en potansiyelli genç kalecilerinden birinin takıma katılması.
    genel olarak bu yıl (2019-2020 sezonu) transfer politikasını en beğendiğim kulüp eğer şans verirse yerli genç yeteneklere yaptığı yatırım ve sorloth transferi ile trabzonspor'du.
    tabi ki herşey transfer değildir ve her zaman takımımızın yanındayız hedef 23.
  • 133
    boyle bir politika son yillarda olmamistir, zaten bir politikadan bahsetmek icin temel bir stratejik transfer planinin olmasi, bunun kagida dokulmesi ve her gelen yonetimin buna sadik kalmasi gerekir. boyle bir politika kulubun ilgili profesyonelleri tarafindan yazilip yonetimin onayina sunulur. biraz acalim.

    isin mali boyutu: finans departmani ilgili yoneticinle birlikte harcama limitini belirler, bunlardan onay almadan katiyen para harcayamazsin. yani bir nevi kendi uefa cfbc (club financial control body) kurumunu kendi icinde yaratirsin. maas butceni, prim kurallarini, menajer komisyon oranlarini belirlersin. sonra baskan da gelse hocanin krali da gelse bunu asamazsin.

    teknik boyut: isin sonrasi teknik sorumlulara kalir. aklima gelenler teknik ekip, spor direktoru, scout ekibi vs. yoneticilerimizden futboldan anlayan pek olmadigi icin maalesef onlari disarida tutuyorum, zaten gerek de yok. teknik kisimda ne yaparsin, ornegin takimin 11’i bazi subjektif siniflara ayrilir, atiyorum “uc tane genc, iki tane yildiz, bes tane ortalama ustu oyuncu, bir tane de altyapidan oynatmayi hedefliyorum” dersin ve buna sadik kalmaya calisirsin. basta spor direktoru ve scout ekibi olmak uzere teknik kadroyla da danisip, gelecek sezon ve daha uzun vadeli (2-5 yil) planlar yaparsin, listeler cikarirsin, rakipler neler yapiyor onlari analiz edersin. ben olsam bu ekibe menajerler ve diger kuluplerle hem scouting hem de transfer surecinde birlikte calisacak, satis ozelligi ve iletisim becerileri iyi fakat kici basi oynamayacak bir adam daha eklerim. haydi buna da “networking manager” diyelim ve iyi maas verelim.

    simdi bu kabaca bahsettigim, bir plandir, detaylarini kaleme alir ve onaya sunarsin veya sen bambaska seyler onerirsin. bizde bu zamana kadar ne olmustur? tahminimce son dort basi mamur transfer politikasi en son 1990’larda yapilmistir, 1990’lar derken alp yalman donemini falan kastediyorum, faruk suren’i kesinlikle degil. cok eski yani, bosman'dan bile once, hayat ve futbolun yonetimi daha kolayken. 90’larin ikinci yarisindan sonra bir transfer politikasindan cok harcama seferberligine donusmustur ve gelinen noktada yolun sonu gorunmustur. su an yillarca plansiz gitmenin sancilari surmekte ve kulup yeni doneme maalesef ayak uyduramamaktadir. son yillarda kaliteli yerli hicbir parlak genci alamamamiz (zeki celik, irfan can, dorukhan tokoz, caglar soyuncu vs), falcao’nun transferi gibi gercekler bunun en carpici ornegidir. degerli buyuklerimiz duruma uyanmis olsalar da yeterli adimlari atacak yetenege sahip degildir cunku kulupte boylesine bir tecrube cok azdir.

