133
boyle bir politika son yillarda olmamistir, zaten bir politikadan bahsetmek icin temel bir stratejik transfer planinin olmasi, bunun kagida dokulmesi ve her gelen yonetimin buna sadik kalmasi gerekir. boyle bir politika kulubun ilgili profesyonelleri tarafindan yazilip yonetimin onayina sunulur. biraz acalim.
isin mali boyutu: finans departmani ilgili yoneticinle birlikte harcama limitini belirler, bunlardan onay almadan katiyen para harcayamazsin. yani bir nevi kendi uefa cfbc (club financial control body) kurumunu kendi icinde yaratirsin. maas butceni, prim kurallarini, menajer komisyon oranlarini belirlersin. sonra baskan da gelse hocanin krali da gelse bunu asamazsin.
teknik boyut: isin sonrasi teknik sorumlulara kalir. aklima gelenler teknik ekip, spor direktoru, scout ekibi vs. yoneticilerimizden futboldan anlayan pek olmadigi icin maalesef onlari disarida tutuyorum, zaten gerek de yok. teknik kisimda ne yaparsin, ornegin takimin 11’i bazi subjektif siniflara ayrilir, atiyorum “uc tane genc, iki tane yildiz, bes tane ortalama ustu oyuncu, bir tane de altyapidan oynatmayi hedefliyorum” dersin ve buna sadik kalmaya calisirsin. basta spor direktoru ve scout ekibi olmak uzere teknik kadroyla da danisip, gelecek sezon ve daha uzun vadeli (2-5 yil) planlar yaparsin, listeler cikarirsin, rakipler neler yapiyor onlari analiz edersin. ben olsam bu ekibe menajerler ve diger kuluplerle hem scouting hem de transfer surecinde birlikte calisacak, satis ozelligi ve iletisim becerileri iyi fakat kici basi oynamayacak bir adam daha eklerim. haydi buna da “networking manager” diyelim ve iyi maas verelim.
simdi bu kabaca bahsettigim, bir plandir, detaylarini kaleme alir ve onaya sunarsin veya sen bambaska seyler onerirsin. bizde bu zamana kadar ne olmustur? tahminimce son dort basi mamur transfer politikasi en son 1990’larda yapilmistir, 1990’lar derken alp yalman donemini falan kastediyorum, faruk suren’i kesinlikle degil. cok eski yani, bosman'dan bile once, hayat ve futbolun yonetimi daha kolayken. 90’larin ikinci yarisindan sonra bir transfer politikasindan cok harcama seferberligine donusmustur ve gelinen noktada yolun sonu gorunmustur. su an yillarca plansiz gitmenin sancilari surmekte ve kulup yeni doneme maalesef ayak uyduramamaktadir. son yillarda kaliteli yerli hicbir parlak genci alamamamiz (zeki celik, irfan can, dorukhan tokoz, caglar soyuncu vs), falcao’nun transferi gibi gercekler bunun en carpici ornegidir. degerli buyuklerimiz duruma uyanmis olsalar da yeterli adimlari atacak yetenege sahip degildir cunku kulupte boylesine bir tecrube cok azdir.
yine de hemen hemen batmis olmamiz diyalektik geregi hayirlara vesile olacaktir. bence cok yakin zamanda ilginc scout transferleri (8 milyon euro’ya luyindama, 15 milyon euro’ya bruma degil) ve kadroda altyapidan daha fazla genc gormeye baslayacagiz. dolayisiyla bizim de kor topal bir transfer politikamiz olacak, cunku elin mahkum, basinda demokles’in kilici gibi ffp var. ustelik bir sonraki ihalede yayin gelirlerin muhtemelen azalacak veya en azindan artmayacak, bazi babalar uefa super ligi kurup senin sampiyonlar ligi gelirlerini azaltmak istiyor. hal boyle olunca yillardir sakir sakir para getiren ama batmana engel olamayan bu iki unsur bile eskisi gibi umut vaat etmiyor, bir de ustune doviz kuru almis yurumus.
real madrid’e 6-0 yenildigimiz mac sonrasi fatih terim « biz oyuncularin gecmisine yatirim yapiyoruz, esasinda gelecege yatirim yapmamiz lazim » dedi. hocaya 30 yillik teknik direktorluk kariyeri sonrasinda, emeklilige yaklasmisken 66 yasinda bunu soyleten nedir ? suphesiz ki bir stratejik ve uzun vadeli bir transfer polikasinin geregidir. ironik bir bicimde, mali acigin sorumlularindan biri olan fatih hoca gelinen noktada denizin bittigini gormustur cunku uefa karsisinda o da teslim bayragini cekmistir. bundan sonrasi daha iyi olacak, bazi seyler daha planli gidecektir.
