aslında genel olarak
türk futbolunda altyapı sorunu illeti ile malul, ancak özünde bir takım hatalarla 4-5 yıl önce futbolunun en iyi altyapı organizasyonu iken bugün vasata düşmüş bir oluşum olarak ayrıca incelenmesi gereken geleceğin aslanlarının yatağı.
son dönem düşüşü
ali yavaş'ın ayrılması ile başlar altyapımızın. 2002'de, 2.terim dönemi ile altyapı koordinatörlüğüne getirilen
ali yavaş ile altyapı bekenenin üstünde bir verim ile çalışmaya başladı. 1987-1988 doğumlular kuşağında, göreve gelişinin henüz 2. yılında mükemmel bir versiyon yakalanmıştı. genç milli takımların hemen her kategorisinin çekirdeğini galatasaraylı gençler olşturmaktaydı.
87-88 kuşağı , bir kısım futbolcuların kendi mental gelişimini baltalaması ile çok fazla yıldız çıkaramamasına rağmen bir alt yapının a takıma kazandırması gereken ortalama sayıyı yakalamış başarılı bir versiyondu. bu döenmin bazı isimlerini sayarsak :
hakan canbazoğlu ,
uğur uçar ,
ferhat öztorun ,
mehmet güven ,
arda turan ,
aydın yılmaz ,
gökhan süzen ,
uğur demirok,
özgürcan özcan,
anil karaer ve potansiyellerini hemen hemen hiç kullanamayanlar ,
oğuz sabankay ,
uğur akdemir ,
erkan ferin ,
serdar keşçi ,
halim kurtuluş ,
mülayim erdem ,
zafer şakar,
uğur erdoğan ,
cafercan aksu..
bu kuşak bir kaç 89 doğumluların ilavesi ile 2008'e kadar galatasaray paf takımı'nı idare etti. mesela bir
semih kaya katıldı bu kuşağa, i
rfan başaran,
mehmet düz ,
erhan şentürk katıldı. izleyenler seyredenler bugünkünden daha fazla yıldız adayı bekliyorlardı.
arkasından 90-91 ve bir kaç 92 doğumluların entegrasyonu. tabii ki en önce
emre çolak. sonra diğer umutlu olduklarımız.
caner öztel,
anıl dilaver ,
serdar eylik ,
murat akça ,
uğur ayhan ,
cem sultan..
bu arada
adnan polat'ın vefasızlığı
ali yavaş'ı alt yapıdan ayırdı. alt kademe takımlar bir koordinatör olmadan birbirinden kopuk allaha emanet bir organizasyona dönüştü. ali yavaş'ın ekibinde alt kategoriden aldığı gençlerle kaynaşıp o zamanki paf takımına taşıyan, porfesyonellleşene kadar yek vücut bir sistemle sürekli gençleri hep bir kademe yükselterek yetiştiren hocalar vardı.
halim fıçıcı,
zafer koç ,
nedim yiğit. (
zafer koç ve
nedim yiğit çok şükür döndüler altyapıya )
ali yavaş'ın ardından ekibi de tasfiye edildi veya zamanla ayrıldı, çünkü koordinasyon doğru dürüst işlemiyordu.
neeskens'e güvenildi. ama a takım o kadar kötü bir halde idi ki kimse altyapı'ya dönüp bakmıyordu bile.2008-2010 arası altyapı açısından tamamen kayıp bir zaman aralığı oldu. kurulan a2 ligi'nde 2010-2011'de şampiyon olan
a2 takımı (90-91-92 doğumlular) arasından a takıma hiç bir isim yükselemediği gibi anadolu takımları'na gidenlerden de çıkış yapabilen, dikkat çeken bir tek isim dahi yok.
aradaki başarısız beylerbeyi projesi'nden bahsetmiyorum bile.
ardaarda üç şampiyonluğun geldiği ve sürekli zirveye oynanan 2003-2008 arasındaki teknik heyet, birbirini bütünleyip gençlerle iç içe 16-17 grubundan aynı ekolle çalışarak iyi bir versiyon yarattı.
nedim yiğit'ten sonra a2 takımı süreklilik gösteremedi. 2010-2011 şampiyonluğunu getiren
tugay kerimoğlu,
fatih terim'in gelişi ile altyapı'dan koptu.
müfit erkasap altyapı koordinatörü oldu. a2 takımı'nın başına beylerbeyi fiyaskosu'nun mimarlarından
orhan atik var.yardımcısı
tayfun hut.
elit akademi'de u18 takımının başında, daha önce paf takımını şampiyon yapmış ali yavaş ekibinden
zafer koç var. ancak zafer hoca'nın ekibi de tel tel dökülmekte.
u17'nin başında
saffet akyüz görev yapıyor. u16'da
metin çekiçler ve
ünsal yaşar var. ünsal yaşar aynı zamanda u17'den de sorumlu. u16'dan aşağıya doğru diğer antrenörlerimiz şöyle .
duygu erdoğan ,
taner alpak,
atilla tümer,
ceyhun müderrisoğlu,
ahmet geçer,
birkan bozkurt.