    yine de hemen hemen batmis olmamiz diyalektik geregi hayirlara vesile olacaktir. bence cok yakin zamanda ilginc scout transferleri (8 milyon euro’ya luyindama, 15 milyon euro’ya bruma degil) ve kadroda altyapidan daha fazla genc gormeye baslayacagiz. dolayisiyla bizim de kor topal bir transfer politikamiz olacak, cunku elin mahkum, basinda demokles’in kilici gibi ffp var. ustelik bir sonraki ihalede yayin gelirlerin muhtemelen azalacak veya en azindan artmayacak, bazi babalar uefa super ligi kurup senin sampiyonlar ligi gelirlerini azaltmak istiyor. hal boyle olunca yillardir sakir sakir para getiren ama batmana engel olamayan bu iki unsur bile eskisi gibi umut vaat etmiyor, bir de ustune doviz kuru almis yurumus.

    real madrid’e 6-0 yenildigimiz mac sonrasi fatih terim « biz oyuncularin gecmisine yatirim yapiyoruz, esasinda gelecege yatirim yapmamiz lazim » dedi. hocaya 30 yillik teknik direktorluk kariyeri sonrasinda, emeklilige yaklasmisken 66 yasinda bunu soyleten nedir ? suphesiz ki bir stratejik ve uzun vadeli bir transfer polikasinin geregidir. ironik bir bicimde, mali acigin sorumlularindan biri olan fatih hoca gelinen noktada denizin bittigini gormustur cunku uefa karsisinda o da teslim bayragini cekmistir. bundan sonrasi daha iyi olacak, bazi seyler daha planli gidecektir.
  • 134
    ''takımı gençleştirmeliyiz'' = bitmek bilmeyen bir hastalık ve cehaletin dile dökülmüş hali.

    32-33 yaşında felipe melo, wesley sneijder, albert riera, bafetimbi gomis gibi kazma adamları gönderip yerine tarık çamdal, jem paul karacan, yiğit gökoğlan, lucas ontivero gibi nice genç yeteneklerle doldurduk. değil mi? hatırlarsanız çok parlak bir fikirdi. bazı insanlar ya yaşı çok küçük ya da balık hafızalı. bu fikir temelinde rezalet ötesi bir 2013 - 2014 sezonu ara transfer dönemi var zaten. neden ders almasını bilmiyoruz. bilmiyordunuz tamam, e yaşadık niye öğrenemediniz.

    takım gençleştirme diye bir saçmalık yok. tarihin en iyi takımlarının yaş ortalaması belli. ne olacağı belirsiz veletlerle takım doldurulmaz. sadece transfer yaparken oyuncunun son sahibi olmamak için yaşlı oyuncu transfer edilmez. bir oyuncu faydalı ise yaşının hiç bir önemi yoktur. yaşlıyı gönder genci getir diye bir saçmalık yok. alırken gençlerden alırsın mümkünse. adam faydalıysa da 40'ına kadar oynayabilir. çok para saçmamak da senin elinde. bu kadar basit. affedersiniz ama bir bitmediniz.
  • 135
    onyekuru, denayer... bunlar bonservisini alabileceğimiz genç oyunculardı.

    marcao, luyindama bonservisini aldığımız oyuncular.

    dembele, florya'ya getirip dursun özbek'in yeğenine beğendiremediğimiz bir isim.

    sörloth hikayesi son dönemde medyaya düştü geçen sezon isteyip alamadığımız bir isim.

    haland linnes'in bonservisinin ödenmesinde yarattığımız sorundan kaynaklı husumet nedeniyle alamadığımız bir isim.

    velhasıl hedefler doğru tespit edilirse takımı gençleştirmek özellikle bizim gibi borç batağındaki takımlar için çok doğru bir strateji. son dönemde bu işi becermeye başladık.

    elbette bir takıma tecrübeli isimler de lazım ama işin üretken tarafı bu oyuncuların yanına bolca işe yarar gençler eklemek.