isin mali boyutu: finans departmani ilgili yoneticinle birlikte harcama limitini belirler, bunlardan onay almadan katiyen para harcayamazsin. yani bir nevi kendi uefa cfbc (club financial control body) kurumunu kendi icinde yaratirsin. maas butceni, prim kurallarini, menajer komisyon oranlarini belirlersin. sonra baskan da gelse hocanin krali da gelse bunu asamazsin.
teknik boyut: isin sonrasi teknik sorumlulara kalir. aklima gelenler teknik ekip, spor direktoru, scout ekibi vs. yoneticilerimizden futboldan anlayan pek olmadigi icin maalesef onlari disarida tutuyorum, zaten gerek de yok. teknik kisimda ne yaparsin, ornegin takimin 11’i bazi subjektif siniflara ayrilir, atiyorum “uc tane genc, iki tane yildiz, bes tane ortalama ustu oyuncu, bir tane de altyapidan oynatmayi hedefliyorum” dersin ve buna sadik kalmaya calisirsin. basta spor direktoru ve scout ekibi olmak uzere teknik kadroyla da danisip, gelecek sezon ve daha uzun vadeli (2-5 yil) planlar yaparsin, listeler cikarirsin, rakipler neler yapiyor onlari analiz edersin. ben olsam bu ekibe menajerler ve diger kuluplerle hem scouting hem de transfer surecinde birlikte calisacak, satis ozelligi ve iletisim becerileri iyi fakat kici basi oynamayacak bir adam daha eklerim. haydi buna da “networking manager” diyelim ve iyi maas verelim.
simdi bu kabaca bahsettigim, bir plandir, detaylarini kaleme alir ve onaya sunarsin veya sen bambaska seyler onerirsin. bizde bu zamana kadar ne olmustur? tahminimce son dort basi mamur transfer politikasi en son 1990’larda yapilmistir, 1990’lar derken alp yalman donemini falan kastediyorum, faruk suren’i kesinlikle degil. cok eski yani, bosman'dan bile once, hayat ve futbolun yonetimi daha kolayken. 90’larin ikinci yarisindan sonra bir transfer politikasindan cok harcama seferberligine donusmustur ve gelinen noktada yolun sonu gorunmustur. su an yillarca plansiz gitmenin sancilari surmekte ve kulup yeni doneme maalesef ayak uyduramamaktadir. son yillarda kaliteli yerli hicbir parlak genci alamamamiz (zeki celik, irfan can, dorukhan tokoz, caglar soyuncu vs), falcao’nun transferi gibi gercekler bunun en carpici ornegidir. degerli buyuklerimiz duruma uyanmis olsalar da yeterli adimlari atacak yetenege sahip degildir cunku kulupte boylesine bir tecrube cok azdir.
yine de hemen hemen batmis olmamiz diyalektik geregi hayirlara vesile olacaktir. bence cok yakin zamanda ilginc scout transferleri (8 milyon euro’ya luyindama, 15 milyon euro’ya bruma degil) ve kadroda altyapidan daha fazla genc gormeye baslayacagiz. dolayisiyla bizim de kor topal bir transfer politikamiz olacak, cunku elin mahkum, basinda demokles’in kilici gibi ffp var. ustelik bir sonraki ihalede yayin gelirlerin muhtemelen azalacak veya en azindan artmayacak, bazi babalar uefa super ligi kurup senin sampiyonlar ligi gelirlerini azaltmak istiyor. hal boyle olunca yillardir sakir sakir para getiren ama batmana engel olamayan bu iki unsur bile eskisi gibi umut vaat etmiyor, bir de ustune doviz kuru almis yurumus.
real madrid’e 6-0 yenildigimiz mac sonrasi fatih terim « biz oyuncularin gecmisine yatirim yapiyoruz, esasinda gelecege yatirim yapmamiz lazim » dedi. hocaya 30 yillik teknik direktorluk kariyeri sonrasinda, emeklilige yaklasmisken 66 yasinda bunu soyleten nedir ? suphesiz ki bir stratejik ve uzun vadeli bir transfer polikasinin geregidir. ironik bir bicimde, mali acigin sorumlularindan biri olan fatih hoca gelinen noktada denizin bittigini gormustur cunku uefa karsisinda o da teslim bayragini cekmistir. bundan sonrasi daha iyi olacak, bazi seyler daha planli gidecektir.