şu andaki mevcut altyapıya baktığımız zaman , belki görev yapan isimlerin her biri ayrı ayrı mükemmel insanlar, teknik adamlar, eğitimcilerdir. ama görünen şu ki altyapıda ciddi bir koordinasyon eksikliği var. bu da altyapı takımlarına yansıyor. a2'den u14'e kadar hiç bir takımımız zirve mücadelesi veremiyor. alt kademelerden
imparator'un
a takıma antreman için bile alabileceği tek bir futbolcu yok. işin daha vahimi, bir zamanlar milli takımın çekirdeğini oluşturan
galatasaray altyapısı'ndan şu anda milli takımlara çağrılan isim sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. mevcut durum pek parlak değil anlayacağınız.
peki neler yapılabilir? şüphesiz futbolun içindeki insanların kafasında bir takım projeler gelişmiştir. ancak görünen vaziyete binaen genel olarak bir iki şey söylemek gerekirse :
1-) koordinasyon meselesi mutlaka kulüp içerisinde görüşülüyordur ve halledilebilir. her kategorinin başındaki hocalar, futbolcularıyla beraber kategori yükseldikçe bir üst kategoriye devam ederlerse daha uyumlu bir ekip yaratılabilir.
2-)
reserv lig bu ülkedeki en büyük sıkıntı. 19-20 yaşına gelen gençler a2 ligi'nde oynayamadıklrından bir anadolu kulübüne, alt liglere adeta sürgüne gönderiliyor. hayallerini bir gün galatasaray'da yıldız olmak üzerine kuran bu gençler, büyük bir hayal kırıklığı ile futbola küsüyorlar. diğer yanda para kazanmak zorundalar ve amatör olarak kaldıkları sürece sadece cep harçlığı ile yetinmek zorunda kalıyorlar. anadolu takımları bir ekmek kapısı halinde ama oradan çıkışa geçebilecek mental devamlılıkları olmuyor.
bu sebepten istanbul'da 3.lig'den ve 2.lig'den takımlarla yeniden profesyonel işbirliğine gidilmeli. ancak bu kez beylerbeyi projesi'ndeki hatalara düşülmemeli.
karagümrük gibi,
gaziosmanpaşa gibi nitelikli ve nispeten maddi tabanı olan kulüpler seçilmeli. birden fazla kulüp olması daha çok futbolcunun profesyonelliğe alışmasını sağlayacaktır.
3-) sadece scout anlamında değil, kazandırılan ve profesyonelleştirilen futbolcular için izleme ekipleri oluştuurlmalı. işbirliğine gidilen kulübe gönderilen gençlerin tüm gelişimleri yakından takip edilip raporlanmalı. bu çocukları başımızdan attık gibi bir yaklaşım yerine şahsi sorunlarına kadar içlerinde spor psikolglarının da bulunacağı izleme ekipleri ile tüm sorunları ele alınmalı. galatasaray'da şans bulamasa bile daha nitelikli anadolu takımlarında iyi bir seviye yakalayabilecek mental gelişimlerine katkıda bulunulmalı
4-) genç yetenekler için,
erasmus benzeri projeler geliştirilmeli. bugün
reading ile yapılan işbirliği benzer özellikle
bundesliga başta olmak üzere türk nüfus yoğunluğunun olduğu ülkelerde köklü takımlarla altyapı işbirliğine gidilmeli. yetenekli gurbetçi gençlerle türkiyeden gönderilecek genç yetenekler burada bir arada kaynaştırılmalı.
5-) en önemlisi, alt yapı kısa sürede
la masia benzeri bir oluşuma dönüştürülmeli.bunun için de acilen bir
galatasaray koleji açılarak bu kolejin kontenjanının yarısı spor bursu olarak altyapıdaki yeteneklere ayrılmalı.(sadece futbol değil, diğer amatör branşlar için de kontenjan ayırlabilir).
galatasaray'da şu anda alt yapının ekserisi küçük yaşlarda 8-10 yaş arası katılan çocuklardan oluşuyor. ancak bu çocuklar sadece antreman ve maçlarda kısmen bir arada olabiliyorlar. her biri farklı bir kültürden, farklı ekonomik ortamlardan gelip futbol dışında hiç bir ortak yanları olmuyor. eğitimleri genelde yetersiz. oysa bu çocuklar küçük yaştan itibaren yatılı da olabilecek bir
kolej bünyesinde bir arada büyüseler, bugünkü
barcelona benzeri bir oluşum ile türk futbolu'nun alt aypı eksikliğindeki en önemli boşluk
galatasarayımızca doldurulmuş olacaktır.
hiç bir zaman geç kalınmış değil. geleceğin galatasarayı yine ağırlıkla
floryadan yetişecek şekilde organize edilebilir. yeter ki istensin.