    umarım gelecek yıllarda bu stratejimizi derinleştiririz.
  • 137
    gençleştirme yaşlılaştırma mesele değil. mesele doğru transfer yapmak. 33 yaşında adamı getirirsin bonservissiz maaşını verirsin, katkısını verir 1-2 sene sonra bırakır gider. bu doğru bir transferdir. veya 25 yaşında adama (onyekuru, lemina vs .tarzında) verirsin 15 milyon euro ister üç sene, ister beş sene oynat, hem cl seviyesinde katkı verir hem de satmak istediğinde satarsın, zarar etmezsin. bu da doğru bir transferdir. ama sen gidip ne vereceği belirsiz bir oyuncuya, son ballı sözleşmeyi kapmaya çalışan bir paragöze, istikrarsız bir adama beş milyon bonservis, yıllık üç milyondan üç yıllık kontrat verirsen batarsın kardeşim. bu da bu kadar net.
  • 138
    galatasaray futbol takımı maaş yükünü olabildiğince minimize etmek üzerine kafa yorulup kadro mühendisliği bu doğrultuda kurgulanmalı.

    dolar ve euro kurlarının hali ortada, abdürrahim albayrak "borç artık kontrol edilebilir bir noktada" dese de ekonomik durum malum... transfer politikamızı yüksek bonservis (20'lerden bahsetmiyorum elbette, maksimum 7-8 falan)-düşük maaş ekseninde dizayn etmeliyiz. yine albayrak'ın söylediğine göre fatih terim hocamız da bu yönde bir aksiyon içerisinde olacakmış artık ki çıkış yolu ve doğru olan bu. kulüp olarak bir futbolcuya senede 4-5 milyon euro maaş veremeyiz, vermemeliyiz de. bitti artık.
  • 139
    scouting ekibi ve faaliyetleri çok çok önemli. bunun dışında takım ile yönetim arasında köprü vazifesi görecek ve mümkünse futbolun içinde yetişmiş bir ismin transfer sürecindeki koordinasyon faaliyetlerinde görev almasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

    genel olarak transfer süreci dünyanın diğer liglerinde ve kulüplerinde nasıl işler emin değilim. ancak teknik heyetin sezon içerisinde buna odaklanması pek mümkün görünmüyor. sezon bitiminin ardından yaz tatili, kamp çalışmaları derken detaylı ve kapsamlı bir transfer politikasının sadece teknik heyete bırakılması doğru gelmiyor.

    bu süreçte galatarasay'da önemli hizmetleri olmuş isimlerden bu transfer koordinasyon pozsiyonunda faydalanabiliriz. kariyeri ve ismiyle dünya çapında bilinen eski oyuncularımızla ilişkilerimizi sıcak tutmalıyız. böylece kendi ülkelerindeki genç yeteneklerin kulübümüze kazandırılması için en azından bir şansımız doğabilir. örnek mi? harry kewell, faryd ali mondragon, felipe melo, claudio taffarel, gheorghe popescu, tomas ujfalusi, milan baros, didier drogba, wesley sneijder, cevad prekazi, lukas podolski, falco götz, johan elmander, ulrich van gobbel, abel xavier, stjepan tomas, rogbert song, alioum saidou, junichi inamoto, fernando meira, abdulkader keita, giovani dos santos, albert riera...

    bu isimler dünyanın birbirinden farklı ülkelerinde, ülke futbollarına damga vurmuş isimler. genç oyuncular üzerinde nüfuzu olan isimler. mesela rigobert song ülkesinin u-23 milli takımını çalıştırıyordu. bundan daha iyi scouting çalışması olur mu? görüş alışverişinde bulunmak, ikili iyi ilişkiler ile kulüp menfaatleri doğrultusunda, ihtiyaca göre genç yetenekleri takıma kazandırmak için neden bir hamle yapılmaz?

    bir ismi ise en sona bıraktım; gheorghe hagi. adam adeta gerçek hayatta football manager simülasyonunu uyguladı. bu kulübün en özel birkaç isminden birisi. eminim ki, onun da gönlünde en özel yeri olan camia biziz. akademisinde yetiştirdiği birkaç isme bakalım. ianis hagi, zaten en bilineni. bir diğer isim, florinel coman. 21 yaşında ve steau bükreş forması giyiyor. bu sezon 11 gol, 9 asist ile parlıyor. bir diğer isim, razvan marin. 12.5 milyon euro'luk transfer ücretiyle ajax'a transfer oldu. son olarak da florin tanase. o da bu sezon 5 gol, 5 asist ile mücadele ediyor.

    acaba biz hagi ile akademisinden yetişen isimleri kulübümze kazandırma konusunda hiç görüşme yaptık mı? yani özetle anlatmak istediğim; çok uzaklara gitmemize gerek yok. biz önce burnumuzun dibindeki olasılıkları değerlendirmeye çalışsak bile çok yol katedebiliriz.
  • 142
    2020-2021 sezonu yaz transfer döneminde aşağıdaki şekilde ilerlemektedir.

    ***

    futbolcu ismi: ismaila coulibaly
    değer: 100k-1m euro

    gs: alo coulibaly kardeşim bizimle oynamak ister misin?
    coulibaly: tabi ki isterim galatasaray çok büyük bir kulüp.

    5 dk. sonra

    gs: rodop yaz kardeşim ismaila coulibaly galatasaray'da duymayan görmeyen kalmasın.
    rodop: tabi abi hemen yayında bas bas bağırıyorum.

    6 saat içinde ismaila coulibaly'nin 7 sülalesi işsiz taraftarca takibe alınır, tüm spor medyası flaş bildirimler yapar.

    ertesi gün
    gs: vayyyy sarpsborg 08 kardeşim, senin haberin yok ama biz bu kara oğlan ile anlaştık, kendisini alıyoruz, dünya aleme de duyurduk artık kesin almamız lazım, kaç para istersin bu deli oğlan için.
    sarpborg 08: 3m euro

    5 dk. sonra
    gs: hüüüüüü rodop yine olmadı ya, hüüüü yaz bu yönetimin kimseye yedirecek parası yok yaz, bu hafta en az 2 orta saha geliyor yaz, bu ligin içinden geçecez yaz hüüü, hadi ben yattım.

    ***

    coulibaly örneğini çevirin yakup moder'e, jefferson lerma'ya, kamil jozwiak'a, rodop örneğini de çevirin volkan kılıç'a, ali naci küçük'e. kiminle adımız anılıyorsa aşağı yukarı aynı süreç yaşanıyor. olay paradan önce kabiliyet, sistem ve plan meselesi. bu kadar amatör olunmaz ki be kardeşim. hergün aynı tantana. trabzonspor'un alacağı oyuncuları kap bildiriminden önce duyan yok. novak'ın yerini 500bin euroya, sosa'nın yerini 1m euroya aynı gün doldurdu adamlar. bunun 1.43m euro ile alakası olmadığını falan da defalarca yazdım zaten artık tekrarlamak istemiyorum.

    hazır elim değmişken size transferin son günü olacakları da yazayım.

    ***
    gs: turgay abi yanıyoruuum, ölüyorum, kalbim sıkışıyor, yine kıyafetlerimle duşa girdim, duştan arıyorum seni telefon kapanabilir ne olur aytaç kara'yı bize ver.
    turgay ciner: kardeşim böyle son dakika nasıl veriyim takımın oyuncusunu? hem kaç paran var senin?
    gs: 1.43 abi
    turgay ciner: iyi peki, tamam.

    5 dk. sonra
    rodop: evet arkadaşlar, size isim vermek istemediğimi söylemiştim ama galatasaray'ın planı en başından beri aytaç kara idi. böylesi tecrübeli bir oyuncu için verilecek 1.43m euro ise para bile değil onu da söyleyim. türkiye'nin en iyi orta sahasını galatasaray'a getiren bu yönetime de artık kimse laf etmesin. lütfen yayınımızı da beğenin, forma çekilişini kazanan isimler adreslerini vermeyi unutmasın.

    ***
  • 143
    taraftarın hakkında saçmalıklardan saçmalık beğendiği futbolcu.

    kardeşim bakın. 50 kez anlattık. daha ffp'ye gelemeden bir sürü maddi sıkıntı yaşıyoruz. bu işin bir kısmının futbolla bile ilgisi yok.

    herkes "ama fener transfer yapıyor yeauaeaua" diyenleri de anlayamıyorum. adamlar kural tanımıyor. biz de mi tanımayalım? kaldı ki biz tanımazsak neler olacağını biliyorsunuz.

    transfer kabiliyeti cebinizdeki parayla ilgilidir. cebinizde paranız varsa çat çat çat basar parayı, alırsınız istediğiniz oyuncuyu. öyle 2-3 milyon €'nun hesabını yapmazsınız. ama biz yapmak zorundayız. tek tek anlatıyoruz. insanlar anlamamakta ısrar ediyor. tekrar edelim:

    - euro 9 tl'ye yaklaştı. tek başına bir neden bu zaten. zira tüm gelirlerimiz tl ile.

    - geçen sezonun yarısında doğru düzgün gelir elde edemedik. stat geliri olmadı.yayıncı kuruluş ödeme yapmamak için sürekli su koyuyor. avrupa gelirlerimiz de yok.

    - pandemi nedeniyle dünya üzerindeki bütün kulüpler maddi sıkıntı içinde. bu yüzden 100 bin €'nun bile hesabını yapıyorlar.

    - vergi borcumuz var. onu ödeyemiyoruz daha. bu da başımıza iş çıkartabilir.

    - futbolcuların alacakları var. deli kontratı olan oyuncular var. feghouli ve belhanda'ya önceki yönetimin; babel ve falcao'ya ise mevcut yönetimin verdiği kontratlar belimizi büküyor. zira bu adamları satamıyoruz.

    bakın ffp'nin sattığın kadar al olayına gelmedik daha. daha ona gelmeden yine ffp'nin sezon sonu başa baş noktasında bitirme zorunluluğu cezamız var. yani sadece bonservislerde değil, sezon sonu toplam bütçede de zarar etmemek zorundayız.
  • 144
    çok temel bir yanlişa sahiptir;

    önce kulüple anlaşır, sonra oyuncuya gidersin. peşinde koştuğun oyuncuların büyük kısmı zaten galatasaray'a gelmek için can atacak adamlar. kulüple anlaştığın anda oyuncu kısmı zaten çözülür. biz ise önce oyuncu ile anlaşıyor sonra da kulüplerine gidip biz bu adamı istiyoruz sizden diyoruz. o sırada oyuncu ismi basında yazılıyor, seyirci gaza geliyor vs. vs. kulüp de 1 diyeceği adama 3 diyor 5 diyor haliyle.
  • 147
    hep aynı hataları yaptıran politika. muric ile anlasacagina kulübüyle anlaşmaya çalış veya çekil, duruş muruş deme sonra. adam için çok farketmez zaten hangi büyük takımda oynayacağı.

    emre akbaba olayı bile aynı. önce futbolcuyla anlaşıp yine işi zora soktular, araya nef girmese akbaba fenerde idi. gececeksiniz bu takım tutma işlerini. profesyonel bir iş yapılıyor burda.

    falcao ile anlaşıp foto çektirip kulübüyle anca son gün anlaştılar.

    son transfer girişimlerinden de görüyoruz ki hala aynı işler.

    ondan sonra futbolcuları, kulüpleri taraftarın önüne at, laf et. kendine bak önce, şartları sağlayamamışsın, vermemiş adam sana.

    yönetim transferde prof bir ekip bulmalı. bu tarzı da değiştirmeli, 20 -21 yazında kötü gidiyorlar. bir seyler olursa da hep transferin son günlerinde oluyor, kamp hak getire. satamadıklar veya ucuza sattıkları da cabası.
App Store'dan indirin Google Play'den alın